Can Ataklı; Madem bu isimler tertemiz, her şey dedikodu, öyle oylamalarla falan yetinmek olmaz.
Daha ilk günden sordum. Bir cevap alamadım. Hala da cevap veren yok.
Sorum çok basitti.
17-25 Aralık operasyonları durdurulmuş, polisler görevden alınmış, savcılar iş yapamaz hale düşürülmüş, çocukları gözaltına alınan bakanlar da istifa ettirilmiş.
“Dönemin Başbakanı” Tayyip Erdoğan yolsuzluk operasyonlarını “darbe girişimi” olarak niteliyor, ortaya saçılan telefon konuşmalarının da montaj olduğunu ileri sürüyordu.
Başbakan ve çevresine göre ortada yolsuzluk, hırsızlık yoktu, bu bahane ile hükümet düşürülmek isteniyordu.
İşte ilk kez o sırada sormuşum; “Madem ortaya yolsuzluk hırsızlık yok, her şey düzmece ve bütün amaç hükümeti devirmek, o halde 4 bakan neden görevden alındı?”
Aradan bir yıl geçti.
Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan önce polisi iş yapamaz hale getirdi. Yolsuzluk operasyonunda görev alan tüm polislere “hizmet binalarından çıkmayacaksınız, kimseyi gözaltına almaya gitmeyeceksiniz” talimatı verildi. Ardından operasyonda adı geçen tüm polisler ülkenin çeşitli yerlerine atandı. En sonunda da “paralel örgüt” suçlamasıyla büyük bölümü gözaltına alındı bazıları tutuklandı.
Polisler etkisiz hale getirilirken savcılar da darmadağın edildi. Yolsuzluk operasyonunda adı geçen bütün savcıların görev yerlerini değiştirildi.
Bu süreçte “biz yolsuzluklara en çok karşı çıkan partiyiz, en dürüst en namuslu biziz” iddiasını yüksek sesle dile getiren AKP “eğer yolsuzluğa karıştılarsa onun da hesabını biz sorarız” diyerek 4 bakanla ilgili soruşturma komisyonu kurulmasına karar verdi.
Sonunda bu komisyonun AKP’li üyeleri 4 bakanın yolsuzluk-hırsızlık olaylarına karışmadıkları bu nedenle Yüce Divan’da yargılanmalarına gerek olmadığına karar verdiler.
Komisyondaki sayısal çoğunluk AKP’de olduğu için bakanlar Yüce Divan’a gitmekten kurtuldular.
Bir tür “beraat” etmiş gibi oldular.
Gerçi işin son aşaması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleşecek. 4 bakan hakkındaki oylama bir de Meclis genel kurulunda yapılacak.
Ancak iktidar partisinin genel ahlaki durumuna bakınca buradan bakanlarla ilgili aykırı bir karar çıkması mümkün değil.
AKP’nin bu konuda bir iki fire vermesi bile çok büyük sürpriz olur.
Burada sırası gelmişken küçük bir parantez açayım. Meclis’teki oylama gizli olacağı için “AKP fire verir” beklentisi içinde olanlar var.
Haksız değiller. Oylama gizli olduğuna göre ahlaklı ve vicdanlı AKP’lilerin farklı oy kullanabileceği varsayılıyor.
Oysa bu mümkün değil.
Birincisi bu ahlak ve vicdan düzeyinde olabilecek AKP’li var mı, orası şüpheli.
Ama asıl önemli olan şu; adı gizli olsa bile Meclis’te hiçbir milletvekili “gizli” oy atamaz.
Meclisin de “gizli” kuralları vardır.
Bu tür gizli oylamalarda eğer parti kararları varsa, kimse kendi başına buyruk oy kullanamaz.
Meclis’teki gizli oylamada milletvekilleri oy kullanma bölümlerine kırmızı-sarı ve beyaz renkli üç pulla girerler. Beyaz evet, kırmızı hayır sarı ise kararsız anlamına gelir.
Milletvekili oy kullanma yerine geldiğinde ya içeri girmeden partisi hangi oyu kullanıyorsa o renkli pulu bir avucuna alıp diğer ikisini grup başkanvekiline verip içeri girer ya da oy kullandıktan sonra kalan iki pulu götürüp grup başkanvekiline teslim eder.
Gizli oylamanın seyri böyledir. Zaten aksi takdirde partilerin milletvekillerini kontrol edebilmeleri mümkün olmaz.
Demek ki 4 bakan hakkında mecliste yapılacak oylamada da aklama sağlanacaktır.
O halde aynı soruyu tekrar sormak istiyorum.
“Bu bakanlar hiçbir yolsuzluğa karışmadıysa, onların üzerinden yapılmak istenen aslında bir darbe girişimi, hükümeti yıkma operasyonuysa neden görevlerinden alındılar?”
Dönemin Başbakanı Mart 2014 yerel seçimlerinin sonuçlarına bakarak “Hırsızlık-yolsuzluk olmadığı halkın oylarıyla tescil edilmiştir, halk AKP’nin tertemiz bir parti olduğuna inandığı için bize seçmiştir” demişti.
Erdoğan “milli irade” diye tanımladığı AKP’ye oy verenlerin bakanlarını da, kendisini de; yakınlarını da akladığını açıklamıştı.
Bu durumda 1 yıl önce görevlerinden alınan 4 bakan tekrar eski görevlerine iade edilmeli böylelikle itibarlarına da yeniden kavuşmaları sağlanmalıdır.
AKP’ye yakışanı da budur.
Madem bu isimler tertemiz, her şey dedikodu, öyle oylamalarla falan yetinmek olmaz.
Hem zaten “milli irade” de böyle olsun diye AKP’ye bu desteği vermedi mi?
Can Ataklı