Bakın 'Mücahit Arınç AKP’den istifa etti' haberi yayılınca ne oldu?
Can Ataklı; Bunlar nasıl gençler böyle?
ANALİZ
Bunlar nasıl gençler böyle?
Televizyonlarda AKP genel başkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da gençlerle buluşmasını izlediniz mi?
Ben sonuna kadar izledim.
O gençlerin halini görünce de çok üzüldüm.
Türkiye’nin geleceği bu tür gençlerle kurulacaksa vay halimize.
Hepsi “oyunu ilk kez AKP’ye ve Erdoğan’a verecek olan” gençlermiş bunlar.
AKP teşkilatları Diyarbakırlı gençleri toplamış getirmiş Erdoğan’ın huzuruna, onlar da sorular soruyorlar.
Tam bir müsamere gibi.
Gençler güya soru soruyorlar.
Oysa çok belli ki önceden verilmiş sorular, ezberletilmiş.
Orasına alıştık artık.
Anlı şanlı gazeteciler diziliyorlar televizyon ekranında Erdoğan’ın karşısına sonra saray danışmanlarının hazırlayıp verdiği soruları soruyorlar.
Hatta uçaklarda bu bile olmuyor.
Gazetecilere “sordukları” sorular ve “aldıkları” cevaplar yazılı olarak veriliyor.
Hem de dijital ortamda, hepsinin mesaj kutularına gönderiliyor soru ve cevaplar
Onlara da bu yazıları şeflerine “sordum, öğrendim, yazdım” diyerek sunmak kalıyor.
Bu nedenle gençlerin soruları öncede almalarını o kadar da yadırgamıyorum.
Ama bari gençlere “gençlerle ilgili sorular” sordurun.
İlaç için bir tanesi bile gençlik sorunları ile ilgili bir şey dile getirmedi soru sormadı.
“Biz neden işsiz kalıyoruz?” demedi biri bile.
Üniversiteleri sormadılar, genç işçileri sormadılar, çıraklığı sormadılar, spor olanaklarına ulaşamadıkları için yakınmadılar.
Hepsi kürsüye çıkıp önce Erdoğan’ı övdü, ondan sonra Erdoğan’ın muhalefeti ağır laflar söylemesine çanak tutan soruları okudular.
O gençlere hiç kızmıyorum bile.
Çünkü onların bir kabahati yok.
Bu iktidar 20 yılda dindar olmasa bile kindar nesil yaratmayı başardı.
Eğitim sistemi yerlerde süründüğü için nitelikli genç yetişmiyor, çıkarcı, slogancı, biat etmenin çıkarına daha uygun olduğunu fark eden, düşünmeyen, genel bilgisi olmadığı gibi görgüsü de olmayan bir genç türü yaratıldı.
İşte yazımın başında söylediğim “üzüldüm” sözü buradan kaynaklanıyor.
Böyle yetiştirilmiş bir gençliğin gelecekte bu ülkeye çok yararlı olmayacağı gün gibi ortadadır.
Nitekim eğitim seviyesi düştükçe maddi gücü olanların yurt dışına gitme eğilimleri de giderek artıyor.
Bunun üstüne bir de kültür, dil, görgü, bilgi açısından bugün yetiştirilen gençliğin de çok gerisinde kalan bir sığınmacı akını ile karşı karşıyayız.
Doğumlarla sayıları da hızla artan bu sığınmacıların oluşturacağı gençlik de eklenince Türkiye’nin geleceğinin iyice karanlık olduğunu söylemek yanlış olmuyor.
Ülkemize yazık ettiler.
Daha da beteri, etmeye iştahla devam ediyorlar.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Bayındır hastanesi neden 22 gündür kapalı?
Bayındır hastanesi İş Bankası bünyesindeki özel bir hastane.
Diğer özel hastanelerden önemli bir farkı, kâr amacı güdülmediği için sağlık hizmetlerinin çok daha ucuza yapılması.
Bu hastane 22 gündür kapalı.
Neden?
Çünkü densiz ve ahlaksız birkaç sağlık görevlisi sözde eğlence amacıyla yoğun bakımda konuşması bile mümkün olmayan bir hasta ile dalga geçip video çektiler.
Gerçekten ahlâksız ve insanlık dışı görüntülerdi bunlar.
Bunun üzerine birkaç saray gazetecisi hastane aleyhine bir karalama kampanyasına başladı.
İki gün içinde “kendisi de özel hastanelerin sahibi olan” sağlık bakanı, rakip bir hastaneyi kapattı.
Oysa kamuoyuna yeni sunulan videolar 2022 yılının başında hastane yönetimine karşı şantaj olarak kullanılmak istenmiş, bunun üzerine bu kişiler derhal işlerinden çıkarılmış durum adliyeye intikal ettirilmiş ve yasal yargı süreci başlamıştı.
Buna rağmen hastane hemen kapatıldı ve hâlâ kapalı.
Şu anda sadece yoğun bakım bölümü çalışıyor.
Çünkü buradaki 8 hastaya başka hastanelerde yer bulunamamış.
Dünyada, densiz birkaç personelin yaptığı rezil şakalar nedeniyle kapatılan bir hastane var mıdır bilmiyorum.
Malum iktidar İş Bankası’nı hiç sevmiyor, çünkü her şeye rağmen bağımsız bankacılık yapabiliyorlar.
Üstüne bir de sağlık bakanı zaten özel hastaneler zinciri sahibi.
Bunlar bir araya gelince saray soytarısı kimi gazetecilerin hastaneye bu kadar saldırmalarının bu nedenlerle olabileceği şüphesi de artıyor.
ÇOK GÜLDÜM
Bakın “Mücahit Arınç AKP’den istifa etti” haberi yayılınca ne oldu?
Şanlıurfa milletvekili Ahmet Eşref Fakıbaba’nın hem AKP’den hem milletvekilliğinden istifa etmesi sonra da İYİ Parti’ye katılacağını açıklaması siyaseti bir anda dalgalandırdı.
Ankara kulisleri hemen “yeni istifalar varmış” dedikodularıyla doldu taştı.
Gündeme dün düşen isim ise Bülent Arınç’ın oğlu İstanbul AKP milletvekili Mücahit Arınç oldu.
Sosyal medyada Mücahit Arınç’ın istifa ettiği ve İYİ Parti’ye geçeceği söylentisi çıkınca saray trolleri anında harekete geçti.
AKP artık “FETÖ’cülerden” tamamen kurtuluyordu.
Temel görüş buydu ve bir anda çok sayıda tweet atıldı.
Ancak bir süre sonra önce Bülent Arınç ardından da Mücahit Arınç açıklamalar yaparak istifa haberinin gerçek olmadığını söylediler.
“FETÖ’cüler partimizden gidiyor” tweetleri de bir anda kesildi tabii.
Böyle ikiyüzlülük de zor bulunur.
Ama merakım şu; Mücahit Arınç, istifa dedikodusu çıkması üzerine FETÖ’cü ilan edildi. Arınç gerçekten FETÖ’cü mü, yoksa AKP artık refleks olarak her karşı çıkana, istifa edene ve eleştirene bu damgayı mı vuruyor?
ŞAŞIRDIM
Bakın bakalım TOGG’un sahibi kimmiş?
Gemlik’te kurulan elektrikli otomobil fabrikası 29 Ekim’de törenle açılacak.
TOGG markasıyla araç üretecek fabrikanın açılışını AKP genel başkanı Erdoğan yapacak.
Açılış törenine CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener de davet edilmişler.
Meral Akşener yoğun programı olduğu için katılamayacağını ama yetkili bir ismin törende partisini temsil edeceğini söylemiş.
Kılıçdaroğlu ise “Bu bir ticari şirketin açılışı, davet şirketten gelse katılırdım ama daveti Erdoğan yapıyor, bu da olayı bir siyasi şova çevireceğinin göstergesi bu nedenle katılmıyorum, fabrikayı daha sonra ziyaret edeceğim” demiş.
Sonunda günlerdir üzerinde durduğum konu açıklığa çıktı galiba.
“TOGG’un sahibi kim?” diye sormuştum. Hürriyet’in saray emrindeki yazarı “Bazıları yerli otomobil deyince hep karşı çıkar böyle tezvirat yapar” diye yazmıştı.
Sonra da yazısına beş babayiğit denilen şirketlerin “açılışa hazırız” tweetlerini koyarak “İşte sahipleri bunlar” demişti.
Ancak şimdi ortaya çıkıyor, bu beş babayiğit denilenler göstermelik isimler.
Dünyanın neresinde özel şirkete ait bir fabrikanın açılış törenini cumhurbaşkanlığı düzenler.
Cumhurbaşkanları açılış törenine katılır ve açılışı yapar ama sahibi gibi davetin de sahibi olmaz.
Tabii gerçekten sahibi değilse.
ŞAKA GİBİ
Günün esprisi Ahmet Hakan’dan geldi
İnanın bayılıyorum şu Hürriyet’in Ahmet Hakan’ına.
Birkaç kez söylemiştim, kendini tanrı yazar gibi gören Ahmet Hakan, var onun gibi birkaç tane daha.
Bu yazarlar kendilerini herkesin üstüne koyarlar.
Aşağıda insanlar vardır, bir kısmı bir tarafta bir kısmı öteki taraftadır.
Tanrı yazarlar her gün bir yazıda bir tarafa diğer yazıda öteki tarafa hak verir, bir gün birini öteki gün diğerini eleştirir.
Gerçi Ahmet Hakan’ın fiyakasını bizzat AKP genel başkanı Erdoğan canlı yayında bozmuştu.
Yine Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi’nin bir sorusu üzerine Erdoğan “yazar sizsiniz, gereğini yapacaksınız” demiş ardından Ahmet Hakan’a dönerek “Ahmet bey ne güzel gereğini yapıyor zaten” diye eklemişti.
Şimdi bu Ahmet Hakan dün bir yazı yazmış.
Hakikaten şaka gibi.
Bir insan oturur da nasıl böyle bir yazı yazar, etrafından, en azından kendi meslek dünyasından hiç mi çekinmez?
Bakın ne demiş Ahmet Hakan yazısında?
Türkiye’de gazeteciler, uzun bir süredir resmen ve alenen ikiye ayrılmış durumda:
BİR: İktidar destekçisi gazeteciler.
İKİ: Muhalefet destekçisi gazeteciler.
Bizim gibi arada kalanlar ya da arada kalmaya özen gösterenler ise her gün sopa yiyor.
Vallahi bravo.
Bu kadar pişkinlik de bir marifet çünkü…
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları