AKP’nin adamı Kılıçdaroğlu’na danışman olmuş
Can Ataklı; Şimdi kaçak olan cemaat savcılarına da toz kondurmazdı. Muhtemelen AKP’yi ısrarla savunması ve Erdoğan’ı yüceltmesi, cemaatle ilişkisinin çok güçlü olması yüzündendi. Çünkü cemaatle AKP’nin arası para kavgası yüzünden bozulunca dışlanmıştı.
ACAİP YAZILAR
S-400’lerin kurulması hayal oldu
Yok yok yanlış anlayıp “Biden geldi, Erdoğan geri vitese takar” diye düşünmeyin.
S-400 konusu yakın bir gelecekte bir daha açılmamak üzere kapanacak.
Gerçi S-400’ün alındığı falan yok, hepsi bir masal gibi.
Laf olarak tamam hesapta alındı bu S-400’ler.
Ama nedense bir türlü kurulmuyor.
Güya Sinop’ta deneme atışları yapıldı.
Milli Savunma Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde böyle bir haber okudunuz mu?
Hayır.
Ayrıca neyin denemesiymiş bu?
Bu sistem bir füze saldırısına karşı kullanılacak.
Denemeyi nasıl yaptılar acaba?
Diyeceksiniz ki, “Bilgisayarda sanal bir saldırı düzenlenmiştir, füzeler harekete geçmiştir.”
Mümkün tabii de bu sistemin gerçekten iyi çalıştığı anlamına gelir mi, onu bilemem.
Ama o denemeden sonra bir daha S-400’ün izini gören olmadı.
Acar medyamız, füze kamyonlarının Ankara’dan Sinop’a doğru yola çıktığını görüntüledi de sonra ne olduğunu bilemiyor onlar da.
Ayrıca biri bile “Deneme atışlarından sonra füze sistemi nereye götürüldü?” diye merak bile etmedi.
Nedense bu medya, “Sistemin deneme atışları da yapıldığına göre artık kullanılabilir hale geldi. Peki nerede konuşlanacak?” diye de sormuyor.
Kimsenin bilgisi yok tabii.
Buna karşı her konuyu bilen iktidara yakın yazarlar, “Bu sistem mobil sistem, ihtiyaç nerede hasıl olursa kamyonlar oraya yönlendirilecek” açıklamaları yapıyorlar.
Çok bilmek ne güzel bir şey, bizim aklımıza bile gelmiyor tabii bunlar.
Okurlarım bilir, daha ilk günden beri S-400’lerin asla kurulamayacağını yazıyorum, söylüyorum.
Ama dün itibarıyla bu iddiamın kesinleştiğini söyleyebilirim.
Dünkü Cumhuriyet gazetesinde okudum haberi.
Kılıçdaroğlu demeç vermiş.
Demiş ki; Türkiye, hava savunması açısından bölgedeki en zayıf ülke. Kendinizi korumak için S-400’leri madem aldınız kurmak zorundasınız. Erdoğan kurar mı? kurmaz. Erdoğan ne diyorsa mutlaka aksi vardır. Yapacağım diyorsa, bunu yapmayacaktır biliyoruz. Zamana yayıp üstünü örtecektir. Rahmetli Ecevit, Kıbrıs’a çıktığı zaman, ‘Gemimizi kullanamazsınız’ dediler. Ecevit’in gösterdiği cesareti göstermesi, S-400 sistemini kurması lazım. Yapmazsa ikinci papaz vakası olur. Verdiği sözü tutmayan 2.5 milyar dolarla dünyanın en pahalı hurdalığına sahip olan ülke olur.
Saray bu sözleri duymuştur.
O halde Erdoğan her zamanki tavrını takınacaktır yine şöyle diyecektir;
“Sen kimsin be adam. Sana mı soracağız füzeleri kurup kurmayacağımızı. Biz ne yapıp yapmayacağımıza kendimiz karar veririz.”
Kısacası bir işin yapılmasını istemiyorsanız, en güzel yol Erdoğan’a “Bu işi yap” demektir.
Kesin sonuç alırsınız.
FIKRA GİBİ
İntihar girişimi sahtekarlığa takıldı
Bazen güleyim mi, ağlayayım mı bilemiyorum.
Vallahi de billahi de acayip bir ülkeyiz.
Allah aşkına söyler misiniz, intihar etmek isteyenin bir sahtekarlık yüzünden bunu yapamaması ne demektir?
Elbette intihara kalkışan birinin ölmemesi çok sevindirici de nedeni pek komik.
İstanbul Kağıthane’de, 25 yaşındaki Yalçın A. adlı bir genç, henüz bilinmeyen bir nedenle intihara kalkışmış.
Bu genç internet üzerinden online satış yapan bir siteden siyanür siparişi vermiş.
Kurye, paketi getirdikten sonra bir şişe siyanürü içen genç yatağına uzanmış.
Kısa süre sonra kusmaya başlamış, dayanamayınca 112 Acil’i aramış.
Hastanede serum bağlanan genç, kısa sürede kendine gelince “intihar etmek için bir şişe siyanür içtiğini” söylemiş.
Yalçın A’ya tedavi uygulayan doktorlar, “Siyanür içmiş olsa buraya kadar gelemezdi” diyerek şişedeki kalan sıvıyı incelemişler.
Siyanür “sahte” çıkmış.
İşe bakın; ölmek için hazırlık yapıyorsunuz ve sizi öldürecek zehir bile sahte çıkıyor.
Yahu bunda bile hırsızlık yapıyorlar.
Bu güzelim ülke nasıl bu hale geldi böyle?
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Polisler evleri basıp yılbaşı kutlamalarını mı dağıtacak?
Malum bu yıl yılbaşı yasak.
Tabii yasak olan yılbaşı değil elbette, ama yılbaşı gecesinden başlayarak 4 günlük sokağa çıkma yasağımız var.
Böylelikle yılbaşı gecesi çılgın eğlenceler, bol bol içki içilmesi falan da bir anlamda engellenmiş oldu.
Bu arada sahipleri arasında Turizm Bakanı’nın da bulunduğu bazı oteller yılbaşı paketleri hazırlamışlardı.
Sokağa çıkma yasağı boyunca bu otellerde kalacak olanlar, yılbaşı gecesi sazlı sözlü eğlenceye katılacak, diğer üç günü ise otelde geçirecekti.
Olacak iş değildi tabii, neyse ki çabuk müdahale edildi ve otellerin bu “koronaya davet çıkaran korsan eylemi” önlendi.
Ancak AKP Genel Başkanı, otellerin yanına bir de “villaları” ekledi.
“Otellerde ve villalarda yılbaşı partilerine izin vermeyiz” dedi.
İktidara yakın gazeteler, “Yılbaşı partilerine izin vermeyiz” başlıkları atmışlar.
Aslına bakarsanız bu “yılların özlemini” yansıtıyor.
Orasını geçelim bugünlük.
Villa partisinden kastedilen nedir?
Diyelim ki aile bireyleri ya da birbirini tanıyan ve korona riski taşımayan komşuların bir araya gelmesi “villa partisi” olarak değerlendirilip polis baskına mı uğrayacak?
Sanıyorum “villa partisinden” kasıt, girişi parayla olan ve farklı çok sayıda kişiyi bir organizasyonla toplamaktır.
İnşallah polisler de böyle anlamışlardır.
Yoksa yılbaşı gecesi pek çok komik olaya tanık olabiliriz.
KOMİK
AKP’nin adamı Kılıçdaroğlu’na danışman olmuş
Adamı çok fazla tanımam
Ama Ergenekon, Balyoz davaları varken birkaç kere galiba ekranlarda karşı karşıya geldik.
O sıralarda AKP adına cansiperane savaş verirdi.
Ergenekon ve Balyoz davalarının ne kadar haklı olduğunu söyler, bunun demokrasi ve hukukun güçlenmesiyle sonuçlanacağını ileri sürerdi.
Şimdi kaçak olan cemaat savcılarına da toz kondurmazdı.
Muhtemelen AKP’yi ısrarla savunması ve Erdoğan’ı yüceltmesi, cemaatle ilişkisinin çok güçlü olması yüzündendi.
Çünkü cemaatle AKP’nin arası para kavgası yüzünden bozulunca dışlanmıştı.
Saray artık o kişiye pek yüz vermez olmuştu.
Yine de başı derde girmedi hatta AKP’den ayrılanların kurduğu bir partiyle iş bile tuttu.
Şimdi duydum ki, bu kişi CHP’ye danışman olmuş.
Çeşitli araştırma kuruluşlarından gelen sonuçları değerlendirip rapor sunacakmış.
Demiş ki bu değerli danışman; “CHP çok sayıda kaynaktan araştırma alıyor ama onların analizini yapma ve doğru politikaları oluşturma noktasındaki eksikleri gidermek için belli bir süre danışmanlık yapacağım.”
Aslında “pes yani” diyeceğim ama CHP’ye oy verenler hemen kızıveriyor.
Nedense doğruları duymak istemeyen, hep pembe haberler olsun isteyenler var bu partide.
O halde bu kişinin CHP’ye katılmasını şöyle değerlendireyim ben de;
“CHP’nin ilk seçimde iktidar olması artık kesin gibi. Gönlünüzü rahat tutun.”
ÇOK GÜLDÜM
Bu hafta erkenden üç tane yılbaşı fıkramız var
Yeni yıla şunun şurasında birkaç gün kaldı.
Perşembe gecesi görülmemiş bir yıl olan 2020’yi geride bırakıp 2021’e gireceğiz
Umarım yeni yıl eskisini aratmaz.
Yılbaşını kutlayacağız ama tabii sokağa çıkma yasağı ile birlikte…
Ardından pazartesi sabahına kadar da sokağa çıkmak yasak olacak.
Yıldırım Tuna bu yıl erkenden üç tane yılbaşı fıkrası göndermiş.
Birlikte okuyalım.
YILBAŞI SÜRPRİZİ..
Genç adamın biri, kırtasiye dükkanına girerek tezgahtaki delikanlıya, “Kız arkadaşım için vitrindeki şu parlak dolma kalemi verir misiniz? Kendi kutusu var mı?.. Hediyelik paket de olsun lütfen!” demiş
“Tamam” demiş tezgahtar gülümseyerek, “Sanırım yılbaşı hediyeniz.. Çok iyi bir seçim.. Güzel bir sürpriz olacak.”
Delikanlı, “Evet tam bir sürpriz, hatta arkadaşım çıldıracak” demiş, “Kendisi Laponya’da ren geyiğinin çektiği kızak turu gezisi bekliyordu..”
NOEL REZİLLİĞİ
Yılbaşı günü alışveriş merkezindeki asansörde, elleri kolları hediye paketleriyle dolu bir kadın, dizleriyle iki küçük çocuğunu kontrol ederken artık dayanamamış. “Allah kahretsin!” demiş, “Şu Noel rezilliğini kim icat ettiyse vallahi gebertmek lazım!” Asansördeki bir başka adam “Merak etmeyin efendim” demiş, elindeki hediye paketlerini düşmesinler diye çenesiyle sıkıştırmaya çalışarak, “Onu icat edeni daha o zamanlar anında çarmıha germişler!..”
YILBAŞINDA YÜZÜK
Adam karısına yılbaşı hediyesi almak için kuyumcuya girmiş, bir yüzüğü beğenip fiyatını sormuş.
“1200 dolar efendim” diye cevap vermiş kuyumcu.
“Oha! Şeyy, affedersiniz.. Onun hemen yanındakinin fiyatı ne kadar?”
Kuyumcu, “Tartmam lazım” diye cevap vermiş, “Ama yaklaşık ‘iki oha’ kadar tutar.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları