Delik

Bekir Coşkun; Seçim vaadi olarak 'Ankara’ya boğaz gelecek' demişlerdi, deniz oldu burası, boğaza da benziyor bir bakıma…

Sorun şu:
Yağmur deliği bırakmamışlar…
Demek ki yazın yaptılar…
* * * * *
Akşam saatleri, yağmur bastırıp seçim vaadi gereği cadde Boğaziçi olunca, kafasını arabamın içine uzatıp bana sordu görevli:
“Deliğin yerini biliyor musunuz?..”
Boynumu büktüm:
“Bilmem…”
Sırayla orada kim varsa sordu, kimse deliğin yerini bilmiyordu… Bu yüzden yağmur suyu yükseldi cama kadar…
* * * * *
Telefonla bir yeri aradı, deliği arayan adam:
“Amirim deliği bulamadım, bulmadan nasıl üzerinde delik operasyonu yapacağım?..”
Belli ki amir kızdı, emekliliğe göndermekle tehdit etti deliği bulamadı diye…
Bu tekrarlıyordu:
“Bulamazsam deliği
Giyecekmişim terliği…”
* * * * *
Üzüldük tabii…
Hep birlikte deliği aramaya başladık…
Mağazalardan çıkan esnaf, çiçekçi, taksi şoförleri…
* * * * *
O sırada arabalar yüzerek geçiyor yanımızdan, kimisi yan yan, kimisi geri geri…
Ben kaptanım, teknemle böyle döne döne gidemem…
Selamlaştık geçenlerle:
“İyi seferler…”
* * * * *
Ben size söyleyeyim:
Yeri göğü çalıp sattılar…
Yeşil alan, boş yer, park, koruluk bırakmadılar… Nüfus yoğunluğuna ya da trafik meselesine bakmadan her yeri aynalı çirkin gökdelenlerle doldurdular… Nerede rant varsa, kent yaşamını düşünmen paylaştılar…
Şehirler kilitlendi sonunda…
Yağmur suyu bile gidemiyor…
Deliği de satmışlardır…
* * * * *
Mağazacı “Ben bir delik görmüştüm, ama üzerine büfe koydular” dedi…
Büfeyi aradık, büfeyi su götürmüş…
Simitçi dedi ki:
“Büfeyi sel götürdü, içinde büfeci ile iki müşteri vardı…”
Kızılay’a inmişler…
İskele var orada…
* * * * * *
Seçim vaadi olarak “Ankara’ya boğaz gelecek” demişlerdi, deniz oldu burası, boğaza da benziyor bir bakıma…
* * * * * *
Suyun içindeyiz…
Deliği arıyoruz