loading
close
SON DAKİKALAR

Bakanın hastanesine her türlü izin var Lösemi Vakfı’na yok

Can Ataklı
Tarih: 25.03.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Fahrettin Koca’nın kaç üniversitesi kaç hastanesi var? Hem AKP’li hem de bakan olunca yapılan her şey mübah sayılıyor!

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Hem AKP’li hem de bakan olunca yapılan her şey mübah sayılıyor!

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bakanlığının yanı sıra aynı zamanda Türkiye’nin en büyük hastaneler zincirinin de patronu.

Neredeyse her ilde mutlaka bir tane Medipol Hastanesi var.

Koca aynı zamanda bu isimle kurulan üniversitenin de sahibi.

Bu üniversite için Kavacık’ta kamuya ait koca bir tepe tahsis edildi, bu tepe hafriyatla düz hale getirildi ve otoyolun hemen kenarına devasa bir bina kompleksi dikildi.

Fahrettin Koca AKP’li olmasa hele bir de bakan olmasa böyle bir yere konup üzerine koca bir üniversite yerleştirebilir miydi?

Mümkün mü?

Fahrettin Koca’nın “Medipol” hastanelerinden biri de İstanbul Acıbadem’e konduruldu.

Vakıf arazisi olan yer 36 yıllığına Koca’ya kiralanmış. Bu arazi metro istasyonunun hemen yanı başında, gidiş geliş kolaylığı da düşünülmüş.

Her şey yasal olsa diyeceğimiz bir şey olmaz, ama öyle değil ki.

Söz konusu hastane bodrum katları otopark olmak üzere toprak üzerinde 6 kat olarak projelendirilmişken yıllar içerisinde yapılan proje tadilatlarıyla şu anda 8 kat bodrum, 12 normal kat, 2 çatı katı ve helikopter pistiyle birlikte tam 23 kata çıkartılmış, diğer bir deyişle izin verilen inşaatın 2,5 kat fazlası bir inşaat alanına yükseltilmiştir.

Ama gelin görün ki; devasa hastane binasının bodrum katları da hastane kullanımı için inşa edilince ortaya bir otopark sorunu çıkmış.

Hastanenin sahibi AKP’li üstelik de bakan olunca çare hemen bulunmuş tabii.

Hastanenin hemen bitişiğindeki yeşil alana 9 katlı otopark ve 15 katlı bir rezidans yapılması için kollar sıvanmış.

Otopark yapılacak arazi aslında karayollarına ait ama kim dinler, henüz tüm izinler alınmamış olmasına rağmen hafriyat ve ağaç kesim işlemlerine başlanmış bile.

Rezidans için ayrılan yer ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait.

İmar planında kısmen park ve kısmen de konut alanı olarak gözüken bu arazi Fahrettin Koca’nın hastanesine 30 yıllığına kiraya verilmiş.

Acıbadem sakinleri bu inşaata şiddetle karşı çıkıyor.

Bazı nedenleri ise şöyle;

Hastanelerde otopark zorunlu olduğu halde ana binaya otopark yapılmamış, bunun için başka arazi kullanılıyor, üstelik bu alan yeşil alan olarak ayrılmış.

İnşa edilmek istenen otoparkın hem Acıbadem Caddesi’nde hem de Avrasya Tüneli’nde trafik yoğunluğuna, deprem/afet gibi durumlarda itfaiye, ambulans gibi resmi araçların ulaşımına engel olacağı aşikardır.

 Acıbadem Metro Durağı’nın hemen üzerinde bulunan adı geçen otopark inşaat alanı, Acıbadem Metrosu ve çevredeki konutlar için henüz hafriyat aşamasındayken dahi tehlike arz etmektedir.

İnşaat için şimdiye kadar pek çok ağaç tahrip edilmiş, yerinden sökülmüştür; halen kalan yeşil alan üzerindeki tahribat devam etmektedir.

Bu inşaatın gerçekleşmesi sebebiyle, E-5 yanında bulunan aynı yasal statüye sahip tüm metro ve otobüs durağına ulaşım sadece dar ve uzun bir merdiven vasıtasıyla sağlanabilmiş ve bu durum engelliler ve S.Gökçen Havaalanı’na bagajlarıyla gidenler için ciddi zorluk yaratmıştır. Konaklama tesisinin inşasıyla ise yayaların buradan metro istasyonuna ve otobüs durağına ulaşımı tamamen imkansız hale gelecektir.

Mahalle halkının en yakın deprem toplanma alanı ortadan kaldırılacaktır.

BUNU YAZMAK GEREK

Bakanın hastanesine her türlü izin var Lösemi Vakfı’na yok

Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV), Türkiye’de lösemili çocuklar için bir umut ışığı.

Birçok hayırseverin katkılarıyla kurulan vakıf bugüne kadar binlerce çocuğu hayata döndüren inanılmaz çalışmalar yaptı.

Bu vakıf toplanan bağışları çok daha yararlı bir hizmete dönüştürmek için hem lösemili çocuklara hem de lösemi ile bağlantılı olan çeşitli tıbbı konularda hizmet vermek amacıyla bir hastane kurdu.

Ancak Lösante adı verilen bu hastaneye sağlık bakanlığı 7 yıldır ruhsat vermiyor.

AKP’li bakan Fahrettin Koca “Lösemi hastalarına özel hastaneyi kullanmak üzere ne kadar yatak istiyorlarsa ne kadar lösemi hastalarına özel hematolog istiyorlarsa sonuna kadar yoğun bakım dahil açığız ama lösemi hastalarının yanında, kadın-doğum doktoru, yatağı, ortopedi ve diğer branşları lösemi hastalarını istismar ederek istememeliler” diye karşı çıkıyor.

Lösev yöneticileri ise “Lösemi ve Kanser bütün dünyada MULTİDİSİPLİNER Hastalıklardır. Yani her branştan, her daldan (Endokrin, Kardiyoloji, Ortopedi, Kadın Hastalıkları, Plastik Cerrah , Radyoterapi vb.) uzman doktorun ortak tedavisi şarttır” diyerek bu karara isyan ediyor.

Sorun anladığım kadarıyla en büyük özel hastane zinciri sahibi olan Fahrettin Koca’nın kendine yeni bir rakip yaratmamak için bu hale getirildi.

LÖSEV toplumda güven kazanmış bir vakıf, böyle olunca hastanenin büyük ilgi görmesi de şaşırtıcı olmayacaktır.

Ama ne yazık ki kendi hastaneleri için devletin bütün güçlerini devreye sokmaktan hiç çekinmeyen Fahrettin Koca her şeyi ile tamamlanmış pırıl pırıl bir hastaneye “Bu sizin işiniz değil, istismar etmeyin” diyerek karşı çıkıyor.

Yeni Türkiye mantığı işte böyle bir şey.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Fahrettin Koca’nın kaç üniversitesi kaç hastanesi var?

Lösemili çocukları ve tabii özellikle yoksul aile çocuklarını kurtarmak için fedakârca çalışan LÖSEV’in kuruluş yıllarında benim de gazeteci olarak azıcık katkım olmuştu.

Bu nedenle bu vakfa karşı özel bir ilgi ve sempatim var.

Mucizeler yaratarak bugüne gelen bu vakıf devletten ve yoksul hasta çocuklardan bir kuruş katkı almadan yüzde 94’lük bir tedavi başarısı gösterdi bugüne kadar.

Şimdi bu vakıf üyeleri ve bağışçıları hastanelerinin 7 yıldır ruhsat alamamasına hayli öfkeli.

Bu nedenle sağlık bakanına bazı sorular yöneltmişler.

Bunlardan bazıları şöyle;

Şahsınızın kurucusu olduğu hastaneler zincirinin hastane, yatak, uzman doktor sayısı nedir?

İstanbul ilinde inşaatına başlanacak özel hastanelerinizin sayısı ve yatak kapasiteleri ne kadar olacaktır?

Kaç tane özel üniversiteniz ve özel tıp fakülteniz vardır. Buralarda kaç öğrenci okumaktadır?

Ankara’ da aynı isimle 2. Üniversite ve Tıp Fakültesi açıldı, yasalar nasıl izin verdi? Burada okuyan doktor adayları, hasta muayenesi ve ameliyatları internetten mi öğrenecekler? lösemili çocuğu nasıl tedavi edecek?

Ankara Çankaya’da tarihi tren GAR binaları ile büyük arazileri, Ümitköy Kavşağında- Zırhlı Birlikler yanında Atatürk’e ait vasiyeti olan yerde 550 dönümlük arazileri nasıl ve hangi irade ile bağış mı aldınız? Buralara hangi büyüklükte ve yatak kapasiteli hastaneler açacaksınız?

E-LÖSEV – LÖSANTE hastanemizin 7 senedir 200 yatağını boş tutarak, tam kapasitesini engelleyerek; kendinize ve yandaş özel hastanelere maddi kazanç yarattığınız, diğer özel hastanelere sonsuz yatak ve ruhsat vererek sağlıkta MÜŞTERİ ve RANT oluşturduğunuz açıktır.

KOMİK

Gebze’de petrol mü bulundu?

İktidar partisinin klasiklerinden biri her seçim öncesi petrol ya da doğalgaz bulunduğunun açıklanması.

Artık millet de kanıksadı bu seçim oyununu.

Bu nedenle bu seçimde Erdoğan yeni petrol veya doğalgaz bulunduğunu açıklamadı ama Gabar’daki petrol kuyularından önümüzdeki dönem yılda 100 bin varil petrol çıkacağını vurguladı.

Türkiye’nin şu anki petrol üretimi yılda 68 bin varil.

Yerel seçim öncesi petrol ya da doğalgaz müjdesi verilmiyor ama bu konudaki espriler devam ediyor.

Öneki akşam bir televizyon programına konuk olan eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner ile eski Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker arasında ilginç bir diyalog yaşandı.

Sunucunun Mehmet Metiner’e “Cumhurbaşkanının seçimden önce müjde vereceğini söylediniz, nedir bu müjde?” diye sorması üzerine Metiner “Evet müjde verecek, Gebze’de....” dediği sırada söze giren Cem Toker “Petrol mü bulundu?” dedi.

Stüdyoda kahkaha patladı tabii ama Metiner’in yüzü biraz asıldı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Rusya’da görülmemiş terör olayı yaşanırken dışişleri bakanı bakkal gezip Kurum’a oy istiyor

Rusya’da bir anlamda New York’taki İkiz Kuleler saldırısının dehşetini anımsatan bir terör olayı yaşandı.

11 kişilik bir terörist grup ellerindeki makinalı tüfekler ve patlayıcılarla bir konser salonunu basıp rastgele ateş açtı sonra da binayı yangın bombaları ile yakarak kül etti.

Benim bu yazıyı yazdığım sırada ölü sayısının 133 olduğu belirtiliyordu.

Teröristlerin tamamı olaydan 17 saat sonra sağ olarak yakalandı, IŞİD olayı üstlendi ancak bu konudaki bilgiler hâlâ çelişkili.

Terör uzmanları IŞİD’in maşa olarak kullanılmış olabileceğini ama işin arkasında başka güçlerin olduğu yolunda şüpheleri dile getiriyor.

Dünyayı ayağa kaldıran bu olay sırasında bizim dışişleri bakanımız ise İstanbul’da Erdoğan’dan aldığı talimat gereği bakkal, manav, terzi gibi esnafı ziyaret edip el sıkıyor ve “Aman oyunuzu mutlaka Murat Kurum’a verin” diyordu.

AKP’li olanlar muhtemelen “Ne yapacaktı yani bakan, terörist mi kovalayacaktı?” diye abuk sabuk bir soru sorabilir. Sonuçta dışişleri bakanının yapacağı bir şey yok elbette ama dünya diken üzerindeyken bir bakan olarak esnaftan oy dilenmeye çıkması oturduğu koltuğu hak etmediği anlamına gelir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları