loading
close
SON DAKİKALAR

Bahçeli grup konuşmasında da suikasta hiç değinmedi

Can Ataklı
Tarih: 04.01.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Bırakın palavrayı, enflasyonu düşürüyormuşlar, siz asıl fiyatları düşürün de görelim.

ANALİZ

Bırakın palavrayı, enflasyonu düşürüyormuşlar, siz asıl fiyatları düşürün de görelim

Yılın ilk ayının enflasyon oranları açıklandı.

Sarayın gönderdiği rakamları yayınlayan TÜİK ile gerçek enflasyonu açıklayan ENAG arasında yine iki kat fark var.

ENAG yıllık enflasyonu yüzde 134.55 olarak açıklarken, TÜİK enflasyonu ise bunun neredeyse tam yarısı olan yüzde 64.25 olarak ilan etti.

Aradaki büyük fark yine herkesi güldürürken sosyal medyada “ENAG’a ne oldu böyle, onlar da sisteme uyuyorlar yoksa” eleştirileri yükseldi.

Hayır.

ENAG’ın rakamlarında bir anormallik yok.

Fiyatları patlattıktan sonra enflasyonda düşüş olması çok normal.

Fiyatlar çıktığı noktada kaldığı sürece enflasyonun düşmesinin halka önemli bir katkısı yok.

Ancak iktidar sanki fiyatlar düşüyormuş, herkes refaha kavuşacakmış gibi kandırmaca yapmaya devam ediyor.

Maliye Bakanı bu konuda öncülüğü aldı bile.

Nureddin Nebati “yüzde 20 düşmüş gibi görünen” enflasyon rakamlarına bakarak “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde” diye başlayan cümlelerle aldıkları önlemlerin enflasyonu düşürdüğünü açıkladı.

Nebati, “Kasım ayından itibaren enflasyonda belirgin bir düşüş trendine girdik ve 2022 yılını Orta Vadeli Program hedefimizin altında bir noktada kapatıyoruz” dedikten sonra ekledi;

“Fiyat artışlarına yönelik aldığımız önlemler ve ücretlerde yapılan iyileştirmelerle, vatandaşlarımızın alım güçlerini koruduk. TEM çerçevesinde enflasyona karşı uyguladığımız politikaların birikimli etkilerini önümüzdeki aylarda tüm vatandaşlarımız daha net hissedeceklerdir.”

İşe bakın vatandaşların alım gücünü korumuşlar.

Neyle?

Asgari ücrete, memur ve işçilere tüm emeklilere zam yapmışlar.

İyi de, fiyat artışları o kadar korkunç oldu ki, yapılan zamların bir anlamı kalmadı.

Çok değil iki yıl önce, 2022 yılında 1560 liralık emekli maaşı ile tanesi bir liradan 1560 ekmek alabilen bir emekli bugün 3 bin 500 lira maaşla 700 ekmek alabiliyor.

Hepimiz biliyoruz ama bir kere daha tekrar etmekte yarar var.

Enflasyon, hayat pahalılığı değildir.

Bir ülkedeki tüm mal ve hizmetlerin fiyatların artış hızını gösterir.

Düşen enflasyon fiyatların da düştüğü anlamına gelmez.

Sadece bu fiyatların artış hızında bir düşmeyi anlatır.

İktidar kendi yarattığı korkunç ekonomik tabloyu saklamak ve ceplerine “bereketsiz para doldurduğu” kitlelerin oyunu almak için gerçek olmayan beyanlarını sürdürüyor.

Şunu biliyoruz; enflasyon tek haneli rakama kadar inse bile aldığımız mal ve hizmetlerin fiyatları düşmeyecektir.

Bugün 8 bin 500 liraya kadar çıkan ve “tarihin en yüksek rakamı” diye açıklanan asgari ücretin alım gücü, geçen yılın sonundaki 2 bin 800 liralık asgari ücretten daha düşüktür.

BUNU YAZMAK GEREK

Milli Merkez’den tarihi çağrı; Muhalefet anayasa oylamasını boykot etmeli

Üyeleri arasında benim da bulunduğum Milli Merkez, perşembe günü çok haraketli bir toplantı yaptı.

Bu toplantı sonunda kamuoyuna duyurulmak üzerine bir bildiri hazırlandı.

Özellikle Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un entelektüel düzeyi çok yüksek olan siyasi değerlendirmeleri ışığında bir metin çıktı ortaya.

Başta türbanla ilgili anayasa değişikliği olmak üzere seçime giden ülkemizde tüm muhalefet partilerine yönelik bu çok anlamlı bildiriyi size de sunmak istiyorum;

1- CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kararıyla, gündemde olmayan başörtüsü konusunda bir kanun teklifi yapması, AKP+MHP+BBP mensubu 336 milletvekilinin imzasıyla bir “anayasa değişikliği” teklifi yapmasının zeminini oluşturmuştur.

Bu yanlıştan dönülmesi için; 244 milletvekiline sahip bütün muhalefet partilerini CHP, HDP, İYİP, TİP, DP, Memleket P., DEVA, DBP, DAP, Saadet P., Yenilik P., Zafer P. ve Bağımsız milletvekillerini, iktidarın anayasanın laiklik ilkesinin çiğnenmesine yol açacak anayasa değişikliği senaryosunda figüran olmamak için kanun teklifinin görüşüleceği komisyonlara ve Genel Kurul’da yapılacak toplantılara katılmamaya çağırıyoruz.

2- Millet İttifakı bünyesindeki TBMM’de temsil edilen partileri, anayasaya aykırılığını tespit edecekleri cumhurbaşkanlığı kararnamelerini iptal etmek için kanun teklifi vermeye çağırıyoruz.

3- Millet İttifakı partilerini ayrı ayrı yapmakta oldukları salon toplantılarından çıkarak ortak mitingler yapmaya çağırıyoruz.

4- Zafer, Doğru, Adalet ve Memleket partilerinin kurmakta oldukları 4’lü ittifakı, Atatürk ve devrimlerine, laik cumhuriyet değerlerine sahip çıkan TİP ve Bağımsız Türkiye Partisi, DSP gibi TBMM dışındaki diğer partileri ve giderek bu değerleri paylaşan Emek ve Demokratik Kitle Örgütlerini de kapsayacak şekilde genişletmeye çağırıyoruz.

5- Millet İttifakı’nı, kuruluşunu tamamlayacak olan 4’lü ittifak ve bileşenleri ile güçbirliği yaparak, bütün muhalefeti kapsayacak bir Türkiye İttifakı oluşturmaya çağırıyoruz.

6- Son günlerde İBB Başkanı için hukukun siyasallaştırılması istenerek yapılan operasyonlara karşı bütün demokratik güçleri hukuk ve meşruiyet içinde dayanışmaya davet ediyoruz.

Kamuoyunun bilgilerine sunarız.

Saygılarımızla,

Milli Merkez Yönetim ve Yürütme Kurulları adına,  Hüsamettin CİNDORUK 19. Dönem TBMM Başkanı Milli Merkez Başkanı

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Bahçeli grup konuşmasında da suikasta hiç değinmedi

Çoktandır tanık olmadığımız bir siyasi cinayet işlendi geçen hafta.

Ülkü Ocakları Derneği’nin eski genel başkanlarından Sinan Ateş motosikletli bir saldırgan tarafından başından tabanca ile vurularak öldürüldü.

Ülkü Ocakları kökü hayli eskiye dayanan MHP’nin en etkili yan kuruluşlarından biri.

Bir eski başkanının suikasta kurban gitmesi bu parti için sanki hiç önemli değil.

Başta genel başkan olmak üzere tek bir partili bile açıklama yapmadı bu konuda.

Pek çok kişi Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısında bu konuya değineceğini düşünüyordu.

Yine olmadı, Bahçeli derin sessizliğini korudu.

Oysa kamuoyunda ciddi kuşkular var.

Sinan Ateş’in “içeriden” öldürüldüğüne dair giderek kuvvetlenen bir kanaat var.

Buna rağmen sürdürülen sessizlik seçime doğru işlerin çok karışacağının habercisi gibi.

Bu cinayet sıradan bir olay değildir.

İçişleri bakanlığının kimsenin zihninde şüphe kalmayacak biçimde bu olayı soruşturması ve gerçeği en kısa sürede ortaya çıkarması zorunludur.

Aynı şekilde MHP’nin de artık bir açıklama yapması gerekir.

Aksi takdirde ağır zan altında kalacaktır.

FIKRA GİBİ

Mağdur EYT’linin intikamı

İktidarın uzun yıllar direndikten sonra “Muhalefetin 7 yıldır istismar ettiği EYT’yi de biz çözdük” diye övünmesine rağmen milyonlarca kişi o kadar da mutlu değil.

Çünkü eşitlik ilkesinin göz ardı edildiği ve 8 eylül 1999’dan sonra işe girenlerin mağdur edildiği açıkça görülüyor.

Sayıları 15 milyonu aşan bu kesim “en azından kademeli bir geçiş sağlanmalı, hak yenmemeli” görüşünde.

Tabii bu kadar önemli bir konu ister istemez çok komik esprilere de neden oluyor.

Bunlardan bir tanesine çok güldüm, bakalım siz de aynı tepkiyi verecek misiniz?

Sayın Sosyal Sigorta!

Eğer beni ille de 65 yaşına kadar çalıştıracaksanız, bilin ki son yılıma girdiğimde 20 yaşında biriyle evleneceğim. Ben ölüp gittikten sonra karıma 40 yıl “dul aylığı” ödeyeceksiniz ona göre.

KOMİK

Ona tepki, buna alkış oldu mu şimdi?

Bacaklarının güzelliği ile ünlü manken Eda Taşpınar, Sultanahmet’te eskiden hapishane olan otelin içerisindeki Sultanahmet Cezaevi Camii/ Hayyatin-i Hassa Camii’nin içinde poz vermiş.

Dinci kesim kıyamet kopardı anında.

Taşpınar’ın camide böyle poz vermesi uygun mu?

Onu bilemem ama gereksiz bir davranış olmuş.

En azından bazı kesimlerin hassas davranacağını bilmesi gerekirdi.

Ancak tepkileri okurken uygulanan iyi yüzlülüğe de öfkelendim.

Efendim neymiş “Böyle duyarsız, saygısız bir hareket için insanın şuurunu kaybetmesi” gerekirmiş.

İbadethaneler kutsal yerlermiş, hangi dinden olursa olsun ibadet edilen yerlerde böyle saygısızlık olmazmış, bu insanların inançlarıyla alay etmekmiş.

Hepsini doğru kabul edelim.

Peki, şimdi bu tepkiyi gösterenler benzer saygısızlıkların dik alasını yapanlara neden hiç ses çıkarmadı?

Camide çocuklara voleybol, futbol oynatılması

Camide siyasi parti toplantı yapılması

Camide tesettür defilesi yapılması

Camide pastalı, kurabiyeli nikah kıyılması yaşanmadı mı?

Bunlar dine saygısızlık, inananlarla alay etme değil miydi?

Anlıyorum “Ama onlar bizdendi” diyorlardır mutlaka.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları