Tarih:
11.02.2012
İçeri Atamadan Öldü...
Dün gün boyu televizyonlardan adam gibi bir devlet adamının gidişini izledim... Siz onu hapse atamadan öldü...
Dün gün boyu televizyonlardan adam gibi bir devlet adamının gidişini izledim...
Siz onu hapse atamadan öldü...
*
Tıfıl muhabirliğimin ilk günlerinde, ilk kez bir devlet adamı ile röportaja gitmiştim. Büyük Ankara Oteli’nin rufunda, camın kenarına tek başına oturmuştu. Heyecanlanıp da peltekliğim tümden azdığında, su bardağını camın üzerinden önüme ittirmiş “Su iç gendine” demişti...
Sevecen...
Mert...
Yalansız...
Kinsiz...
Nefretsiz...
Çağdaş, aydınlık, medeni...
Köpeği öldüğünde ağlamış, sarı çiçeği gördüğünde tören protokolünü bozup resmini çekmişti...
*
Siz onu içeri atamadan öldü...
Çünkü onun gibi düşünen herkesi hapishanelere kapattılar...
Bu dışarıdaydı...
Gerçi her fırsatta onu aşağıladılar...
Onu küçük düşürecek yazılar yazdırıp, haberler yaptırdılar... Annan planıydı, “Yes be annem” kampanyalarıydı...
Kulislerde ona “takoz” dediler...
Bir hücreye kapatmak eksik kalmıştı...
Gitti...
*
Koca Anadolu yarımadası ABD’nin eyaleti haline getirilirken, o küçük bir adada dünyaya direnebildi...
Onurlu...
Kimlikli...
Kişilikli...
Sadece Kıbrıs Türklerinin değil, yeryüzündeki tüm Türklerin sevdiği, saydığı, gurur duyduğu devlet adamıydı Rauf Denktaş...
*
Size göre değildi yani...
Onu “takoz” olmaktan çıkartıp, bir kenara atmak ve Kıbrıs’ı İstanbul’un arsaları gibi ele pazarlamak için ne pazarlıklar yapıldı?.. Ne kumpaslar, ne gizli planlar ve tuzaklar alçakça kuruldu ya...
Tarih Kıbrıslı kahramanı haklı çıkardı...
Dün öyle kös kös yürüdüler arkasından...
*
Belki son kahramanlarından birisini uğurladı Türkler...
Kendi dimdik ve onurlu başı gibi, tabutunun arkasında yürüyen on binlerce insana da bir büyük onuru miras bırakarak...
Adam gibi devlet adamı...
Büyük yurtsever...
Siz içeri atamadan...
Gitti...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları