loading
close
SON DAKİKALAR

Bayram benim neyime...

Can Ataklı
Tarih: 18.08.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazdı, ''Hepimize iyi bayramlar da, bayram bizim neyimize?''

Yarın bayram. Hepimizin mutlu, sevinçli, umutlu olması gerekiyor. Oysa bu bayram bildiğimiz bayramlar gibi değil.

Acılar, korkular, endişeler, umutsuzluklar milyonları sarıp sarmaladı.

Bir de üstüne yıllardır atılan kin ve nefret tohumları her gün daha da filiz veriyor, baş gösteriyor.

Terör can alıyor: Terör her gün bir bazen birkaç fidanı daha koparıyor. Anaların, babalaların, eşlerin, kardeşlerin, sevgililerin, dostların arkadaşların yüreğine her gün ateş düşüyor. Sorunu çözmek durumunda olanlar ise “hadlerini bildirmekten” veya “son çırpınışlardan” o da olmadı “barışa vurulan darbelerden” söz ederek günü kurtarıyor. Bir milletvekilini bile kaçırma cesareti bulan teröristler ise devletle adeta alay ediyor.

Gazeteciler hapiste: Yüzü aşkın gazeteci mesleklerini yaptıkları için hapishanelerde süründürülüyor. Dışarıdaki meslektaşlarının önemli bir bölümü ya sessiz kalıyor ya da “zaten onlar gazeteci değil ki” zırvalarını fikir diye sunup, beğenmedikleri yazıları ortaya saçarak bunları birer suç delili gibi göstermeye çalışıyor.

Aydınlar mahpus: Yüzlerce aydın, yazar, akademisyen, üniversite rektörü hiçbir kanıt olmadığı halde sırf bugünkü iktidar beğenmediği için yıllardır mahpus tutuluyor. Ne haklarında telefon konuşması dışında bir kanıt sunulabiliyor ne de yaptıkları savunmalar ciddiye alınıyor. Hepsi her gün karalanıyor, aşağılanıyor, itibarsızlaştırılıyor.

Askerler rehin: Uydurma belgelerle hapse atılan yüzlerce subay iki yıldır hapishanelerde rehin gibi tutuluyor. Mesleki kariyerleri, gelecekleri, aileleri, ruh dengeleri altüst ediliyor. Hepsi Türkiye’ye şanla şerefle hizmet etmiş yüzlerce subay “terörist, darbeci, hain, PKK işbirlikçisi” gibi saçma suçlamalarla savunma yapmaya zorlanıyor.

Ya binlerce öğrenci: 2 binin üzerinde öğrenci sırf parasız ve eşit eğitim istedikleri için sanki bir terör örgütünün militanıymış gibi suçlanarak hapishanelerde çürütülüyor. Gencecik insanların gelecekleri iktidarın “dindar yetiştiremedik bari burunlarını sürtelim” zihniyetinin kurbanı olarak haklarındaki acı kararı bekleyerek ömür tüketiyor.

Savaş burnumuzda: Global güçlerin egemenlik siyasetlerinin peşine takılıp neredeyse tüm komşularımızla “düşman” hâle getirildik. Düne kadar “höt” dememizden bile çekinen Suriye- Irak gibi ülkeler şimdi bize kafa tutuyor. Savaş burnumuzun dibine geldi. Bir küçük kıvılcım bile ülkemizi ateş topuna çevirebilir. Kamuoyuna ise hiç bilgi verilmiyor.

Kin tohumları: İktidar güya ayırımcılığa karşı olduğunu söylüyor ama etnik ve mezhepsel farklılıklar sürekli ve ısrarlı biçimde körükleniyor. Kimi bölgelerde inançlarından dolayı insanlar fişleniyor, evlerine işaretler konuyor. Kin ve nefret tohumları sinsice etrafa saçılıyor, insanlar korku ve endişe içinde düşmanlığa itiliyor.

İşlerinden olanlar: Hakkını ararken iktidarla ters düşen işinden oluyor. “Açlıkla terbiye” zihniyeti neredeyse iş hayatının bir parçası oldu. Sadece THY’den sırf yöneticilerin şahsi hırsları nedeniyle atılan 305 kişinin perişan edilmesi bile yürekleri yeterince sızlatmıyor mu? Görüşleri nedeniyle işsiz kalan gazetecileri saymıyorum bile.

Alay ediliyor: Ülkeyi yönetenler başları her sıkıştığında milyonlarla alay edercesine açıklamalar yapıyor. Kimi trafik çözümü için herkesi tatile gitmeye çağırırken, kimi ölümlere neden olan biber gazının aslında zararsız bitki özlü bir nesne olduğunu söylüyor. “Üç Mehmet şehit oldu diye” cümleler kuranlar, sözleri kayıtlarda olduğu halde “Ben böyle söylemedim” diyebiliyor.

Eee o halde: Bütün bunların yaşandığı bir ülkede “İyi bayramlar” temennisi laftan öte bir anlam taşır mı? Aslında yaşadıklarımıza bakınca hepimizin “Bayram benim neyime?” demesi gerekmiyor mu? Evet, hepimize iyi bayramlar da, bayram bizim neyimize? 

*****


Kısa tatilli bayram belki eski havayı canlandırır 

Vallahi ne yalan söyleyeyim, bayram tatilinin kısa olmasına çok seviniyorum. Bayramın ilk günü tatil gününe denk geliyor.

Yanisi şu ki, 8-10 günlük tatillerdeki gibi herkes bir taraflara kaçamayacak.

Sadist bir duygu gibi gelebilir ama “oh olsun” diyorum içimden.

Gerçi yine yüz binlerce kişi işini uydurup tatilini uzattı tabii de, bu yıl büyük bir kitle “mecburen” bulunduğu yerde kaldı.

İşin iyi tarafı şu; bayramları tatil olarak algıladığımızdan, bayramın bizlere kattığı o manevi değerleri unutmuştuk. Ne aileler bir araya geliyordu, ne büyüklerin gönlü yeterince alınabiliyordu.

Kısa tatil, kimbilir, belki içimizdeki bu duyguyu yeniden yeşertir.

*****


Bu ne ya? 

Başlık biraz amiyane oldu. Özür dilerim ama başka söz bulamadım.

CHP yönetimi “kafayı yedi galiba.” Bu da amiyane oldu ama başka tanım bulan varsa beri gelsin.

Kendilerine “yeni” diyen CHP’nin “yeni” yönetimi “dinci” kesime bir iftar verdi. Neymiş, “CHP’nin dinle arasında bir sorun yokmuş” da bunu göstermek istemişler.

CHP’nin yeni yönetimine şunu söylemek isterim.

CHP kitlesi bu ülkenin insanıdır. Tamamına yakını Müslümandır. Dini vecibelerini, ibadetlerini en az CHP’ye oy vermeyen herkes kadar yerine getirir. Herhangi bir CHP’linin dinle hiçbir sorunu yoktur. CHP’nin “seçmen kazanacağını zannederek” AKP gibi davranması, dini gösteriler yapması saçmalıktan öte bir şey değildir.

AKP ile CHP’nin elbette farkı vardır. Ama bu fark inançlar konusunda değildir. Her CHP’li en az bir AKP’li kadar inançlıdır.

Fark, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılıktadır.

CHP’lilerin tamamı laiktir, ama her inanca saygılıdır, kendi inancına ise ölümü pahasına sahip çıkar. Tahammül edemediği, Atatürk ilke ve devrimlerinin yıpratılması, ülkemizin yeniden Orta Çağ karanlığına çekilmesi, bilimsellikten uzaklaşılmasıdır.

“Yeni” CHP’nin yöneticileri “dindar” göründüklerinde AKP’den oy alacaklarını zannediyorlarsa fena halde yanılıyorlar. “Dindar” oldukları için AKP’yi tercih edenler aslı varken neden başkasına gitsinler ki?

Sadece yandaş gazetecileri bir iftar sofrasında toplayıp masanın başına din adamlarını oturtarak bundan “olumlu manzara” çıkarmayı düşünmek zavallılıktır. Nitekim iftarın özel konuklarından Ali Bulaç’ın “Bu manzara Erbakan’ın Başbakanlık Konutu’ndaki iftarını andırıyor, sonra başına neler geldiğini unutmayın” esprisi herhalde bunun en güzel kanıtıdır.

CHP “yeni Türkiye’de!” ancak dindar görünerek oy toplama hevesinden vazgeçmeli, Atatürk’ün çizdiği, çağdaş, laik, aydınlık yola dönmelidir. Atatürk’ün çizdiği o ışıklı yolda inançların baş köşede olduğu gerçeğini de bilmelidir.

*****


Binlerce teşekkür 

Her ne kadar “bayram benim neyime” diyorsam da bayramlar benim için de çok özel ve önemli günler. İçimiz kan ağlasa da birlik ve sevgiyi sağlayan bayramların nimetlerinden yararlanmalıyız.

Bu vesile ile telefon, SMS, e-posta ve kart göndererek bayramı kutlayan bütün okurlarıma dostlarıma, arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.

Bu arada, bu bayram çok çikolata geldi. Hepsini birden yiyemeyeceğime göre mahallemdeki çocuklar yaşadı demektir.

Hepinize binlerce teşekkürler.

Bütün olumsuzluklara rağmen yine de iyi bayramlar.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları