loading
close
SON DAKİKALAR

Bahçeli bu milletle alay mı ediyor?

Can Ataklı
Tarih: 18.10.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Bahçeli “gayrimeşru yabancı postaldan” söz ediyor. Tabii ki Türkiye’ye gayrimeşru biçimde yabancı asker postalı girerse hepimiz canımızı ortaya koyacağız. Oysa tezkerede gayrimeşru yabancı askerden söz edilmiyor açık biçimde “yabancı asker” tanımı var.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Soylu yargılanmayacak mı?

Bir önceki hükümetin en konuşulan bakanı, kuşkusuz İçişleri Bakanı Süleyman Soylu idi.

Erdoğan’dan aldığı güçle muhalefete yönelik en ağır sözleri söyleyen, muhalif olanlara göz açtırmayan Soylu kurduğu trol ordusuyla sürekli kendini övdürüyor ve “terörü sona erdiren bakan” imajı yaratmaya çalışıyordu.

Ama ne olduysa oldu; Erdoğan, Soylu’yu gözden çıkardı ama bir kenara da atmadı, en azından dokunulmazlığının olması için Meclis’e gönderdi.

Soylu’dan boşalan yere, hasmı olarak da bilinen Ali Yerlikaya getirildi.

Yeni Bakan geldiği ilk günden itibaren kolları sıvadı ve hem terör örgütlerine hem de mafya, uyuşturucu kaçakçısı, organize suç örgütü gibi yapılanmalara savaş açtı.

120 gün içinde tam 40 mafya tipi çete-örgüt çökertildi.

Ali Yerlikaya’nın açıklamasına göre 120 gün içinde 378 operasyon düzenlendi, 2 bin 874 şüpheli gözaltına alındı, 702 kişi tutuklandı, 594 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı.
Operasyonların dökümü şöyle;

İstanbul’da “Daltonlar Çetesi” olarak bilinen suç örgütüne yönelik operasyonda 26 Temmuz’da 24 zanlı, 28 Temmuz-13 Ağustos’ta “Anacurlar Çetesi”ne yönelik İstanbul merkezli operasyonlarda 40 zanlı, 29 Ağustos-1 Eylül’de İstanbul’da “Gedik” ve “Görenerler Çetesi”ne yönelik operasyonlarda 17 zanlı gözaltına alındı.
Ankara’da 8 Eylül’de Ayhan Bora Kaplan çetesine yönelik 33, Adana’da 19 Eylül’de “Şirinler (Aksoylar) Çetesi”ne yönelik 22, Bursa ve İnegöl’de 26 Eylül’de Terkinler Çetesi’ne yönelik operasyonlarda 35 zanlı yakalandı.
Bakanlık ekiplerince 4-6 Ekim’de düzenlenen operasyonlarla, Adana’da Bora Toprak, Antalya’da Hüseyin Şamil Şahin, Samsun’da Eyüp Atmaca, Zonguldak’ta Alihan Keleş ve Barış Taşdemir, Bursa’da Ali Kevser Can, Eskişehir’de Ahmet Yalım ve Kadir Yeşil, Gaziantep’te Burhan Çapan, İstanbul’da Mehmet Basetemür, İzmir’de Ahmet Aktaş, Muğla’da Ömer Kamil Sütlü, Giresun’da Baki Ay, Tekirdağ’da Resul Ağyürek ve Ahmet Başyiğit organize suç çeteleri çökertildi.

Ve en son ‘Kafes’ operasyonları kapsamında; ‘Uzuner’ ve ‘Pelit’ çeteleri olarak bilinen 2 çete daha operasyona uğradı

Bu bize neyi gösteriyor?

AKP iktidarı değişmedi, sadece bazı görevli isimleri değişti.

Ali Yerlikaya 120 günde 40 mafya çetesini çökerttiyse; demek ki Erdoğan’ın bir önceki döneminde, Süleyman Soylu’nun bakan olduğu sırada bu 40 mafya çetesi faaliyetteydi.

Soylu 2016 yılında bakanlığa getirildi ve 2023 ayına kadar 7 yıl bakanlık koltuğunda oturdu.

Bu 7 yıl içinde demek ki Soylu mafyaya karşı hiç operasyon yapmamış, başkalarına yaptıysa bile bu 40 çeteden ya hiç haberi olmamış ya da bu çetelere göz yummuş.

Peki bunun hesabı sorulmayacak mı?

En azından Erdoğan gördüğü bu manzara karşısında Soylu’yu çağırıp da “Kardeşim onca yıl bakanlık yaptın, bu çetelere neden hiç dokunmadın?” diye sormayacak mı?

Bir dönem kendinden olmayan herkesi titreten ama bunu yaparken mafya şefleri, uyuşturucu kaçakçıları, kara para aklayıcıları ile boy boy fotoğraf çektiren Soylu için Meclis sadece 4 ayda ortaya çıkan bu korkunç durumun hesabının verilmesini istemeyecek mi?

Bİ SORALIM BAKALIM

Bahçeli bu milletle alay mı ediyor?

Terörle mücadele kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sınır ötesi operasyon izni veren tezkere tartışma konusu oldu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sınır ötesi operasyonlara karşı olmadıklarını ancak tezkeredeki “bu kapsamda Türkiye’de konuşlanacak yabancı askerlerin yönetiminin Erdoğan’da olması” tanımına bir anlam veremediklerini bu nedenle de tezkereye hayır oyu vereceklerini açıkladı.

İktidar kanadında bir fırtına koparıldı.

CHP’nin “devlet düşmanı olduğuteröristleri savunduğu, dış odaklardan emir aldığı” söylemi ile bir linç kampanyası açıldı.

Önceki gün yaptığım YouTube konuşmamda “yabancı asker” tanımıyla neyin kastedildiğini sorarak özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin buna neden karşı çıkmadığını sormuştum.

Bahçeli dün, elbette bana değil, Kılıçdaroğlu’na bu konuda cevap verirken adeta hepimizle alay etti.

Bahçeli tezkerede geçen “yabancı asker” tanımına hiç değinmeden Kılıçdaroğlu’nu suçluyor ve bakın ne diyor:

“Sayın Kılıçdaroğlu onu bunu bırak, bugün görüşülecek Suriye ve Irak tezkeresine ne diyeceksin onu söyle? Evet mi, hayır mı oyu kullanacaksınız bunu açıkla. Sudan bahanelere sığınma, nerede durduğunu göster. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerektiği takdirde terör örgütlerine sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak maksadıyla yabancı ülkelere gönderilmesine destek misin değil misin? Bak Sayın Kılıçdaroğlu, sen de iyi biliyorsun ki, Türkiye’ye gayri meşru yabancı postalların ayak basması diye bir şey yoktur, şayet olursa verilecek sadece bir canımız vardır, çiğnenmesi gerekecek bir bedenimiz vardır, onlar da vatana-millete bin defa feda olsun.”

Bahçeli “gayrimeşru yabancı postaldan” söz ediyor.

Tabii ki Türkiye’ye gayrimeşru biçimde yabancı asker postalı girerse hepimiz canımızı ortaya koyacağız.

Oysa tezkerede gayrimeşru yabancı askerden söz edilmiyor açık biçimde “yabancı asker” tanımı var.

Bunu örtbas eden Bahçeli üstüne bir de kahramanlık nutku atıyor.

BUNU YAZMAK GEREK

Barış temennilerinde söylenmeyen şey

Medyayı izlerseniz bizde ve dünyada herkes Gazze sorununun barışçı yöntemlerle çözülmesini istiyor.

Sadece Dışişleri Bakanı şu ana kadar 20’den fazla ülkenin bakanları hatta devlet başkanları ile görüşme yaptı.

Hepsinden sonra yapılan açıklamalarda bu konu vurgulanıyor.

Diğer ülkelerin yöneticilerinin aralarında yaptıkları temaslarda da sürekli barış vurgulanıyor.

Ancak şu gerçeği iyi bilmemiz gerekiyor.

Hamas adlı terör örgütü Filistin’i temsil etmiyor.

Hamas sadece Gazze’de var, Filistin’in diğer topraklarında Hamas’ın bir etkisi yok.

Dikkat ediyorsanız Hamas’ın yarattığı son kaosa Filistin yönetimi de diğer bölgelerde yaşayan Filistinliler de gözle görünür bir destek vermiyor.

O halde barışa giden yolu açmak için önce İsrail ve ABD’nin yarattığı bu terör örgütünün etkisinin bitirilmesi gerek.

Hamas, Gazze halkını aslında İsrail’e karşı bir kalkan gibi kullanıyor.

Gazze halkı da çaresizlik içinde bu terör örgütünün kendisine biçtiği kaderi yaşamak zorunda kalıyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İsrail’in kara harekatı yapması çok zor

Çok şaşırıyorum şu bizim yandaş medyaya.

Erdoğan’ın “Ne işi var o gemilerin orada?” demesinden sonra bir şahinleşti bir şahinleşti ki tutana aşk olsun.

İlk günlerde Erdoğan’dan bir açıklama gelmediği için “ılımlı” yayın yapan yandaşlar şimdi dünyanın en şahini oldular.

Manşetlere bakıyorum “Nefesler tutuldu, süre doluyor, İsrail kara harekatına başlayacak” manşetleri atıyorlar.

Sanki içten içe kara harekâtı başlasın istiyorlar.

Şunu anlamıyorlar; İsrail durumu kara harekâtı yapacak olgunluğa getirdiğinde içeri girer ve Hamas’ı yok ettikten sonra kalanları da sürer.

Böylelikle Gazze boşalır, İsrail’e yeni bir işgal alanı açılır.

Zaten hava bombardımanları ile şehri yerle bir etmesinin amacı da bu.

Dikili tek bina kalmayacak, şehir İsrailliler için yeniden imar edilecek.

Ancak şu an itibarıyla İsrail’in kara harekatı yapması çok zor ve tehlikeli.

Birincisi Gazze, Hamas dışındaki sivil halk tarafından tamamen boşaltılmadı.

İkincisi Hamas, Gazze’de İsrail ordusunun baş etmekte zorlanacağı gerilla savaşı başlatacak.

Bu amaçla bütün Gazze’nin altının tünellerle dolu olduğu, buralarda miktarı bilinmeyen silah, mühimmat ve patlayıcının saklandığı belirtiliyor.

Bunun da İsrail ordusuna büyük kayıplar verdireceği ortadadır.

O halde İsrail kara harekatına kolay kolay kalkışamaz.

Çünkü bu bir anlamda bıçakla çorba içmeye çalışmak olur.

ŞAŞIRDIM

Blinken, Yahudi olarak İsrail’de; ya siz?

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in İsrail’e gittiği gün “Buraya bakan olarak değil, bir Yahudi olarak geldim” demesi bana göre de tarihi bir hataydı.

Nitekim Erdoğan bu sözleri ele alarak “Bu nasıl iş böyle?” diye sordu.

Elbette alkış da aldı

Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta var.

Dönüp kendimize bakalım.

Türkiye’deki geniş bir kesim Filistin olayına bir özgürlük savaşı olarak mı bakıyor, yoksa Müslüman olmak sıfatıyla mı?

Türkiye’deki protesto eylemlerine, kimi siyasilerin ve sivil toplum kuruluşlarının sözcülerinin açıklamasına baktığımızda Gazze olayına bakış açısı “bir Müslümanın bakış açısı” olarak ortaya çıkıyor.

Gazze olayına, biz de dünyanın diğer ülkeleri ve yönetimleri de dini değil insani açıdan bakmadıkça sorunu çözmek mümkün değildir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları