Can Ataklı; Bunun yanı sıra yine AKP ile çalıştıkları anlaşılan pek çok araştırma şirketi türedi.
Seçimler yaklaştıkça adını bildiğimiz bilmediğimiz tüm kamuoyu araştırma şirketleri seçim anketleri yapmaya başladı.
Bunların belli başlı olanlarının zaten AKP ile ortak çalıştığını biliyoruz.
Bunun yanı sıra yine AKP ile çalıştıkları anlaşılan pek çok araştırma şirketi türedi.
Neredeyse günaşırı bir anketle karşı karşıya kalıyoruz.
Aslına bakarsanız galiba anketlere “maruz” kalıyoruz.
Son zamanlarda yayınlanan kamuoyu seçim anketlerinin ortak özelliği, neredeyse hepsinde AKP’nin yüzde 50 ve üzerinde görünmesi.
Yani bütün partiler bir araya gelseler ve adeta tek parti gibi çalışsalar bile AKP’yi tek başına iktidardan indirmeye güçleri yetmiyor.
Bu gerçekleri yansıtıyor mu?
Buna evet veya hayır cevabını vermek mümkün değil.
Çünkü elimizde bunun sağlamasını yapacak bir faktör yok.
Bunun sağlaması ancak seçimlerde yapılacak.
Ancak bu konudaki tahminlerimi söyleyebilirim.
Açıkçası bu anketlerdeki oranlar bana çok güven verici gelmiyor.
Hele Gezi olayları ile başlayan muhalefet ve protesto dalgasının iktidar partisini güçlendiği, AKP’nin oylarının arttığını ileri süren anketler bana hiç inandırıcı gelmiyor.
Ülkenin her tarafında öfke dalgası kabarırken, giderek sertleşen ve hemen herkesle kavga etmeye başlayan Başbakan’ın oyunu artırması mantığa da aykırı.
Yine araştırmacıların söylemine göre eğer Türk halkı sertlikten, çatışmadan, kavgadan yana değilse nasıl oluyor da ülkedeki en büyük kavgacı Başbakan sürekli olarak oyunu yükseltebiliyor. Bunda bir terslik yok mu?
Rakamlar üzerinde oynayacak, o yanlış bu yanlış diyecek değilim.
Ancak psikolojik harp taktikleri açısından bakınca, bir seçime bir yıldan fazla zaman varken yapılan araştırmalarda istenilen partinin oy oranının şişirilebileceğini, istenilen partinin dibe vurdurulabileceğini biliyorum.
Çünkü, seçim araştırmaları gerçeği ortaya çıkarmak için olduğu gibi kamuoyunu yönlendirmek için de kullanılabilir.
Seçimden iki yıl, bir yıl önce yapılan araştırmalarda araştırma şirketinin hiçbir sorumluluğu yoktur. Araştırmanın sağlaması yapılamayacağı için herkes verilen değerleri kabul etmek durumundadır.
Tabii “Ya seçimlerde farklı sonuç çıkarsa, bu araştırma şirketinin aleyhine olmaz mı?” diye sorulabilir.
Bu haklı bir soru ama, inanın fark etmez.
Nedeni basit; eğer anketlerde şişirme yapılıyorsa bu kamuoyunu etkilemek amacını taşıyor. İki yıl önceden hazırlanmaya başlayan kamuoyu, seçime yakın zamanda yapılacak anketlerde gerçekten olması istenen duruma gelmiş olur. Bu nedenle seçim sonuçları araştırma kuruluşlarının yayınladığı sonuçlara yakın çıkar. Onlar da “Bakın biz zaten iki yıldır aynı sonucu buluyorduk” diye böbürlenebilirler bile.
“Anketlerle kamuoyu nasıl etkilenebilir ki?” diye sorulabilir.
Bizde ve dünyadaki tüm ülkelerde seçmen davranışları iki türlüdür. Birinci kesim ne olursa olsun kendi siyasi görüşünden asla taviz vermez, her durumda kendi partisine oy verir.
İkinci grup seçmen ise yüzer gezerdir. Duruma göre oy verir.
Ve yapılan araştırmalara göre bu yüzer gezer oylar genellikle “kim daha güçlüyse” ona akar.
Bu durumda, siz eğer seçimlerden bir iki yıl önce istediğiniz bir partinin oylarını hep şişirerek sunarsanız, kamuoyunda “Bu parti daha güçlü” algısı yerleşir.
Seçimler gelip çattığında bir bakarsınız, araştırma şirketlerinin hep önde gösterdiği parti gerçekten belirtilen oyu almış.
Şu anda bir Araştırma Kurumu’na ait bir internet sitesinde yazıyorum. Muhtemelen bu kurumun yöneticileri de bu yazıyı okurken rahatsız olacaklardır. Çünkü aynı algı suçlamasının altında kalmış gibi hissedebilirler kendilerini.
Ama bu farklı.
Kastım, başta bilinen AKP’li şirketlerin yanı sıra, mantar gibi biten ve yine hep AKP ile bağlantılı araştırma şirketlerinin arda arda yaptıkları araştırmalardır.
Bir televizyon programında benzer sözler söylediğimde, daha önce AKP milletvekilliği yapmış bir konuşmacı “Tayyip Bey, anketlere çok önem verir, bu nedenle şişirilmiş rakamları onun önüne koyamazsınız” demişti.
Doğrudur. Tayyip Bey doğru rakamları görmek ister ve muhtemelen görür de, ama açıklaması farklı olamaz mı?
Herhalde bir partiyi iktidarda tutabilmek için eğer bir anket operasyonu yapılıyorsa, bu iktidardan habersiz, sadece o şirketlerin inisiyatifi ile olamaz.
Ayrıca Başbakan’ın eğer gerçekten oylarının yüzde 50’yi geçtiğini gördüğü halde sürekli öfkeli olmasının, herkesle kavga etmesinin ve aralıksız bir sertlik politikası izlemesinin mantıklı bir açıklaması var mı?
Kimbilir, belki de Başbakan önüne konan gerçek rakamları görmekte ve buna çare bulmak için bu kadar sertleşmektedir
Kısacası, sadece gerçekten kendini kanıtlamış, herhangi bir siyasi bağlantı ile hile demiyorum ama abartma yapmadığı bilinen şirketlerin verilerine itibar etmek bana daha güvenli geliyor.
Bu yazıda farklı bir konuya daha değinmek istiyorum.
Biliyorsunuz İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan adaylığı için bir irade beyanında bulunmuştum.
Yani şu anda resmen aday adayı değilim ama, bizzat CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “biz adayımızı anketle belirleyeceğiz” sözleri üzerine beklemeye geçtim.
Kılıçdaroğlu ankete koyacakları isimler içine beni de ekleyeceğini söylemişti.
Sanıyorum CHP en geç ekim ayı içinde bir kamuoyu araştırması yaparak İstanbul halkının CHP’den kim aday olursa oy vereceğini öğrenmeye çalışacak.
Eğer bu araştırmada adım önce çıkar ve parti de beni aday yapmaya karar verirse bunu seve seve yapacağımı bundan önce açıklamıştım.
Hala bu noktadayım.
Elbette CHP bu süreçte hiçbir anket yapmadan kendi arzu ettiği bir ismi de aday gösterebilir.
Can Ataklı