AKP ve MHP artık Erdoğan’ı takmıyor mu yani?
Can Ataklı; Önerge AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddedildi. Eeee Erdoğan’ın sözü ne oldu? İlk kez Meclis’te AKP’liler ve MHP’liler sarayın talimatını yerine getirmemiş oldu.
YENİ ÖĞRENDİM
Soylu’ya bir darbe de Adnan Oktar belgeselinden geldi
Son günlerin en tartışılan isimlerinden biri kuşkusuz eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Bakanlığı sırasında mafya, kara para, uyuşturucu çetelerinin kimi şefleriyle çok sayıda fotoğrafı olan Soylu bu tür şebekelerle içli dışlı olmakla suçlanıyordu.
Tabii AKP iktidarının temel karakteri olan “teflon tava” örneğindeki gibi üzerine hiçbir şey yapışmadığı için Soylu’ya kimse dokunamadı.
Ayrıca Erdoğan’ın payandası MHP de Soylu konusunda çok hassastı.
Soylu’yu eleştiren kim olursa olsun anında MHP’nin hışmına uğruyordu.
Erdoğan ise sessiz bir operasyonla Süleyman Soylu’yu saf dışı etti.
Ama yine de korumaya alarak milletvekili dokunulmazlığı kazandırdı.
Soylu içişleri bakanlığındaki gücünü kaybedince daha açık bir hedef haline geldi.
Yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın mafya, uyuşturucu çeteleri ile organize suç örgütlerine karşı başlattığı operasyonlar zihinlerde “Soylu’nun izleri siliniyor mu?” sorusu yarattı.
Hele Ankara’da Ayhan Bora Kaplan isimli mafyacıya yönelik operasyon artık işin direk Soylu’ya kadar uzanabileceği ihtimalini ortaya çıkardı.
Bu aşamada devreye tekrar MHP girdi, Genel Başkan Bahçeli çok sert bir açıklama yaparak “Soylu’nun arkasında olduklarını, bir anlamda Soylu’ya dokunanın yanacağını” söyledi.
İçişleri bakanlığına yapılan alçak terör saldırısından hemen sonra Soylu’nun sosyal medya trollerinin yeni bakanı suçlamaya kalkması ise işi biraz tersine çevirdi.
Soylu’nun trolleri hesaplarını hemen kapattılar, ama iş bitti mi?
Bana göre hayır.
Soylu eninde sonunda bazı tatsız durumlarla karşı karşıya kalabilir.
Çünkü Ali Yerlikaya’nın başlattığı operasyonlar sürüyor ve bunun sonuçlarının ne olacağını elbette göreceğiz.
Tam bu aşamada Soylu’ya bir darbe de Adnan Oktar ile ilgili hazırlanan belgeselden geldi.
Bu belgeselde Adnan Oktar’ın genç kızları ve erkekleri nasıl tuzağa düşürdüğü anlatılıyor.
Belgeselde iki kişinin anlatımları çok dikkatimi çekti.
Biri Nagehan Alçı diğeri ise Barış Terkoğlu.
Nagehan Alçı, Adnan Oktar’a bir operasyon yapılacağı duyumunu aldığını, bunu İstanbul’da bazı üst düzey emniyet müdürlerine sorduğunu ancak bu müdürlerin “Yok öyle bir şey” dediklerini anlatıyor.
Alçı ayrıca bazı müdürlerin “Oktar’ın emniyet içinde güçlü bağları var. Böyle bir operasyona kalkışacak polislerin anında sürgün edilir” cevabını verdiklerini de aktarıyor.
Barış Terkoğlu ise Adnan Oktar operasyonunun çok gizli yürütüldüğünü, dönemin içişleri bakanından saklandığını anlatıyor.
Türkiye gündemini 30 yıla yakın meşgul etmiş birine yapılan operasyon neden içişleri bakanından gizlenmiş olabilir?
Bunun tek açıklaması var; dönemin içişleri bakanı, Adnan Oktar grubunun emniyet içindeki güçlü bağlantısıdır.
O dönemin içişleri bakanı da Süleyman Soylu idi.
Şu ana kadar çok dikkati çekmemiş olsa bile belgeseldeki bu ayrıntı bir süre sonra Soylu’nun önüne çıkacaktır mutlaka.
Anlaşılan çember daralıyor.
Bahçeli desteği acaba Soylu’yu nereye kadar koruyacak?
ŞAŞIRDIM
AKP ve MHP artık Erdoğan’ı takmıyor mu yani?
İktidar hiçbir konuda sorgulanmıyor, sorgulanamıyor.
Hemen her gün ya bir karar değiştiriliyor ya verilen bir söz çiğneniyor ya bir gün söylenen ertesi gün unutuluyor.
Son örneklerden biri kamuya personel alımında mülakat konusu.
Erdoğan seçimlerden önce kamuya personel alımında mülakatı kaldırdığını açıkladı.
Bu özellikle KPSS’de başarılı sonuç alan ama mülakatta sorulan tuhaf sorular nedeniyle elenenler arasında sevinç yarattı.
Seçim geçti.
Milli eğitim bakanı öğretmen alımında mülakat yapılacağını açıkladı.
Tabii herkes ister istemez “Erdoğan’ın verdiği söz ne oldu?” diye sordu.
Erdoğan üstünkörü bir cevap vererek öğretmenlik konusunda mülakat olabileceğini söyledi.
Ancak muhalefet bununla yetinmedi, mülakatın tamamen kaldırılması için Meclis’te bir önerge verdi.
Ancak o da ne?
Önerge AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddedildi.
Eeee Erdoğan’ın sözü ne oldu?
İlk kez Meclis’te AKP’liler ve MHP’liler sarayın talimatını yerine getirmemiş oldu.
Benim tahminim ise şu; Erdoğan seçim öncesi üç-beş uğruna böyle bir söz verdi.
Seçimden sonra kendisine “Aman efendim ne yaptınız, mülakat kalkarsa biz vakıflardan, cemaatlerden gelen talepleri nasıl karşılarız, KPSS’ye girenlerin bizden olup olmadığını nasıl anlarız?” dediler.
Erdoğan da lafını geri almamak için Meclis’e talimat verip “Siz halledin, demokratikmiş gibi görünür” dedi.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Bıktım artık şu TOGG vıcıklığından
Gemlik’te TOGG fabrikasına yine gazetecileri götürmüşler.
Onlar da pek beğendiklerini ballandıra ballandıra anlatıyorlar kendi gazete ve televizyonlarında.
Tabii yine aynı vıcıklık aynı sözde laf sokuşturma çabaları.
Artık komik bile değil.
Neymiş “TOGG’lar İtalya’dan getirildi” demişiz.
Aylardır saçma sapan sosyal medya hesaplarından TOGG fabrikasının görüntülerini gönderiyorlar, “Burası İtalya mı?” diye soruyorlar.
Kim bilir kaç kere yazdım anlattım ne ben ne başkaları kimse TOGG fabrikasının olmadığını söylemiyor ki.
Eleştirilen konu, iktidarın bir özel şirkete ait olan bu fabrikayı seçim kampanyasında kullanmasıydı.
Bu uğurda henüz fabrika tam çalışmaya başlamadan İtalya’dan getirilen araçlarla şovlar yapıldı.
Hele şirketin sahiplerinden TOBB başkanının gazetecilere güya espri yapması ve “Bakın şu an İtalya’dasınız, İtalya’da araba kullanıyorsunuz” türü sığ konuşmalara kalkması en azından bulunduğu konumun saygınlığına uygun değil.
Bırakın artık şu TOGG vıcıklığını, üretimi artırmayı ve bunu dünyada rekabet edecek hale getirmeyi düşünün biraz.
YENİ ÖĞRENDİM
Kanada’da elçilik “İzmir Marşı’na yasak” getirdi
Kanada’da yaşayan Türkler Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlamak için bir etkinlik yapmayı düşünmüşler.
Bir komite kurulmuş.
İlk toplantıda “Elçiliğe de gidelim, mutlaka bir program hazırlanmıştır, biz de ona katılırız” görüşü öne çıkmış.
Bunun üzerine komiteden bir temsilci elçiliğe gitmiş ve büyükelçiyi ziyaret ederek “Cumhuriyet Bayramı için ne yapacaksınız?” diye sormuş.
Elçi “Hiçbir hazırlığımız yok” cevabını vermiş.
Bunun üzerine Kanada’daki Türk kutlama komitesi kendilerinin bir etkinlik düzenlemesine karar vermiş.
Bunun için de elçiden salon konusunda yardım istemişler.
Elçi önce bunun mümkün olmadığını söylemiş.
Israrlar üzerine “Tamam” demiş sonra da eklemiş “Bu etkinlikte müzik de olacaksa, ideolojik parçalardan seçmeyeceksiniz.”
Türklerin temsilcisi şaşırarak sormuş “Yani neyi kastediyorsunuz?”
Elçi “Hani şu İzmir Marşı falan var ya, işte onun gibi” cevabını vermiş.
Başka sözüm yok.
Nokta.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Ev alanlar bu taksitleri nasıl ödüyor
Ev fiyatları bir yandan, kiralar bir yandan rakamları görünce insanın aklı çıkıyor.
Sıradan üç artı bir evler büyük kentlerde 1 milyon liradan aşağı değil.
Eğer o kadar nakit paranız yoksa ev almak için banka kredisi kullanacaksınız.
Merak edip baktım, 120 ay vadeli 1 milyon liralık ev alanlar bankalara ayda kaç lira ödüyor acaba?
En az taksit ING’de. Buradan kredi alırsanız 120 ay boyunca yani 10 yıl ayda 29 bin 421 lira ödüyorsunuz.
Kamu bankalarında aylık taksit miktarı daha fazla. Halkbank ve Vakıfbank’tan alırsanız aylık taksitler 34 bin 532 lira tutuyor.
Yapı Kredi ve Garanti’de aylık taksitler 37 bin lirayı geçiyor.
HSBC ise aylık taksit olarak 50 bin 144 lira istiyor.
Merakım şu; Bu kadar taksit ödeyebilmek için ayda ne kadar kazanmak gerek?
Sonra dönüp devasa yeni sitelere bakıyorum, ki buralarda 1 milyona daire pek yok, peki hangi meslek gurubunda olanlar bu daireleri almak için 1 milyon, 2 milyon, 3 milyon lira kredi alıyor ve aylık taksitleri ödeyebiliyor?
Şaka diye sormuyorum.
Hangi meslek dalında aylık en az 29 bin lira taksit ödemeye yetecek kadar para kazanıldığını bulamıyorum çünkü.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları