Can Ataklı, ''AKP’nin İstanbul vaatleri çok büyük''...
AtaklıYerel seçimlere şunun şurasında bir yıl bir ay kaldı. Siyaset henüz hareketlenmedi. Hareket AKP’de. Başbakan Erdoğan geçen hafta yerel seçimleri hatırlatarak İstanbul’da yine başarılı olacaklarını anlattı.
CHP’de ise henüz ses seda yok. Ortaya çıkan aday da yok zaten. Bir aday var, ama o da partili olmadığı gibi CHP’den ihraç edildiği için dönüş prosedürü biraz uzun. AKP’liler ve bir kısım CHP’liler adaylığı şimdilik bir tek ona yakıştırıyor.
O ise AKP’li Belediye Başkanı’nı “insani” nedenlerle öpüyor.
Şaka bir yana, AKP İstanbul seçimlerine şimdiden hazırlanmaya başlarken, anlıyoruz ki, aslında iktidar partisi İstanbul’a bir başkan seçmeyi düşünmüyor. Elbette “göstermelik” biri aday olacaktır ama, belli ki işler İstanbul’dan değil Ankara’dan direkt hükümet eliyle yönetilecek. Gerçi şimdi de durum pek farklı değil. İstanbul Belediyesi ile ilgili bütün atılımları Belediye Başkanı’ndan değil Başbakan’dan öğreniyoruz.
AKP’nin İstanbul vaatleri çok büyük.
Örneğin “tüp geçit” diyorlar. Metro yatırımlarının artacağını söylüyorlar. Taksim’e tünel, Rami’ye büyük bir kütüphane, birçok yere dev parklar...
Bunların hepsi belediye hizmeti. Ama “hükümet projesi”ymiş gibi sunuluyor.
Yani halka deniliyor ki “Ey İstanbullular, seçimde dikkat edin. Bütün büyük projeler ancak bir AKP’li belediye başkanı olursa yapılacak. İsmin önemi yok, yeter ki bizden olsun, yoksa bu hizmetleri alamazsınız.”
Peki aynı ya da benzer hizmetler başka bir parti seçimi kazanırsa yapılmaz mı?
Elbette yapılır, ama yine anlıyoruz ki bunlar için hükümetten en küçük bir yardım gelmeyecek.
Büyük kentlere hep hükümet eliyle yatırım yapılması tehlikeli bir süreçtir. Ancak unutmayın, ANAP 1989’da benzer bir kampanya ile “eli kolu bağlı belediye başkanı ister misiniz?” propagandası yapmıştı. Sonuç hüsran olmuştu.
*****
AKP yüzde 60’ı bulmuş
Belediye seçimleri yaklaşırken Başbakan’dan olduğu kadar AKP’nin diğer isimlerinden de İstanbul’la ilgili vaat ve müjdeler geliyor. Ulaştırma Bakanı, Şehircilik Bakanı her gün İstanbul’la ilgili belediye projelerini anlatıyorlar.
Bu kervana katılan son isim Egemen Bağış. O, vaatlerini anlattıktan sonra çıtayı daha da yükseğe çekti ve “İstanbul’u yüzde 60’ın üzerinde oyla kazanacağız” dedi.
Duyar duymaz “İşte bu söz AKP’nin kaybedeceğinin işareti” dedim kendi kendime. Çünkü 1989’da ANAP da aynı havaya girmişti. Türkiye genelinde oylarının düştüğü görüldüğü halde Dalan’la birlikte İstanbul’da yüzde 60’ı bulacaklarını söylüyorlardı.
Yüzde 60’ı telaffuz etmek müthiş bir özgüvendir ama aynı şekilde sonun başlangıcı da olabilir. Eğer CHP (MHP’yi daha az şanslı gördüğüm için CHP diyorum) biraz asılır ve halkın inanıp güvenebileceği bir ismi aday gösterirse İstanbul’u alabilir.
Tarihi deneyim bunu gösteriyor.
*****
İstanbul yine çamur deryası
İstanbul’un her tarafı şantiyeye döndü. Trafiğin en sıkışık olduğu yerlere bile dev gökdelenler dikiliyor. İnanılmaz bir hafriyat var.
Bir ara belediye işi ne güzel denetim altına almıştı. Hafriyat kamyonları inşaat alanlarından yola çıkmadan önce aracın tekerlekleri temizleniyor ve yolların çamura batması önleniyordu.
Gözlediğim kadarıyla son zamanlarda bu denetimler yapılmıyor ve sorumsuz kamyoncular vıcık çamurdan çıkıp yollara koyuluyor. Belediye ekiplerini bu konuda biraz daha duyarlı olmaya davet ediyorum.
Bu arada hafriyat kamyonlarının yarattığı tehlike giderek artıyor. Defalarca yazdım. Her gün kazalar oluyor. Bir gün çok fena bir kaza olacak, aklımız başımıza o zaman gelecek her zamanki gibi.
*****
Hangi Tuncay Güney doğru
Tuncay Güney isimli kişi, yine ortalığı karıştırdı. “Ergenekon projeydi, artık bitti, tutuklananların serbest bırakılması gerekir” dedi.
Ergenekon davasının esasını teşkil eden “Tuncay Güney itirafları”ydı. Savcılar Güney’in sözleri üzerine soruşturma açmış, polisler uzun süre dinlemiş, izlemiş, bunlardan bir örgüt çıkarılmış ve aralarında yazar, akademisyen, aydın ve askerlerin olduğu yüzlerce kişi hapse atılmıştı. Atıldılar ve 5 yıldır da çıkamıyorlar. Yargının sözlerini ciddiye aldığı Tuncay Güney şimdi “O ifadeleri işkence altında verdim” diyor. Hangi Tuncay Güney doğru söylüyor? Yargı neden harekete geçmiyor? Olayı başlatan, “yalandı, işkence altındaydım, çünkü bu bir projeydi” diyor. O gün Güney’e inanan ve yüzlerce kişiyi perişan edenler şimdi neden “Bulun, getirin ifadesini versin” demiyor?
Eğer ulaşılamıyorsa neden “kırmızı bülten” çıkarılmıyor?
*****
Soru: “O benim kocam, hem döver hem sever” mantığı pratikte nasıl çalışır? Cevap: Şiddet uygulayan koca, sevgisini göstermek için hastane masraflarını karşılar. (Gani Yıldız)
Can Ataklı - Vatan