loading
close
SON DAKİKALAR

Aygün serbest ama ne değişir ki?

Can Ataklı
Tarih: 15.08.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazdı, ''Terör örgütü, açıkça meydan okuduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde artık hiç kimsenin güven altında olmadığını ilan etmiştir...''

Türkiye’de ilk defa bir milletvekili kaçırıldı. Yeterince farkında mıyız bilemiyorum. Çünkü gazetelerdeki yorumları okuyorum, televizyon ekranlarında konuşanları dinliyorum, internetteki bloglara, okur yorumlarına bakıyorum, herkes ayrı bir komplo teorisi üretiyor.

Tek tek sıralayacak hâlim yok, meraklı okurlar zaten neler konuşulduğu biliyor.

Özellikle yandaşların nasıl bocaladığını, iktidara toz kondurmamak için neler yaptıklarını da görüyor.

Bu olayda çok kafa patlatmaya “ne oluyor, PKK ne yapmaya çalışıyor?” sorularını sormaya hiç gerek yok.

Olan, bütün açıklığı ile kamuoyunun önündedir.

Hangi partiden olursa olsun, bir milletvekili kaçırılmıştır.

Bu bir terör örgütünün millletvekili bile kaçıracak kadar gözünü karartabilmesini hangi bahane açıklayabilir?

Terör örgütü göz göre göre “her yeri kontrol altında olan” bir ülkede milletvekili kaçırabilmiştir.

Önümüzdeki tek konu budur.

Üstelik bunu “gözaltına alma” olarak tarif edebilmekte “gerekli idari ve hukuku işlemlerin bitmesinden sonra milletvekilinin serbest bırakılacağını” açıklayabilmektedir.

Nitekim terör örgütü söylediğini yapmıştır ama devlet otoritesi derin bir zafiyete uğratılmıştır.

“Paralel devlet” otoritesi şimdilik ağır basmıştır. Bizim feryat etmemizin, terörü lanetlememizin, “haddini bildiririz” diye efelenmemizin bir anlamı yoktur artık.

İktidar, askeriyle, polisiyle, idari birimleriyle, istihbaratıyla sınıfta kalmıştır.

Elbette terörün gözünü kararttığında yapamayacağı bir şey yoktur.

Ama şunu da unutmayalım ki, terör ancak iktidarlar zafiyet gösterdiğinde gözünü karartacak kadar ileri gidebilir.

Olayın pratikteki sonucu şudur: Terör örgütü, açıkça meydan okuduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde artık hiç kimsenin güven altında olmadığını ilan etmiştir.

Aygün kaçırılır ve serbest bırakılır. Önemli olan kaçırabilmiş olmaktır.

Bugün bir milletvekili güpegündüz kaçırılabiliyorsa, yarın bir başkasının hayatına da son verilebilir demektir. Korumalarla gezmenin, havadan karadan sürekli operasyon yapmanın bunları önleyemeyeceği gösterilmiştir.

Aygün’ün kaçırılmasıyla birlikte artık bölge milletvekillerinin seçim alanlarında özgürce gezebilmeleri, halkla karşı karşıya gelmeleri, fikirlerini korkmadan söyleyebilmeleri terör tehdidiyle karşı karşıyadır.

Kaçırılanın bir CHP milletvekili olması, diğer milletvekillerinin tehdit altında olmadığını göstermez.

Bu da siyasetin “terör vesayeti” altında olacağı anlamına gelir ki, işte demokrasimiz için en büyük tehdit ve tehlike budur.

*****


Bir soru sordum, cevaplar hep aynıydı

Twitter’da geziniyordum. Aklıma geldi, “Hüseyin Çelik’in sözleri AKP oylarını nasıl etkiler?” diye bir soru attım ortaya.

Yarım saat içinde inanılmaz sayıda cevap geldi.

Şimdi sıkı durun, birer satırlık cevap atanların neredeyse tamamı “Bu sözlerden sonra AKP’nin oyları artar” diyordu. Arada birkaç AKP’li ise “Bunu Kılıçdaroğlu için de sorsana” türü kaçamaklara sapmıştı.

Onu niye sorayım, anket yapan kuruluşlara göre zaten Kılıçdaroğlu konuştukça CHP oyları erimiyor mu? Ki Kılıçdaroğlu da “Mehmetler şehit oluyor diye Meclis toplanmaz” türü bir söz söylesin, onu da sorarım.

Burada önemli olan kamuoyunun bir bölümünün bakış açısıdır. Bu bir algıdır. Geçmişte aklı başında insanların “yanlış” bulduğu söylemlerin AKP’ye hep yeni kitle kazandırdığı gerçeğinin bir yansımasıdır.

Tabii Çelik’in sözlerinin AKP’ye oy kazandırmayacağını, tam tersine, oy kaybettireceğini düşündüğümü söylemeliyim.

Bu tür söylemler, bir kitle partisinin tabanında belki ilk anda etki yapmamış gibi görünse de, duyguları da rencide ettiği için pek çok kişide hasar bırakacaktır.

Hüseyin Çelik çıktığı bir TV kanalında “yüksek demagoji” sanatını çok iyi kullanmasına rağmen sanıyorum kendi kitlesinden bile tepki aldı.

Çelik’in iktidarın içine düştüğü acze bahane olarak “CHP iktidarda olsa ne yapabilirdi?” diye sormasının kendini kurtaramayacağını hatırlatmak isterim.

*****

Yürekleri yetmedi

Haber kanalları ne işe yarar? 24 saat boyunca haber verir. Günün önemli olaylarını anında izleyicisine duyurur.

Haber kanalının yayın akışını günün olayları belirler.

Elbette her kanal “rutin” bir güne göre yayın akış planı yapar, ama gelişmeler bu akışı bozar. Doğası budur.

Dünün en önemli olayı CHP’nin Meclis’i toplantıya çağırması, AKP ve MHP’nin buna karşı çıkması ve Meclis’in “aç/kapa” yöntemiyle dağılmasıydı.

Günün haberi de CHP’nin grup toplantısı yapması ve Genel Başkan’ın konuşmasıydı.

Haber kanallarının neredeyse tamamı Kılıçdaroğlu kürsüye çıkarken canlı yayına geçti, ama hiçbiri konuşmanın tamamını yayınlamadı. Neden? Yayın akışlarında çok daha önemli başka programlar mı vardı? Vatandaş Kılıçdaroğlu yerine başka bir programın hasreti içinde miydi?

Belli ki Başbakan’ın çok şiddetli tepki gösterdiği CHP’nin Genel Başkanı’nın konuşmasının tamamını yayınlamaya yürekleri yetmemişti.

Meclis’in normal çalışması sırasında grup toplantılarının tamamının yayınlanmamasının bahanesi olabilir.

Ama günlerdir konuşulan bir günün teğet geçilmesi haber kanalları için en hafif deyimiyle ayıptır.

*****


Çok eleştirilen dış politikamızın hiç mi hayırlı tarafı olmadı? Oldu! “Aba altından sopa göstermek” deyiminin alternatifini kazandık: “Masa altından beyzbol sopası göstermek” (Gani Yıldız)

*****


Aygün “kolay” hedefti

Yandaş kesimler Hüseyin Aygün’ün kaçırılması ile CHP-PKK arasında bir bağ kurmaya çalışıyorlar. Kaçırılmasını danışıklı dövüş gibi göstermeye kalkanlar bile var.

Olacaktır. Akıllar tutulunca böyle olur.

Merak edilen, “neden Aygün’ün seçildiği”. Ben bunun arkasında “çok derin manalar” aramıyorum. PKK’nın dolaylı yollardan mesaj verme niyeti olduğunu sanmıyorum ki ayrıca zaten bunu hiç yapmıyor. Direkt eyleme giriyor. Sonucuna da katlanıyor.

Aygün’ün seçilmesinde “çok kolay hedef” olması belirleyici olmuştur bana göre.

Çünkü Aygün dışındaki bölge milletvekilleri hangi partiden olursa olsun, çok daha tedbirli davranıyor.

AKP’li Mehmet Metiner TV ekranlarından “koruma almadan yola çıkmadığını, kendi seçim bölgesinde bile serbestçe gezmediğini” anlatıyordu. Diğer milletvekilleri de farklı değil. Aygün ise tüm zamanını bölgede geçiren, yanına koruma almadan dağ tepe gezen bir milletvekili. Önünü kesmek, onu alıp götürmek çok zor değil.PKK için önemli olan bir milletvekilinin kaçırılması. Devletin zafiyetinin ortaya çıkarılması. Bu başarıldı.

Aygün serbest kalır, daha tedbirli davranmaya başlar. Peki AKP’lisinden BDP’lisine bölgenin diğer Kürt kökenli milletvekilleri bundan sonra rahat uyku uyuyabilecekler mi? İşte terörün amacı budur.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları