loading
close
SON DAKİKALAR

Be ahlaksızlar, be adiler be namussuzlar

Can Ataklı
Tarih: 02.03.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Ahmet Ercan, halkı tahrik etti öyle mi?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Ahmet Ercan, halkı tahrik etti öyle mi?

20 günü aşan deprem sürecinde yaşadığımız en absürt olaylardan biri deprem uzmanı Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın gözaltına alınması oldu.

Gerekçe de çok komik.

Ahmet Ercan attığı tweetlerle “halkı tahrik etmiş, kin ve nefret saçmış.”

Ercan’ın “sakıncalı” görünün iki tweeti şöyle;

“İlk iki gün asker inmediği için korumasız kadınlara tecavüz edilmiş.”

“Yakınlarını yitiren genç kızlar, imam nikahı ile evlendirilerek, kim olduğu belirsiz kişilerce alınıp götürülüyor, sorun çok büyük.”

Büyük bir ihtimalle “bir duyarlı sayın muhbir” kişi, bu tweetleri CİMER’e göndermiştir.

Onlar da “Yakaladık şimdi seni Ahmet Efendi” diyerek savcılığa duyurmuştur.

Savcılık ne yapsın, emir yukarıdan geliyor, Ahmet Ercan için hemen soruşturma açmış.

Bu bilim insanı deprem bölgesinde incelemeler yaparken Elazığ’da “yakalanmış” ve polis merkezine götürülmüş.

İlk ifade poliste alındıktan sonra mahkemeye sevk edilmiş.

Hakim, Ahmet Ercan’ın halkı kin ve nefrete sürüklendiğine ikna olmuş, bu nedenle tutuksuz yargılanmasına karar vermiş.

Deprem günlerinin sözü en çok dinlenen bilim insanı “yurtdışına çıkış yasağı” ve “adli kontrol” koşulu ile serbest bırakılmış.

Sanki bu bilim insanı kaçacak, inanılır gibi değil.

Ama burası AKP Türkiye’si.

Kendi deyimleriyle “yeni Türkiye” olduğu için bunlar çok normal.

Övgün Ahmet Ercan jeofizik alanında Türkiye’nin yetiştirdiği nadir bilim insanlarından biri.

Attığı tweetler bizzat depremin ilk günlerinde, olay yerinden aldığı bilgi ve izlenimleri yansıtıyor.

Suç yok.

Tahrik yok.

Karalama veya hakaret yok.

Bir uyarı var.

Ama AKP iktidarı her türlü uyarıdan rahatsız olduğu ve en önemlisi Prof. Dr. Ercan, “kendilerinden olmadığı” için anında eyleme geçiyor.

Yıldırmak, korkutmak, sindirmek için elinden geleni yapıyor.

Ahmet Ercan’ın tweetlerinde bir tahrikkin ve nefret unsuru yok.

Ancak korkunç depremin ilk günlerinde hiçbir varlık gösteremeyen, deprem konusunda gerek insan gücü gerek bilgi ve birikim gerek araç ve teçhizat açısından en güçlü kurum olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni devreye sokmayan, devletin gücünü sahada gösteremeyen iktidar mensuplarının söylemlerinin çoğu ise halkı kin ve nefrete iten, aşağılayan, ötekileştiren ifadelerle doluydu.

Deprem sabahı canı yandığı, canlarını yitirdiği ve elinden hiçbir şey gelmediği için haykıran, isyan eden insanlara “ahlaksız, şerefsiz, namussuz, adi” diyerek televizyon ekranlarından tüm ülkeye seslenenler ise halka karşı kin ve nefret saçmaktan dolayı suçlanmıyor/ suçlanamıyor.

AKP iktidarı ayıplarına bir yenisini daha ekledi.

Sorun bu kadar basit.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Be ahlaksızlar, be adiler be namussuzlar

Korkunç deprem ve ardından yaşanan dramatik olaylar iktidarın kimyasını tamamen bozdu.

Saray çevresi depremin ilk anından itibaren bütün güçlerini “Bu depremden kendilerine bir pay çıkarmaya” adadılar adeta.

Halkın çığlıklarını, yardım taleplerini duymazdan gelerek “Ahlaksızca, adice, namussuzca saldıranlardan hesap soracağız, defterimize not ettik, günü gelince bunları açacağız” dediler.

Ardından 200 bin kişilik trol ordusunu harekete geçirdiler.

Depreme uğrayanların isyanlarını, çığlıklarını “Bunlar yalan, devletimiz bütün gücüyle ilk andan deprem alanlarındaydı, asker anında yardıma koştu, herkese 10’ar bin lira dağıtacağız, bir yılda evleri bitireceğiz, her şey eskisinden de güzel olacak” propagandası ile bastırmaya çabaladılar.

Trol ordusu özellikle yoksullaştırılmış ve cahilliğe itilmiş halkın üzerinde etki yaratabilmek için yine geçmişi karalama, suçu 21 yıldır iktidarda olmalarına rağmen daha önceki dönemlere atma yarışına girdiler.

Sosyal medyada büyük bir algı operasyonu başlattılar.

Örneğin burada fotoğraflarını gördüğünüz sözde “kıyaslama” görüntüleri üzerinden Erdoğan’ı korumaya kalktılar.

Bugün ile 100 yıl öncesinin fotoğraflarını yan yana koyup kendi karanlık zihinlerine göre güya “eleştiri” yapıyorlar.

Cahil cesareti denir buna.

Bu tipler bir lidere “humma” seviyesinde bağlanırlar.

Eziktirler ve intikam hisleriyle doludurlar.

“Cahilim ama güç bende” diyebilmenin kompleksine kapılmışlardır.

Kendilerinden yüksek gördüklerine had bildirmenin dayanılmaz keyfini yaşarlar.

Bunlara söylenecek şey ancak şu olur:

“Be ahlaksızlar, be adiler, be namussuzlar.”

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Şimdi de “kentsel dönüşüme” sarılıp suçu muhalefete atıyor

Seyircinin sokulmadığı AKP grubunda konuşan Erdoğan, konuşmasının büyük bölümünü kentsel dönüşüme ayırdı.

Söylediğinin özü şu; “Biz kentsel dönüşüm için çok çaba harcadık, bazı yerlere başardık, ama bu muhalefet hep önümüze çıktı, eğer bu engellemeler olmasaydı depremde bu kadar kayıp olmayacaktı.”

Yani depremde yerle bir olan kentlerde ölenlerin sorumlusu asla iktidar değil.

Ölümlerin sorumlusu muhalefet.

İnsaf yani.

Kentsel dönüşümle depremin bir ilgisi yok.

Kentsel dönüşüme karşı çıkanlar “depreme dayanıklı evler yapılmasın” demedi.

Bu bölgede oturanlar haklarının gasp edilmesine karşı çıktılar.

Bazı saray müteahhitlerinin sırf rant uğruna kendilerini evlerinden etmelerine isyan ettiler.

Yargı kentsel dönüşüm kararlarına engel olduysa bu nedenle karar aldı.

Şimdi depremin altında kalıp suçu yine muhalefete atmak belki AKP militanlarının hoşuna gider ama başta kentsel dönüşüm alanlarında yaşayanlar olmak üzere bu milletin kandırılması artık zordur.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Kızılay Kılıçdaroğlu’nun restini göremedi

Kızılay hedef tahtasında.

Nasıl olmasın ki?

Türkiye’nin en eski hayır kurumu AKP’nin elinde bir holdinge dönüştürülmüş.

Başındaki sözde yöneticiler anormal maaşlar ve huzur hakları alıyorlar.

Kurum yardım konusunu bir kenara bırakmış işi ticarete dökmüş.

Deprem anında bile çadır satarak para kazanmayı düşünüyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bu büyük kurumu bu hale getirenlere ağır eleştirilerde bulundu.

Sonra da rest çekti.

Şunu dedi; “Kızılay’ın elindeki çadırlara talibiz, hepsini para verip satın alacağız ve depremzedelere göndereceğiz”

Ben de salı akşamı Flashhabertv’de “Erdoğan’a gün doğdu, şimdi Kızılay başkanına talimatı verir, onlar da bütün çadırları CHP Genel Merkezi’nin önüne yığar “verin paramızı” derler” dedim.

Ancak sonra düşündüm bu mümkün değil.

Çünkü Saray ve Kızılay bu resti göremez.

Kızılay CHP’ye çadır satmaya kalktığı an depolarında çok sayıda çadır olduğu ortaya çıkar ki, bu daha büyük rezalet olur.

KOMİK

Bu plaka da değişecek mi?

Maçlarda “Hükümet istifa” diye bağırılmasına çok sinirlenen MHP Genel Başkanı Bahçeli, Beşiktaş’tan istifa ettiğini açıklamıştı.

Daha sonra “Artık Karagümrük taraftarıyım” diyen Bahçeli, Galatasaray’ı da uyararak “Bu maçta da bağırırlarsa maçların seyircisiz oynanmasına isteyeceğiz” diye konuşmuştu.

Bahçeli antika arabalara olan merakıyla da tanınıyor.

Birkaç eski arabası olduğu biliniyor.

Bunlardan birinin plakası da özel.

Bahçeli Beşiktaşlı olduğunu göstermek için 06 BJK 006 plakasını almış.

Merak ediyorum acaba Bahçeli bu plakayı da değiştirecek mi?

NOT: Yanlış anlaşılmasın, Bahçeli’nin MHP Genel Başkanı olarak kullandığı bütün makam araçlarının plakasının harfleri MHP. Hatta bazı antika arabalarında da MHP plakası var. Ama bir tanesinde BJK harfleri var.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları