1913’te yakalanan gönüllü yazılınca bakın ne oldu
Can Ataklı; Koca Emniyet Müdürlüğü’nü düşürdükleri rezil hale bakın.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Koca Emniyet Müdürlüğü’nü düşürdükleri rezil hale bakın
O büyük günün toplum üzerindeki etkileri hala sürüyor.
Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca insan, cumhuriyetimizin 100’üncü yılını çok büyük bir coşku ile kutladı.
İktidar kanadının adeta unutturmaya, gölgelemeye çalıştığı bu büyük dayanışma ve adeta başkaldırış elbette sarayı çok rahatsız etti.
Erdoğan’ın sanki 100 yıllık cumhuriyet döneminde sadece kendi döneminde iş yapılmış havasında yaptığı, parlak görüntülerin sergilendiği, milyonlarca liranın harcandığı şovların milletin pek umurunda olmadığı, aslolanın Cumhuriyet’e, Atatürk’e, medeni olmaya sahip çıkılması belli ki öfkeye de neden oldu.
AKP yönetimi ve emrindeki troller Antalya’da bir özel okul öğretmeninin 29 Ekim kutlama töreninde yaptığı bir konuşmayı bahane ederek her zaman olduğu gibi yine anında linç kampanyası başlattı.
Oysa öğretmen ülkesine, vatanına, cumhuriyetine, Atatürk’üne bağlı olduğunu anlatan bir konuşma yapmıştı.
Özetle söyledikleri şuydu:
“Cumhuriyetin gözbebeği fabrikalar bir bir yabancılara satılırken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çerez gibi parası olan herkese dağıtılırken, yabancılar ülkende imtiyazlarla sefa sürerken, parası olan her şeye hüküm verirken; memurun, doktorun, işçinin, öğretmenin kendi ülkesinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürken ve en önemlisi, ‘geleceğim’ dediğin gençler umutsuzca ülkeden gitmenin yollarını ararken sen neredesin?”
Vay sen misin bunları söyleyen.
Öğretmen anında hain ilan edildi, okulda siyaset yapmakla suçlandı, halkı kin ve nefrete ittiği söylendi, derhal görevden alınması ve hapse atılması talep edildi.
Zaten iş organize, hemen harekete geçildi, öğretmen gözaltına alındı, sorgulandı, savcılığa gönderildi ve sonra da serbest bırakıldı.
Bunlar hep yaşadığımız olaylar.
Ama Antalya Emniyet Müdürlüğü bir basın açıklaması yaptı ki evlere şenlik.
Okurken tüylerim diken diken oldu.
Koca bir Emniyet teşkilatına bu kadar rezil bir açıklama yaptırıldığı için utandım.
Bakın açıklamada ne denmiş;
“Bazı basın/yayın organları ile sosyal medya hesaplarında yer alan TED (Türk Eğitim Derneği) Antalya Koleji’nde 100. yıl kutlamaları kapsamında yapılan konuşma sırasında çekilen görüntülerin ardından aşağıdaki açıklamanın yapılması gereği duyulmuştur.
29.10.2023 günü İlimiz Muratpaşa ilçe sınırları içerisinde faaliyet gösteren TED (Türk Eğitim Derneği) Antalya Koleji’nde bir kadın şahsın ‘Cumhuriyet Kutlamaları’ sırasında yaptığı konuşmada kaydedilen görüntülerinin sosyal medya hesaplarında paylaşılarak konuşma içeriğinden kasıtla; ‘Konuşma yapan şahsın bir öğretmen olduğu, konuşması içeriğinde Türkiye Yüzyılı’nı hedef aldığı, bir Eğitim Kurumunda Siyaset yapıldığı ve Birlik ve beraberliği zedeleyerek, ayrıştırıcı tutumun sergilendiği vb.’ şekilde yer alan görüşler üzerine; Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı talimatına istinaden, Antalya Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekiplerince şahsın tespitine yönelik çalışmalar yapılmış, yapılan araştırmalarda; Şüpheli (E.K.) isimli şahıs 30.10.2023 günü yakalanmış, şahıs hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi kapsamında; ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan Adli İşlem yapılmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Emniyet Müdürlüğü, saygın bir öğretmenden “kadın şahıs” diye söz ediyor.
Sanki o öğretmenin adı bilinmiyor, konuşması hiçbir yerde yayınlanmamış gibi “bilmezi” oynuyorlar.
Savcılıktan ihbar gelmiş, araştırma yapmışlar, kadın şahsın! kim olduğu saptanmış, sonra yakalanmış, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu işlendiği anlaşılmış ve adliyeye sevk edilmiş.
Ayıptır yahu.
Bu kadar kaba, nobran bir açıklama Türkiye’nin güzide bir kuruluşuna yakışıyor mu?
Göreviniz gereği elbette siyasi iktidara bağlısınız, ama ruhunuzu, ahlakınızı ve nezaketinizi de mi iktidara teslim ettiniz?
FIKRA GİBİ
Mustafa Varank bildiğiniz gibi
Tek adam rejimine geçildikten sonra Erdoğan’ın bakan yaptığı isimlerden biri Mustafa Varank’tı.
Şov yapmayı çok seven, bunun ötesinde “espri yapma yeteneğine sahip olduğunu” düşünen Mustafa Varank muhalefete yönelik saçma sapan eleştirileriyle hep öne çıkmaya çalışırdı.
O şimdi Erdoğan’ın atamasıyla milletvekili oldu.
Bakanlık yaptığı konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanlığı’nı yürütüyor.
Genel Kurul’da 12. Kalkınma Planı üzerinde görüşmeler sürerken kürsüye gelen Varank bakın ne dedi:
“Bugün ülkemizin 12. Kalkınma Planı’nı Gazi Meclisimizde tartışırken, muhalefet partilerinin genel başkanları burada yoklar. CHP sıraları boş. Muhtemelen delegelerle oy için görüşmeler yapıyorlar. Hani parlamentoyu güçlendirecektiniz? Nerede genel başkanlarınız? Bırakın genel başkanı Cumhuriyeti kurduğunu iddia eden CHP’nin grup başkanı bile yok.”
Sırf ilginçlik olsun diye mi konuşuyor anlamadım.
Muhalefet partilerinin “parlamentoyu güçlendirme” vaatleri bu değil ki.
Sanki muhalefet saraydan gelen talimatları “kaldır parmak-indir parmak” yöntemiyle onaylayan Meclis’in bu tür toplantılarına katılsalar bir şey değişecek.
Kürsüye çıkıp konuşsalar AKP’liler dinleyip “Evet bu konuda haklılar” diyecekler mi?
Ayrıca muhalefet her fırsatta kürsüye çıkıp konuşuyor, gerçekleri haykırıyor ama bugüne kadar ne bu konuşmaları dinlediler ne de halkın yararı için sunulan kanun tekliflerini görüşmeye aldılar.
Böyle bir ortamda AKP’lilerin “Nerede bu muhalefet liderleri” demeye hakları var mı?
NOSTALJİ
1913’te yakalanan gönüllü yazılınca bakın ne oldu
Yıl 1913.
Padişahlık makamında Mehmed Reşat oturuyor.
Osmanlı’nın çöküş dönemi, eldeki tüm topraklar birer birer kaybediliyor.
Balkan Savaşı yenilgisi üzerine İngilizler Girit Adası’nı 30 Mayıs 1913’teki Londra ve 10 Ağustos 1913’teki Bükreş antlaşmaları gereği Yunanistan’a bağlanmıştı.
Bu durum Osmanlı ahalisinde tepki yarattı.
Pek çok yerde gösteriler yapılmaya ve ordunun Girit’e gitmesi istenmeye başlandı.
İngilizler bu durumdan çok rahatsız olunca padişaha baskı yapmaya başladılar.
Padişah ne kadar emirler yağdırsa da gösterilerin önü bir türlü alınamıyordu.
Benzer gösteriler Kastamonu eyaletinde de oluyordu.
Saray’dan Kastamonu Valisi’ne gösterileri ne olursa olsun durdurması talimatı gitti.
Vali gösterileri önlemekte zorluk çekince zaptiyeleri halkın arasına salıp “Yakaladığınızı tutun, seferberlik ilan edildiğini Girit’te savaşmaya gitmek için gönüllü yazmaya başlayın” dedi.
Zaptiyeler yakaladıklarını gönüllü kaydetmeye başladıkları an meydanı dolduran kalabalık bir anda dağıldı.
Dinci kalabalıkların “Mehmetçik Gazze’ye” sloganları atmaları üzerine aklıma geliverdi bu olay.
Sahi, Atatürk Havalimanı’ndaki mitingde “gönüllü yazılmaya” başlansa acaba alanda kaç kişi kalırdı?
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Yok artık daha neler simit-kaşar 68 lira
Fiyatları anlamak mümkün değil.
Ayrıca itiraz etmek de mümkün değil.
Hemen her gün, çarşıda, pazarda, sokakta satın aldığımız çeşitli malların fiyatları karşısında hayrete düşüyoruz ama elden gelen bir şey yok.
Devleti yönetenler ipin ucunu kaçırmış durumda.
Artık hangi mal kötü ekonomi yüzünden pahalandı, hangisine fahiş fiyat uygulanıyor, hangi mal emsallerine göre ucuz anlamak mümkün değil.
Bir sokak simidinin içine konmuş bir parça kaşar peynirin fiyatının 68 lira olduğunu görünce inanamadım.
Üstelik burası tam bir soygun yerine dönen havaalanı da değil, ki zaten aynı simit kaşar orada 300 liranın üzerinde.
Bu fiyat her gün önünden geçtiğimiz sıradan bir pastanenin fiyatı.
Fahiş mi?
Tabii ki.
Ama kim gelip karışacak?
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
İlk TV’de reklamlar varken zapping yapmadık
Televizyon izleyicisinin klasik davranış biçimidir, reklamlar girdiğinde hemen zapping yapmak.
Kaçırmak istemediğiniz bir dizi varsa önce zapping yapar sonra tekrar kanala dönersiniz, kalan reklamlar izlenir bu sırada.
Ama hem kendim yaşadım hem de kime sorduğuysam aynı cevabı aldım, 28 ve 29 Ekim günlerinde televizyon izlerken araya giren reklamlar sırasında zappingi yapılmadığını gördüm.
Çünkü birçok özel şirket ve hatta bazı kurumları Cumhuriyetin 100’üncü yılı nedeniyle inanılmaz güzellikte reklamlar hazırlamışlardı.
Milyonlarca kişi iktidarın tüm karartma ve gölgeleme çabalarına rağmen reklamlar sayesinde Cumhuriyet’in 100’üncü yılının gururunu yaşama fırsatı buldu.
Tabii bu reklamlar sayesinde yandaş medyada çok büyük paralar kazandı.
Bütün şirketler korkudan yandaş medyaya bol paralı tam sayfa ilanlar verdiler.
Bu kez muhalefetteki bazı gazete ve televizyonlar da bu kampanyalardan yararlandılar ama yandaş medyanın yanında bu devede kulak kaldı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları