Yangın söndüremeyen bir yalakalık öyküsü
Barış Terkoğlu; Konuşmanın devamında Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı’nın “dışarıdan” olduğunu, bu nedenle seçim çalışmalarına katılamadığını söyledikten sonra “Onlar artık perde arkasında katılacaklar” diye bulduğu çözümü de açıklıyor.
Muğla’nın Milas ilçesi Hisarbaşı Mahallesi sakinlerinin yıllar süren şikâyeti vardı. Biraz tuhaf ama evleri titriyordu. Titremeye bir gürültü de eşlik ediyordu. Şüphelendikleri müstakil eve giren çıkan da belli değildi. Ev sahiplerine ilişkin de efsaneler dilden dile dolaşıyordu. Evinin altında tarihi eserlerin gömülü olduğuna inanan adamın şüpheli ölümü, evin yıllar sonra ederinden çok yükseğe satılması, anlatılan define hikâyeleri, eve gelip giden yabancı plakalı araçlar... Elbette vatandaşlar yaşananlar için defalarca ihbarda bulundular. Gelgelelim, polis yıllar süren titremenin nedeniyle ilgili hiçbir şey bulamadı!
Ancak 2009 yılına gelindiğinde, bir muhbirin her şeyi anlatmasıyla mesele gizlenemez oldu. Evin altında yıllarca kazı yapılmıştı. 2010’da operasyon yapıldı. Ortaya çıkan şey inanılmazdı. Pers İmparatorluğu döneminde Karia’yı (bugünkü Muğla civarı) başarıyla yöneten Vali (Satrap) Hekatomnos’un anıtmezarı buradaydı. Üzerine leyleklerin yüzlerce yıldır yuva yapmaları nedeniyle halkın “Uzunyuva” dediği bölgedeki sütunun da bu anıtmezarın parçası olduğu anlaşıldı. Hekatomnos mezarı, dünyada son yılların en büyük arkeolojik buluşuydu.
Definecilerin bir kısmı yakalandı, tutuklandı, bazıları sadece yüz liralık, bazıları kısa süreli sembolik hapis cezalarıyla kurtuldu. Ancak hemen herkese göre yakalananlar küçük balıktı. Zira soygun yıllarca sürmüş, mezarlıkta gömülü hazineler çoktan yurtdışına götürülmüştü. Polis operasyon yaptığında lahitlerdeki altın varakları kazımaya, mermerleri parçalamaya çalışan küçük hırsızlar kalmıştı. Mermerlerdeki tarihi resimler de mahvolmuştu.
Yıllar süren titremenin nedeni evin içinde iş makineleriyle yapılan ve 12 metreye ulaşan kazıydı. Nasıl oluyorsa, devlet görevlilerinin gözü önünde bu yapılabilmişti! Dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, soygun yapılan eve kadar geldi. Hem Türkiye’nin hem insanlığın ortak mirasının çalınmasında, bazı kamu görevlilerinin de parmağı olduğu imasında bulundu. 2400 yıllık eserden büyülendiğini, hayatında böylesini görmediğini söyleyen Günay, “Soygunun çok bilimsel çevrelerden ekonomik destek de alınarak yapıldığını anladık” dedi, “Büyük bir organize hırsızlık vakası” dedi, “İçişleri Bakanlığı müfettişleri de olaya el koyarlarsa iyi olur” dedi...
Peki, bugün ne oldu?
TURİZM BAKANI AKP İÇİN GELSİN!
2019 yerel seçimlerine doğru giden günler. Bir pastanın etrafında yapılan kutlama gibi. Bir sürü adam hoparlörü açık telefonun etrafında toplanmış. Cumhurbaşkanı’nın aramasını kutluyorlar. Erdoğan, devlet başkanı şapkasını çıkarmış. AKP Genel Başkanı olarak konuşuyor. CHP’de aday yapılmayınca AKP’ye geçen Barış Saylak’ı kutluyor. Bundan sonra yapılacakları anlatıyor. “Bilgisayarının köşesinde hâlâ CHP’nin amblemi duruyor, onu hemen sil” diye başlıyor.
“Elini öpmeye gelmek istiyorum Ankara’ya” diye devam eden, “büyüksün reisim büyük” diye yumruğun havada bittiği konuşmada, çiçeği burnunda AKP’linin Cumhurbaşkanı’ndan istedikleri var. “5 tane yatırımcı bakanımı burada istiyorum” diye başlıyor. Milas’ın tarih ve turizm kenti olduğunu hatırlatıp “Kültür ve Turizm Bakanımızı istiyorum” diye devam ediyor. Neden olduğunu da açıklıyor: “Hekatomnos mezarı var, ne yazık ki yarım kaldı, onunla ilgili söz versinler yeter”.
İşte Saylak’ın bahsettiği mezar, 2010’da soygunculara göstermelik operasyonla fark edilen o mezar. Yani aradan 10 yıl geçmiş, ama devlet soyguncular kadar hızlı çalışamamış!
BAKAN, AKP İÇİN MİLAS’TA
Konuşmanın devamında Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı’nın “dışarıdan” olduğunu, bu nedenle seçim çalışmalarına katılamadığını söyledikten sonra “Onlar artık perde arkasında katılacaklar” diye bulduğu çözümü de açıklıyor.
Dönemin haberlerini açıp bakıyorum. Gerçekten de “Büyük Reis”, Saylak’ın istediğini yapmış. Kültür Bakanı’nı “perde arkası”ndan çalıştırmış. Seçime sayılı günler kala, 13 Mart 2019 tarihli Anadolu Ajansı Haberi Kültür Bakanı’nın Milas’a, Hekatomnos Mezarı’na geldiğini haber veriyor. “Hekatomnos kral mezar alanı çok önemli bir değer. UNESCO Kalıcı Miras Listesi’ne de girebilecek adaylardan biri, o yüzden de desteklenmesi lazım” diyen Turizm Bakanı, anıtmezar için projelerini de açıklıyordu.
Bu kadar değil...
Saylak, Erdoğan’dan konuşmada, seçim kazanmak için “bakan doğalgazı” da istiyordu. 6 Aralık 2018 tarihli haberler bu merakımızı da gideriyor. AKP Milas adayı Barış Saylak ile poz veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Milas doğalgaz projesinin hazır olduğunu, çok yakında çalışmanın başlayacağını açıkladı.
Sözler verildi, arkadan çalışmalar yapıldı. Ama olmadı. Erdoğan’a “Namus ve şeref sözü veriyorum, 1 Nisan’da Milas’ı getireceğim” diyen Barış Saylak, devletin seferberliğine rağmen seçimi kaybetti.
ORMAN MÜDÜRÜ OLDU
Geçen pazartesi akşamı Halk TV’de, Sözüm Var programına, Milas’ın CHP’li belediye başkanı bağlanmıştı. Cumhurbaşkanı’nın ve bakanların, günler süren Milas yangınında, kendisiyle temasa geçmemesinden yakınıyordu. Konuşması bitince, iki yıl önceki rakibi Saylak’ın şimdi nerede olduğunu anlattım. Erdoğan, seçimi kaybeden Saylak’ı, veteriner olması sebebiyle olacak, Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü yapmıştı. Milas’ın da Bodrum’un da Marmaris’in de, kısacası bütün Muğla’nın ormanları, “büyüksün Reisim büyük” diyen, “seçim kaybeden AKP’li”ye bağlanmıştı. Belediyede veterinerlik, nikâh memurluğu, mezbaha sorumlusu görevlerinde bulunan, “Büyük Reis” dedikten sonra kariyer sıçramasıyla İl Tarım ve Orman Müdürü olan Saylak, günler süren yangını “söndüremeyen” yöneticilerden biriydi.
CHP’den AKP’ye geçip aday olan Saylak’la izleyenlerin yüzünü kızartan konuşmayı yapan Erdoğan, CHP’li mevcut başkanla bir doğal afet sırasında bile konuşmamıştı. Bu da Erdoğan’ın bütün milletin cumhurbaşkanı değil, sadece bir siyasi görüşün başı olduğunun da açık örneğiydi. Erdoğan’ı bile utandıracak şekilde övmesi sayesinde Saylak, ülkenin en güzel ormanlarının başına yönetici yapılmıştı. Bu da devrin çürümesinin açık bir sembolüydü.
HIRSIZLIK ALETLERİ SERGİDE
Hekatomnos Mezarı mı?
Soyulmuş haliyle bile dünyayı hayran bırakan, arkeolojide yüzyılın keşfi sayılan, klasik çağın zirvesi anıtmezar çalışması, AKP Milas’ta seçimi kaybettikten iki yıl sonra bile bitmedi! Haliyle, Doğulu bir ülkenin ileri görüşlü yöneticisi olarak bilinen Hekatomnos’un yaşamının dönemeçlerinin resimlerini millet göremedi.
Yıllar süren çalışmalara, Türk bilim adamları yetişemeyince, dünyaya “help me” denilerek, uluslararası bilim adamları Türkiye’ye çağrıldı.
İskoç polisi, Edinburg’da mezardan çalınmış altın tacı yakalayıp Türkiye’ye gönderdi. Ama çalıntı eserlerin satış fotoğraflarında kolu gözüken, beyaz gömlekli, anahtarlığına akbil takmış, arkeoloji bilgisi derin “yerli hırsızlar” yakalanamadı.
Yine de ibret olsun diye, soygunda kullanılan silindirik karot çekirdeklerinin, İngiliz anahtarlarının, boruların anıtmezarın bir köşesinde sergileneceği açıklandı. Evleri titreyen halkın, siyasetin, bürokrasinin, soygunun birbirine karıştığı bu öyküde, paha biçilmez mirasa, bu dönemin katkısı hırsızlık aletleri ve yanmış ağaçlar oldu.
Ne diyelim, Ey Karia ahalisi titre ve özüne dön!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları