loading
close
SON DAKİKALAR

Devlet diyenler devleti yedi!

Barış Terkoğlu
Tarih: 30.09.2024
Kaynak: istanbulgercegi.com

Barış Terkoğlu; AKP döneminde kurum önce siyasallaştı. Bugünkü başkanı, eski Yeni Şafak yazarı ve bir zamanlar Merkez Bankası’nı Erdoğan’ın istediği gibi yöneten Şahap Kavcıoğlu.

“Devlet başa” diyorlar. İş devletin kurumlarını devlet gibi çalıştırmaya gelince ellerinde balyozla devleti yıkıyorlar.

Geçen hafta Türkiye, gazeteci Timur Soykan’ın haberini konuştu. Sadece bir haber değildi. Ülkenin halinin de resmiydi. BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın düğün yapmış, denetlemekle yükümlü olduğu finans kuruluşlarının yöneticilerini davet etmiş, düğün bankaların takı törenine dönüşmüştü. Mustafa Aydın aynı zamanda BDDK’deki MHP kadrolarındandı. Nitekim düğün, MHP’li siyasetçilerin gövde gösterisine dönüşmüştü.

Haberin ardından dünden bugüne BDDK’yi tanıyan isimlerle konuştum. Sonunda “düğün ne ki” dedim...

Şöyle anlatayım...

Türkiye’de bankacılık isteyenin kolay at koşturduğu bir sektördü. Batıp çıkmaların maliyetini elbette cebi hortumlanan millet ödüyordu. 1994’ten 1999’a, bu yüzden 11 bankaya devlet el koydu. 1999’da bankaların tek elden denetlenmesi ve düzenlenmesi için BDDK kuruldu. Ağustos 2000’de faaliyetlerine başladı.

Kuruluşunda, kirli parayla mücadelesiyle bilinen, “nereden buldun yasası”nın mimarı Zekeriya Temizel’in büyük emeği vardı. Nitekim ilk başkan da Temizel oldu.

BDDK; siyasetten bağımsız kalma iddiasındaydı. Zira siyasetle iş tutan bir dönemin bankalarını denetleyebilmek için bu gerekliydi. İkincisi, BDDK çalışanlarının çok iyi maaşları vardı. “Ne alaka” demeyin. BDDK çalışanları denetledikleri bankaların çalışanlarından yüksek maaş alsın ki transfer olma teklifiyle gözleri kör edilmesin istenmişti. Üçüncüsü, BDDK çalışanlarına çok sert etik kurallar konmuştu.

AKP döneminde kurum önce siyasallaştı. Bugünkü başkanı, eski Yeni Şafak yazarı ve bir zamanlar Merkez Bankası’nı Erdoğan’ın istediği gibi yöneten Şahap Kavcıoğlu.

Sonra maaşlar düştü. Kurum, kirasını ödemekte zorlanan çalışanların, denetledikleri bankalara transfer olmak için can attığı hale geldi.

Son olarak ortada kurumu var eden etik kurallar ve gelenekler kaybedildi.

Durumu anlatan iki örnek vereyim.

BAŞKANIN TARTIŞMALI TRANSFERİ

BDDK mevzuatında açıkça yazıyor: “Kurul Başkan ve üyeleri, görevlerinden ayrılmalarını izleyen iki yıl içinde kurumun denetlemekle ve düzenlemekle görevli olduğu sektör ve alanlardaki özel kuruluşlarda görev alamazlar.”

Bir önceki başkan Mehmet Ali Akben’in özgeçmişini açıyorum. 2015’ten 2023 yılının mayıs ayına kadar BDDK başkanı olan Akben, 2023 yılının ekim ayında Vakıf Katılım Bankası’nın genel müdürü olmuş. İşte bu durum BDDK’de de tepki yaratmış. “Aman canım Vakıf Bank’ın özel durumu var” diyenlere karşı kurum geleneklerini savunanlar “İyi de Vakıf Bank’ı da BDDK denetliyor” yanıtını vermiş. Akben’in ayrıldıktan 5 ay sonra, bir bankanın başına geçmesinin denetleme mantığına ters düştüğünü söylemişler.

Gelgelelim, “siyasetten bağımsız” olması gereken Akben’in, 2018 yılında, BDDK başkanı iken Cumhurbaşkanlığı’nda Ekonomi Politikaları Kurulu’na atanması “Zaten bu iş çoktan bitmiş” dedirtmiş.

Bu kadar değil...

BANKA KURAN YARDIMCI

Kurumun bir kritik başkan yardımcısı vardı: Murat Yönaç. Onun görevini önemli kılan ise BDDK’nin dijital bankacılığa ilişkin düzenlemelerinin hazırlayıcısı olmasıydı. Yönaç görevden ayrıldıktan kısa süre sonra, BDDK’nin 23 Mayıs 2024 tarihli kararıyla karşımıza çıktı. Yönaç, “Adil Katılım Bankası” isminde, 3 milyar lira sermayeli dijital bankanın kurucu ortağı olmuştu. Evet, Yönaç başkan ya da yönetim kurulu üyesi değildi, ama bu durum BDDK’nin ruhuna tersti.

BDDK’de etik ilkeler öyleydi ki...

Zekeriya Temizel ve Engin Akçakoca döneminde kurumda bankaların ajandasını kullanmak bile yasaktı. Değil takı takmak, yazılı kurallara göre, bankaları denetlemeye gidenler, bankada yemek bile yemezdi.

SOPAYA DÖNÜŞEN DEVLET

BDDK, “Devlet piyasadan elini çeksin” diyen neoliberallere inat, kamunun piyasa üzerindeki kazanımlarından biriydi. Mafyalaşmış finans rejiminin halkı soymasını engellemek için ortaya çıkmıştı. Gelgelelim, ortada ne siyasetten bağımsız bir kurum kaldı, ne gelenekler ve etik. Sonunda denetleyenlerin yakasına denetlenenlerin altın taktığı fotoğraf ortaya çıktı.

Öyle ki...

Şişli’deki nikâhı, MHP’ye uygun olsun diye, Kırklareli’nden getirilen MHP’li belediye başkanı kıymıştı. Bu durumun devletin çıkardığı evlendirme yönetmeliğine ne kadar uygun olduğu tartışmalıydı. Zira devletin yönetmeliği, her başkana, kendi il sınırları içinde evlendirme yetkisi veriyordu.

Modern devletin bir yanı ordu, öbür yanı bürokrasi, amentüsü ise hukuktur. Gelgelelim sürekli devletin kutsallığından bahsedenler, ele geçirdikleri kurumları ayağa düşürüyor. Oturdukları koltukları menfaat merkezi haline getiriyor. Haliyle devlet gibi devlet, devletin adını en çok söyleyenler tarafından yıkılırken ortada devlet adına sadece milletin kafasına vurulan sopa kalıyor.

Yozlaşma önce bir noktaydı. Sonra öyle hızlı büyüdü ki... Devlete bakıldığında ondan başkası görünmez oldu.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları