loading
close
SON DAKİKALAR

Benim için buruk bir Öğretmenler Günü

Can Ataklı
Tarih: 24.11.2019
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı-Korkusuz

Can Ataklı: Ancak bu yıl ilk kez bir Öğretmenler Günü benim için buruk geçiyor.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Sizin önünüzde kimse böyle eğildi mi?

İktidar iyice panikte. Biliyor ki oyları eriyor. Şu sıralar belki ite kaka yine birinci parti çıkacağına güveniyor ama o şatafat günlerinin sona yaklaştığının da bilincinde. Bu nedenle yine “türban” silahını ortaya çıkardılar. Gerginlik ve milleti birbirine düşürmekten nemalanmayı planlıyorlar yine. Peki türban gerginliğini yaratmayı nasıl becerdiler? AKP’nin bir kadın milletvekili CHP’lilere “Dış politika diyorsunuz ya; Bülent Ecevit değil miydi Clinton’un karşısında el pençe duran?” diye bağırması üzerine CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç “Bu kadına haddini bildirin” dedi. Ecevit’in Merve Kavakçı için söylediği bu cümlenin kullanılması AKP’lileri ve yandaş tetikçileri harekete geçirdi. Türban gerginlik yaratmanın bahanesi aslında, AKP’nin asıl endişesi Türkiye’nin bütün itibarını yok edilmesinin, Amerika önünde iki büklüm hale gelinmesinin halk tarafından görülmesi. Bu nedenle bağırıp çağırıyorlar. Ecevit’in Clinton önündeki fotoğrafının nasıl bir düzmece olduğunu defalarca anlattık, ama AKP takımı bu konuyu istismardan vazgeçmiyor. O halde bir fotoğraf daha sunalım. Yine Ecevit var. Ayakta duruyor. Karşısında yine Amerikan Başkanı. Tam anlamıyla iki büklüm olmuş. Sizin önünüzde böyle eğilen bir Amerikan başkanı oldu mu hiç? (NOT: Ecevit’in Clinton’la fotoğrafı otomatik makine ile çekilen 100’e yakın fotoğraf arasından böyle bir enstantane bulunarak servis edildi. Bush’un eğilmesi ise o sırada koltuğa oturmak için hazırlık yaptığı sırada saniyenin onda birinde gerçekleşen bir enstantane.)

 

 

KOMİK

Peki ben başkan olarak ne yapacağım yahu?

CIA, Pentagon ve FBI yeni Başkanı bilgilendirmeye  gelir

Trump : IŞİD’i hemen yok etmeliyiz. Gecikme olmasın.

CIA: Yapamayız efendim. IŞİD’i biz kurduk.

Trump : Onları Demokratlar (Obama’nın seçildiği parti) kurdu.

CIA : Hayır efendim, IŞİD’i biz kurduk. Onlar olmazsa beleş doğalgazı kimden alacağız?

 

Trump : Pakistan’a yardım etmeyin. Bırakın,  o sorunla Hindistan ilgilensin.

CIA : Onu da yapamayız.

Trump : O niyeymiş?

CIA : Hindistan, Belucistan’ı Pakistan’ın elinden alır.

Trump : Bize ne?

CIA : Hindistan, Keşmir’de barışı sağlar. Silahlarımızı almayı bırakır. Süper güç olma yolunda ilerler. Hindistan’ı Keşmir’de meşgul etsin diye Pakistan’ı desteklemek zorundayız.

Trump : Tamam ama Taliban’ı yok etmek zorundasınız.

CIA : Efendim onu da yapamayız. 80lerde Rusya’yı kontrol etmek için Taliban’ı biz kurduk. Şimdilerde Pakistan’ı meşgul ediyorlar, nükleer çalışmalarına fırsat vermiyorlar.

Trump : Orta Doğu’daki terörü destekleyen rejimleri yok etmeliyiz. Suudilerle başlayalım.

Pentagon : Efendim onu da yapamayız. O rejimleri de biz kurduk çünkü petrollerini somuruyoruz. Oralarda Demokrasi olmasına müsaade edemeyiz yoksa petrollerini kendileri kullanmaya baslar ve buna izin veremeyiz.

Trump : O zaman İran’a girelim.

Pentagon : Onu da yapamayız efendim.

Trump : O niye?

CIA : Onlarla iletişim halindeyiz efendim.

Trump : Ne? Neden?

CIA : Çünkü içinde gizli bilgilerimizin olduğu İnsansız Hava araçlarımızın bazıları onların elinde ve geri almaya çalışıyoruz. Egem saldırırsak, bu bilgiler Rusların eline geçer ve Rusya bizi yok eder, dostumuz IŞİD’e Suriye’de yaptıkları gibi. Ayrıca İsrail’i hizada tutmak için de İran’a ihtiyacımız var.

Trump : O zaman bırakın da Irak’ı yeniden işgal edelim.CIA : Efendim dostlarımız (IŞİD) zaten Irak’ın 3’de 1’ini ellerinde bulunduruyor.

Trump : Niye tamamı ellerinde değil?*

CIA : Irak’ın Şii hükümeti sayesinde de IŞİD’i hizada tutuyoruz.

Trump : Müslümanları ABD’den kovuyorum.

FBI : Onu da yapamayız.

Trump : Niye?

FBI : O zaman kendi insanımızın çekineceği bir şey kalmaz, korkusuz olurlar, yönlendiremeyiz.

Trump : Bari kaçak mültecilerin hepsini sınırımızın güneyinden kovalım.

Sınır Güvenliği : Maalesef yapamazsınız efendim.

Trump : Sebep?

Sınır Güvenliği : Eğer kaçak mültecileri kovarsak, duvarı (Meksika – ABD sınırına yapma sözü verdiği) kim inşa edecek?

Trump : H1B vizesini (ABD çalışma vizesi. Göçmenler bu vizeyi alarak Amerika’ya gidip Yeşil Kart yani ABD vatandaşlığına başvurma hakkı elde ediyorlar) yasaklıyorum.

ABD Vatandaş ve Göçmenlik Bürosu : Onu da yapamazsınız.

Trump : Niye?

Personel Müdürü : Eğer yaparsanız Beyaz Saray’ın Hindistan’da bulunan Silikon Vadisi’ndeki operasyonlarına dışardan kaynak bulmamız gerekir.

Aldığı cevaplardan ötürü bolca terleyen

Trump : Lan o zaman benim Başkan olarak ne yapmam gerekiyor?

CIA : Beyaz Saray’ın keyfini çıkartın efendim!

Gerisiyle biz ilgileniriz.

Bu yazıyı soysal medya gruplarında gördüm. Büyük ihtimalle Trump’ın başkan olduğu sıralarda yazılan Amerikan kaynaklı bir mizah yazısı.

Ama geçen yıllar durumun aynen böyle olduğunu gösteriyor herhalde değil mi?

BUNU YAZMAK GEREK

Benim için buruk bir Öğretmenler Günü

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü.

Geçmişte bana emeği olan ve hâlâ yaşayan öğretmenlerim başta olmak üzere tüm gerçek öğretmenlerin bu önemli gününü kutlarım.

Her yıl öğretmenlere olan büyük saygım nedeniyle 24 Kasım’da mutlaka bir yazı yazarım.

 

Tabii anne babamın çok uzun yıllar “öğretmen yetiştiren öğretmenler” olmasının da bunda payının olduğunu söylemeliyim.

Bu nedenle 24 Kasım Öğretmenler Günü benim için anne-babama da sevgi ve saygımı göstermeye çalıştığım gün oldu hep.

Ama önce bundan 5 yıl önce bu kural bozuldu.

Çünkü babamı kaybettim.

5 yıl boyunca 24 Kasım’larda babamı hatırlayarak annemi de unutmayarak öğretmenlere bu anlamlı günde saygılarımı sundum.

Ancak bu yıl ilk kez bir Öğretmenler Günü benim için buruk geçiyor.

Çünkü bu yıl içinde annemi de kaybetmiştim.

Bu Öğretmenler Günü’de ona önce yazıyla saygımı sunmak sonra da gidip elini öpmek mümkün değil.

Bu güzel günde öğretmenlik gibi kutsal bir görevi hakkıyla yerine getiren, bu ülkenin gelişmesi, ilerlemesi, aydınlanması için bütün zor koşullara ve vahşi eğitim dayatmalarına rağmen fedakârca çalışan tüm öğretmenleri kutlar saygı ve sevgilerimi sunarım.

ÇOK GÜLDÜM

Üç Pazar fıkrası

Tabii ki yine Yıldırım Tuna’dan geldi. Birlikte okuyalım;

Randevuevi kokusu…

Birbirleriyle ölesiye kavgalı iki adam aynı anda aynı berbere sakal tıraşı olmaya gitmişler. İkisi de yan yana oturmuşlar, ikisinin de tıraşı aynı anda bitmiş. Berberlerden biri adama losyon sürmek isteyince “Sakın bana sürme ” demiş adam, “Yengen şimdi randevuevinden geldiğimi düşünür!”

Diğeri “Bana sür ” demiş, “Benim karım randevuevinin kokusu nasıldır bilmez.”

Kaynanaya iyi geceler

Karı-koca cumartesi gecesini dışarıda geçirmek üzere hazırlanmışlar, ışıkları söndürmüşler, telesekreteri açmışlar, kuşun kafesinin üzeri kapatılmış, kedi arka bahçeye bırakılmış, yan duraktan taksi gelmiş, tam kapıyı kilitleyip çıkacaklarken kedileri kapı aralığından tekrar içeri eve girmiş…

Evde kimse yokken kedi kuşu yemeye çalıştığı için evde kalmasını istememişler, kadın taksiye, adam da eve kediyi tekrar dışarı çıkartmaya gitmiş.

 

Bu sırada taksi de gelmiş ve kadın bindikten sonra “Ne olur ne olmaz” diye düşünüp şoför evin bütün gece boş olduğunu bilmesin diye “Kocam da şimdi geliyor” demiş, “Anneme iyi geceler demeyi unutmuş, o da çok kırılır bu tip şeylere, onun için gitti..”

Birkaç dakika sonra kocası da taksiye binmiş.

“Beklettim özür dilerim” demiş nefes nefese, “Aptal fahişe geleceğimi bildiği için yatağın altına saklanmış, elbise askısı ile dürte dürte zar zor dışarı çıkardım, kaçmaya çalışınca ensesinden yakaladım, beni o cadı tırnaklarıyla tırmalayıp zarar vermesin diye battaniyeye sardım, vurdum kıçına tekmeyi biz gelene kadar arka bahçede beklesin şıllık.”

Şoför, park ettiği yerden çıkarken öndeki arabaya bindirmiş..

50 dolar

Polis müfettişi incecik güzel sekretere sormuş, “Patronun neden kendisini pencereden aşağı attı” diye…

“Bilemiyorum.” demiş fıstık kız, “Bana her zaman çok iyi davranırdı. 2 ay önce bana çok pahalı bir vizon kürk aldı, geçen ay da spor bir araba. Bugün 3 karatlık çok kıymetli pırlanta bir yüzük hediye etti ve bana sahip olabilmek için daha ne bedel ödemesi gerektiğini sordu.”

Polis yine sormuş; “Peki, sen ne cevap verdin?”

Genç kız biraz utanarak cevabı vermiş; “Ben sadece ‘Ofisteki diğer adamlar gibi bir saatliğine 50 dolar verseniz yeter’ dedim!”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları