Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
Barış Terkoğlu; Aslen öğretmen olan Teğmen Kubilay, bir grup askerle olay yerine geldi. Mühimmatı olmayan erleri geride bırakıp tek başına kalabalığın karşısına dikildi. “Teslim olun” dedi. Cevabı mermi oldu. Kubilay’ı vurdular.
Ordu, top mudur tüfek mi? Yoksa ete de tırnağa da hükmeden bir ruh mudur?
“Ey Müslümanlar! Ne duruyorsunuz, Halife Abdülmecit hududa geldi, sancak-ı şerif çıktı. Gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim.”
Mehdi olduğunu söyleyen Derviş Mehmet ismindeki yobaz, 23 Aralık 1930 günü Menemen’de halka böyle çağrı yapıyordu. Etrafına kalabalık da toplamıştı. Halk ise olan biteni sadece izliyordu. Yer yer alkışlayan da vardı. Çok değil 10 yıl önce işgal altında olan topraklarda, Yunan işbirlikçisi bir Nakşibendi şeyhi, Cumhuriyete karşı isyan başlatmış, karşısına çıkan olmamıştı. Atatürk’ün anlayamadığı da affedemediği de buydu.
Aslen öğretmen olan Teğmen Kubilay, bir grup askerle olay yerine geldi. Mühimmatı olmayan erleri geride bırakıp tek başına kalabalığın karşısına dikildi. “Teslim olun” dedi. Cevabı mermi oldu. Kubilay’ı vurdular. Kanının tadına baktılar. Ardından kör bıçakla başını kesip sopaya astılar. İsyan bastırılırken 24 yaşında Cumhuriyet için baş verip baş eğmeyen Kubilay sembol oldu.
“Yalnız başına, kuvvet hesabı yapmayan bir idealist vatanseverlik”, İsmet Paşa onun iradesini böyle tanımlamıştı. O günden sonra Türk ordusu Teğmen Kubilay, Teğmen Kubilay Türk ordusuydu.
‘TEĞMENLERİ SAVUNDUN’
Günlerdir Harbiye’den mezun olanların teğmenler hakkındaki soruşturmayı konuşuyoruz. Resmi tören bittikten sonra, geçmiş yıllarda olduğu gibi kılıç çekip anayasaya bağlılık yemini ettiler. Gelgelelim, günlerce hakarete uğradılar. Cumhurbaşkanı, öz evladı saydığı imam hatiplilerin toplantısında onları üvey evlat gibi hedef aldı. İhraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edildiler.
Neden rahatsızlar? Söyleyeyim. Yemin metnindeki “laiklik” kelimesinden! Askerin bağlılıklarının arasında laikliğin olmasını istemiyorlar. Derviş Mehmet’in karşısına dikilen Teğmen Kubilayların ruhunu TSK’den ihraç ediyorlar.
Askerler arasında bu konu tartışılıyor. Teğmenler üzerinden tüm TSK’ye laiklik sopası gösteriliyor.
Örnek mi? Size Topçu Okulu’nda neler olduğunu anlatayım.
Teğmenlerin Topçu Okulu’ndaki Tabur Komutanı Binbaşı S.İ., teğmenlere sahip çıktığı suçlamasıyla görevden alındı. Yıllardır atama yapılmayan bir kadroya görevlendirildi. Binbaşı S.İ., sitem dolu bir mesajla veda ederek ortak gruplardan ayrıldı.
KOMUTANDAN SİTEM MESAJI
Veda mesajını okuyunca neler olduğunu daha iyi anlayacaksınız:
“An itibarıyla ...’ya görevlendirildim. Sebep olarak teğmenler ile ilgili bir durum olduğunu değerlendiriyor ve biliyorum. Komutanlık makamı tarafından teğmenlere sahip çıktığım onları tebrik ettiğim yönünde değerlendirme oldu. Şunun bilinmesini isterim ki...buradan haykırıyorum. Ben teğmenlerden önce de Mustafa Kemal, onun silah arkadaşları ve tüm Milli Mücadele şehitlerinin askeri idim şimdi de Mustafa Kemal, onun silah arkadaşları ve tüm Milli Mücadele şehitlerinin askeriyim. Bu vatanı kuran bize emanet bırakanların izinde olmanın bunlara sebep olacağını bilmiyordum. Bilse idim yine yapardım. Çizgimden bir an olsun sapmayacağım.
WhatsApp profilimde de yıllardır yazdığı gibi ‘Herkes hak ettiğini bir gün alır’ diyor ve hepinize hayırlı görevler diliyorum.”
AMİRLERE KANAAT BASKISI
Aslında Türk ordusunun kolu kırılmakla kalmıyor, ruhu bedeninden sökülmek isteniyor.
Sonuçta “kurul inceler adil bir karar verir” demeyin. Kazın ayağı hiç öyle değil. Teğmenlere soruşturma dosyası verilmeden savunma istenmesini geçtim. Hükümet medyasındaki “teğmenler hakkında MİT raporu istendiği” haberlerinin sonucunda “rapordan ne çıktığı”ndan kimsenin bahsetmemesini geçtim. Cezalandırmak için yönetmeliklerin altüst edilmesini geçtim. Yüksek Disiplin Kurulu dosyası için teğmenlerin sıralı üç amirinden kanaat formu doldurmaları istenmiş. TSK’de konuşulanlara göre, birileri amirlerinden olumsuz kanaat çıkması için bayağı uğraşmış!
Sonuç olarak...
Mesele ne beş teğmen ne disiplinsizlik ne yemin. Bir süredir Teğmen Kubilay’ın yıkılan büstlerini, anmalarının temsili düzeye indirilmesini, Kubilay’ın başını kesenlerin yüceltilmesini okuyorduk. Tanrı’ya kiliseden daha bağlı Jan Dark’ın, İngiliz kilisesi tarafından yargılanıp herkesin gözü önünde ibret olsun diye yakılarak ruhunun çıkarılması gibi... Şimdi, teğmenler herkesin gözü önünde süründürülüp, hakarete uğrayıp, cezalandırılarak TSK’den Teğmen Kubilay’ın ruhu çıkartılmaya çalışılıyor.
“İyi ki de yaptım” diyen Jan Dark yıllar sonra aziz ilan edildiğinde tarih, hain ile kahramanı tersinden yazmaya başlamıştı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları