154’lükler şimdi ne yapacak?
Barış Terkoğlu; Kimse beklemiyordu. Haliyle komplo teorileri havada uçuştu. Devlet Bahçeli’nin basın toplantısından söz ediyorum. Pazartesi bu köşede okuduğunuz "MHP’nin hedefindeki 154 kişi" başlıklı yazıdan sonra kulislere düştü.
Yer ıslak. Yaprak ıslak. Kiremit ıslak. Ne garip, bir tek buluttan şüphelenmiyorlar.
Kimse beklemiyordu. Haliyle komplo teorileri havada uçuştu. Devlet Bahçeli’nin basın toplantısından söz ediyorum. Pazartesi bu köşede okuduğunuz "MHP’nin hedefindeki 154 kişi" başlıklı yazıdan sonra kulislere düştü. Acaba Bahçeli ne diyecek diye herkes merak ediyordu. Kimsenin beklediği gibi olmadı. Yalnız, Bahçeli belli ki 154 kişi hakkında konuşmaya hazırlanmıştı. Elindeki dosyada MHP’nin Sinan Ateş cinayeti davasına bakan mahkemeye verdiği dilekçe vardı. Gelgelelim, toplantıdaki tek bir gazeteci bile bunu sormadı. Bahçeli “başka soru var mı efendim" dedi. Kimse ses çıkarmadı. Belli ki salondaki gazeteciler 154’ler listesinde haber değeri görmüyordu! Toplantı bitti sanıldı. Hatta cılız bir bitti alkışı duyuldu. Ancak Bahçeli, "Bir konuyu burada hatırlatmak istiyorum" diye başladı. 154 kişinin olduğu listeyi göstererek, hesap sormaktan, takip ettiklerinden, gerekenin yapılacağından bahsetti. Böylece MHP en resmi ağızdan 154’lere "peşinizdeyiz" diyordu.
Peki şimdi ne olacak?
Hayır, MHP ne yapacak demiyorum. Zira söz konusu dilekçeyi mahkemenin aynı gün reddettiğini biliyoruz. Haliyle söz konusu liste hukuken kadük durumda. Sorduğum listedeki isimlerin ne yapacağı.
LİSTEDEKİLER NE DÜŞÜNÜYOR?
Bunu ben de merak ederek çeşitli kişilere sordum. Aldığım cevapları şöyle özetleyeyim…
Ümit Özdağ: Kaale almıyorum. Önemsemiyorum. Kendi ülkü ocakları başkanını tetikçilere öldürten bir zihniyet benim için ancak mücadele edilecek bir zihniyettir. Mücadeleme devam edeceğim.
Ali Babacan: KRT'de de söyledim. Bahçeli’nin bir ayağı siyasetin içerisinde öbür ayağı çetenin mafyanın içerisinde. Böyle siyaset yapılmaz. Devlet gücünü yanlış şekilde kullanan ve maddi menfaat sağlayan bir yapı oluştu. AK Parti camiası kiminle ortaklık yaptığının farkında mı bilmiyorum. Kuruluştaki değerlere bakıyorum bugün kimlerle yanyana olmak zorunda kaldığına bakıyorum, üzülüyorum. Bu kadar suçun AK Parti ile yanyana anılmasındaki rahatsızlığı görüyorum.
Uğur Poyraz: Bu dilekçe mahkemeye sunulduğunda oradaydım. Mahkeme dilekçeyi reddetti. Böyle bir dilekçe her şeyden önce bir cüret. Hukuk bilmezlik, siyasi ahlak yoksunluğu, kabadayılık… Dilekçenin içeriği de hukuki değil. Alınganlık üzerine kurulmuş bir metin. Kimse MHP’yi kendi kendine telaffuz etmedi. Bizzat ortadaki yargılamada sanıkların kendisi MHP’li irtibat ve iltisaklı. Bu soruşturmayı ve kovuşturmayı, kolluk ve yargı yaptı. Ayrıca hangi yetkiyle bu listeyi yapıyorsunuz. "Hukuk içinde" deseler de yaptıkları açık bir hedef gösterme. Ben öncelikle devletin ne yapacağını merak ediyorum. Mahkemenin reddederek yok hükmünde saydığı bu dilekçe için görev önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda. Devlet aklının ve ahlakının ortaya çıkmasını bekliyoruz. Buna da makul bir süre tanıyoruz. Eğer bu akıl ve ahlak ortaya çıkmazsa biz hakkımızı kullanırız. Ben ve genel başkanım süreci bu şekilde takip ediyoruz.
Murat Bakan: Ben tehditlerle çok karşılaşıyorum. Tetikçiler cesaretlenmesin diye peşini de bırakmıyorum. Avukatlarımla da bu dilekçe konusunu görüştüm. Ancak şimdilik bekleyip, sakince değerlendirmeye karar verdim.
Ruşen Gültekin: Olabildiği ölçüde çabuk bir tavır almak gerekiyor. Biliyoruz ki yargı ellerinde, kontrol altında. Ancak biz yine de hukukumuzu savunmalıyız. Bizi süründürmelerine izin vermemeliyiz. Yapılan bütün hakaretler için MHP’ye bir tazminat davası açmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Bu dilekçe mahkemeye verilmiş. Hukuka uygun bulunmamış. Tabiri caizse şov yapılmış. Ortada belirgin bir şekilde fişleme, afişe etme, hakaret var. Hep birlikte tazminat davası açmanın en doğrusu olduğunu düşünüyorum.
‘DAVANIN BİRLEŞTİRİLMESİNİ İSTEYECEĞİM’
Orhan Uğuroğlu: Eğer Ayşe Ateş’i ve kızlarını, Adalet Bakanı’nı da çağırarak adalet sözü veren Recep Tayyip Erdoğan suçluysa ben de suçluyum. Aslında Bahçeli’nin hedefindeki ismin Erdoğan olduğunu düşünüyorum. Bu dilekçe görünürde 154 kişi ama Erdoğan’ı da eklerseniz 155 kişi. Çünkü hepimiz Sinan Ateş için adalet istedik. Avukatımla konuştum. Bizi hedef gösteren bu dilekçeyi hazırlayanlarla ilgili haklarımızı arayacağız. Daha önce MHP’lilerin saldırısına uğradığım davanın Sinan Ateş davasıyla birleştirilmesini isteyeceğim. Sonuçta aynı organizasyonun siyasi saldırıları söz konusu. Ayrıca koruma talep edeceğim.
Türker Ertürk: Daha önce de Devlet Bahçeli’nin koruması tarafından ölümle tehdit edildim. Yargıya Bahçeli’yle fotoğrafını bile sundum. Ama yargı tehdit edeni bulamadı! Bu partinin artık hukuka bağlı bir siyasi parti özelliğini kaybettiğini düşünüyorum. Bu nedenle Yargıtay Başsavcılığı’na gerekenin yapılması için başvurmayı düşündüm. Ancak bu mümkün mü emin olamadım. Tehdit edildiğim için dava açmayı düşünüyorum. Ayrıca 154’lükler olarak ortak bir bildiri hazırlanması mantıklı olur. Bu girişim de birinci sıradaki ana muhalefet liderine yakışır.
Ufuk Söylemez: Devlet Bey ile beraber aynı Meclis’te görev yaptım. Demokrasiye saygılı ve nazik bir insan olarak bilirdim. Ancak artık kendisini tanımakta zorlanıyorum. Böyle bir utanç listesi hazırlaması hakkında ne kadar şaşırdığımı anlatamam. Ben Jandarma gazisi bir babanın oğluyum. Merkezdeyim ve Atatürk milliyetçisiyim. Milliyetçiliği Bahçeli’den öğrenecek değilim. Ne demişim diye bakıyorum. Sinan Ateş cinayetinin üstünün kapatılmamasını, siyasetin üstünü örtmemesi gerektiğini söylemişim. MHP dahil kimseye toptan bir ithamda bulunmamışım. Ayrıca MHP de eleştirilebilir. Biz Devlet Bey ile birbirimizi zamanında çok eleştirdik. Madem öyle anayasaya "MHP eleştirilemez" maddesi koysunlar, tam olsun. Merak ettiğim, bu listeyi hazırlayıp, zamanı gelince gerekenin yapılacağını söylemek ne demek. Neyi beklediklerini çok merak ediyorum. Bu listeyle bizi korkutmak istiyorlar. Biz korkmayız, hiçbir zaman da listeler hazırlamayız. Henüz bir girişimde bulunmadım. Ancak bir girişim gerçekleşirse orada olmaya hazırım.
Afşin Hatipoğlu: Hukuki bir girişim düşündüm. Ama henüz bir karar vermedim. Bu konuda bir girişim olursa ben de katılırım. Daha önce saldırıya uğradığım halde koruma taleplerim bile reddedildi.
****
Liste uzayıp gidiyor…
Türk siyasi tarihine artık 154’lükler olarak geçenlerin tavrı bu şekilde. Ortak bir bildiri ile demokrasi ve hukuka sahip çıkmaktan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nı göreve çağırmaya kadar çeşitli öneriler var. Beklenti ise bu girişimlere hukukun ve siyasetin öncülük etmesi. Tesadüf bu ya, MHP’nin daha önce hedef gösterdiklerinin başına hep saldırı vakalarının geldiği, olayın da hep "siyasi değil" diye kapatıldığı hatırlanırsa "hesap soracağız" açıklamalarını devletin ciddiye alması gerekiyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları