Çocukluğu çalınmış kadının davası
Barış Terkoğlu; Kuşkusuz hiçbir mahkeme insana çocukluğunu geri veremez. Ancak çocuklarını birlikte savunan bir millet, geleceğini çaldırmaktan kurtulur.
Para değil, altın değil ama... İnsanın çocukluğu da çalınıyor.
Dizilerden atılıyor, gözaltına alınıyor, yargılanıyorlar. Tiyatrocular, oyuncular, yazarlar iki kelime görüş bildirdikleri için hedefte. Oysa hesap vermesi gerekenler onlar değil. Önümde duran, bir tiyatrocunun sanık olduğu ve yarın duruşmaları başlayacak iddianame, hangi görüşten olursak olalım birleşmemiz gereken konuyu haber veriyor.
Ümit Ziya Altı, muhafazakâr camianın tanıdığı bir yazar. Özellikle gençlere hitap eden tasavvuf ve aşk eksenli romanlar yazıyor. Tiyatrolarda oyun yazarlığı, yönetmenlik, oyunculuk yapıyor.
Davaya konu olay ise 2011’de Antalya’da yaşandı. Mağdur Y.E., o sırada 13 yaşındaydı. Annesiyle babası zorlu bir ayrılık yaşıyordu. Halası; morali düzelsin diye, ocak ayında, Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Oda Tiyatrosu’na yazdırdı. Y.E’nin, Ümit Ziya Altı ile tanışması orada oldu. Altı, ekibin yönetmeni ve sahnelenen oyunun yazarıydı. Halası, Y.E’yi, zor bir dönemden geçtiğini söyleyerek Altı’ya emanet etti.
13 YAŞINDA İSTİSMAR
Altı’nın Y.E’ye ilgisi yönetmen-çocuk oyuncu ilişkisinin ötesine geçmeye başladı. Annesi uzakta oturduğu için akşamları Y.E’yi eve o bırakıyordu. Duygusal konuşmalar yapıyor, bir çocuğun kalbine girecek ifadeler kullanıyor, onun özel biri olduğunu söylüyordu. Örneğin, şubat ayında, Y.E’nin provalarda çekilmiş yakın plan fotoğraflarının u¨zerine şiir yazarak ona gönderdi. Elbette bu ilgi, çocuk yaştaki Y.E’nin de hoşuna gidiyordu.
Mart ayında sıradışı bir şey oldu. Altı, Y.E’yi eve bırakırken ona bir kâğıt uzattı. Y.E’nin adına bir e-posta adresi açmıştı. Şifresini verdiği bu adrese girip taslaklar bölümüne bakmasını istedi. Y.E., kendisine hitaben yazılmış, “Ey Sevgili” diye başlayan romantik mektuplarla karşılaştı.
Neden taslaklar diyeceksiniz? Kimi örgütlerin de kullandığı bu yöntem, hiçbir iz bırakmadan mesajların silinmesini sağlıyor. Altı, delil bırakmamaya çalışıyordu.
Altı, artık Y.E’nin elini tutarak araba kullanıyor, ona âşık olduğundan açıkça söz ediyordu. Haziran ayında, bir gün arabayı Lara’da sazlık alana park ederek arabanın içinde Y.E’ye dokunmaya başladı. Her seferinde ileri giderek Y.E’yi istismar etti. Arabada başlayan istismar prova için kullandığı bir dairede sürdü. Son olarak 22 Temmuz 2011’de tecavüz gerçekleşti.
YILLAR SONRA YÜZLEŞME
Y.E’ye aralarında toplumun anlamayacağı bir aşk olduğunu anlatıyor, 18 yaşına girince tam anlamıyla kavuşacaklarını söylüyordu. Altı, Y.E’ye kilidi olan deri kaplı bir defter vermişti. Oraya hislerini yazmasını söylüyordu. Y.E’nin halinden şüphelenen annesi, 2012 yılının şubat ayında bir gu¨n, Y.E. evde yokken, kilidi keserek defterde yazanları okudu. Ve elbette büyük bir şok yaşadı. Babasına da haber verdi. Kızlarını karşılarına alarak konuştular.
Ancak...
Y.E. konuşmaya utanıyordu. Hatta kendisini suçluyordu. Kimsenin ona inanmayacağını düşünüyordu. Ümit Ziya Altı ise aileye Y.E’nin tek yanlı bir aşk yaşadığını söylüyor, aralarında bir şey geçmediğini anlatıyordu.
O günlerde tiyatro bir anda kapatıldı. Ailesi Y.E’nin telefonunu değiştirdi. Annesiyle apar topar İzmir’e taşınarak orada eğitim hayatına devam etti.
İşin ilginci, Y.E. yıllar sonra bir gün, kendisi adına açılan e-posta hesabına merak edip girdiğinde, Altı’nın halen onu uzaktan takip ettiğini gösteren izler buldu.
2017 yılının nisan ayı. Y.E. artık 19 yaşındaydı. İzmir Kitap Fuarı’na Altı’nın geldiğini gördü. Karşısına çıkarak yüzleşti. Yaptıklarının hesabını soracağını söyledi.
Yaptı da...
‘DAHA ÖNCE DE BAŞIMA GELDİ’ SAVUNMASI
Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölu¨mu¨’nü bitirdi. Uluslararası bir bankada çalışmaya başladı. Artık ayaklarının üstünde duruyordu. Gördüğü terapilerin ardından tecavüzle yüzleşecek mücadele gücünü kendisinde gördü. Sınava girip hukuk fakültesini kazandı. Kendisi gibi istismara uğramış çocuklar için de mücadele etmek için Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’ne üye oldu. Sosyal medyaya baktığında, Altı’nın okullarda dolaşarak çocuklara “tasavvufi aşk”ı anlattığını görüyordu.
Ve sonunda...
Önce ailesiyle yüzleşti. Ardından geçen 9 Ağustos’ta Antalya’da savcının karşısına çıktı. Yaşadıklarını anlattı. Delilleri, tanıkları paylaştı. Dilekçesinde şöyle söylüyordu: “13 yıldır ailem de ben de onun bende bıraktığı utancın ve beni mecbur bıraktığı suskunluğun bana verdiği hasarın bedelini ödu¨yoruz. Fakat ben artık utanmak istemiyorum. Çu¨nku¨ ben çocuktum. Adaletin iyileştirici gu¨cu¨ne inanan bir avukat adayı olarak çocukluğuma sahip çıkmak istiyorum.”
Savcının ifadesini aldığı Altı ise Y.E. ile arasında geçenleri inkâr etti ve şunu söyledi: “Ben yazar olduğum için bana hayranlık duyan çok kişi oluyor. Bunlar daha önce de başıma geldi. Benim itibarımı zedelemeye çalışıyor.”
Hakkını teslim edeyim. Antalya Cumhuriyet Savcısı Elif Kürüm Çelik, bütün tanıkları dinlemiş, delilleri bir araya getirmiş. Altı hakkında cinsel istismar suçlamasıyla iddianame yazmış. İlk duruşma, yarın, saat 09.20’de, Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
ROMANDAKİ İSTİSMAR İZLERİ
Bu arada...
Yaşananlar Y.E’ye de davasını üstlenen Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’ne de “ilk değil” dedirtmiş. Yarın, bir başka kadın, duruşmaya gelerek Altı ile başından geçenleri anlatacak.
Dahası...
Y.E., dosyaya, Altı’nın olaydan 3 yıl sonra yazdığı “Sende Mahsur Kaldım” kitabındaki göndermeleri de sunmuş: “En illegal şeyleri dahi, yasal sevdalarının o gözü kara aşkları sayesinde yaparak”, “kana kana içmek istediğim ama yasak bir aşka oruçlu olduğum için de hiçbir zaman gelemeyecek olan iftarını beklediğim”, “yasak ve özel aşkım”, “kimseler bilemedi benim sende ne bulduğumu”, “bizce legal ama başkalarınca illegal olan o ikimizin sevdası”, “mühür vurulmuştu aile büyükleri tarafından bir daha açılmamak üzere bu yasak aşkın tam kalbinin üzerine”...
Keşke bir mesaj için çile çektirilen oyuncular yerine çocuklarımızın çocukluğunu çalanlarla mücadele etsek. Belki o gün bizi birleştirecek olan değerleri de fark etmiş oluruz.
Kuşkusuz hiçbir mahkeme insana çocukluğunu geri veremez. Ancak çocuklarını birlikte savunan bir millet, geleceğini çaldırmaktan kurtulur.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları