Neee Hakan Şükür FETÖ’cü müymüş!
Barış Terkoğlu; İzleyenlere kahkaha attıran espri, Türkiye’deki durumun abukluğunu özetliyor. Öyle ironik ki... Şaka sanmayın gerçek: Adalet Bakanlığı “Hakan Şükür yasası” denilen bir yasa hazırlıyor.
Bion’un çocuk ile kurbağa hikâyesi gibi. Çocuk şaka için taş atıyor ama kurbağa şakadan değil gerçekten ölüyor.
Şu ara, stand-up dedikleri “ayaküstü komedi”nin yeni temsilcileri çok popüler. Politika riskli ama mizah bu. Vurup kaçıyor. Komedyen Özgür Turhan’ın sahnedeki Hakan Şükür esprisi günümüzü özetliyor: “FETÖ’cü bir arkadaşıma 17-25 Aralık sonrası FETÖ şakası yapayım dedim. Hakan Şükür şakası yaptım. ‘Neee Hakan Şükür FETÖ’cü müymüş’ dedi. Hakan Şükür Fethullah’dan önce bile FETÖ’cüydü. Adamın nikâh şahidi Fethullah Gülen. Nikâhı kıyanı söyleyemiyoruz!”
İzleyenlere kahkaha attıran espri, Türkiye’deki durumun abukluğunu özetliyor. Öyle ironik ki... Şaka sanmayın gerçek: Adalet Bakanlığı “Hakan Şükür yasası” denilen bir yasa hazırlıyor.
Nedir bu “Hakan Şükür yasası” derseniz...
HAKAN ŞÜKÜR’ÜN ZİKZAKI
Biliyorsunuz Hakan Şükür yıllarca Galatasaray’da oynadı, Milli Takım’da goller attı. Bir özelliği daha vardı: Fethullahçılık. Bağını hiç de saklamıyordu. Gülen’i ziyaret ediyor, futbol dünyasını FETÖ’cülerle buluşturuyor, onların propagandasını yapıyordu. Elbette “Aynı menzile yürüyoruz” dediği AKP de onu “örnek futbolcu” olarak vitrine koyuyordu. Futbol sonrası devlet kanalı TRT’de iyi bir maaşla yorumculuğa başlaması yetmedi. 2011’de Fethullah kontenjanından AKP’de milletvekili oldu.
Derken...
AKP-Gülen kavgasının resmen başlamasından bir gün önce, 16 Aralık 2013’te, partiden istifa etti. İktidara karşı FETÖ’nün safını seçen, AKP ile kanlı bıçaklı Şükür, ABD’ye yerleşti. Hakkında yakalama kararı çıktı. Halen Emniyet’in sitesinde “arananlar” listesinde yer alıyor.
Daha önce devletin Şükür’e verdiği madalyalar geri alındı. Malvarlığına el kondu. Kulübü Galatasaray’dan ihraç edildi. Adı Milli Takım ve Galatasaray arşivlerinden silindi. Geride Özgür Turhan’ın esprisini yaptığı, Erdoğan’ın nikâh memuru Gülen’in nikâh şahidi olduğu fotoğraf “bir eski Türkiye anısı” olarak kaldı.
Meğer Şükür’ün zikzaklı yaşamöyküsü yargının da kafasını karıştırmış. Şöyle anlatayım...
ŞÜKÜR LEHİNE TAZMİNAT KARARI
Hakan Şükür’ün devletin resmi kayıtlarında FETÖ’cü olarak kabul edilmesi bazı vatandaşları amiyane tabirle “gaza getirdi”. Sosyal medyada, başta “FETÖ’cü” ve “terörist” olmak üzere, Hakan Şükür’e çeşitli hakaret ifadeleri yazdılar. Ama hesap etmedikleri bir şey vardı. Hakan Şükür Türkiye’ye gelse onu muhtemelen bir daha içeriden çıkarmayacak yargının, Hakan Şükür’e diyelim 50 lira yollayanı “örgüte yardım”dan hapse atacak yargının, Şükür’ü öveni “örgüt propagandası”ndan tutuklayacak yargının beklenmedik tavrı...
Hakan Şükür, kendisine edilen hakaretlere karşı harekete geçmeye karar verdi. ABD’de Teksas eyaletinde bulunan bir noterden Türkiye’deki bir avukata vekalet verdi. Avukat tespit edilebildiği kadarıyla binin üzerinde hakaret şikâyetinde bulundu.
İşte ilginç gelişme bundan sonra başladı. Kararlar önümde duruyor. Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 17. Asliye Hukuk Mahkemesi, 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, 14. Asliye Hukuk Mahkemesi... Mahkemeler, Şükür lehine değişik miktarlarda tazminat kararı vermiş. Şükür’e hakaret edenlerin Şükür’e tazminat ödemesini istemiş.
Aslında kararlardan kamuoyunun haberi yoktu. Ancak iktidara yakın avukat Burak Bekiroğlu, Hakan Şükür lehine karar veren hâkimler hakkında HSK’ye bir başvuru yaptı. Şükür lehine tazminat kararı veren hâkimlerin “terörizmin finansmanı” suçundan soruşturma açılmasını, bu süreçte açığa alınmalarını, haklarında ihraç kararı verilmesini talep etti.
ADALETİN PANSUMAN ÇÖZÜMÜ
İşte bu başvuru Adalet Bakanlığı’nı karıştırdı. Nasıl karıştırmasın? Türkiye her gün belediyelere, gazetecilere, vatandaşlara yapılan terör operasyonlarını konuşuyordu. Atılan bir tweet, yapılan bir yardım ya da yazılan bir yazıdaki cümle terör bağlantısıyla hapse atılmaya yetiyordu. Ancak aynı yargı “terörist” diye aradığı Hakan Şükür lehine tazminat kararı veriyordu. Bu yüzden de yargıçların terör suçundan yargılanması isteniyordu.
Bakanlık koridorlarında bu işe nasıl çözüm buluruz arayışı başladı. Türk yargısının kendi kendisini düşürdüğü tuhaf halden çıkış için hukukçulardan görüş alındı. Aslında daha önce bir savcı, “Konsolosluktan çıkarılmayan vekâlet geçersizdir” içtihadında bulunarak dosyayı kapatmış, kendince bir çözüm bulmuştu. Gelgelelim ortada Şükür lehine verilmiş kararlar vardı. Yarın başkaları da olabilirdi.
Bunun için kanunda yer alan “Dava ehliyeti olan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir veya takip edebilir” hükmüne bir ek yapılmasına karar verildi: “Ancak hakkında yakalama emri verilen veya kaçaklık kararı bulunan kişiler, davasını bizzat açıp takip etmek zorundadır.” Hakan Şükür gibi kaçak isimler Türkiye’ye gelip dava açamayacakları için firarilere hakaret etmek de böylece serbest hale gelecek. Elbette kanun Hakan Şükür’ün bir zamanlar sıralarında oturduğu AKP’li vekillerin teklifiyle Hakan Şükür’ün maaş aldığı Meclis’ten geçecek. Benim merak ettiğim ise avukat Bekiroğlu’nun şikâyet ettiği hâkimler hakkında ne karar verileceği.
Kimse kimseye hakaret etmesin elbette. Söylemek istediğim: Yargı, yargıçların da yargılandığı bir Hakan Şükür paradoksu yarattı. Ayaküstü komedideki gibi “Neee Hakan Şükür FETÖ’cü müymüş”diyen Adalet Bakanlığı ise çözümü “Hakan Şükür yasası” pansumanında buldu. Bylock kullananlara küfretseniz, karşınızda “Kardeşimle düzgün konuş” diyecek adalet bakanı bulacağınız ülkenin yaşadığı adaletsizlik krizi ise kaldığı yerden devam ediyor. Nasıl etmesin? O nikâhı kıyanın adını hâlâ söyleyemiyoruz!
Adalet üzerine düşündüğümüz gün, bizi öldüren gerçeğimize gülmeyi bıraktığımız gün olacak.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları