Can Ataklı; Atatürk’ün Kars’a gelişinin 100’üncü yılı nedeniyle yazdığı kitapta hem bu müthiş olay anlatılıyor hem de Kars’la ilgili çok ilginç tarihi bilgiler var.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Gerçek gazeteciler çok azaldı.
Şimdinin gazetecileri artık mesleğin neredeyse hiçbir kuralına uymuyor, çünkü bilmiyor.
Onların bildikleri “Erdoğan’ın söylediklerini yazmaktan veya tekrarlamaktan” öte değil.
Sormuyorlar, araştırmıyorlar, eleştirmiyorlar.
Oysa gazeteci eskiden sorardı, araştırırdı, merak ederdi, irdelerdi, gerektiğinde eleştirir karşı çıkar, gerektiğinde iyi olanı mutlaka dile getirirdi.
İşte gerçek gazetecilerden biri yakın dostum arkadaşım Dr. Kubilay Çelik.
Yazdığı medya kitapları üniversitelerin medya/iletişim bölümlerinde temel başvuru kaynakları.
Amerikan siyasi sistemi üzerine yazdığı kitabı ise dış ilişkiler eğitimi görenlerin başucu kitabı.
Gazeteci Dr. Kubilay Çelik’in “Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa/ Gazi’nin Kars anıları” kitabı Nobel yayınevinden çıktı.
Çelik son olarak Kars ile ilgili bir kitap yazmış.
Atatürk’ün Kars’a gelişinin 100’üncü yılı nedeniyle yazdığı kitapta hem bu müthiş olay anlatılıyor hem de Kars’la ilgili çok ilginç tarihi bilgiler var.
Ben de kitaptan öğrendim, meğer Atatürk’le ilgili ilk türkü Kars’ta yazılıp bestelenmiş.
Çoğumuzun anında hatırlayacağı “Hoşgelişler ola Mustafa Kemal Paşa” türküsü ilk kez Atatürk trenden inip Kars’a ayak bastığında söylenmiş.
Şimdi gelin Kubilay Çelik’in bu tarihi anla ilgili yazdıklarını birlikte okuyalım;
Gazi Mustafa Kemal Paşa, eşi Latife Hanım ve 20 kişilik maiyetiyle, 6 Ekim 1924 tarihinde, saat 12:30’da Kars’a ayak bastığında, binlerce kişi tren istasyonunda hep bir ağızdan bu türküyü söylüyordu.
Hoş gelişler ola, Mustafa Kemal Paşa
Askerin, milletin bayrağınla çok yaşa
Arş arş arş ileri, ileri
Arş ileri, marş ileri
Dönmez geri, Türk’ün askeri
Sağdan sola, soldan sağa
Al da bayrağı, düşman üstüne.
Gazi; gördükleri ve duydukları karşısında bayağı memnun olmuştu. Heyecanla izlerken, bir yandan da ayağıyla tempo tutuyordu. Türkü ve folklor bittiğinde, bir kez daha çalıp-oynamalarını istedi. Grup hemen aynı heyecan ve coşkuyla bir kez daha oynadı.
GEÇECEĞİ YOLLARA HALILAR SERİLDİ
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, Kars’ta gideceği yerler daha önceden belirlenmişti. Toplam 3 kilometre kadar olan bu ana yol, Ruslar’ın zamanından kalma pırıl pırıl parke taşlarıyla döşeliydi. Ancak yine de Kars halkı; “Gazi’nin çizmesine toz-toprak değer, çamur bulaşır” endişesiyle, evlerinde bulunan el yapımı halı ve kilimleri çıkarıp, yollara sermişti. Eksik kalan yerlerini de kadınlar başörtülerini yerlere sererek kapatmıştı.
Tarihe 93 Harbi olarak geçen Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Osmanlı ordusu yenilince tam kırk yıl (1877-1917), Rusların işgalinde kalan Kars, Gazi Mustafa Kemal’in merakına mazhar olmuştu.
29 Ekim 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin daha bir yılı dolmadan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Sonbahar Gezileri kapsamında, öteden beri merak ettiği Kars’a, eşi Latife Hanım ve 20 kişilik maiyetiyle birlikte geldi.
Kars’ta beş gün kalmayı planlayan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Başvekil İsmet İnönü’den gelen “Paşam, Musul elden gidiyor” telgrafıyla gezisini sekiz buçuk saatte keserek saat 21:00’de Ankara’ya dönmek zorunda kalmıştır.
Gece Gazi Hazretleri’nin acilen döneceği haberine çok üzülen Karslılar, Latife Hanıma ‘hatıra’ olarak değerli bir halı-seccade ile, yumuşak kaz göğsü tüyleri ile doldurulmuş işlemeli iki ‘Gelin Yastığı’nı armağan ettiler.
Gazi Kars’ta kaldığı süre içinde, bu türküyü, üç-dört kez istemişti. Oldukça memnun kalan Gazi, türkünün söz yazarı Mehmet Türkel ve bestecisi Tağı Oşenyüzen’i kendi kişisel çekiyle 500’er lirayla ödüllendirdi.
Oşanyüzen 1939’da vefat ettiğinde evinden bu çek de çıktı. Türkünün bestecisi “üzerinde Atatürk’ün imzası bulunan çeki bozduramam” demiş ve maddi sıkıntı çekmesine rağmen bunu ölünceye kadar saklamıştı.
YENİ ÖĞRENDİM
Atatürk hayatı boyunca bir kere evlendi ama bu evlilik uzun sürmedi.
Latife Hanım’la evliliğinin bir tartışma sonunda bittiğini biliyordum ama bunun Kars Sarıkamış’ta olduğunu bilmiyordum.
Kubilay Çelik’in kitabında bu ayrıntı da var.
Şöyle anlatmış boşanma kararının alındığı geceyi;
Kars’tan dönüşte Sarıkamış’a uğrayan Gazi Mustafa Kemal, eşi Latife Hanım ve maiyeti, Ordu Kumandanı Ali Sait Paşa’nın evinde bir akşam yemeğindeydiler.
Gazi, kendisine uzatılan tabaktan makarna alıyordu. Tam o sırada, Latife Hanım sofrada yakışık almayan ve durumuna uymayan bir harekette bulundu.
Yüksek bir sesle; “Kemal ayaklarına dikkat et. Bana kadar uzanıyor” dedi. Gazi, bu sözleri işitmemiş gibi davrandı. Hemen yemeklerini bitirip, ertesi gün erken hareket zaruri olduğu bahanesiyle, misafirlere veda edip, sofradan ayrıldı.
Latife Hanımefendi ile birlikte, yemek salonunun yanı başındaki hususi dairelerine geçtiler. İşte tam bu esnada, kızılca kıyamet kopmaya başladı. Mustafa Kemal, geceyi ayrı bir odada geçirmişti.
Ertesi sabah Mustafa Kemal, Başvekil İsmet Paşa’ya, bir telgraf yazdı. (Gazi’; telgrafta, ‘Latife Hanım ile iftirak ‘ayrılık’ vuku bulmuştur. İcap eden kanuni muameleyi hemen yapınız’ diye yazıyormuş.) Yani boşanma işleminin başlatılmasını istemişti.
Eğer Latife Hanım, Gazi Mustafa Kemal’den boşanmasaydı ilk seçimde Kars Milletvekili olacaktı.
ÇOK GÜLDÜM
Pazarın neşesi fıkralarımız yine Yıldırım Tuna’dan geldi tabii. Haydi okuyalım;
Evdeki eksikler
Öğretmen birinci sınıfta “Evinizde ihtiyacınız olan şeyleri söyleyiniz..” diye bir konu ortaya atmış, “Bizim evimizde bilgisayar eksiğimiz var öğretmenim..” diye söz almış Mary,“Teşekkür ederim Mary, bilgisayar evimize yararlı bir ihtiyaçtır” diye cevap vermiş öğretmen ve hemen yanındaki Billy’e dönmüş, “Sen söyle bakayım evinizin neye ihtiyacı var?” diye,“Bizim evin hiçbir şeye ihtiyacı yok öğretmenim” diye cevap vermiş küçük Billy.“Hiç öyle şey olur mu yavrum?” demiş öğretmen hayretle.“Vallahi öğretmenim” demiş Billy, “Hatta geçen akşam ablam eve ‘Yeni erkek arkadaşım’ diye yüzü gözü boyalı üstü çıplak, sırtı dövmeli kel kafalı birini ‘Bu bizde kalacak’ diye getirdi, Babam onu görünce‘Aha..! İşte şimdi tamam oldu anasını satayım evimizde bir tek bu eksikti’ dedi.”
Evlilik
Adama sormuşlar, “Oğlunu evlendiriyormuşsun” diye.“Evet?..” diye cevap vermiş adam,“Yaşı daha kaç ki?” “17”“Yahu erken değil mi?” demişler, “Hele aklı başına gelsin. Bekle.” “Saçmalamayın” demiş adam, “Yahu aklı başında birinin yapacağı bir iş mi o?”
Kanka
Ofiste aylardır birlikte çalıştığım ve beğendiğim kızla cumartesi gecesi yemeği için sözleştik, tam kapıdan çıkarken beni telefonla aradı, “Bu çıkma işi iyi bir fikir değil, rahatsız oldum” dedi ve benimle sadece ama sadece çok iyi bir dost iyi bir sırdaş ve arkadaş olarak kalmak istediğini söyledi. Telefonu kapattım ve hemen onu aradım,“Alo?” diye açtı.“N’aber can sırdaşım. Kankam” dedim, “Bu gece çıkacağım deli ve kendini beğenmiş ukala kız var ya. Yahu yarım gündür hazırlanıyorum, giyindim, tam evden çıkacakken arayıp da bana ne saçmalıklar yumurtladığını öğrenmek ister misin?”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
