At yalanı mağdur etsinler inananı
Barış Terkoğlu; Sanılanın aksine Aczimendiler, 28 Şubat’ın hemen öncesinde çıkmadı. 80’lerin ikinci yarısında başladılar, 90’lı yılların başından itibaren yaygınlaşıp meydanlara çıktılar.
Bazen bir masal anlatırlar. Gerçeğin kendisini masal sanırsın.
Dün 28 Şubat’ın yıldönümüydü. Sorsanız hepsi mağduruydu. En çok "28 Şubatvari müsamere" ifadelerine takıldım. Öyle ya, Cumhurbaşkanı yakın zamanda Atatürk ve hilafet üzerinden yaşanan tartışmalara atıfla kullanmıştı: "Son günlerde sık sık karşımıza çıkmaya başlayan 28 Şubatvari müsamerelerin gerisindeki güçleri de niyeti de hevesi de gayet iyi biliyoruz".
Herkes anlamasa da yaygın bir komplo teorisine gönderme yapıyor. "28 Şubatvari müsamere" diyenler, 90’lı yıllarda irtica tehdidinin olmadığını, bu algının oluşturulması için çeşitli tiyatroların oynandığını iddia ediyor. En çok verdikleri örnek ise Aczimendiler. Onlara göre bu yapı, 28 Şubat’a zemin hazırlamak için yaratıldı. Hatta Aczimendiler’in ajan olduğunu iddia edenler bile oldu. Erdoğan’ın halihazırdaki danışmanı İlnur Çevik, 28 Şubat davasında tanık olarak dinlendiğinde bunu ima etti.
Peki gerçekten öyle mi?
NURCULUK’UN KOLU
Baştan söyleyeyim. Bana göre irtica dün de gerçek bir tehlikeydi bugün de gerçek bir tehlike. Aczimendiler ise bir tiyatro filan değil, son derece gerçek bir hikaye.
Şöyle anlatayım…
Aczimendilik esasen Nurculuk’un bir kolu. Şeyhleri Müslüm Gündüz olan, Elazığ merkezli bir cemaat. Gündüz, Said Nursi’nin öğrencilerinden emekli Albay Hulusi Yahyagil’in yakın çevresinde yer almış bir işçi emeklisi.
Aczimendiler, görünümleriyle badem bıyıklı Nurculardan ayrılıyor. Siyah sarık ve cübbe giyiyor, ellerinde asa taşıyor, saçlarını sakallarını kesmiyorlar.
Sanılanın aksine Aczimendiler, 28 Şubat’ın hemen öncesinde çıkmadı. 80’lerin ikinci yarısında başladılar, 90’lı yılların başından itibaren yaygınlaşıp meydanlara çıktılar.
Örnek olsun…
10 Kasım 1992’de Atatürk’ün anılmasını protesto etmek için Elazığ’da ellerinde sopalarla anma töreninin yapıldığı meydana yürümüşler, gözaltına alınmışlardı.
14 Kasım 1992’de Milli Mücadele’nin önderinin Atatürk olmadığını söylemiş, Atatürk’ü hain ilan etmişlerdi.
Şeyhleri Müslüm Gündüz, 90’larda zaman zaman televizyon programlarında görünen keskin söylemli bir isimdi. Aczimendiler, Elazığ’ın ardından İstanbul-Üsküdar’da dergâh açıp büyüdüler. Fatih Camii’nde zikir yapıyor, Kocatepe Camii’nde buluşmalar tertipliyorlardı.
SANKİ KOYNUNA ASKER SOKTU
"28 Şubatvari müsamere" dedikleri, Ankara’da, 20 Ekim 1996 günü yaşanan olay. Kocatepe Camii’nde, Said Nursi’nin ölüm yıldönümü nedeniyle okutulan mevlide gelen grubu, polis camiye almadı. Aczimendiler, cami dışında namaz kılıp zikir çekti. Atatürk’e “asrın en büyük deccali” diye hakaret etmeye başladıklarında ise gözaltına alınıp tutuklandılar. Kamuoyu o günlerde haliyle infial yaşadı.
İkinci hikaye ise meşhur Fadime Şahin baskını. 29 Aralık 1996’da Müslüm Gündüz, iki yıl hüküm giydiği dava nedeniyle Kadıköy’deki evinde gözaltına alındı. Baskında, Gündüz’ün Fadime Şahin isimli bir kadın ile gayrı meşru bir ilişki içinde olduğu ortaya çıktı. 28 Şubat davası görülürken bu olaya da "tiyatro" yakıştırması yapıldı. Sanki Fadime Şahin’i askerler ayarlamış, Müslüm Gündüz’ün yatağına asker sokmuş, baskını da asker yapmıştı!
Oysa operasyonu yapan polisti. Bu polislerin bazılarının sonradan FETÖ mensubu çıkması nedeniyle de çeşitli teoriler ortaya atıldı. Ancak kendisine ters Nurcu gruplara yaşam şansı tanımayan FETÖ için, bu durum olağan bir dinci rekabet öyküsüydü.
İşin ilginci, Ergenekon ve 28 Şubat benzeri davaları kurgulayan FETÖ de, Aczimendiler nedeniyle askerleri suçluyordu. Ergenekon davasına giren suçlamayı, FETÖ’nün Zaman ve Aksiyon gibi yayın organları da işledi.
İşin gerçeğinde ise, Aczimendiler konusunda, AKP Hükümeti de bizzat asker tarafından uyarılmıştı. 2004 yılında, FETÖ’nün gündeme geldiği MGK’nın notlarını açıyorum. Orada Aczimendiler’in de hikayesi anlatılmış. Uyarı şöyle bitmiş: "90’lı yılların sonunda dağılma aşamasına giren grup son yıllarda tekrar toparlanma amacı ile değişik illerde dergah evleri açma teşebbüslerinde bulunmaktadır."
ŞEYHİ İKTİDAR DESTEKÇİSİ
Hani "28 Şubatvari müsamere" deniyor ya…
Bugün Aczimendiler devletin gözü önünde faaliyetlerine devam ediyor. Öyle ki dergahlarına tabela bile asıyorlar! Kimi kamu görevlileri dergahlarını ziyaret ederken, 90’lı yıllardaki çizgilerini sürdürüyorlar. Sosyal medya hesaplarına bakıyorum. Aczimendi Şeyhi seçimlerde Cumhur ittifakına destek de vermiş, Kur Korumalı Mevduat hakkında "caizdir" fetvası da... Okula giden kızları fahişelikle de suçlamış, Bahçeli’ye övgü dolu sözler de söylemiş. Charlie Hebdo dergisini basan IŞİD’çiler için Türkiye’de gıyabi cenaze namazı bile kılmışlar.
Kısacası Aczimendiler bugün iktidarı destekleyerek ve iktidarın desteğiyle kaldıkları yerden devam ediyorlar. Onlara dilleriyle "28 Şubat müsamerecisi" diyenler ise elleriyle sırtlarını okşuyor. En acısı, "Aczimendilerin arkasında oldukları" tezine dayanarak; Çetin Doğan 84, Fevzi Türkeri 83, Yıldırım Türker 83, Cevat Temel Özkaynak 79, Erol Özkasnak 78 yaşında kumpas davasıyla hapiste tutuluyor. Dün "28 Şubatvari müsamere" diyen Erdoğan, bugün Aczimendiler’in büyümesine sessiz kalırken, Adli Tıp raporlarıyla hastalıkları belgelenen 80’lik generallerin tahliye dosyalarını bir türlü imzalamıyor. Sonuç olarak, 28 Şubat’ın bir mağduru varsa o da hapiste yaşları kemale ermiş askerler!
Bir yalanı gerçeğin yerine koymak zor değil. Yeter ki söylerken elinizde ikna edecek büyüklükte sopa olsun.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları