loading
close
SON DAKİKALAR

Hastanede din istismarı!

Bekir Coşkun
Tarih: 04.04.2013

Mustafa Mutlu, ''Hastaneler belki de en sessiz olmamız gereken yerlerdir''.

Hastaneler belki de en sessiz olmamız gereken yerlerdir. Çünkü hasta insanın uyumaya ihtiyacı vardır ve gürültüye kesinlikle tahammül edemez. O yüzden, artık pek rastlamasak da birkaç yıl öncesine kadar hastanelerin duvarlarına “Sus” işareti yapan hemşire fotoğrafları asılırdı.

Ama tüm “güzel ve doğru şeyler” gibi onlar da mazide kaldı!

Şimdi hastane yöneticileri, bırakın gürültücü vatandaşları uyarmayı, uyuyan hastaları yataklarından sıçratacak işlere imza atıyor...

Ezan yayını!

Bunlardan biri Bandırma Devlet Hastanesi’nde yaşanıyor...

Hastane yönetimi bir süre önce binanın çatısına hoparlör yerleştirdi ve merkezdeki Haydarçavuş Camii’nde okunan ezanı yayınlamaya başladı. Şehrin dışında kalan hastane binasından yapılan ezan yayınının duyulabileceği en yakın yerleşim yeri ise üç kilometre ötede! Böyle olunca, hoparlörün sesi sonuna kadar açılıyor.

Sonra ne mi oluyor?

Hastanenin en üst katındaki nöroloji servisinde yatan ve ağır ilaçlarla uyutulmaya çalışılan felçli hastalar zamanlı zamansız uyanıyor; tedavileri sekteye uğruyor.

Bandırmalı meslektaşım Sevgili Önder Balıkçı günlerdir bu konuyu yazıyor ve diyor ki:

“Yalnız İslâm dünyasında değil, diğer dinlerde de hastanelerde böyle bir uygulamanın olduğunu; örneğin, çan çalındığını sanmıyorum. Ezan, ‘namaza çağrı’ anlamına gelir. Ancak, hastaneler gibi insan sağlığıyla bire bir ilgili kurumlarda böyle bir uygulama asla olamaz. Artık zaten her hastanemizde mescitler var. İsteyen kişi namaz saatini cep telefonunun alarmıyla bile hatırlayabilir ve namazını kılabilir. Kaldı ki, bu uygulama yüce dinimizin özüne de aykırıdır. Çünkü İslâmiyet, insan sağlığına çok fazla önem veren bir dindir. Ama bizim toplumumuzda birçok siyasi, kurum ve kuruluş, ne yazık ki, dini kullanarak, kendisine çıkar sağlamaya çalışma kolaycılığı ve alışkanlığından asla vazgeçmemektedir. Ne yazık ki, siyasi düzenden kendilerine çıkar sağlamak isteyen birçok bürokrat ve yönetici de, Bandırma Devlet Hastanesi örneğinde olduğu gibi ‘siyaset yalakalığı’nı sürdürme görevini kendilerine yakıştırmaktadırlar.

Bandırma Müftüsü Cahit Çetin’e sesleniyorum: Sayın Çetin, hasta sağlığını biraz olsun düşünüyorsanız, Bandırma Devlet Hastanesi’ndeki bu uygulamaya son veriniz. Çünkü siz, bu konuda en yetkili karar makamısınız.”

Dinden soğutmak!

Öyle bir dönemden geçiyoruz ki cami ve din sömürüsü aldı başını gidiyor. İktidar temsilcileri durmadan II. Dünya Savaşı yıllarında depoya dönüştürülen camilerden söz edip, halkın din duygusunu istismar ediyor.

Başta İstanbul olmak üzere tarihi ve doğal SİT alanlarına devasa camiler yapılıyor.

“Aman dinsiz ilan edilirim” korkusuyla da kimse ağzını bile açamıyor!

Ama bu kadarı fazla...

İnsanları dinlerinden soğutmayın be kardeşim!

Çünkü eğer gerçekten dindarsanız en iyi sizin bilmeniz gerekir ki...

Dinden soğutmak, günahların en büyüğüdür!

GÜNÜN SORUSU

Türkiye ile İsrail arasındaki tüm ilişkiler 2010’da Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlenen baskında dokuz Türk’ün öldürülmesi üzerine askıya alınmıştı. Başbakan da bu olaydan sonra, “Ticari ve askeri çalışmalarımızı askıya alıyoruz” açıklaması yapmıştı.

İsrail’le iş yapan iş adamlarını da uyarmıştı. Ama bir armatörlük firmasının bu ambargoya hiç uymadığı ortaya çıktı. Sorum size:

Bu armatörün kim olduğunu biliyor musunuz?


Uyan Türkiye (31)

Özel yetkili mahkeme, Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen ve kansere yakalanan bilim insanı Fatih Hilmioğlu‘nu bir türlü tahliye etmiyor!

O tahliye edilmediği için ölümcül “uyku apnesi” hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor. Zaten Hilmioğlu da uzun zamandır tahliye talebinden vazgeçti, “Daha ağır hasta olan tutuklular var, onlar tahliye edilmeli... Asıl cinayet onların durumu” diyor!

Sayıca çok değiliz ama yine de bine yakın VATAN okuru olarak her gün Silivri‘deki bu insanlık dramına dikkat çekmeye ve “devleti yönetenler”e ulaşıp, “bir şey yapmalarını” istemeye çalışıyoruz.

Eğer siz de yapılanları haksızlık olarak görüyorsanız, her gün iletişim bilgilerini yayınladığım makamları arayarak kendi duygularınızı iletmeyi ihmal etmeyin.

Protokol listesinden devam ediyoruz; sıra bugün Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün‘de...

“Onun bu konuyla ne ilgisi var” demeyin; çünkü onun da her “iç sorun” hakkında diğer bakanlar kadar söz hakkı var!

Faks: (0312) 207 62 99

E-posta: ozelkalem@ormansu.gov.tr

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları