Can Ataklı; Kim bilir Kilis'in özellikle sürekli saldırı altında tutulmasının altında bu 'maceracı' heves yatıyordur.
Bİ SORALIM BAKALIM
Akillerin dilleri nereye kaçtı?
Çok değil bundan üç yıl önce AKP iktidarı Güneydoğu sorununa bir başka bakıyordu.
İktidara göre Türkiye'de barışın sağlanmasını “darbeciler” önlemişlerdi.
PKK terör örgütüydü ama geçmişte çok hatalar yapıldığı için iş bu noktaya gelmişti. terörist öldürmekle sorun çözülemezdi, yapılması gereken kalıcı bir barış sağlanmasıydı.
Bu amaçla terör örgütünün liderleriyle çok üst düzey görüşmeler pazarlıklar başlatılmıştı. İmralı'daki terör örgütü lideriyle müzakereler yapılırken, örgütün dağdaki ve Avrupa'daki yöneticilerine de devlet yetkilileri bizzat gidiyor beklenti ve taleplerini öğrenmeye çalışıyorlardı.
Dönemin Başbakanı Erdoğan Apo ile görüşmeler yapıldığını önce inkar etse ve “Bunu yapan şerefsizdir” dese de sonra durumu kabullenmiş ve “bu uğurda gerekirse şeytanla bile görüşürüz” ifadesini kullanmıştı.
Artık barış süreci başlatılmıştı, bundan dönüş yoktu, Erdoğan “seçim kaybetmeyi bile göze aldığını” belirterek “Bu davadan kendisini hiçbir şeyin döndüremeyeceğini” söylüyordu.
Açılım nedeniyle terör örgütü büyük bir özgürlük kazanmıştı. Güvenlik güçlerine teröristlere karşı operasyon yapılmaması emri verilmiş, askerin tüm talepleri de valiler kanalıyla reddedilmişti.
Öyle ki askeri birliğin içine kadar girip gönderdeki Türk bayrağını indirenlere bile dokunulmuyor, eleştirenlere “siz barışı istemiyorsunuz, çünkü siz darbecisiniz, ırkçısınız” deniyordu.
2008'de gizlice başlatılan bu barış süreci 2013'te 63 tanınmış AKP'li ya da yandaşının “Akiller Grubu” olarak Türkiye'nin her yerinde “terörle pazarlıkları meşru gösterme propagandası yapmaları” için görevlendirilmeleriyle en üst noktasına çıktı.
Bu 63 kişi Türkiye'yi karış karış gezerek pazarlıkları ve sonuçlarının Türkiye'ye sağlayacağı yararları anlattılar.
Sonra 7 Haziran 2015 seçimleri geldi. AKP tek başına iktidar olma özelliğini yitirdi. Paniğe kapıldı. terörün fitilini ateşledi.
O günden bu yana 500'ün üzerinde yiğit evladımızı şehit verdik. Bir o kadar masum insan bombalarla öldürüldü. 5 binin üzerinde Türk vatandaşı da terörist olduğu için öldürüldü.
Terörle pazarlığın erdemlerini anlatan “Akiller Grubu” 7 Haziran seçimlerinden beri ortada yok.
Bunca terör olayı, bunca acı kayıp ve kapanması çok zor yaraların açılmasına rağmen dilleri bir yere kaçmış gibi susuyorlar.
Bu durumda o 63 kişiye hepimizin sorması gerek; “Arkadaşlar neredesiniz. Aylarca barış barış diye Türkiye'yi gezdiniz. Şimdi gelinen durum sizin de suçunuz değil mi? Eğer o gün yaptıklarınızın doğru olduğuna inanıyorsanız bugün neden sessiz kalıyorsunuz? Biraz onurunuz, biraz cesaretiniz yok mu? Örneğin tekrar bir araya gelip ortak bir bildiri yayınlamayı düşünüyor musunuz?”
Soruyorum da, o karakterlerin cevap vermeyeceğini bilmemiz de şaşırtıcı değil.
Akiller kimlerdi gelin hatırlayalım
Terör örgütüyle sıkı fıkı olunduğu günlerde iktidar 63 kişilik bir “Akiller Heyeti” kurmuştu. Tamamı AKP'li, AKP'ye yakın veya karşı devrimci olan 63 kişi 7 bölgeye 9'arlı gruplar halinde dağıtılmıştı.
Her türlü masrafları devlet tarafından karşılanan bu kişiler görev yerlerinde PKK ve Abdullah Öcalan ile anlaşılması gerektiğini, Türkiye'nin ancak bu yolla barışa kavuşabileceğini anlatmışlardı.
Şimdi pek çoğu hiç ortalarda görünmeyen bu akillerin kimler olduğunu gelin bir hatırlayalım;
AKDENİZ BÖLGESİ
1. BAŞKAN: RİFAT HİSARCIKLIOĞLU
2. BAŞKAN VEKİLİ: LALE MANSUR
3. SEKRETER: TARIK ÇELENK
4. KADİR İNANIR
5. NİHAL BENGİSU KARACA
6. ŞÜKRÜ KARATEPE
7. MUHSİN KIZILKAYA
8. ÖZTÜRK TÜRKDOĞAN (İHD)
9. HÜSEYİN YAYMAN
DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
1. BAŞKAN: CAN PAKER
2. BAŞKAN VEKİLİ: SİBEL ERASLAN
3. SEKRETER: AYHAN OGAN
4. MAHMUT ARSLAN (HAK-İŞ)
5. ABDURRAHMAN DİLİPAK
6. İZZETTİN DOĞAN
7. ABDURRAHMAN KURT
8. ZÜBEYDE TEKER
9. MEHMET UÇUM
EGE BÖLGESİ
1. BAŞKAN: TARHAN ERDEM
2. BAŞKAN VEKİLİ: AVNİ ÖZGÜREL
3. SEKRETER: ARZUHAN DOĞAN YALÇINDAĞ
4. VEDAT AHSEN COŞAR (TBB)
5. EROL EKİCİ (DİSK)
6. HİLAL KAPLAN
7. FUAT KEYMAN
8. FEHMİ KORU
9. BASKIN ORAN
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
1. BAŞKAN: YILMAZ ENSAROĞLU
2. BAŞKAN VEKİLİ: KEZBAN HATEMİ
3. SEKRETER: MEHMET EMİN EKMEN
4. MURAT BELGE
5. FAZIL HÜSNÜ ERDEM
6. YILMAZ ERDOĞAN
7. ETYEN MAHÇUPYAN
8. LAMİ ÖZGEN (KESK)
9. AHMET FARUK ÜNSAL (MAZLUM DER)
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
1. BAŞKAN: AHMET TAŞGETİREN
2. BAŞKAN VEKİLİ: BERİL DEDEOĞLU
3. SEKRETER: CEMAL UŞŞAK
4. VAHAP COŞKUN
5. DOĞU ERGİL
6. EROL GÖKA
7. MUSTAFA KUMLU (TÜRK-İŞ)
8. FADİME ÖZKAN
9. CELALETTİN TAŞ
MARMARA BÖLGESİ
1. BAŞKAN: DENİZ ÜLKE ARIBOĞAN
2. BAŞKAN VEKİLİ: MİTHAT SANCAR
3. SEKRETER: LEVENT KORKUT
4. MUSTAFA ARMAĞAN
5. ALİ BAYRAMOĞLU
6. AHMET GÜNDOĞDU
7. HAYRETTİN KARAMAN
8. HÜLYA KOÇYİĞİT
9. YÜCEL SAYMAN
KARADENİZ BÖLGESİ
1. BAŞKAN: YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ
2. BAŞKAN VEKİLİ: VEDAT BİLGİN
3. SEKRETER: FATMA BENLİ
4. ŞEMSİ BAYRAKTAR (TZOB)
5. KÜRŞAT BUMİN
6. ORAL ÇALIŞLAR
7. ORHAN GENCEBAY
8. YILDIRAY OĞUR
9. BENDEVİ PALANDÖKEN (TESK)
BAŞIMDAN GEÇENLER
Hurda araç yasası artık çıkarılmalıdır
Bazı şeyler insanın başına gelmedikçe bilmiyor, anlamıyor.
Anlatacağım olay elbette tamamen benim suçum. Ama bu suç bundan 25 yıl öncesinin ortamı nedeniyle gerçekleşti.
Anlatayım; 1989 yılında sahibi olduğum bir aracı sattım. O yıllarda şimdiki gibi her şey online sistemin denetimi altında olmadığı için satış işlemi noter aracılığı ile gerçekleşti. O tarihte “muameleci” denilen komisyoncu şirketler vardı. Onlara vekalet verirdiniz, bu tür işlerinizi hallederlerdi.
Normalde noter satışından sonra Trafik Tescil Müdürlüğü'nde asıl devrin yapılması gerek. İşte hem anlaştığım muameleci hem de ben bunu ihmal etmişiz.
Aradan 27 yıl geçmiş. Evime bir vergi kağıdı geldi.
Taşıtlar Vergi Müdürlüğü'ne gittim. O sattığım aracın 2004'ten sonra vergisi ödenmemiş. Ortaya anormal bir borç çıkmış.
Belli ki arabayı alan kişi 2004'e kadar vergilerini ödemiş. sonra muhtemelen araç hurdaya çıkmış. (1974 modeldi) Tabii ondan sonra ödememiş. Araç kendi adına kayıtlı olmadığı için trafikten de düşürmemiş ya da beni aramamış.
Olduk mu şimdi vergi borçlusu? Çaresiz ödeyeceğiz. Neyse taksitlendiriyorlar.
Ancak asıl sorun şu; Aracı kime sattığımı bilmiyorum, aracın nerede olduğunu bilmiyorum, tahminen parçalandı yok oldu, ama bundan sonraki vergi borçlarını da ödemek zorundayım.
Ama bir çare varmış. Bu durumda olan yüz binlerce araç olduğunu söyledi vergi dairesindeki yetkililer. Meclis'te de çıkmayı bekleyen bir “hurda araç yasası” varmış. Eli kulağındaymış. O çıkarsa hiç olmazsa bundan sonraki vergilerden kurtulacağız.
Bu yaştan sonra bir ders daha aldım.
Sen sen ol, devletle özellikle vergiyle ilgili konularda asla ihmalkarlık yapma.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Güç şımarıklığına yeni bir örnek daha
Bu iktidarın en önemli sorunlarından biri güç sarhoşluğunun yarattığı şımarıklık.
İktidar yanlıları kendilerini o kadar güçlü görüyorlar ki her yerde ve her zaman fütursuzca davranmaktan çekinmiyorlar.
Bunlara son örnek Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş'un korumalarının yarattığı skandal.
Vatandaşa “gavat” demesiyle ünlü valinin korumaları TEM otoyolunda zamanında yol vermemesine öfkelendiklerini bir TIR kamyonuna ateş açıyorlar.
Kamyonun bir lastiği patlıyor, kaportasında da mermi deliği açılıyor.
Gerçi korumalar hakkında soruşturma başlatılmış ve muhtemelen yargılanacaklardır da ama önemli olan bir korumanın buna cüret edebilmesidir.
Bu cüreti ve canı istediği gibi ateş açma şımarıklığını emrinde olduğu valinin benzer davranışlarından örnek aldığını söyleyebiliriz.
BUNU YAZMAK GEREK
“Asker Kilis'i 24 saat içinde koruma altına alabilir”
CHP Kilis'e bir araştırma heyeti gönderdi. Heyet Kilis'te uzun süredir yaşanan dramı yerinde inceleyecek.
Heyetteki isimlerden Dursun Çiçek'i dün Halk TV'deki haberlerde izledim. Çiçek “Türk Silahlı Kuvvetleri istese 24 saatte Kilis'in bütün güvenliği sağlar ama nedense bu yapılmıyor” dedi.
Günlerdir ben de bunu soruyorum; “Neden yapılmıyor bu? Burnumuzun dibine kadar gelen IŞİD'li teröristler neden süpürülmüyor” diye.
Bunun yapılmamasını bırakın, ne Cumhurbaşkanı ne Başbakan ne de diğer yetkililer şu ana kadar Kilis'i ağızlarına bile almadılar. Tuhaf değil mi bu?
Davutoğlu'nun harcandığı gün Twitter üzerinden “Bunun altında Suriye'ye operasyon yapılmak istendiği, Türk askerinin Halep'e müdahale etmesine karar verildiği” iddialarının dolaştığını paylaşmıştım.
O gece bu twitlerle dalga geçenler olmuştu. Oysa şimdi Suriye'ye “özel harekat operasyonundan” söz ediliyor.
Mahiyetini bilmiyoruz bu gelişmelerin, ancak Türkiye kendini bir anda Suriye cehenneminde bulabilir.
Kim bilir Kilis'in özellikle sürekli saldırı altında tutulmasının altında bu “maceracı” heves yatıyordur.
Biraz daha bekleyelim bakalım.
Can Ataklı - Korkusuz