loading
close
SON DAKİKALAR

Bir bakanın bunu yapmaya hakkı yok

Can Ataklı
Tarih: 01.02.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kürsüde Erdoğan’a çocuğu göstererek “Efendim bu çocuk bizim Melis’te çalışan A’nın torunu, bakın size bir şey anlatmaya çalışıyor” diyor. Bunun üzerine Erdoğan görevlilere işaret ederek, “Şu çocuğu getirin” diyor.

ANALİZ

Erdoğan’a “çocuk şovu” sansürü

Erdoğan Trabzon’da kürsüde konuşuyor.

Yanında birkaç bakan ve kimliklerini bilemediğim kadınlı-erkekli bir grup.

Erdoğan, bir çocuğu çağırıyor yanına.

Çocuk Erdoğan’a sarılarak bir şeyler söylüyor.

Sonra Erdoğan onu halka doğru döndürüyor.

Çocuk el sallarken, arkadan biri kocaman bir oyuncak araba sokuşturuyor.

Çocuk arabayı kucağına aldıktan sonra bağırarak, “Bay Kemal, cumhurbaşkanı amcama bir şey yapamazsın” diyor.

Erdoğan bunun üzerine çocuğun omuzuna vuruyor.

Çocuk dönüp bakınca eline mikrofonu veriyor.

Çocuk “Bu Bay Kemal var ya, hain hain” diye haykırıyor.

Başta Erdoğanbakanlar ve oradaki zevat, çocuğu gülerek izliyor.

Sosyal medyayı izleyenler bu anlattığım sahnenin görüntülerini mutlaka izlemişlerdir.

Buna karşı sosyal medyaya girmeyen, haberleri televizyon ve gazetelerden izleyenler ise bunu görmediler.

Çünkü Erdoğan tıpkı camideki konuşmasında olduğu gibi yine sansürlendi.

Sanıyorum sarayın iletişim işlerine bakan adamı Fahrettin Altun yine saraya bağlı bütün gazete ve televizyonları aradı ve “Bu konuşma yayınlanmayacak” emrini verdi.

Nasıl anlıyorum bunu?

Erdoğan’ın Trabzon mitingindeki bu korkunç görüntüler sosyal medyada en çok izlenen görüntüler olduğu halde dünkü saray gazetelerinin hiçbirinde yoktu.

Önceki gece saray medyasının televizyonlarında da bu sahne hiç yer almadı.

Erdoğan’ın Çamlıca Camisi’ndeki Sezen Aksu’ya “Dilini kopartırız” demesi sansürlenmişti.

Ancak orada Erdoğan tek başınaydı.

Oysa Trabzon’daki görüntülere pek çok bakan ve AKP’li yönetici de tanık olmuştu.

Ancak konu buna rağmen sansür edildi.

Demek ki AKP içinde de sağduyulu insanlar var.

Demek ki AKP içinde de bu güne kadar görülmemiş bu “çocuk üzerinden siyaset yapmanın” çok ayıp bir şey olduğunu düşünüyor.

Bu açıdan bakınca ülkem adına umutlanıyorum elbette.

Ancak konunun bir de diğer tarafı var.

Bir çocuk üzerinden Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’na yüzlerce insanın önünde “hain” diye bağırtılması bu iktidarın milleti bölme konusunda gözünün ne kadar kara olduğunu da gösteriyor.

Bu zihniyet sırf iktidardan ayrılmamak için iç savaşı bile göze alabilir; bu olay bunu gösteriyor.

Bu iktidar kindar dindar nesil yetiştirmek isterken ne yapmak istiyordu aslında bu olay bunu gösteriyor.

Tehlike çok büyük, bu olay bunu gösteriyor.

Allah sonumuzu hayır etsin.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bir bakanın bunu yapmaya hakkı yok

Erdoğan’ın eline mikrofon verdiği çocuk, “Bay Kemal bir haindir” diye bağırırken kürsüdeki kadınlı-erkekli grubun bunu gülerek izlemesi ibret verici bir olaydır.

Kimileri “Canım ne yapsınlar, bir çocuk kürsüye fırlamış, eline mikrofonu kapmış, bağırıyor. O anda bir şey yapmak mümkün olmayabilir” diyebilir.

İlk anda mantıklı gibi gelse de hiç de öyle değil.

Çünkü bu olay tamamen planlanmış, önceden tasarlanmış.

Bu çocuğun babası; gasp, çete kurmak, tehdit ve şantajla para almak suçundan hükümlü biri.

10 yıldır da hapiste.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kürsüde Erdoğan’a çocuğu göstererek “Efendim bu çocuk bizim Melis’te çalışan A’nın torunu, bakın size bir şey anlatmaya çalışıyor” diyor.

Bunun üzerine Erdoğan görevlilere işaret ederek, “Şu çocuğu getirin” diyor.

Sonrasını biliyorsunuz.

İşte bu ve ardından Soylu’nun attığı bir tweet “O sırada bir şey yapılamazdı ki” diyenlere gerçeğin tokadı gibi.

Soylu bu görüntülerin sosyal medyada tartışılmaya başlamasından sonra şu tweeti atıyor;

Bir çocuk ağlar, Cumhurbaşkanı merak eder. Çocuk, derdini anlatır ve ardından Cumhurbaşkanımızın elinden mikrofonu kapmak ister. Herkes çocuğun atikliğine tebessüm ederken; lider, çocuğu kırmaz… Çocuk, Eren Bülbül’ün katillerinin arkadaşlarına “hain” demiş. “Çocuktan al haberi”

İnanılır gibi değil.

Bu ülkenin bir bakanı, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nı işaret ederek “PKK’lı teröristlerin arkadaşı” diyebiliyor.

Türkiye’yi nereye götürmek istediklerini görüyor musunuz?

ŞAKA GİBİ

Kendilerini överken, rezaleti anlatıyorlar

Gazeteci İsmail Saymaz Halk TV’de İstanbul Havalimanı’nı yöneten İGA’nın CEO’su Kadri Samsunlu ile yaptığı röportajı yazdı.

Kadri Samsunlu doğal olarak hiç hata kabul etmiyor, her şeyin fevkalade olduğunu anlatıyor.

Doğaldır, kimse “Yoğurdum ekşi” demez zaten.

Ayrıca Samsunlu’nun anlattığı bazı konular çok yoğun kar yağışı sırasında mantıklı bulunabilir.

Ancak röportajın bir bölümü çok ilginç geldi bana.

Kadri Samsunlu kendilerini överken ve saraya yaranmaya çalışırken bir rezaleti de dile getiriyor.

İsmail Saymaz soruyor: “Bakanlar İstanbul Havalimanı’na inemedi Atatürk Havalimanı’nı kullandılar. Bu havalimanı da olmasaydı nasıl olacaktı?”

Kadri Samsunlu cevap veriyor: “Çorlu’ya inerlerdi.”

İsmail Saymaz üsteliyor: “Yollar kapalı İstanbul’a nasıl geleceklerdi?”

Kadir Samsunlu gayet pişkin: “Yolları o zaman açardık, iki bakana odaklanırdık.”

Demek ki bu yollar açılabilirmiş, ama sadece sarayın bakanları gelirse yapılabilir bu iş.

Ve yine demek ki saray ve çevresi bütün mesaisini İBB’yi karalamaya verdiği için kendi sorumluluk alanını bir kenara bıraktı.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Merkez Bankası sıradan bir banka şubesi haline getiriliyor

Ankara’dan bir dostum aradı önceki gün ve “Merkez Bankası ile ilgili son yönetmeliği gördün mü?” diye sordu.

“Görmediğimi” söyledim ve “Ne diyor yönetmelikte” diye karşı bir soru sordum.

Merkez Bankası’nın 29 Ağustos 2009’da yürürlüğe giren Denetim Yönetmeliği’nde değişikler yapılmış ve “Denetim Genel Müdürü, bankada denetim elemanı olarak en az yedi yıl görev yapmış olmaya ilaveten genel müdürlük dışında en az üç yıl yöneticilik yapmış bulunanlar arasından, bankanın ilgili düzenlemelerine göre atanır” bölümü yeni yönetmelikte yer almamış. Merkez Bankası’ndan anlamam ya “yani?” diye üsteledim.

“Yanisi şu” dedi dostum ve “Merkez Bankası denetimi tümüyle kaldırıldı, liyakat yok edildi, artık Merkez Bankası sıradan bir banka şubesinden bile daha etkisiz hale getirildi” diye ekledi.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bu adamı daha önce niye sakladınız o zaman?

Hürriyet Haber Ajansı’nın eski Genel Müdürü Uğur Cebeci sivil havacılık konusunda en uzman gazetecidir.

Zaten ajans görevini devrettiğinden beri de hep havacılık üzerine yazılar yazıyor, ben de her yazısından çok bilgileniyorum.

Cebeci dünkü yazısında THY’nin başına getirilen Ahmet Bolat’ı anlatmış.

Şirket içinden tırnakları ile kazıyarak gelen, yukarılara kuşlar gibi uçarak gelmemiş bir başkan” diye tanımlıyor Bolat’ı.

Uğur Cebeci’nin Bolat için kullandığı bazı sıfatları buraya aktarayım;

Sakindir… Paniksiz yaşar. Dinlemeyi bilir. Kısa konuşur. Genellikle söyleyeceklerini birkaç spotta özetler. Uzatmaz, karşısındaki itip kakmaz. Sinirleri kontrolü altındadır. Ticari havayolu uçaklarının hepsini anasının adı gibi bilir. Yıllardır şirketin neredeyse bütün uçaklarının alımında başı çeker. Bugüne kadar çok sayıda uçak alımı, 150’den fazla uçak kiralanması ve yüzlerce motor tercihi-alımı gerçekleştirdi. Korkmadan karar verir. Riskleri alır. Milyar dolarlık alımlarda adı hiçbir şeye karışmamıştır. Bilinir ki sadece işini yapar. THY’nin modern yolcu uçakları ile büyümesinde perde arkasında gizlenmeden duran önemli bir kişidir. Eğitimi, dili, aklı beğenilir. Türk Hava Yolları için her zaman önemli bir adam olmuştur. Ardında bir dedikodu bile bırakmamıştır. Bu havacılıkta az rastlanan bir olaydır. Bu yüzden bastıra bastıra yazıyorum.

Okuyunca hayranlık duymamak mümkün değil.

Merakım şu; THY’nin elinde böyle biri varken neden bugüne kadar hep tepeden kuş gibi gelenle oturtuldu şirketin başına.

Yine de değerli arkadaşım Uğur Cebeci aracılığı ile bir soru sormak isterim Ahmet Bolat’a;

“THY’nin Katar’a satıldığı söyleniyor. Sizi de bunun için getirmişler bu göreve, hilesiz hurdasız devri tamamlayasınız diye. Doğru mu bu?”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları