Unutmayın sonunda kahve kazanır
Barış Terkoğlu: 40 yılda kahve içmek kadar, kahvehaneler de Arap dünyasında yayıldı.
“Bir kahve içelim mi” dedi oğlan. Fakültenin bahçesinde ağaçların altındaki tahta masada birbirlerinin gözlerine bakarak konuştular. Kelimeler önemsizdi. “Derse gitmem lazım” dedi kız, gitti. Oğlan ardından bakarken “kahve bahane” diye iç geçirdi.
Kulağımızı çeker masaya vururuz, eğilir el öperiz, kalkar göbek atarız... Yüzyılların içinden süzülüp gelmiş, nedenini bilmediğimiz ne çok alışkanlığımız var.
Korona bültenlerinde hep aynı haberi veriyor. Yasak ama onlar yine de kahveye gidiyor. Polis basıyor, ceza kesiyor. Ertesi gün yine gidiyorlar. Tekrar haber oluyorlar. Başka türlüsünü bilmiyorlar.
Öteki klasik: Sosyal medya. Çalışmayan Meclis internete düzen koymak için yasa çıkarıyor. Bakanlık binlerce “fitneci” hesabı açıklıyor. Polis, “bozguncu mesaj” atanları gözaltına alıyor. AKP yönetimi sosyal medya kuralları açıklıyor.
Uzatmayayım, bana bu iki mesele birbiri ile bağlantılı görünüyor.
Asıl hedef kahvehane
Kahve çekirdeklerini çiğnemek yerine öğütüp, pişirip, içme Yemen’den çıktı. Kökü, 15. yüzyılda yaşamış Muhammed el-Dhabhani isimli sufiye dayandırılıyor.
40 yılda kahve içmek kadar, kahvehaneler de Arap dünyasında yayıldı. Kimi oyun oynuyor, kimi dedikodu yapıyor, kimi de düzeni eleştiriyordu. Ne gazete, ne televizyon, ne radyo vardı. Bir haber önce kahvehaneye gelir, oradan yayılırdı. İktidar sahipleri bu işten hiç hoşlanmadı.
“Kahve bahane”ydi, hedef kahvehanelerdi kuşkusuz. Mekke’de Kha’ir Beg’in başını çektiği iktidar sahipleri kahvenin günah olduğunu savundular. Kahve insanı sarhoş yapmıyordu ama değiştiriyordu. Onlara göre bu yeterliydi. Kahve yasaklandı, kahvehaneler kapatıldı. Söz dinlemeyenler sopalandı, kahveleri dökülüp yakıldı.
Sahiden saçmaydı. Sonuçta soğan da gözleri yaşartıyordu. Üstelik kahve insanı dinç tutarak ibadetini de kolaylaştırıyordu. Kahve yasağı kalktı, Kha’ir Beg görevden alındı. Ancak kahvehane düşmanlığı bitmedi. 1524’te Mekke’de, 1539’da Kahire’de kapatma girişimleri oldu ama hep kahvehaneler kazandı.
Kahve Avrupalı oldu
İşin ilginci, Avrupa’da 17. yüzyılda kahve yayılırken kilise de bu işten hoşlanmamıştı. Tutucular kahveyi “İslam içkisi” diye damgalayarak karşı çıkıyordu. 1605’te Papa 8. Clemens, kahvenin tüketimine nihayet onay verdi.
Bilim yazarı Tom Standage, “Altı Bardakta Dünya Tarihi” kitabında Londra’da ilk kahvehanenin 1652 yılında Amerikalı Pasque Rosee tarafından Ortadoğu’ya öykünerek açıldığını yazıyor. Kahve, yeni tanışan Avrupalılara ilaç gibi “her derde deva” diye satılıyordu. 17. yüzyıl sonunda Londra’nın her yerinde artık kafeler vardı. Aynı tarihte Arap içkisi bütün Avrupa’yı fethetmişti.
Aydınlanmacı kahve
Kahvehane, kahve içilen mekândan öteydi. Gazeteler, broşürler, bildiriler, ilanlar buralarda olurdu. Tüccarların, müzisyenlerin ya da bilim insanlarının takıldığı özel kahvehaneler ortaya çıktı. Haberler önce orada duyulur, dilden dile yayılırdı. Memleket meseleleri orada tartışılırdı.
Kilisenin kutsal şarabının yarattığı hale karşı aklı ayakta tutan kahve Aydınlanmanın sembol içkisi oldu. “Bu kadar büyük üniversite görmedim, bir peniyle bilgin olabilirsin” şarkısı kahvehaneye yazılmıştı. Newton’un çekim yasaları, kafasına düşen elmadan değil, bilim insanlarının kahvehane tartışmalarından çıktı. Adam Smith, Ulusların Zenginliği’ni kahvehanede yazdı. Diderot, Ansiklopedi’yi Cafe de la Regence’ta hazırladı. Borsa bile brokırların toplandığı kahvehanelerden çıktı. Kahvehane evden sonraki adresti. İnsanların orada kiraladığı posta kutuları olur, mektupları gelirdi.
Devrim ve kahve
Haliyle kahvehaneler siyasal birer merkez de oldu. Fransız İhtilali öncesinde kahvehanelerde devrimciler halkı krala karşı eyleme çağırıyordu. Nitekim devrimin ilk silahı Cafe de Foy’un önünde çekildi.
Bu güçleri sayesinde kahvehaneler, Osmanlı dahil tüm devletlerin gözetlendiği yerler oldu. Kafelerde devletin muhbirleri konuşulanları dinliyordu. İleri gidenler kodesi boyluyordu. II. Charles’ın İngiltere’deki kahvehanelerin kapatılması için yayımladığı bildiri tanıdık geliyor mu: “Bu tür yerlerde sahte, kötü niyetli ve rezil haberler tasarlanıp, majestelerinin hükümetini yıpratmak, ülkenin huzurunu ve rahatını bozmak için dışarıya yayılır...”
Elbette hep kahve kazandı!
Kahvehane eşittir sosyal medya
“Kahve” neredeyse orada “ağ” vardı. Kahvehanenin yerini “web” aldı. Kahvehane ile 21. yüzyılın sosyal medyası eşdeğerdi. Starbucks zincirlerinin merkezi Seattle’ın aynı zamanda internet şirketlerinin üssü olmasına dikkat çekiyor kitabında Standage. Ya bizde “kıraathane” dediğimizin “kıraat”tan gelmesi, yönetmelik gereği de olsa kıraathanelerde küçük kitaplık kalıntıları olması? Ecevit’ten Erdoğan’a bir dönemin tüm siyasetçilerinin kahvehanelerde propaganda yapması? Solcuların ayrı, sağcıların ayrı kahvehanelerinin olduğu günler ya da provokasyonların hep “kahvehane taraması” ile başlaması? Bugün dahi “kitle gazetesi” olmanın “kahvehanelerde okunmak” ile ölçülmesi?
“Geceleri kocası kahveye çıkardı
Yalnız bırakıp dürdaneciği.
O hanım kadın o annesinin bir taneciği
Hoyrat ellerde körpe karanfil
Pencerelerde sardunyalar gibi yalınız
Kocası kahvede o evde
Alışmışlardı...” (Turgut Uyar)
Kuşkusuz korona tedbiri için kahvehane yasağı doğru. Evinden çok kahvehanede nefes alan eski kuşağın oturduğu sandalyeden kopamamasında kendisinin bile bilmediği bir tarih var.
Ancak...
AKP’nin Meclis’te, hükümette, yetmedi genel merkezde toplanıp kahvehane ağının yerini alan sosyal medyaya düzen koymak istemesi aslında bir korku ile ilgili. Dün kahvehanelerde oturanların çocukları, 21. yüzyılda düzene karşı hoşnutsuzluklarını “internet ağları”nda mayalıyor. Bütün iktidarlar gibi AKP de “Korona sonrası yeni dünya” korkusu yaşıyor. Medya virüslerinin işini bitirme tehdidi, gazetelere ilan cezaları, RTÜK’ün yayın durdurmaları, savcılık kapısındaki gazeteciler, bir zamanlar kahveyi yasaklayan iktidarların ruhunun yeni elbiselerle sürdüğünü gösteriyor. Kahvehaneler açılırken sosyal ağların boğazı sıkılmaya devam edecek.
“Kahve bahane” onu biliyoruz, ancak tarihin akışına direnenlere karşı kahvenin hep kazandığını da.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları