Ah şu uzaya gitme merakı
Can Ataklı: Abdestimizi aldık da ya namaz kılınacak, kıble neresi olacak?
ACAİP YAZILAR
Artık ‘acayip dini bilgiler’ çok daha bilimsel biçimde verilecek
Memleketimizin medar-ı iftiharlarından Nihat Hatipoğlu Hocamız rektör oldu.
Vatandaş bilmeli ki, en acayip dini sorulara, aklı başında cevaplar yetiştirmeye çalışan Nihat Hatipoğlu profesördür aslında, ama o unvanına bakmadan millet o soruları sormaktan hiç geri kalmamaktadır.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu kıymetli profesörümüzü Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü’ne atadı hafta içinde.
Hocamız bundan sonra Ramazan ayı geldiğinde yine televizyon şovları yapar mı bilemem.
Yapmazsa çok şey kaybedeceğimizi söylemeliyim.
Çünkü arktık ekranlara çıkmazsa sayesinde “çok muhafazakâr” görüntü veren halkımızın aslında ne kadar abuk sabuk konuları dini açıdan öğrenmeye çalıştığını göremeyeceğiz.
RAMAZAN AYININ EN BÜYÜK KEYFi
Ramazan’da en büyük keyiflerimden biri Hatipoğlu’nu kalabalık bir halk topluluğu karşısında “dini bilgiler verirken” izlemek.
Bu sohbetlerde şunu görüyoruz:
Milletin derdi aslında din, iman, ibadet falan değil.
Millet yaptığı herhangi bir şeyin “günah olup olmadığını” öğrenmeye çalışıyor.
Muhtemelen yaptığı şey kendisine aslında ters geliyor, ama bunu dini açıdan irdeler ve bir sakınca olmadığına kanaat getirirse rahatlıyor.
Çünkü hedef cennet olunca herkes kendi derdine düşüyor.
Bu sohbetlerde en dikkat çekici unsurlardan biri de soruları genellikle küçük yaştaki kız ve erkeklerin sorması.
Bunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum.
Birincisi şu; çocuk sorunca daha ilginç oluyor, hocamız da iltifatlar ediyor, ortaya hoş bir manzara çıkıyor, reyting artıyor.
İkincisi ve asıl olan şu; soruyu aslında büyükler sormak istiyor, kendi çekindiği için çocuğa sorduruyor.
HAFIZALARA KAZINAN SORULAR
Artık rektör olarak çok önemli bir makamı da işgal eden Nihat Hatipoğlu’nun bana göre en önemli özelliklerinden biri en saçma sapan sorulara bile sabırla ve ciddiyetle cevap vermesi.
Tabii bu tavır bazen cevapların sorulardan çok daha ilginç olmasına da yol açıyordu.
Örneğin hafızalardan asla silinmeyecek bir soru cevap diyaloğu şöyle olmuştu.
Eşini aldattığını söyleyen ve bundan pişman olduğunu belirten bir izleyici “Yine de günaha giriyor muyum?” diye sormuştu.
Hatipoğlu kestirip atmıştı, “Bir daha yapma” diye.
Kadın olmasına rağmen kendini erkek gibi gördüğünü ve kadınlardan hoşlandığını söyleyen kadına da şu cevabı vermişti Hatipoğlu: “Kendinizi disiplinli tutmanız ve duygularınıza hakim olmanız gerekiyor. Bu senin imtihanın olabilir hanım kızım. Mücadele etmen gerekir. Nefsine değil, inancına ve aklına teslim olman daha doğru olur.”
Hatipoğlu’nun engin din bilgisine rağmen dinen cevaplamakta zorluk çektiği sorular da çok olmuştu.
Özellikle teknoloji ile ilgili sorular hocayı ister istemez terletiyordu.
Örneğin internetten oyun indirmenin günah olup olmadığını kitabın neresinde bulacaksınız ki?
Ama Hatipoğlu çareyi açıklıyordu; “Savaş oyunları falan iyi şeyler değil, siz yine de indirmeyin onları. Güzel oyunları indirin”
AH ŞU UZAYA GiTME MERAKI
Teknoloji deyince; uzay macerasına açılmamız da sıkıntılı sorulara neden oluyor.
Örneğin uzaydaki astronotların nasıl abdest alacağını soran kıza Hatipoğlu ilk cevabını espri ile vermişti; “Hele Müslüman astronotlar uzaya bir çıksın bakalım.”
Sonra asıl bilgiye gelmişti sıra; “Su kullanılabiliyorsa abdestini alır.”
Ama uzay gemisinde anladığımız manada su kullanılmayabilir, çareyi buldu hemen “Teyemmüm edebilir.” İyi de toprak nerede? Hocamız bilmez mi bunu, “Giderken yanlarında bir kaba biraz toprak koyar da giderler.”
Abdestimizi aldık da ya namaz kılınacak, kıble neresi olacak?
İşte bu soru çok can yakıcı. Hoca kolayını buluyor tabii ve elbette haklı, “Sen namaz kılmaya niyet edersen kıbleyi bulamasan da sorun değil, kıl namazını yeter.”
Mars’ta su olabileceği açıklandığında bilim dünyası büyük heyecan yaşamıştı.
Bizde ise akla ilk gelen soru “Hocam Mars’taki suyla abdest almak caiz midir?”
Ne desin Hatipoğlu böyle acayip soruya, “Ağzını çalkalamazsan olur.”
KAYNANA HEP KORKUTUCU
Kadınların derdi kaynanaları.
Bir kadın “Kaynanama hizmet etmek zorunda mıyım?” diye sormuştu. Kadın belli ki çok çekiyor. Hoca cevap bulabilir mi bu soruya; “Valla sen yine de arayı hoş tut.”
Bir soru vardı ki evlere şenlik.
Belli ki biri anlatmış, o da hocaya soruyor; “Hocafendi, kaynana damadın evinde ölürse cenazesi bacadan çıkarılırmış doğru mu?”
Cevabı var mı bu sorunun? “Evladım seni keklemişler, o dediğin Noel Baba” mı diyecek yani.
Kaynana deyince aklıma geldi, henüz kaynanası olmayan bir kız da “Kısmetlerim geliyor, ama onların yüzlerine bakarak reddedersem günaha girer miyim?” diye sormuştu.
Artık gelen talipliler ne kadar tipsiz anlayın, kızcağız “bari günaha girmeyeyim” demiş belli ki.
Bir tanesi de evli, kaynana derdi de yok muhtemelen, “Eşimin dayısı bana helal midir?” sorusunu yöneltmişti. Belli ki kafayı eşinin dayısına takmış da buna dinen kılıf bulmaya çalışıyor.
Aşk, evlilikle ilgili en güzellerinden biri de “Balayı için Kabe’ye gitmek caiz midir?” sorusuydu.
BİLGİSAYAR OYUNLARI TEHLİKELİ
Çocuklar genellikle bilgisayar oyunlarını soruyorlar Hatipoğlu’na
Muhtemelen aileleri zorluyor “Sor bakalım, biz anlamıyoruz bu internet midir nedir ondan, günaha girmeyelim senin yüzünden” diye.
Çocuk da soruyor “Hocam internette bir oyun var, domuzları öldürüyorsun sonra yiyorsun, bu günah mı?”
Hocamız soruyor bu kez “Sen yiyor musun?” Çocuk yediğini söylüyor, öyle ya bu oyun sonuçta.
Hoca çareyi buluyor; “Oyundur bu gerçek değil, ama sen yine de domuz yeme oyununu oynama istersen. Başka oyun mu yok?”
Bir çocuk da, “İnternette zombi öldürme oyunu oynuyorum, zombileri öldürmek günah mı?” diye sormuştu.
Haydi gel de çık işin içinden.
Kız çocuğunun “günah merakı” ise duvarına astığı poster. Hatipoğlu “Kimin posterini asıyorsun?” deyince kızdan cevap geliyor “Justin Biber.” Kahkahalar arasında cevap kaynıyor.
Biri ise harikaydı. Muhtemelen ne demek olduğunu bile bilmiyor ama internette ahlak dışı yayın yapan siteleri “hackliyormuş” bunun günah olup olmadığını öğrenmek istiyor.
Hocamız “günahı yok, onlar da ahlak dışı yayın yapmasınlar” diyor.
FARKINDA OLMAMAK KURTARIYOR
Kadının biri küçük çocukken kardeşinin üzerine oturmuş ve ölümüne neden olmuş.
Vicdan azabı çekiyormuş ve bunun günah olup olmadığını soruyor.
Kitaptan cevap veriyor hoca. “Eğer bir şeyi farkında olmadan yaparsan ya da unutursan bunun günahı yoktur.”
Bu cevaplar elbette “Hocam oruçlu olduğumu unutup yemek yedim, şimdi ne yapacağım” türü sorulara da aynen böyle veriliyor.
Anlıyoruz ki dinimizde unutmak, farkına varmamak önemli kolaylık sağlıyor günahlara karşı.
Bir izleyici de “yanlışlıkla gayrimüslim mezarlığında Fatiha okudum. Günah mıdır ?’’ diye sordu.
Cevap kolay tabii. “Niye günah olsun kızım. Senin niyetin önemli, hem onu da Allah yaratmadı mı?”
Yine efsane sorulardan biri şöyleydi; “Eşim bana sürekli küfrediyor, yaptığım yemekleri beğenmiyor ve bana şiddet uyguluyor. Ne yapmalıyım?”
Nihat Hatipoğlu soruyu sorana bakıp bakıp ve cevabı yapıştırmıştı; “Boşan.”
HAYALLERİ MAHVEDEN İKİ CEVAP
Türbanlı kızlar da özgür oldukları için makyaj yapmayı çok seviyorlar biliyorsunuz.
Ama makyaj yapmak günah mı?
Hoca cevaplıyor “Günah değil de, sen yine de fazla makyaj yapma.”
İyi de fazladan kasıt ne? En fazla Esra Elönü kadar mı mesela?
Ya ojeli tırnakları ne yapacağız?
Tırnaklarda oje varken abdest alınır mı?
Olmaz. Ojenin altında kalan bölüme su temas etmiyor o halde olmaz.
Kızlar oje işini hallettiler ama bütün hayallerini yıkan cevap “dövme yaptırmak haramdır” cümlesi oldu.
Hele kalıcı dövme yaptırdıysanız yandınız.
KOMİK
Bu pazarın aforizmaları
Mizah yazarı İbrahim Ormancı bizi bu hafta da yalnız bırakmadı.
İşte seçtiklerim:
Ülkemizde artık pek münevver yetişmiyor. Çünkü artık doğan kızlara Münevver ismini koyan yok.
★ ★ ★
Sen Allah’ın lütfusun diyeceğim, Allah’ın gücüne gidecek şimdi.
★ ★ ★
Ya sev ya da fark et.
★ ★ ★
Bir of çeksem karşıki dağlar, bir tweet atsam sosyal medya yıkılır.
★ ★ ★
Ne zaman siyasi etik lafını duysam; beni bir gülme tutuyor sorma.
★ ★ ★
Sayaç okuma bedelinin, bir ortalama kitabın fiyatını geçtiği ülkeye Türkiye denir.
★ ★ ★
Kalburüstü bir aileden gelmiyorum ama nalburun üstündeki duble dairede kalıyorum ne haber?
★ ★ ★
Borç yiğidin sancısıdır !…
★ ★ ★
Alem buysa allame benim.
★ ★ ★
Hanım benden empati yapmamı istiyor, ben de ondan çay yapmasını.
★ ★ ★
Bu ay gelen 50 ton su parası beni zı-vanadan çıkardı yeminle.
★ ★ ★
Kırk yaşına geldin ama kılı kırk yarmaktan vazgeçmedin.
★ ★ ★
Üç kişilik ailenin yaşadığı dairede 30 seçmen çıktı. Şimdi aile üç harfliler evi bastı diye endişe içinde.
★ ★ ★
Kuru gürültüye asla pabuç bırakmam. Terlikle geziyorum da ondan.
★ ★ ★
On parmağında bir marifet. O da telefon klavyesi konusunda hani!
★ ★ ★
Hasretinle yandı gönlüm sanıyordum. Meğerse hasta olmuşum. Ateşim 39 derece..
★ ★ ★
Başka bir ülkede yaşayamam. Askerliğini bedelli yapan vatandaş firar etmiş!
★ ★ ★
Esefle kınama, ana avrat düz gideceğin kimse çam yarması birisiyse eğer, içindeki duyguları ifade etmenin kibarca yansımasıdır.
★ ★ ★
Sürekli FİT olmakla övünen tiplere FİTİL oluyorum arkadaş.
★ ★ ★
Müzik ruhun gıdasıdır ama ben yine de acılı arabesk yerine acılı Adana’yı tercih ederim.
★ ★ ★
Kumarda kaybeden aşkta kazanabilir mi? Kumarda kaybetti diye karısının eve almadığı çok erkek tanıyorum yahu.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları