Tarih:
01.08.2014
İnek sandalyesi
Bekir Coşkun; Köylüler şıh hazretlerine hayrandı, onun her şeyi bildiğine inanırlardı, asla toz kondurmazlardı…
Köylüler şıh hazretlerine hayrandı, onun her şeyi bildiğine inanırlardı, asla toz kondurmazlardı…O konuştuğu zaman ağzının içine bakarlardı…
İtikatları bir iken bin olurdu…
*
Yoksul ve saf insanlar takılmışlardı peşine…
Aptal yerine konuldukları yetmiyormuş gibi, kendi yoksulluklarına bakmadan şıh hazretlerine hediye de getirirlerdi, bir çuval şeker, pirinç, altın, koyun, inek, öküz vesaire…
Şıh giderek zenginleşir, zenginleştikçe mutlu olurdu…
*
Getirdikleri hediyeyi köyün girişinde şıh hazretlerinin adamlarına bırakırlardı…
Ama daha huzura adım atar atmaz şıh hazretleri “Demek bana kuzu getirdin, Allah getirenden razı olsun” derdi…
İnananlar döndüklerinde kahvehanelerde “Nasıl da bildi?” diye birbirlerine anlatırlardı…
Duyanların itikatları bir iken bin olurdu…
*
Şıh hazretleri nereden bilirdi kimin ne getirdiğini?..
Çünkü dergahındaki sandalyelerin her birisinin arkasına yazılmıştı, her sandalyenin adı vardı:
“Koyun sandalyesi”, “şeker sandalyesi”, “para sandalyesi”, “inek sandalyesi”, “eşek sandalyesi”, “öküz sandalyesi” gibi…
Görevli adamları öküz getireni “öküz sandalyesine”, koyun getireni “koyun sandalyesine” oturturlardı diyelim…
Çakal düzenbaz şıh bunu anlardı ve söze başlardı:
“Demek bana koyun getirdin… Allah razı olsun getirenden…”
“………!”
Ya da:
“Demek bana inek getirdin… Allah razı olsun getirenden…”
“………!”
İtikatları bir iken bin olurdu…
*
Uyan kardeşim uyan…
Uyan artık gözünü seveyim…
Dünya nereye gitti, bak hâlâ peşine takılıp gidiyorsun soygunu sürdüren düzenbazların…
Oturtmasınlar seni artık, inek sandalyesine…
Uyan…
Bekir Coşkun - Sözcü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları