Tarih:
12.05.2014
‘Gerçek Türkiye’yi gören gazeteciler
Mehveş Evin; Kimse sonsuza değin bu görevlerde, bu köşelerde kalmayacak...
Freedom House’un son raporunda Türkiye’yi basın özgürlüğünde “özgür olmayan ülkeler“ kategorisine koyması, hükümet ve taraftarlarının hışmına uğradı.Hoş, eleştirel hatta pohpohlayıcı olmayan herhangi bir görüş kamuya açık alanda dile getirildiğinde, ister basın olsun, ister yargı, illa ki hışma uğruyor. Başbakan’ın Barolar Birliği Başkanı’na yaptığı son “van minüt” çıkışı da bunun en canlı kanıtı...
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Freedom House raporu yüzünden “Gerçek Türkiye’yi” tanımaları için yabancı basını davet etti. Oysa Türkiye’yi takip eden yabancı basın, başta tutuklu gazeteciler, twitter ve youtube yasağı, siyaset-medya ilişkileri ve yolsuzluk iddiaları olmak üzere, Türkiye hakkında epey bilgi sahibi...
Haftasonu, Ankara merkezli İngiliz Enstitüsü, Stratejik Diyalog Enstitüsü ve Friedrich Ebert Stiftung’un İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlediği “Avrupa-Türkiye Medya Forumu“na katıldım. Forumda Avrupalı meslektaşların yönelttiği soru ve yorumlar, Türkiye “basın özgürlüğü gerçeği”nin maalesef üzücü bir noktada olduğunu doğruluyordu.
Kutuplaşmanın resmidir
Kutuplaşmanın resmidir
Türkiye’deki medya ortamının -ve dolayısıyla, toplumun- ne kadar kutuplaştığına dair çarpıcı bir örnek: Hükümet destekçisi gazeteci ve akademisyenler, çağrıldıkları halde foruma katılmadı.
Acaba Avrupalı meslektaşların sorularından çekindikleri için mi? Gülen hareketini veya muhalefeti temsil eden isimlerle bir araya gelmeye tenezzül etmedikleri için mi? Yoksa giderek artan tahammülsüzlüklerin ortaya çıkmasından duyulan rahatsızlık mı? Bilemiyoruz...
Bana kalırsa Avrupalı ve Türkiyeli gazeteci ile akademisyenlerin bir araya gelip özgürce fikir alışverişinde bulunabildiği toplantılar, son derecede önemli. Özellikle AB-Türkiye ilişkilerinin aksadığı, Ukrayna ve Suriye’deki iç savaşın hepimizi etkilediği, her ülkenin ekonomik sıkıntılarla baş etmeye çalıştığı, internetin haber alma ve vermeyi radikal bir biçimde değiştirdiği bir dönemde, konuşacak konu çok...
Ne var ki basın özgürlüğünün giderek kısıtlanması, tüm bunları tartışmamızı ve çözüm bulmamızı zorlaştırıyor. Bu yüzdendir ki demokrasi giderek kadükleşiyor. Peki neler yapılabilir?
Dijitale ve yeni nesle yatırım
- Basın haklarını düzenleyecek bir yasal değişiklik, içinde bulunduğumuz ortamda daha fazla sansür anlamına gelecek. Öncelikli amaç, gazeteciyi devletten ve ekonomik çıkar çevrelerinden korumak olmalı. Sendikalar, dayanışma ağları ve platformlar etkinleşmeli.
Dijitale ve yeni nesle yatırım
- Basın haklarını düzenleyecek bir yasal değişiklik, içinde bulunduğumuz ortamda daha fazla sansür anlamına gelecek. Öncelikli amaç, gazeteciyi devletten ve ekonomik çıkar çevrelerinden korumak olmalı. Sendikalar, dayanışma ağları ve platformlar etkinleşmeli.
- Bağımsız gazeteciliğin yapılabildiği tek yer, dijital gazetecilik. Türkiye’de hala çok ihmal edilen, yanlış tanımlanan bir alan bu... Kopyala-yapıştır haberciliğinden veya “okur yakalamak” için yapılan ucuz numaralardan vazgeçmemiz gerek. AB ve ABD’de dijital medyanın varolabilmesi için yeni ekonomik modeller geliştiriliyor, destekleniyor.
-İşsiz kalan veya kendine merkezde yer bulamayan pek çok gazeteci, çareyi internet gazeteciliğinde buldu. Avrupa’da trend, başka nedenlerle de olsa, hızla dijitale kayıyor. Okurla iletişimden haber paylaşmaya, her şeyin hızla değiştiği bir dönemde gazeteciliğin yeniden tanımlanması lazım.
- Genç gazetecilere, farklı azınlıklık gruplarına daha fazla yer açmak elzem. Siyasi ve ekonomik ortam, giderek daha fazla genci gazetecilik mesleğinden soğutuyor. Kaldı ki iş bulmak çok zor. Üniversitelerle merkez medya, neden işbirliği yapıp yeni nesil gazetecilerin yeni beceriler geliştirmesi için yardımcı olmasın?
Kimse sonsuza değin bu görevlerde, bu köşelerde kalmayacak...
Mehveş Evin - Milliyet
Mehveş Evin - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları