Oha!

Mustafa Mutlu; Allah’tan ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, kendi vatandaşlarını Gaziantep’teki bu binaya saldırı olabileceği konusunda uyardı da öğrendim...

Size çok basit bir soru:
Şu anda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kaç “hükümet” var?
“Bir” diyorsunuz değil mi?
Çünkü üniter bir devlette, bir tane hükümet olur.
Bizde ise... İki hükümet var!
Biri Ankara’daki bildiğiniz hükümet...
Diğeri Gaziantep’teki “Suriye Geçici Hükümeti...”
Dalga geçmiyorum.
Yukarıdaki fotoğraf da bu hükümetin binası!
***
Belki siz biliyordunuz ama benim böyle bir binadan haberim yoktu.
Allah’tan ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, kendi vatandaşlarını Gaziantep’teki bu binaya saldırı olabileceği konusunda uyardı da öğrendim...
ABD Büyükelçiliği’nin uyarısını okur okumaz mal bulmuş Mağribi gibi yazı işleri toplantısına daldım ve “Suriyeli muhaliflerin Gaziantep’te hükümet binası varmış” dedim...
Herkes şaşkın şaşkın suratıma baktı...
Sonra da Yazıişleri Müdürümüz Ergün, “Üç senedir var abi” dedi...
Kendi cehaletime (!) mi yanayım; ülkenin düştüğü hale mi bilemedim...
***
Baylar, bayanlar, kardeşler, abiler, amcalar; birileri kandırıyor sizi...
Çünkü size “doğal” gelen bu durum, aslında çok büyük bir suç!
Üniter bir devlette “geçici” de olsa...
“Misafir” de deseniz...
İki hükümet olmaz!
Tamam; bu geçici hükümetin gözü bizim topraklarımızda değil, Suriye’de; anladım da... Yine de olmaz!
Buna göz yumamazsınız...
Bu; devletlerarası hukuka...
Anlaşmalara...
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne...
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırıdır!
Suçtur...
Hem de uluslararası platformda Türkiye Cumhuriyeti’ni “terörist devlet” haline dönüştürecek bir suçtur.
***
Lütfen düşünün:
Yunanistan’da... Bulgaristan’da... Rusya’da... Fransa’da... İtalya’da...
Yani dünyanın herhangi bir yerinde bir “Geçici Türk Hükümeti” kurulsa...
Buna izin veren ülkeye tavrımız ne olurdu?
Dünyayı başına yıkmaz mıydık?
***
Ülkemizde her türlü yasadışılığın bu kadar sıradan bir hâl alması karşısında sadece, “Oha” diyebiliyorum!
MAŞALLAH! (41)
Cumhurbaşkanı Gül Cumhurbaşkanlığı’na ait Huber Köşkü’nü hâlâ kullanıyor mu?
Kullanıyorsa, yapılan masrafları kendisi mi ödüyor?
Kullanmıyorsa, Köşk’ü ne zaman boşalttı?
Tam 41 gündür soruyorum bu soruları...
41 kere maşallah yani!
Sessiz kalanlara maşallah...
Duymazdan gelenlere maşallah...
Hem cevap vermeyip hem de akıllarınca dalga geçenlere maşallah!
GÜNÜN SORUSU
Dün bir-iki gazete, Genelkurmay’ın bedelli ve paralı askerliğe sıcak bakmadığını yazdı; Başbakan anında kıyameti kopardı:
“Genelkurmay Başkanlığımız, Başbakanlığa bağlıdır. Askeri kaynakların, kaygılarını iletmek için basına konuşmalarına gerek yoktur!”
Sorum Başbakan’a:
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel şimdiye kadar en az yirmi kez açıklama yaptı. Onların hepsi iktidar lehine olduğu için mi bugüne kadar hiç tepki göstermediniz?
TÜM ÇALIŞAN KADINLAR: BU ADAMA DAVA AÇIN!
Nureddin Yıldız diye bir adam türedi; ikide bir açıklama yapıp kadınlarımıza hakaret ediyor...
Yine ortaya çıkmış ve çalışan kadınlar için şunları söylemiş:
“Çalışan kadın yorgunluğu ve vakit darlığı nedeniyle erkeği ile ilişkisinde arızalıdır. O yüzden de erkeğinin gözü açtır. O evinde erkeğini eksik bırakıyor erkeği de iş yerinde bir başka kadına tasallut oluyor. Böylece çalışan kadın doğrudan fuhuş yapmasa bile fuhuşa hazırlık yapan sürece destek oluyor.”
***
Bu haddini bilmez yaratığa laf yetiştirecek değilim...
Sözüm başta kadın örgütleri olmak üzere tüm çalışan kadınlara:
Bu adam hakkında “namusunuza ve şerefinize dil uzattığı” için, gücünüzün yettiği miktarda tazminat davası açın...
Açın ki bir daha o kirli dliini özel hayatlarınıza sokmaya kalkışamasın!
GÜNÜN İSYANI
Sekiz, on yaşındaki kız çocuklarının başını örten yobazlar, şimdi de “Dedemizin mezar taşını bile okuyamıyoruz” diyerek Osmanlıca’nın zorunlu ders haline getirilmesi için bastırıyormuş... İsyanım onlara:
Kıvırmayın ve hazır iktidardayken devrim kanunlarını tamamen yürürlükten kaldırıp Osmanlı’yı yeniden kurun... Yoksa bugün yaptıklarınızın hesabını öyle bir vereceksiniz ki, sizi dedeleriniz bile kurtaramayacak!