loading
close
SON DAKİKALAR

Kayıt dışı istihdamın bedeli

Bekir Coşkun
Tarih: 18.04.2014

Yalçın Bayer; Türk-İş’in yaptığı araştırma, bu kara tablonun ne denli önemli, ötelenemez, acil çözüme kavuşturulması gereken sorun olduğunu bir kez daha gündeme taşıdı.

“OLDUM olası ekonominin, ülkenin baş ağrısıdır kayıt dışı istihdam...” diyor çalışma yaşamı uzmanı Şükrü Karaman...
Sorunun ne duruma geldiğini bir güzel anlatıyor:
“Hem işçinin hem de işverenin yakındığı bir canavardır. Onca düzenleme ve yasal önlemlere karşın, işsizliğin yaygın olması, istihdam alanlarının yetersizliği, sorumsuz işverenlerin bu istihdama iştahlı olmalarından ötürü iyileştirilemez ekonominin kanayan yarasıdır.
Türk-İş’in yaptığı araştırma, bu kara tablonun ne denli önemli, ötelenemez, acil çözüme kavuşturulması gereken sorun olduğunu bir kez daha gündeme taşıdı.
Türk-İş’in TÜİK 2013 yılı Hane Halkı İşgücü verilerini baz olarak yaptığı araştırmaya göre, 6 milyon 243 bin kişi sosyal güvenlik kapsamında bulunmuyor, kayıt dışı çalışıyor. Kayıt dışı istihdam oranı yüzde 36.75.
Araştırmaya göre, geçen yıl yürürlükte olan asgari ücret (2013 yılının ilk altı ayında brüt 978.60, ikinci altı ayında brüt 1.021,50 lira) baz alındığında 6 milyon 243 bin kişinin kayıt dışı çalışmasından dolayı toplanamayan sosyal güvenlik primi ve vergi kaybı toplam 28.9 milyar lira.
6 milyon 243 bin kişinin, ortalama yıllık asgari ücret tutarı üzerinden kayıtlı duruma getirilmesi durumunda, devletin gerek sosyal güvenlik primi (işsizlik sigortası primi dahil) ve gerek gelir vergisi açısından yıllık bazda önemli geliri söz konusu olacakken, kayıt dışı istihdamdan dolayı bu para devletin kasasına giremeden uçup gidiyor. Devletin sadece geçen yılki kaybı 28.9 milyar lira.
Dudak uçuklatan bu kayıp devlet kasasına gelir olarak girse neler yapılır, varın onu siz hesaplayın.
Bu para ile yeni istihdam alanları oluşturulabilir, düşük ücret alan işçi, memur, emekli aylıkları yaşanabilir düzeye yükseltilebilir.
İşte bu denli önemli kayıt dışı istihdam ile mücadele, ülkenin en önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı istihdamın önlenmesine yönelik ortaya konulacak kararlı irade, uygulanacak ağır yaptırımlar ile toplumsal duyarlılığın artırılması, sorunun çözümünde kuşkusuz etkili olacaktır.”
Kayıt dışı istihdamdan ötürü ekonomindeki kayıp, aslında her yurttaşın cebindeki kayıptır.
Ermenilere açık mektup
Dostluklar fedakârlık ister
HRANT Dink 5 Kasım 2005’te şöyle demiş: “Geçmişte yaşanan büyük felaketin sorumluları gibi mi davranacağız yoksa o yanlışlardan ders alarak yeni sayfaları bu kez uygar insana yakışır bir şeklide mi yazacağız? Bu önümüze konulmuş en büyük sorumluluk.”
Bugün Türklere ve Ermenilere düşen, bu sorumluluklardan ateşi daha fazla körüklememek için gayret göstermektir.
Benim gençlik yıllarım Samatya’da Ermeni komşularımızla gayet dostane ve iyi ilişkiler içerisinde geçmişti. Otuzlu yaşlarımda ise Kanada’nın Montreal şehrinde gene Ermeni komşularımızla huzur içinde birlikte yaşıyorduk. Kurduğumuz spor kulübünde beraber oynuyor, Kayseri kökenli Ermeni pastırmacıdan, Feriköylü pastacıdan alışverişimizi yapıyorduk. O güzel günleri unutmak hiç mümkün değil. Ermeni Pastacı bayramlarda baklava gönderirdi Türk cemiyetindeki toplantılarımıza...
Ama her 24 Nisan’da Ottowa’da Türk Büyükelçiliği’nin önünde toplanan Ermenilerin çoğu tanıdıklardı. ‘Azgın Ermeniler’in tahrik ve tehditleri ile oraya gelmek zorunda kalıyorlardı... Bağırıp çağırarak küfürler ediyorlardı. Ben o günlerde Cumhuriyet gazetesinin Kanada muhabiri olarak hadiseleri takip ediyordum.
Böyle fevri hareketlerle dünyaya yalanlar söyleyerek dostluğumuzu yaşatmak mümkün değildir. Sizler sık sık yurtdışına çıkarak Türk düşmanlığını körükleyen azgın Ermenilerle yüz yüze geldiğinizde veya herhangi bir şekilde birbirinizle iletişim kurduğunuzda onlara, Türkiye’ye karşı aşırı davrandıklarında 100 binden fazla kaçak çalışanınızın ve sizlerin de tedirgin olduğunu anlatma ihtiyacı duymuyor musunuz? Onları uyarmanız gerekmez mi?...
Dostluklar fedakârlık ister. Kinle, nefretle hiçbir şey elde edilemez.
Hikmet GÜRKAYNAK-(E) Bürokrat-Araştırmacı

‘O fotoğrafın’ gerçek öyküsünü, Sabri Ergül anlatıyor
DÖNEMİN CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Sabri Ergül, İnönü ve Ecevit’in 1972 yılındaki tarihi tokalaşma fotoğrafının öyküsünü o günleri yaşayan kişi olarak anlatıyor;
Fatih Çekirge ve Yavuz Donat’ın anlatımları eksik ve hatalıdır.
12 Mart 1971’de askerler “anarşi artı, rejim tehlikede, yönetime el koyarız” diye muhtıra vererek Başbakan Süleyman Demirel’i istifa ettirdiler ve TBMM’ye baskı yaparak CHP’li Nihat Erim Başbakanlığında bir milli birlik hükümeti kurdurdular.
İsmet Paşa, “Parlamento kapatılmasın” diye, Erim hükümetine güvenoyu verilmesini savunurken, Ecevit de, “12 Mart muhtırası esas olarak sola, sosyal demokrasiye karşıdır, bu nedenle bu hükümete güvenoyu verilmemesi gerekir” dedi ve genel sekreterlikten istifa etti.
Ecevit “CHP artı ordu yaklaşımını terk etmeliyiz” derken, İsmet Paşa “ askerler TBMM’yi kapatırsa demokrasiye zor dönülür” diyerek bu hükümete destek olma tezini savundu.

İNÖNÜ’CÜLER-ECEVİT’ÇİLER

CHP genel merkezi, meclis grubu ve örgütü bu iki farklı siyaseti savunan “İnönü’cüler” ve “Ecevitciler” olarak ikiye bölündü.
Halk ve CHP örgütü “Süleyman bey şapkayı aldı gitti ama, Ecevit demokrasiye, halkın oyuna sahip çıktı, askerlere direniyor” diyerek Ecevit’i destekledi.
Ecevit – İnönü çekişmesi 5 Mayıs 1972’de Selim Sırrı Tarcan Spor salonunda toplanan CHP 5. Olağanüstü Kurultayına kadar devam etti. Bu kurultayda İsmet İnönü “ya Ben, ya Bülent” diyerek Ecevit’in egemen olduğu Parti Meclisi’ne (PM) güvenoyu verilmemesini istedi. PM 503’e karşı 709 oyla kurultaydan güvenoyu aldı. Yani, örgüt İsmet Paşa’yı değil, Ecevit’i desteklediğini demokratik şekilde belli etti.
Bunun üzerine İsmet Paşa örgütün kararına saygı duyarak 34 yıldır sürdürdüğü CHP Genel başkanlığından istifa etti; partiden değil... İnönü CHP üyesi ve Malatya milletvekili olarak meclisteki görevini sürdürdü.
İnönü’nün istifa mektubunu o zaman ortaokul öğrencisi (şimdi CHP milletvekili) olan torunu Gülsün Toker (Bilgehan) Pembe Köşk’ün kapısında gazetecilere okumuştu.

ECEVİT GENEL BAŞKAN OLUYOR

İsmet Paşa genel başkanlıktan istifa edince Ecevitçi’ler hemen 14 Mayıs 1972’de CHP 6. Olağanüstü Kurultayı’nı Yaşar Doğu Spor Salonunda toplayarak Ecevit’i CHP Genel Başkanı seçtiler.
Ecevit, örgütün desteğini almış Genel Başkan seçilmişti ama, CHP meclis grubunda “İnönü’cü” milletvekilleri çoğunluktaydı ve askerlerin güdümündeki hükümeti desteklemeye devam ediyorlardı. Ecevit ve Ecevit’in çoğunluğunu elinde bulundurduğu PM hükümetten çekilmek istemesine rağmen CHP grubu Ferit Melen başkanlığındaki hükümete güvenoyu veriyordu.
Bunun üzerine Ecevit ve arkadaşları 30 Haziran ve 1-2 Temmuz 1972 tarihinde Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda toplanan 21. CHP Olağan Kurultay gündemine tüzük değişikliği maddesi koyarak, tüzükte, “hükümete katılmaya, hükümetten çekilmeye karar verme yetkisi Parti Meclisinindir” düzenlemesini yapıp, Hükümet konusunda karar verme yetkisini meclis grubundan almayı planladır.

İSMET PAŞA YERİNDEN KALKIYOR

İşte bu Olağan Kurultaya İsmet İnönü CHP üyesi ve Malatya Milletvekili sıfatı ile Delege olarak katıldı ve salonda erkenden yerini aldı.
İnönü kurultay öncesinde verdiği demeçlerle, Hükümet konusunda karar verme yetkisinin milli iradeyi temsil eden mecliste ve dolayısıyla CHP yönünden grubu oluşturan CHP milletvekillerinde olduğunu ısrarla belirterek, bu yetkinin parti merkez organı olan PM’ye verilmesinin çok sakıncalı olacağını, bunun Meclis üzerinde “Genel Merkez Sultasına” yol açacağını ifade etmişti.
30 Haziran 1972 günü toplanan kurultayı açmak üzere Ecevit alkışlarla salona girdiğini gören İsmet Paşa yerinden hemen ayağa kalktı, ceketini ilikledi ve Ecevit’i ayakta karşıladı; Bunu gören Ecevit de hemen İsmet Paşa’ya doğru yöneldi ve CHP’nin iki büyük lideri salonun ortasında el sıkışarak birbirlerini saygı ile selamladılar. Bütün kurultay ayakta bu tarihi sahneyi alkışlar ve gözyaşları içinde izledi. İşte o fotoğraf 30 Haziran 1972 günü Atatürk Kapalı Spor Salonu’ndaki kurultayda çekildi.
İsmet İnönü ertesi gün 1 Temmuz 1972’de tüzük değişikliği konusunda kurultayda söz aldı ve hükümete katılma-çekilme konusunda PM’ye yetki veren değişikliğin kabul edilmemesini, bunun demokrasiye ve milli iradenin temsiline aykırı olacağını, Osmanlı Meclisinden ve Cumhuriyet meclislerinden örnekler vererek anlattı.

İNÖNÜ’YE SAYGI, ECEVİT’E DESTEK

Kurultay’da alkışlar ve saygı İsmet Paşa’ya, destek ve oylar Ecevit’e idi…
Ecevit’in istediği tüzük değişikliği büyük bir çoğunlukla kabul edildi.
CHP içinde çekişme bitmemişti. Ferit Melen hükümetindeki 5 CHP’li bakanın hükümetten ayrılmasını Ecevit istiyor ama İnönü’cülerin çoğunlukta olduğu parti meclis grubu hükümeti destekliyordu.
Bu durum 4 Kasım 1972 tarihinde toplanan CHP Parti Meclisi toplantısına kadar devam etti. PM’deki görüşmeler sonucunda Mustafa Ok, Süleyman Genç, Yılmaz Alpaslan, Mustafa Tuna ve Sabri Ergül’ün “CHP’nin hükümetten çekilmesi” yönündeki önerileri, PM’de 2’ye karşı 42 oyla kabul edildi. CHP hükümetten çekildi. İnönü’cü 5 bakan CHP’den istifa ederek hükümetteki bakanlık görevlerini sürdürdüler…
PM’nin hükümetten çekilme kararı geniş halk kitlelerinde büyük destek gördü. CHP’nin ordu ile işbirliği yapıyor imajı böylece silindi.
PM’nin bu kararından sonra İnönü CHP üyeliğinden ve Malatya Milletvekilliğinden istifa ederek parti ile bağlarını kopardı ve eski Cumhurbaşkanı olarak o zamanki Cumhuriyet Senatosunda doğal üye sıfatıyla yerini aldı.
Kasım 1973’de yapılan Milletvekili Genel Seçimlerinde Ecevit’in liderliğindeki CHP %34 oy ile 187 milletvekili çıkararak 1. Parti oldu ve bu seçimler sonucunda Ecevit’in Başbakanlığında CHP ve Milli Selamet Partisi koalisyon hükümeti kuruldu.

MESAJ PANOSU
Tekirdağ Büyükşehir’e iki atama
* TEKİRDAĞ Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Kadir Albayrak belediye genel sekreterliğine DPT’den Murat Yazan’ı, yeni kurulacak su şirketi TESKİ Genel Müdürlüğü’ne de Namık Kemal Üniversitesi su kürsüsü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Halim Orta’yı, kurumlarından izin aldıktan sonra atayacağını açıkladı...
* BELEDİYE’ye ait sosyal tesislerde herhangi bir kurumda memur olana % 20 indirim yapılmakta, fakat iş memur emeklilerine gelince maalesef indirim yapılmıyor. Emekliler, çalışanlardan daha mı iyi durumda ki, anlayamadım. Lütfen bu konuyu gündeme getirir misiniz?
Şaziye YAŞAR

MEB’de ‘şaşkın’ atamalar

MİLLİ Eğitim’de yine garip atamalar başladı. Kimi nereye vereceğini kestiremiyor, şaşkınlıktan... İstanbul’daki ‘FG’ciler yandı. Kim kimi ihbar ederse, gönderiliyor, sonra da yanlış olduğu anlaşılıyor ya da torpille başka yere gönderiliyor bu kez... Örneğin, Beyoğlu Öğretmen Oteli Müdürü İlker Eraslan, bir hafta önce Beyoğlu Milli Eğitim Müdürü olarak atanacağı basına sızınca, bu atama ‘FG’ci diye ipal edildi. Son olarak İstanbul’da 20 Milli Eğitim Müdürü görevden alınarak ‘eğitim uzmanı’ yapıldı. ‘Vekil’ olarak yapılan atamalar genellikle imam hatipli oluyor.
Atamaların daha süreceği konuşuluyor.

Biliyor musunuz

* MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın Tarım Bakanı Mehdi Eker’e, “Kuraklık ve don nedeniyle tarımda alarm zilleri çalarken “Çiftçimiz kaderine terk edilmemeli, tarıma yönelik acilen bir destek paketi uygulamaya konulmalı, kuraklığın ve don zararının tazmini için derhal uygun önlemler geliştirilmeli ve üretici mağduriyeti giderilmelidir” dediğini...

Yalçın Bayer - Hürriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları