Can Ataklı, DYP'li eski siyasetçi ''Bana göre bu bağlantı Süleyman Soylu ile olabilir. Soylu karakteri itibarıyla tam da yakışan bir göreve getirildi, arkasında Ağar da durursa ortalığı darmadağın ederler'' dedi.
Buna da mı “kandırılmak” diyeceksiniz?Hırant Dink çinayeti ile “ortaya çıkan” yeni görüntüleri izlediniz mi?
Dehşet.
Korkunç.
Olacak şey değil.
6 jandarma istihbarat elemanı Hırant Dink katledilmeden bir gün önce tam da cinayetin işlendiği yerde toplanmışlar keşif yapıyorlar.
Ertesi gün Ogün Samast isimli katil cinayet yerine geliyor.
O 6 jandarma yine aynı yerde. Birbirlerinden ayrı yerlerde Samast'ı izliyorlar.
Ogün Samast cinayeti soğukkanlılıkla işliyor ve kaçıyor.
Jandarmalar cinayeti izleyip “sonucunu da gördükten sonra” sakin bir şekilde olay yerini terk ediyorlar.
Sarayın yayın organına dönüşen ahaber “ortaya yeni çıktı” diye veriyor haberi ve görüntüleri.
Ne demek yeni çıktı?
Nerede duruyordu bu görüntüler?
Şimdi kim bulup çıkardı?
Zamanında kimse görmedi mi, kimse bakmadı mı?
Haberi dikkatle izledim. Yeni bulgular sonucu 9 yıl önce bazı şirketlerin güvenlik kamerasının kaydettiği görüntülerin şimdi izlendiğine ilişkin bir bilgi yok.
Haberi dinlediğinizde anlıyorsunuz ki bu görüntüler zaten elde varmış ama açıklanmamış.
Hırant Dink cinayeti biliyorsunuz önce aşırı sağcı bir grubun adi cinayeti olarak nitelendirilmiş ve Samast ile bazı suç ortakları yargılanmıştı.
Aynı cinayet daha sonra Ergenekon adı verilen sahte örgütü “terörist” sınıfına sokmak için kullanılmış ve cinayetin Ergenekon tarafından işlendiği ileri sürülmüştü.
Şimdi ise cinayeti cemaatçi dinci faşist teröristlerin işlediği yolunda çok önemli kanıtlar ortaya çıkarıldı.
İktidar bir yandan “kandırıldık” bahanesinin arkasına sığınırken diğer taraftan yıllarca nasıl uyuduğunu, aslında nasıl işbirliği yaptığını itiraf ediyor.
Bu görüntüler olay gününden beri belli ki polis istihbaratının elinde.
İyi çalışan bazı görevliler çevredeki güvenlik kameralarını aramışlar ve bu görüntüleri bulmuşlar.
Bu çalışmayı yapanların cemaatçi olduğunu söylemek doğru olmaz. Çünkü öyle olsalar bu görüntüleri yok ederlerdi.
Demek ki görüntüleri saptayanlar cemaatçi olmayan polisler.
Ancak o yıllarda iktidarla cemaat ele ele kol kola çalışıyordu.
Yani cemaatçi olmayanlar cemaatçilerin açığını kapatmışlar zamanında. Ama “her ihtimale karşı” görüntüleri bir yerde saklamışlar.
Şimdi günü geldi, açıklıyorlar.
Bir anlamda kendi suçlarını da itiraf ediyorlar.
“Kandırıldık” veya “Bunların böyle olduğunu zamanında bilmiyorduk” gibi bahaneler artık geçerli değildir.
Herkes suç ortağıdır. Bu böyle bilinmeli.
BUNU YAZMAK GEREK
Mehmet Ağar İçişleri'ne ağırlığını koyabilir
Süleyman Soylu'nun “önlenemez yükselişini” ibretle izlediğini söyleyen eski bir DYP'li aradı dün.
Epeydir görüşmüyorduk, halt hatır sorduktan sonra “Süleyman Soylu'nun İçişleri Bakanı olmasından sonra Mehmet Ağar'ı iyi izlemek gerek. Deneyimlerime güveniyorum, Ağar kısa bir süre sonra Emniyet üzerinde ağırlığını hissettirecektir, operasyonlarda damgasını göreceğiz” dedi.
Eski DYP'li “Soylu Mehmet Ağar'a büyük saygı gösterirdi. AKP'ye geçtikten ve gerçekten önlenemez bir yükselişle en tepeye tırmanırken bile bu ilişkilerinin bitmediğini biliyorum” dedikten sonra şöyle bir hatırlatma yaptı;
“Ağar uzun süredir ortalarda pek görünmüyordu. Darbe gecesinden sonra Ağar'ın Erdoğan'ın evinin önünde konuşurken gördük. O anı gördüğümde Ağar'in yeni bir şeylere hazırlandığını düşündüm.”
Ağar'ın darbe sonrası ortaya çıkmasının yeni bir rol olmasıyla bağlantılı olabileceğini söyleyen DYP'li eski siyasetçi “Bana göre bu bağlantı Süleyman Soylu ile olabilir. Soylu karakteri itibarıyla tam da yakışan bir göreve getirildi, arkasında Ağar da durursa ortalığı darmadağın ederler” dedi.
ACAİP YAZILAR
Erdoğan'la Putin hangi dilde konuşuyor?
Çin'de yapılan G-20 Zirvesi'nden ilginç fotoğraflar geldi.
Bu fotoğraflarda Erdoğan'ın Obama, Putin, Merkel,Hollande gibi dünya devi ülkelerin liderleriyle yaptığı görüşmeler görülüyor.
Bazı fotoğraflara bakınca insan şaşırmadan edemiyor. Örneğin Erdoğan'ın Putin ile çekilmiş bir fotoğrafı çok şaşırtıcı.
Çünkü bu fotoğrafta Putin ile Erdoğan başbaşalar, aralarında bir tercüman da görülmüyor ancak ikisinin de konuştuğu anlaşılıyor.
Erdoğan lisan bilmiyor.
Peki, nasıl ve nece konuşuyor?
Bilmiyorum ama tahminimi yazayım.
Erdoğan 14 yıldır ülkenin başında ve dünyanın bütün ülkelerinin liderleriyle sayısız görüşmesi oldu.
Bu süre içinde Erdoğan ayaküstü konuşulacak kadar İngilizce öğrenmiş olabilir. Bu çok normal.
Erdoğan da ayaküstü karşılaşmalarda bağlayıcı olmayan, sorun yaratmayacak türde “hal hatır sorma” konuşmaları yapıyor olabilir.
Diğer liderler İngilizce bildiğine göre sorun çıkmaz.
Ancak bir tahminim daha var ki işte o çok sürpriz olabilir.
Putin Sovyetler döneminde KGB ajanlığı yapıyordu ve Doğu Almanya'da “Almanca Tercümanı” maskesi altında çalışıyordu.
Çok iyi Almanca ve İngilizce bilen Putin 5 yıl boşunca tatilleri için Antalya'ya gelmiş.
Bir istihbaratçı olan Putin anlaşacak kadar Türkçe biliyor ama bunu saklıyor olabilir. Erdoğan'la Türkçe konuşuyor olması bana göre sürpriz olmaz. Erdoğan da nezaketen Putin'le Türkçe konuştuğunu söylemiyor olabilir.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Yandaşların köpekli tasmalı kavgası aynen sürüyor
Erdoğancı yandaşlarla, Davutoğlucu yandaşlar arasında çıkan kavgayı dün sizlere aktarmıştım.
Davutoğlucu Atılgan Bayar'a ailesi üzerinden “cemaatçi” suçlaması yaptığı Erdoğancı Hilal Kaplan Sabah'taki köşesinden “köpek, tasmalı” düzeyinde bir cevap vermişti.
Kaplan Sabah'taki köşesinden kavgayı sürdürüyor. Atılgan'ı “aileyi işe karıştırmakla” suçluyor Hilal Kaplan.
Ancak ilginç olan şu ki Kaplan kendisinin ve eşinin ailesini savunurken aslında cemaatle nasıl içli dışlı olunduğunu da itiraf ediyor.
Bugünün hızlı Erdoğancısı Kaplan herhalde “nasıl olsa biz de kandırıldık, aldatıldık, Allah affetsin kesimindeniz, bize bir şey olmaz” diyerek her iki ailenin de cemaat macerasını bir güzel anlatıyor.
Atılgan Bayar ise Twitter hesabından “Hilal Kaplan'ın bugünkü yazısını mutlaka okuyun” dedikten sonra Kaplan'ın 29 Nisan 2013'de yazdığı bir twiti paylaştı.
Kaplan bu twitinde “Cemaat bu ülkenin başına gelen en iyi şeylerden biridir. Beni başkalarıyla karıştırmayın” diyor.
KOMİK
Operasyonun ucu kendilerine batınca çığlığı basıyorlar
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz doğal olarak Erdoğan'a ulaşabilecek, emirleri direk alabilecek yakınlıkta bir isim.
Küçükyılmaz dün öyle bir twit attı ki bir anda sosyal medyanın gündemi oluverdi.
Çünkü sarayın kurumsal iletişimini yöneten bu kişi cemaat operasyonlarının kendilerine döndüğünü söyleyerek “Bu iş olmaz” diye feryat etti.
Küçükyılmaz'ı isyan ettiren olay yakından tanıdığı Oktay Kılıç adlı kişinin de “cemaatçi olduğu gerekçesiyle” evinin aranması.
Saray görevlisi ilk twitinde “15 yıldır tanıdığım, o gece tankın önüne yatan, FETÖ düşmanı Oktay Kılıç'ın evi FETÖ'den aranıyorsa, bu operasyon bize dönmüş demektir!” diye yazdı.
Küçükyılmaz'ın ikinci twiti ise şöyle; “Namaz kılanı Fetullahçı sanan, Meşveretçi, Yazıcı, Okuyucu, Nakşi, Kadiri arasındaki farkı bilmeyen 28 Şubatçılarla FETÖ temizliği yapılamaz.”
Bakalım Erdoğan Çin dönüşü bu görevlinin çığlığını
duyacak mı?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Kumpas zengini AKP milletvekilinin söylediklerine bakın
Gazeteci kökenli AKP milletvekili Şamil Tayyar Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde ekranların ve gazete sayfalarının “en kahraman” cengaverlerinden biriydi.
Cemaat oluşturduğu sahte belgeleri Şamil Tayyar'a verir, o da aldığı bu bilgileri doğruymuş gibi ve bir de üstelik güya “demokrasi ve özgürlükler” kavgası veriyormuş gibi anlatır, yazardı.
Bununla da yetinmedi Şamil Tayyar tüm bu yalanları birkaç kitapta topladı.
Bu kitaplar çok sattı.
Millet kitapçıya mı gidip alıyordu bu kitapları yoksa AKP il ilçe teşkilatları ve AKP'li belediyeler topluca mı alıp dağıtıyordu, bu konuda fazla bilgim yok.
Ancak bildiğimiz Şamil Tayyar yüz binlerce satan bu kitaplar sayesinde hatırı sayılır bir servet sahibi oldu.
Cemaatin zengin ettiği Şamil Tayyar şimdi “çok sert” bir cemaat düşmanı kesildi.
Öyle ki “bu tehlikeli örgütle” başa çıkılamadığını ve asıl “ağır topların” kendi partisinin üst yönetiminde olduğunu bile söylüyor.
Tayyar önceki gece çıktığı bir tv programında “isterlerse beni partiden atsınlar, ama şunu söylemeliyim, FETÖ'nün B ve C takımları operasyona takıldı. Asıl A takımı hala ortada, onlara bir şey olmadığı sürece yeni darbeler gelebilir” dedi.
Şamil Tayyar, bu nedenle Erdoğan'ın çok sıkı korunması gerektiğini, her an bir suikasta uğrayabileceğini de söyledi. Görüyorsunuz değil mi; dünün tetikçileri şimdi nasıl bir panik içinde?
Neden?
Çünkü yıllarca yaptıkları ortaklıkları biliyorlar. “Kandırılmış” olmak falan hepsi bahane. Kirli oyunlar ortaya çıktıkça bunda payı olanların korkuya kapılması çok normal.
Ancak Şamil Tayyar'ın söylediklerinde gerçek payı da var tabii.
Kendi yarattıkları canavar öyle bir hale geldi ki, yaralı bıraktıkları an önce kendilerini yiyecek.
Panik bundan.
Can Ataklı - Korkusuz