AKP-MHP koalisyonu yüzde 40’ı zar zor aşıyor
Can Ataklı; Doğu Akdeniz ve Ege’de skandallar zinciri. AKP bu Yahudi danışmanı nasıl anlatacak?
YENİ ÖĞRENDİM
Doğu Akdeniz ve Ege’de skandallar zinciri
Artık Ümit Yalım’ı tüm okurlarım tanıyordur.
Yıllarca iktidarın Ege’deki adaları Yunan’a terk etmesini sorun yapan ve kamuoyuna duyurmak için çabalayan Ümit Yalım son bir haftada yaşanan skandalları yazmış.
Ben de Ümit Yalım’ın gönderdiği bilgi notunu hiç değiştirmeden size sunmak istiyorum;
■ AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan Samsun’daki Gençlik Buluşmasında Yunanistan’ı bir kez daha uyararak, “Tayfun füzesi Atina’yı vuracak diyorlar. Sen rahat durmazsan vuracak tabii” dedi.
■ Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan’ın gayri askeri statüdeki adalarda yaptığı askeri tatbikat ile ilgili açıklamalarda bulunarak, ‘’Rüzgar eken fırtına biçer, barış istemiyorlarsa biz de gereğini yaparız, bir gece ansızın gelebiliriz’’ dedi.
■ Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan’ın provakatif eylem ve saldırgan söylemlerle gerginliği artırmaya devam ettiğini belirterek, “Herhangi bir oldubittiye müsaade etmemiz asla mümkün değil” dedi.
■ Ancak, Erdoğan, Çavuşoğlu ve Akar’ın söylemlerinin hiçbir karşılığı yok. Çünkü, Yunanistan, Doğu Akdeniz’de Türk Karasuları ve Türk kıta sahanlığında Amerikan şirketleri ile birlikte gözümüzün içine baka baka petrol ve doğalgaz ararken, Ege’de gayri askeri statüdeki adalarda gümbür gümbür topçu atışı yaparken Erdoğan, Çavuşoğlu ve Akar’ın sesi soluğu çıkmıyor, Yunanistan’a müzik notası bile verilmiyor. Doğu Akdeniz ve Ege’de birbiri ardına skandallar yaşanıyor.
SKANDAL 1:
ExxonMobil, Yunanistan ile birlikte Gavdos Adası Türk karasularında ve Türk kıta sahanlığında petrol ve doğalgaz arıyor !…
Gavdos Adası’nda neler oluyor? Üç yıl önce Gavdos için yaptığımız uyarıya tazminat davası açan Çavuşoğlu, davayı kaybetti.
SKANDAL 2:
Fransa, Türk kıta sahanlığında atış yaptı.
SKANDAL 3:
Yunanistan, gayri askeri statüdeki adada topçu atışı yaptı.
Ümit Yalım’ın skandal olarak nitelediği olaylar ne yazık ki medyamızda neredeyse hiç yer almadı.
Karadeniz’de “güya” bir trilyon dolarlık petrol bulunduğunun müjdelendiği günlerde aslında Doğu Akdeniz’deki haklarımızı da adeta terk etmiş gibiyiz.
Hatırlayın o Navteks günlerini, nasıl esip gürlüyordu Erdoğan.
Peki şimdi Akdeniz’de ne yapıyoruz, sondaj gemilerimiz diğer ülkelerin “sakın girme” dediği bölgelere girebiliyor mu, arama ve sondaj faaliyetlerinde bulunabiliyor mu?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
AKP-MHP koalisyonu yüzde 40’ı zar zor aşıyor
Artık yılın son haftasına girdik.
Bir süre önce “Aralık ayının sonuna gelmeden yeni anket yayınlamak ve yorumlamak istemiyorum” demiştim.
Üst üste yapılan anketler hem kafa karıştırıyor hem de araya sarayın trollerinin soktuğu belirsiz anketler kirlilik yaratıyor.
Ancak bu bir buçuk ay içinde şunu gördüm; Saray anketçileri ne kadar zorlarlarsa zorlasınlar AKP’yi ve Erdoğan’ı sevindirecek sonuçlara bir türlü ulaşamıyorlar.
Bugün artık yeni bir anketten söz etmek istiyorum.
Mehmet Ali Kulat’ın başkanlığını yaptığı MAK şirketinin son anketi pazar akşamı Tele1’de açıklandı.
Kulat anketinden çıkan sonucu açıklarken AKP-MHP koalisyonunun yani Cumhur ittifakının ancak yüzde 43’e çıkabildiğini söyledi.
MAK’ın sonuçlarına göre 6’lı masanın oyu ise yüzde 45’lerde.
İşte bu noktada “anahtar parti” durumundaki HDP’nin oyları gündeme geliyor.
Kula bu konuda şunları söyledi; “Şu anda Cumhur İttifakı elimizdeki veriler açısından baktığımızda yüzde 40 bandında, Altılı Masa da yüzde 45 bandında kendini gösteriyor daha ziyade. Geri kalan 15 puanlık seçmen ise yaklaşık 10 puanı -belki bir puan eksik belki bir puan fazla- HDP’li seçmen, geri kalan üç-dört puan da diğer partiler dediğimiz minimal partilerde toplanıyor.”
Kulat’a göre, oy oranları doğrultusunda 6’lı masada herhangi bir sorun yaşanmaz ve HDP’nin desteği alınırsa farklı bir sonuçla 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri muhalefetin ortak adayı tarafından kazanılacak.
,ŞAKA GİBİ
Olur da bu kadarı da mı olur?
Sarayın gözdelerinden Hakan Ural çıktığı televizyon programında milli piyangodaki büyük ikramiye 200 milyon liranın bir kişiye çıkarılmayacağını, hatta hiç verilmeyeceğini ima etmişti.
Ancak konuştuğu televizyon Demirören’e aitti ve biliyorsunuz piyango işi de bu gruba bağlı.
Reji uyarınca Hakan Ural anında tavır değiştirdi ve “10 tane almak lazım, alalım. Her şeyi de sorgulamayalım” diye konuştu. Ural’ın bu sert dönüşü tabii ki espri konusu oldu pek çok kişi “Müthiş bir U dönüşü yaptı” dedi.
Ama, fakat, lakin Hakan Ural dün U dönüşü yaptığını kabul etmedi ve bakın ne dedi:
“Oğlum ben sizin tillahınıza yapmam u dönüşü. Ya benden u dönüşü olacak. Kendinize şunu sorun. Hayatları yalakalıkla geçmiş. Sizden cacık olmaz. La oğlum sabaha kadar dans. Çok zıplatıyorsun diyorlar. Zıplayacaksınız. Size daha çok spor yaptıracağım.”
Hiçbir şey söylemese, sineye çekse daha iyi. İnsanları böyle ahmak yerine koymak ve bir de üstüne eleştirenlere hakaretler etmek bunların ruhuna işlemiş galiba.
FIKRA GİBİ
Yılbaşı, piyango haram ama bunlarla cami yapmak sevap
Her yıl yılbaşı konusu dinci çevreler tarafından gündeme getirilir mutlaka.
Yılbaşının Hristiyan adeti olduğunu söylerler en basitinden, yılbaşı gecesi kutlamalarının ise caiz olmadığını ileri sürerler.
Bir ara yılbaşı gecesi ile Mekke’nin fethini birleştirip alternatif kutlamalar yapmaya da kalkmışlardı.
Diyanet de her yıl bu konuya ucundan köşesinden girer, biraz mahcup ifadelerle de olsa yılbaşı ve piyango adetlerinin doğru olmadığını anlatır.
Oysa bu yıl Diyanet adeta damardan girdi ve hem yılbaşı kutlamalarını hem de şans oyunlarını kökten haram ilan etti.
Milli piyango, bahisler, at yarışları Diyanet’e göre haram.
Peki diyelim ki piyango işi haram olsun. Peki bunun geliriyle yapılmış olan camide namaz kılmak caiz midir?
Örneğin her yılbaşı önünde kuyruklar oluşan Nimet Aba gişesi vardır Eminönü’nde.
Buranın kurucusu Nimet Abla (Nimet Özden) kazandığı para ile Zincirlikuyu Esentepe’de bir cami yaptırmıştı. Diyanet kendi tuhaf görüşüne göre “haram para ile yapılan bu caminin” kullanılıp kullanılmayacağını da açıklar mı acaba?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Böyle YÖK, böyle rektörler oldukça daha neler görürüz
Gençlik toplantılarına merak salan AKP genel başkanı en son Erzurum’da “gençlerle buluşma” toplantısı yaptı.
Toplantının resmi adının “İlk oyum AKP’ye” olduğu açıklanmıştı.
Erdoğan benzer başlıklı toplantıları diğer illerde de yaptı.
Üniversite öğrencilerinin çoğu bu seçimde ilk kez oy kullanacak ya, işte oradan hareketle “ilk oyum AKP’ye” propagandası yapılıyor bu toplantılarda.
Erzurum’daki toplantı Atatürk Üniversitesi’nde yapıldı.
Olacak iş değildir bu.
Üniversiteler bilimin, araştırmanın, tartışmanın merkezidir.
Her siyasi görüşten insanlar gelip burada öğrencilerle düşüncelerini paylaşabilir.
Parti liderleri, yöneticileri, siyasi kimlikler gelip konferanslar verebilir.
Ama bir siyasi parti toplantısı yapılamaz üniversiteler.
Tabii bu medeni ülkeler için geçerli.
Bizde ise YÖK’ün ve atanmış rektörlerin yönettiği üniversitelerde her şey olabilir.
Bİ SORALIM BAKALIM
AKP bu Yahudi danışmanı nasıl anlatacak?
Partisinin “İkinci Yüzyıl” vizyonunu açıklayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Amerikalı bir ekonomi danışmanının da bu projeye katkı sunacağını söylemişti.
Amerikalı danışman Jeremy Rifkin bir anda saray medyasının hedefi oldu.
Ardından başta Erdoğan olmak üzere AKP’nin sözcüleri de “Gerçek ortaya çıktı, bu CHP ve Bay Kemal Amerika’nın adamı. Kendisine Amerikalı danışman tutarak Türkiye’yi Amerikan hakimiyetine sokmak istedikleri anlaşıldı” diye konuştular.
Oysa bir yabancı danışmanla anlaşmak ne Amerikan politikalarını benimsemektir ne Amerikancılıktır ne de Türkiye’yi Amerika’nın hakimiyetine sokma çabasıdır.
Bu gerçeği bir kenara koyduktan sonra gelin şimdi Tele1 Washington temsilcisi Yılmaz Polat’ın haberinden bir iki paragraf okuyalım;
“Erdoğan yönetimi, strateji uzmanı Kalman Chaim Sporn’la strateji danışmanı olarak anlaştı. Anlaşma AKP’li Washington Büyükelçisi Murat Mercan’la Sporn arasında imzalandı. Anlaşmaya göre, Musevi asıllı Sporn ‘stratejik danışman’ olarak hizmet verecek. Sporn, ‘tanıtım, algı yönetimi, halkla ilişkiler, ekonomik bilgilerin geliştirilmesi, hazırlanması ve dağıtılması ile amaca ulaşmak için kullanılacak araçlar’ gibi konularda Erdoğan yönetimi için raporlar hazırlayacak. Adalet Bakanlığı resmi belgesine göre, ilk işinden Sporn’a 50 bin dolar ödendiği görülüyor. Ancak bu ücretin hangi hizmet karşılığı ödendiği yazmıyor. Danışman ‘strateji’ çalışmalarını ‘gizlilik’ esasına göre yürütecek ve kamuoyuna açıklama yapmayacak. Kalman Chaim Sporn, Musevi asıllı bir Amerikalı. New York’ta oturuyor. Üniversite eğitimini Yeshiva Üniversitesi’nde New York ve İsrail’de tamamlamış. 1990’larda finans danışmanlığı, özel bankerlik yapmış.”
Üzerine bir yorum yapmaya gerek var mı?
Yok tabii.
Ama şu atasözümüzü de hatırlatmakta yarar görüyorum;
“Aleme verir talkını, kendi yutar salkımı.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları