loading
close
SON DAKİKALAR

İngilizlere karşı gözümüzü 4 açmalıyız

Bekir Coşkun
Tarih: 03.08.2014

Yalçın Bayer; Çin’in ekonomik kalkınmasının gecikmesinde İngiliz firmalarının hiç mi günahı yoktur.

MEY İçki’nin CEO’su Yorgancıoğlu’nun “Viskiyi ön plana alarak Türkiye ve dünyada rakıyı topluma unutturmayacağız” açıklaması İngilizlerin dünya ticaretindeki tarihsel kötü şöhretleri ile hiç de uyuşmuyor.
Hindistan kumaş endüstrisini nasıl yok ettikleri, kapitülasyon uygulamaları ile henüz çocukluk safhasındaki Osmanlı sanayisini nasıl batırdıklarını, gene tarihte Fransa ekonomisine attıkları kazığın bir halk ihtilali ile son bulduğunu Yorgancıoğlu bilmese de bizim nesil iyi bilir. İngilizler yönünden süreci alkışlamak doğal olsa da Türkiye’nin gözünü açması gerekir.
Çin’in ekonomik kalkınmasının gecikmesinde İngiliz firmalarının hiç mi günahı yoktur. Petrol meselesine ve Filistin konusuna girmeye niyetim yok, e-mail’e hiç sığacağı yok çünkü. Boston limanında çaylar neden denize döküldü?
Tekirdağ’ı iyi bilirim, içki fabrikasının yeri de gayet uygun, önünden geçerken mis gibi üzüm aroması ve anason kokar. Bir zamanlar aynı mest edici kokuyu Paşabahçe’den de geçerken duyardım.
Yorgancıoğlu hiç ağzında gevelemesin, onun ve temsilcisi olduğu Diageo ve bugünkü iktidarın görüşleri tam da çakışmaktadır.
Diageo bugünkü fabrika yerini bir güzel değerlendireceği gibi ilave olarak yönetimin de gözüne girecektir. Fabrikanın taşınacağı yeri söylemediğinden üretimde kullanacağı üzümün yöresi hakkında bir şey söylemeyeceğim.
TADI BOZULABİLİR
Öyle bir yere taşınabilir ki, Tekirdağ üzümü ile üretim çok pahalı olur, rakının lezzeti bozulur, rakı satışları kendiliğinden düşer ve yerini o tahtakurusu kokulu viski alır. Bir süre sonra da viski şişelerine ‘Viski öldürür’ ifadesi yazılır. Türkiye nüfusu ve rakı tüketimi bu stratejiyi uygulamaya değer.
Türk tütününün başına gelenler ister istemez bunları düşündürüyor ve bu yüzden de “rakı içme viski iç” anlayışları gibi bir niyetleri olmadığı gibi kurt masalına da inanamıyorum!
Macit GİRAY

GÜNÜN SÖZÜ

“En titiz mahkeme vicdandır, orada hiçbir suçlu aklanmaz.” ( MS 1. yüzyıl sonlarında yaşayan Romalı şair Juvenal)

Diyanet korkmadığını göstermek için IŞİD konusunda niye hutbe verdirmiyor?

MUSUL’DAKİ REHİNLERİMİZ IŞİD SAFINA MI GEÇTİLER

“HİÇ haber alınmadığına göre bu personelimizden bilinçli şekilde IŞİD saflarında mücadele mi ediyor sorusu aklıma gelmiyor değil” diyen Mühendis Necmettin Dönmez, koyu bir Menderes ve Demirelcidir; Erdoğan’ı ise hiç tutmaz. Kendilerine kızdığı gibi Diyanet’i de eleştiriyor: ”Üç haftadır cuma hutbelerinde IŞİD denilen katiller sürüsünden, Irak’ta Türkmenleri katleden, tecavüz ettiği Türk kızlarını direklere asanlar için tek kelime yok. “İsrail katil devlet” tamam. Kınıyoruz tamam... Ama Türkmen katili IŞİD’e niye tepki gösterilmiyor. 49 görevlimiz Musul’da rehin alındı deniyor. Şüpheleniyorum; onlar orada IŞİD’i yönlendiriyor olamaz mı?”
Ne yazık ki, hükümet olayı unutturma peşinde diyorum, 10 Ağustos’a kadar bir sürpriz olabilir mi diye bekliyorum.
Başbakan’dan ‘ses’ çıksın istiyoruz. Bizi kandırıyor mu yoksa? Kutsal camilerimizi ‘arka bahçe’ yapanlara dur deme zamanı geldi. 85 bin imam, müezzinimiz var. Maaşallah din adına değil iktidar adına konuşuyorlar. Artık yeter...
Necmettin DÖNMEZ

BİLİYOR MUSUNUZ?

-AKP kurucularından Ertuğrul Yalçınbayır, Ali Coşkun, Abdullatif Şener ve Abdülkadir Aksu’nun ‘çatı’nın adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu telefonla arayarak destek verdiklerini, bu arada AKP il kurucusu, eski ANAP’lı bakan merhum Eyüp Cenap Gürpınar’ın damadı, şimdiki AKP Urfa vekili Kasım Gürpınar’ın eniştesi Avukat-işadamı Murat Aksu’nun da, İhsanoğlu’nu bizzat ziyaret ettiğini...

AVŞA’DA ‘DENİZ SUYU’ KULLANILIR

-DENİZ suyunun ‘tatlılaştırılmasını’ yazdınız, eksik olmayın. Avşa Adası’nda iki köyün deniz suyunun tatlandırarak kullanıldığından haberiniz vardır. Demek ki bu yöntem Türkiye’de kullanılıyor... Yaz aylarında 300 bin kişi ve evlerle bahçelerinde o su kullanılıyor. Oranın da denizi çok temiz.
Bir de İstanbul’un pis deniz suyunun temizlenmesi kaça mal olacaktır?
(Her yer kupkuru, denizden su üretimi konusunda bir sürü yazı çıkıyor; ne bakan Eroğlu, ne İSKİ yanıt veremiyor. Kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmiyor mu? (Y.B.)

PROF. DR. CEM SAY’DAN 2. ADALET NÖBETİ İÇİN ÇAĞRI

BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Say, ikinci ‘Adalet Nöbeti’nin 4 Ağustos pazartesi günü 13.00’de başlayacağını bildiriyor.
“Bildiğiniz gibi ilk Adalet Nöbeti Balyoz davasının masum kurbanlarının yakınlarınca tutulmuş ve AYM’nin davada ihlal kararı vermesiyle mutlu şekilde sonuçlanmıştı” dedikten sonra nöbetin amacını şöyle anlatıyor:
“Şimdi sırada önce özellikle onur kırıcı olsun diye ‘Askeri Casusluk ve Fuhuş Davası’ diye başlatılan, artık daha çok (İzmir’deki kopyasıyla karıştırılmaması için) ‘İstanbul Casusluk Davası’ diye anılan ucuz komplo var. Bu sözümona davada da özel yetkili ‘mahkeme’ asla delil niteliği taşıyamayacak saçma-sapan dijital delilleri ve kendileri de tutuklanma korkusu içinde ne dediklerini bilmeden Lise 2 Milli Güvenlik Ders Kitabı’nı bile ‘gizli belge’ diye niteleyen Genelkurmay yetkililerinin yazılarını esas alarak 43 insana ceza yağdırdı, ne kadar ‘adil’ kararlar verdiği AYM’nin Balyoz’la ilgili saptamalarından rahatça anlaşılan Yargıtay’ın 9. Ceza Dairesi de bu saçmalığı büyük ölçüde onamakla kalmadı;, “hiç lidersiz örgüt olur mu, şu iki sanığa fazladan liderlik cezası da verilmeli” diye ek bile kondurdu. 4 asker hâlen suçsuz yere hapiste, 30’dan fazla asker ve (görevlerinden tasfiye edilip yerlerine başkalarının yerleştirilmesi için bu çorabın örüldüğü anlaşılan) eski TÜBİTAK kriptoloji uzmanları da hapis yolunda... Aileler perişan, maddi sınırlara dayanmış durumdalar.
Sahte delillere dayalı yanlış bir kararın kesinleştiği bu aşamada iki şey yapılabiliyor. Birincisi, kararı veren mahkemeden “yeniden yargılama” istenebiliyor. Ama o mahkeme ÖYM’ler kaldırılınca yok oldu.
Yerine kimin bakacağı ise aradan geçen aylar boyunca tam 3 yerel mahkemenin bu saçma dosyaya “ben bakmayayım, başkası baksın” diye el sürmemesi yüzünden belli olamadı. Bu konuda karar verilmesi için top Yargıtay’da, ama oradan da bir türlü “şu mahkeme” diye bir ses çıkmıyor. Yani Yargıtay kendisinin “daha çok ceza verilmeli” dediği adamlara o cezayı kimin vereceğini ısrarla belirlemeyerek bir yandan da tüm sanıkların yeniden yargılanma ve dolayısıyla özgürlük hakkını da engelliyor.
İkinci hukuki yol ise Balyoz’da işe yarayan “AYM’ye bireysel başvuru”
yöntemi. Sanıklar bu başvuruları aylar önce yaptı ve zaten hak ihlali oluşturduğu Balyoz davasında saptanmış “bilirkişi raporu alınmaması” başta olmak üzere asla haram yemeyen polislerimizin yanlış adrese gidip “doğru” delili bulması, sahte telefon tapesi hazırlaması vs.
Cinliklerin dosyada cirit atması nedeniyle burada da aynı sonucun çıkması aklın gereği. Ama AYM’nin iş yükü gerekçesiyle bu karar bir türlü çıkamıyor. Cezaevinde üçüncü yılını doldurmak üzere olan Albay Koray Eryaşa, küçük oğlunun hâlâ görevde sandığı Albay Necmi Yıldırım, “casus” olduğunu Kuzey Irak’ta görevdeyken Ankara’daki evinin basılmasıyla öğrenen Başçavuş Adnan Yılmaz ve dostlarına başka bir uyduruk davadan sahte delille tutuklanan silah arkadaşları için yardım parası toplama amaçlı e-posta mesajı yazmakla suçlanan Yarbay Tamer Çetin de içeride özgürlüğü bekliyor.
Aileler 4 Ağustos saat 13:00’ten itibaren Anayasa Mahkemesi önünde Adalet Nöbeti’ne başlıyor.
Ankaralı dostları desteğe çağırıyorum.
Prof.Dr. Cem SAY- Boğaziçi Üniversitesi
CHP VE MHP KAZANMAK İSTİYOR MU?
İmambakır Üküş; Eğer bu seçimlerde bir ’başarısızlık’ olursa, CHP ve MHP hiçbir şekilde ’kabahati’ başka yerde aramasınlar... Bütün AKP’li belediyeler seferber olmuş durumda... Hala CHP ve MHP’li belediyeler ortada yok... Hala CHP ve MHP’nin ne yapmak istediğini anlamak mümkün değil..” diyor.
İstanbul Gerçeği Yayın Yönetmeni olan İmambakır Üküş, CHP’yi yakından gözleyen bir gazeteci olarak bir çalışma yapmış; 30 Mart seçim sonuçları verilerine göre.
Diyor ki:
“Bu sonuçların bire bir Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de geçerli olması mümkün değil. Ama partilerin “güç” dağılımını ve seçmenin “eğilim”lerini saptamak için önemli bir veri... CHP’nin, AKP’nin, MHP’nin, HDP’nin ve diğer partilerin her il ve ilçede aldıkları “oy” belli... Hangi partinin hangi bölgede “güç”lü veya “güçsüz” olduğu ortada. CHP ve MHP’nin bu “güç” dağılımı ve seçim “eğilimi”ni dikkate alarak bir kampanya yürütmesi gerekiyordu. Ama ne yazık ki, bugüne kadar bu yapılmadı.
CHP ve MHP, kendisine destek verdiğini ilan eden partilerle birlikte “güçlü” oldukları bölgelere yönelmesi gerekiyor.
Bu bölgeler de “oy kaybı” olmamasını sağlaması gerekiyor.
Ayrıca bu bölgeler de yaratacağı “fark”la diğer “zayıf” oldukları bölgelerdeki açığı kapatması gerekiyor…
Bunu bölge bölge somutlayarak ne anlatmak istediğini daha da açık izah edelim.
Trakya bölgesi CHP’nin ve MHP’nin güçlü olduğu bölge.
- Tekirdağ bu seçimlerde “Büyükşehir” oldu: CHP, %45,8’le 251.702 oy; MHP %12,7’le 69.660 oy aldılar.
AKP ise %37,2’le 204.175 oy aldı.
- Edirne’de ise... CHP, %36,9’la 34.619, MHP %18,3’le 17.199 oy aldılar. AKP ise %39,9’la 28.127, DSP %10’2’le 9.613 oy aldılar.
- Kırklareli’nde CHP %38,0’la 15.972 oy; MHP %24,4’le 10.250 oy aldılar. AKP ise % 35,0’la 14.695 oy aldı.
Kırklareli’nin iki büyük ilçesinde durum şöyle:
Babaeski de; CHP %61,4’le 11.461 oy, MHP %13,5’le 2576 oy aldılar. AKP ise %23,6’la 4,695 oy aldı.
Lüleburgaz’da CHP %49.0’la 33657 oy; MHP %28,0’la 19.249 oy aldılar. AKP ise %20,8’le 14.279 oy aldı.
Diğer Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleme kararı alan partilerin de her ilde 10-15 bin civarında toplam oyları var.
- Yine Adana, Mersin, Osmaniye ve Hatay CHP ve MHP’nin çok güçlü olduğu bölgeler. Hatay’ı CHP kazandı; diğer illeri MHP kazandı. Adana, Mersin ve Hatay aynı zamanda Büyükşehir.
Adana’da 30 Mart seçimleri sonuçları şöyle; MHP % 33,6 oy oranıyla 410.293 oy, CHP %25,0 oy oranıyla 304.489 oy almış... AKP ise % 32,0 oy oranıyla 390.301 oy almış...
Mersin’de MHP %32 oy oranıyla 324.127 oy, CHP % 28,3 oy oranıyla 287.388 oy almış. AKP ise %28,0 oy oranıyla 284.136 oy almış...
Hatay’da da durum farklı değil; CHP %41,2 oy oranıyla 336.990 oy, MHP %15,3 oy oranıyla 124.813 oy almış...
AKP ise % 40,5 oy oranıyla 330.544 oy almış.
- Ege’de de durum farklı değil aslında;
Aydın’da CHP % 43,8 oy oranıyla 285.148 oy; MHP %21,6 oy oranıyla 140.307 oy almış. AKP ise % 29, 2 oy oranıyla 189.814 oy almış.
İzmir’de ise CHP %49,6 oy oranıyla 1.306.904 oy almış. MHP %8,0 oy oranıyla 210.001 oy almış. AKP ise %35,9 oy oranıyla 946.941 oy almış.
İzmir’de Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek açıklaması yapan diğer partilerin ortalama oyu 45-50 bin civarında…
Manisa’da ise; MHP %40,1 oy oranıyla 354.801 oy, CHP %18,3 oy oranıyla 161.655 oy almış. AKP ise %36,7 oy oranıyla 324.580 oy almış.
Balıkesir’de MHP % 31,6 oy oranıyla 245,130 oy, CHP %25,3 oy oranıyla 196.009 oy almış. AKP ise %39,8 oy oranıyla 307.991 oy almış.
Muğla’da CHP % 49,1 oy oranıyla 272.646 oy, MHP %18,0 oy oranıyla 99.968 oy almış. AKP ise %29,0 oy oranıyla 160.804 oy almış.
Antalya’da CHP % 34,6 oy oranıyla 452.493 oy, MHP % 24,3 oy oranıyla 317.615 oy almış.AKP ise %36,4 oy oranıyla 475.897 oy almış.
Bütün bu illerde CHP ve MHP kendi seçmenini “blok”lasa AKP’yi Türkiye ortalamasında ezip geçebilecek.
İstanbul’da CHP % 40,1 oy oranıyla 3.426.602 oy, MHP %4,0 oy oranıyla 339.346 oy almış. AKP ise % 47,9 oy oranıyla 4.096.221 oy almış.
İstanbul’da AKP ve CHP-MHP arasında oy farkı 330.279 bindir.
- İstanbul’da Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek açıklaması yapan diğer partilerin oy ortalaması ise 112 bin civarındadır.
Ankara’da ise; CHP % 43,8 oy oranıyla 1.383.786 bin oy, MHP %7,8 oy oranıyla 254.624 bin oy almış. AKP ise %44,9 oy oranıyla 1.415.973 oy almış.
Diğer Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek veren partilerin ise 70 bini aşkın oyu vardır.
AKP büyük kentlerin ezici çoğunluğunda Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek veren partiler karşısında çok “güçsüz” durumdadır.
- Konya, Samsun ve Erzurum’da AKP güçlüdür.
Ancak, bu “güç” ve bu bölgelerin “oy” durumu AKP’yi kurtarmaya yetmez.
Karadeniz ve İç Anadolu’da Özellikle MHP’ye büyük iş düşüyor.
Eğer MHP bu bölgelerdeki oylarına sahip çıkıp, sandığa götürebilirse, Tayyip Erdoğan kaybedebilir.
- Doğu ve Güneydoğu’da ise HDP Selahattin Demirtaş’la büyük bir atağa geçmiştir.
“Baraj” baskısı ve engellemesi olmaması nedeniyle de bölgede HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın ezici bir çoğunlukla birinci olması muhtemeldir.

YAPILMASI GEREKENLER
CHP ve MHP seçimleri kazanmak istiyorsa yapması gerekenler bellidir…
Eğer bu seçimlerde bir “başarısızlık” olursa, CHP ve MHP hiçbir şekilde “kabahati” başka yerde aramasınlar…
Dönüp kendilerine baksınlar…
Şu son 10 günde bile CHP ve MHP etkin bir şekilde sokağa çıkabilirse, sonuç değişebilir…
Hala CHP’li ve MHP’li belediyeler ortalıkta yok; Milletvekilleri ortalıkta yok; Örgütleri ortada yok…
İmambakır ÜKÜŞ-İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni
CLK AKDENİZ’DEN ŞİKAYETLER
ÖZELLEŞTİRMEYLE Antalya, Burdur ve Isparta illerinin elektrik dağıtımını alan CLK Akdeniz (Cengiz, Limak, Kolin Ortak Girişim Grubu) hakkında şikayetler artınca Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) devreye girdi, şirket yetkilileriyle sorunlar hakkında görüşmeler yapıldı.
Özelleştirme sözleşmesinde CLK Akdeniz’in yıllık altyapı yatırımlarındaki yükümlülüğünün yıllık 120 milyon TL olarak belirlenmesine ATSO Başkanı Çetin Osman Budak’ın eleştirisi var. Bu miktarın turizm kenti için çok yetersiz olduğunu vurgulayan Budak, bunun ihaledeki en ciddi eksikliklerden birisi olduğunu söylüyor ve bu hatanın düzeltilmesini istiyor.
Türeticilerden gelen şikayetler üzerine ATSO, 12 sayfalık bir rapor hazırlanmıştı. CLK yetkilileri ATSO yöneticileriyle görüşerek sorunların büyük kısmını çözüme kavuşturduklarını söylediler. Özellikle abone bağlantı bedeli ile sözleşme konusundaki ATSO’nun yoğun çalışmaları sonuç verdi.
ATSO Başkanı Çetin Osman Budak Meclis konuşmasında şu açıklamada bulundu:
“Alt yapı yatırımlarında şirketin yıllık yükümlülük tutarı 120 milyon lira. Bu tabiki ihaledeki ciddi eksiklerden biri. 120 milyon liralık rakam Antalya gibi bir kentte hiçbir şey değil. Yeni bölgeler ve imar bölgelerinin olacağını düşünürseniz bu rakam trafo ve hatları yenilemeden başka bir işe yaramaz. İlk yıl 160 milyon yatırım yapmışlar. Burada düzeltilmesi gereken bir hata var.
Şirket tüketicilerden süreli sözleşme istiyordu bu konuşuldu, sorun çözülüyor. Abone güvence bedelleri güncellemelerde yüksek bir bedel çıkarılıyordu. Şirket sorunlarının önemli bir kısmını düzelttiklerini açıkladı. Abone devrinde eski abone borçlarının istenmesi konusu da çözüme kavuştu. Açma kapama bedelleri ve süreleri konusunda önemli bir ilerleme oldu.
Müteahhitlerin trafo bedellerinin ödenmesi konusunda da gerekli girişimler yapıldığı ve sorunun çözüldüğü bilgisi bize iletildi.
Kredi kartı ile ödemelerde şikayet vardı. Otomatik talimatla ödemelerde sorun olmadığını ancak tek çekimlerde banka komisyonları nedeniyle zarar ettikleri için CLK bunu kabul edemediklerini bildirdi.
Tarımsal işletmelerin şikayetleri vardı. Sulama ve müştemilat ile ilgili sorun yok. Ama tarım alanı içinde konut ve benzeri yerlerde elektrik kullanıma durumunda farklı bir tarife uygulanacağını açıkladılar.”

Yalçın Bayer - Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları