Ülkeyi seçime götürecek seçim
Barış Terkoğlu; Mayıstaki seçimlerle oluşmuş kurul; İmamoğlu dosyası başta olmak üzere kritik davaların akıbetine karar verecek mahkemeleri de yüksek yargıyı da baştan aşağı şekillendirecek.
Hayat insana seçimler sunar. Ancak çok az insan seçeneklerin farkındadır.
Operasyonla yatıyor, tutuklamalarla uyanıyoruz. Şoklanmanın beklenen sonucu; başka mesele konuşamıyoruz. Ne ekonominin halinden ne de dış politikada yine içine sokulduğumuz cendereden bahsedebiliyoruz. Hatta yaşadıklarımıza bile başka pencereden bakamıyoruz. Oysa konuştuğumuz yargı bile dönüm noktasında.
Şöyle anlatayım.
Yargı, iktidarın tartışmasız en etkili sopası. İstenmeyen bir siyasetçi, belediye başkanı ya da medya fark etmez. Bir savcı ve bir hâkim ile tasfiye ediliyor. Oldu ya istenmeyen kararı veren mi oldu? Hop diye sürülüyor. Haliyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), ülkenin her konuda kaderini çizen bir üsse dönüştü.
İşte bu üste belki de konuşacağımız her şeyi belirleyecek bir hazırlık söz konusu. Malum, HSK üyeleri 4 yıllığına seçiliyor. En son 2021 yılının mayıs ayında kurul belirlendi. Önümüzdeki ay, 2025-29 aralığının, yani Türkiye’yi seçime götürecek ve belki de olası yeni iktidarı da karşılayacak HSK seçimleri yapılacak.
Sanmayın ki kavga sadece iktidarla muhalefet arasında. Dedim ya şoklanmanın sonucunda başka şey konuşamıyoruz diye, iktidar içinde de HSK savaşları var. Bütün güç merkezleri, kendisine alan açmaya çalışıyor.
Dahası...
HSK seçimleri, konuştuğumuz bütün davaların kader organı Yargıtay’ı da etkileyecek. Zira bu yaz sonunda, Yargıtay’a 70-80 civarında yeni üyeyi yeni HSK seçecek. Önümüzdeki yıllardaki atamaları da eklerseniz, bu dönemin HSK’si, 200’ün üzerinde yargı mensubunu Yargıtay’a atayacak. Kısacası önümüzdeki ay, sadece HSK değil, yüksek yargının üçte ikisini baştan aşağı belirleyecek bir seçim yapılacak.
Elbette iktidarı destekleyen yargı içi hizipler öne çıkmak için birbiriyle itişiyor.
Konuşulanları listeleyelim.
HİZİPLERİN EN BİLİNENLERİ
Bir; yargıda geçmişten bugüne en etkili gruplardan biri Hakyolcular. Adını İskenderpaşa Cemaati’nin vakfından alan, Özal’ın merkez sağ çizgisinden AKP’ye uzanarak yıllar yılı etkisini büyüten grup, zaman zaman iktidar yanlılarının da hedefi oluyor. Hoşa gitmeyen kimi kararlar, istenmeyen atamalar “Hakyolcular” denilerek onlara mal ediliyor. 14 yıldır değişik mevkilerde HSK’de görev almış ve iktidarın tarihi hesaplaşmalarında öne çıkmış birinci daire başkanı Halil Koç, adı bu grupla anılan en etkili isim.
İki; yıllarca İstanbul Grubu olarak adlandırılan ekip. Adını İstanbul Adliyesi’nde iktidarın takip ettiği kritik davalardan alan, milliyetçi-muhafazakâr denilebilecek bir yaklaşıma sahip bu grup, zaman içinde alan kaybetse de özellikle idari yargıda etkili. Şimdiki HSK başkanvekili ve aynı zamanda ikinci daire başkanı olan Mavi Marmara iddianamesiyle tanınan Mehmet Akif Ekinci, bu ekibin en bilinen ismi.
BAKAN İLE HSK KARŞI KARŞIYA
Üç; elbette son karar verici Erdoğan. Ancak Erdoğan’ın çevresinde, iktidar içinde “Külliye” şifresiyle anılan bir ekip, sürecin hazırlayıcılığını yapıyor. Hem İmamoğlu gibi kritik operasyonları yönetenlerle doğrudan temas halinde olan hem de yargı içindeki farklı eğilimleri organize eden bu grup, Erdoğan’a sunulacak bir liste hazırlıyor. Koç ve Ekici ile yola devam etme niyetindeler. Ancak HSK üyelerinin, yasaya göre iki dönemliğine seçilebildiğini söyleyerek buna karşı çıkanlar var. Koç ve Ekici ile devam diyenler ise bunun için bir çıkış yolu arıyor. Konuşulanlara göre çözüm için bir hukuki mütalaa bile alınmış.
Dört; Adalet Bakanlığı Bakan’a bağlı. Pendik ilçe başkanlığından beş dönem vekilliğe kadar AKP’de her mevkide görev yapan Yılmaz Tunç, hem Meclis grubuna hem de parti teşkilatına en yakın isimlerden biri. Oralardan gelen yargı hoşnutsuzluklarıyla da muhalefetin haklı eleştirileriyle de doğrudan Bakan Tunç muhatap oluyor. Kamuoyu önünde savunsa da özel sohbetlerinde kimi kararları da kimi etkili yargı mensuplarını da eleştirdiği biliniyor. Tunç’un, HSK üyelerinin Koç ve Ekinci dahil tamamen değişmesinden yana olduğu, özel kalemi Seçkin Yılmaz’la birlikte yaptığı çalışmayı Cumhurbaşkanlığı’na ilettiği konuşuluyor. Haliyle mevcut HSK yönetimi ile Bakan arasında bilek güreşi olduğu herkesin bildiği sır.
YARGIDA MHP ETKİSİ
Beş; elbette iktidar ortağı olması MHP’ye de HSK’de bir alan açtı. MHP’nin HSK’ye iki isim sokması bekleniyor. Öte yandan gücünün aldığı oydan fazla olduğu bilinen MHP’nin yargı içindeki etkisi, Sinan Ateş ve Gezi dosyalarında göründüğü gibi iki üyenin çok ötesinde. MHP’nin bu dönem hem HSK’de hem de yüksek yargıda etkisini artırması bekleniyor. İstanbul Adliyesi’nden etkili bir savcının HSK’ye MHP listesinden gidebileceği konuşuluyor.
Altı; HSK üyelerinden bir kısmının Meclis’te seçilmesi, muhalefetin de kendi adaylarını üye yapmasını beraberinde getirdi. Halihazırda CHP’nin de İYİ Parti’nin de HSK’ye yolladığı üyeler var. Fakat bu üyeler, “Herkesin HSK’si” imajını güçlendirmekten öte kritik bir etkiye sahip olmadığı gerekçesiyle muhalefette bile eleştiriliyor.
Kısacası...
Muhalefet konuşamasa da iktidar yeni dönemin yargısını bir ay sonra kurmuş olacak. Mayıstaki seçimlerle oluşmuş kurul; İmamoğlu dosyası başta olmak üzere kritik davaların akıbetine karar verecek mahkemeleri de yüksek yargıyı da baştan aşağı şekillendirecek. Elbette hem Türkiye’yi seçimlere götürecek hem de seçimlerin kaderini tayin edecek. Nasıl olur bilmem. Ama adaletle derdi olan birilerinin, tabloyu okuyup müdahale etmek için bir şeyler yapması gerekiyor. Her sorunun yargıya bulandığı ülkede, HSK seçimleri, Futbol Federasyonu seçimlerinden daha fazla konuşulmayı hak ediyor.
Unutmayın, seçenekleri konuşmayanlar tercihleri belirlenenlerdir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları