Bizler “yandaş” dedikçe de küplere biniyorlar
Can Ataklı: Fazla da akıllı olmadıklarından mı nedir artık “Peki sen kimin yandaşısın?” türü akla ziyan sorularla güya bizi sıkıştırdıklarını düşünüyorlar.
ACAYİP YAZILAR
Savulun devlet gazetecileri Kemal Kılıçdaroğlu geliyor!
Yandaş yalaka tetikçi medyada yeni bir “savunma yöntemi” çıktı ortaya.
“Arkadaş ben devletime laf söyletmem” diyor bir tanesi örneğin.
Bir başkası karşısındakine sıkılı yumruğunu göstererek “Cumhurbaşkanımız için bu ifadeleri kullanamazsın” diye haykırıyordu.
En çok kullanılan klişelerden biri de şu; “Devletime sahip çıkmam neden sizi rahatsız ediyor?”
Tabii bu grubun “devletten” anladığı aslında hükümet.
Erdoğan’ı ve ekibini devlet olarak görüyorlar.
Geçim kaynakları ve varlık sebepleri de burası olunca haliyle her daim iktidarı savunmak zorunda hissediyorlar.
Bizler “yandaş” dedikçe de küplere biniyorlar.
Fazla da akıllı olmadıklarından mı nedir artık “Peki sen kimin yandaşısın?” türü akla ziyan sorularla güya bizi sıkıştırdıklarını düşünüyorlar.
Oysa kim bilir kaç kere anlattım. “Yandaş dediğimiz bir görüşü tutan, bir siyasetçiye destek verenler değil, iktidarın olanaklarından yararlanarak iktidar lehine operasyonlar yapmak, kumpasların içine girmek” diyoruz da anlamıyorlar veya anlamak işlerine pek gelmiyor.
Bu türün son örneklerinden birinin Amerika’da nasıl yerle bir edildiğini ibretle izledik aslında.
Bu türün kadın gazetecilerinden biri saraydan verildiği çok belli bir soruyu Trump’a sordu.
Bu tavrına yönelik Trump’ın sözleri çok ibretlikti.
Ne yazık ki bu kişilerin nezdinde tüm Türk medyası da dünya önünde rezil rüsva oluyor orası da ayrı kötü bir durum tabii.
Ama kendileri gibi Türkiye’yi de rezil ettiklerinin farkına bile varmayan bu yandaşlar ısrarla “Devletin (aslında hükümetin, iktidarın) yanında olduklarını, milli meselelerde asla ülkesi aleyhine davranamayacaklarını, bunun aksini düşünenlerin hain, terörist olduklarını” çekinmeden söyleyebiliyorlar.
Tabii söz konusu olan vatan olunca bu kibirli ve popülist tavır toplumun bir bölümünde prim de yapıyor.
Diyelim ki seçimler yapıldı.
Bu seçimleri de Erdoğan değil de onu bugüne kadar kıyasıya eleştiren bir parti ve lideri kazandı.
Haydi adını da koyalım, Cumhurbaşkanlığı seçimini tüm muhalefetin verdiği destekle Kemal Kılıçdaroğlu kazanmış olsun.
Bu sonuçta milli iradenin bir sonucudur öyle değil mi?
Kemal Kılıçdaroğlu ve kurmayları Suriye politikasını baştan aşağı değişirsin, Esad’la el sıkışsın, Rusya’nın da katılımıyla iç savası sona erdirip Türkiye’deki Suriyelileri de törenler düzenleyerek, hediyeler vererek yurtlarına uğurlasın. Buna Amerika’nın tepkisi büyük olsun, Türkiye’yi tehdit edip “Esad’la anlaşmayı bitirmemesi halinde yaptırım uygularız, tüm ekonomik ilişkileri keseriz, Türkiye’yi tahmin edemeyeceği biçimde mahvederiz” desin.
Siz ey bugünün “Devletten yana gazetecileri” aynı Erdoğan’a düzdüğünüz methiyelerin aynısını Kılıçdaroğlu’na da yapacak mısınız?
Yapmayacaksınız.
Gözlerimizin içine baka baka “Evet bu kez de Kılıçdaroğlu’nun yanında oluruz” diyebilir misiniz?
Hatta daha da ileri gideyim.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın politikalarını hiç değiştirmeden, bugün yapılanları yapmaya aynen devam etse, gerçekten “devletin, milletin yanında” olduğunuzu yine söyleyecek misiniz?
Yalancının???
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Bundan bir farkımız var mı?
Bu karikatürün kaynağını bulamadım.
Muhtemelen yabancı bir yayın organında belki de çok yıllar önce yayınlanmış olabilir
Ya da ismi bilinmeyen bir karikatürist çizmiştir.
Üzerine yazılı olan “Türkiye ekonomisi” etiketi de muhtemelen karikatürün orijinalinde yok sonradan eklenmiş.
Ama bir durum bu kadar mı güzel anlatılır?
Ben başka yorum yapmak istemiyorum.
Herkes bu karikatüre bakar ve ne isterse onu düşünür.
KOMİK
Kadınlara ve erkeklere kurslar açıyoruz
Okul grubundaki arkadaşlarımdan geldi. Eğlenceli bir pazar yazısı
KADINLARA KURSLAR
1- Alışveriş yapmadan hayatta kalma yöntemleri.
2- Hamamböceği bir insanı yutabilir mi?
3- Karar verme teknikleri. Ne giyeceğine karar verme üzerine uygulama.
4- Direksiyonu hiç döndürmeden ileri gidip tekrar geri gelindiğinde araba bıkıp usanıp da düzgün park eder mi?
5- Telefonda kısa konuşma teknikleri
6- 12 çiftten daha az ayakkabı ile hayatı idame ettirebilme yöntemleri.
7- Paket paket diyet bisküvi yiyerek neden kilo verilmez?
8- Duble hamburgerin yanında içilen kolanın diyet olup olmaması neden önemli değildir?
9- Bellek geliştirme teknikleri. Cep telefonu pin kodu nasıl akılda tutulur?
10- Karmaşık teknoloji ürünlerini kullanabilme. Cep telefonunda numara kaydetme üzerine uygulama. Televizyon kumandasında kanal kaydetme üzerine alıştırma.
11- Final maçının oynandığı saatte beşinci tekrar oynayan diziyi seyretmemek bir şey kaybettirir mi?
12- Kredi kartıyla satın alma ve bedava alma arasındaki farklar.
13- Hiçbir zaman giyilmeyecek bir pantolonu indirimde yarı fiyatına almakla kim kâr eder?
ERKEKLERE KURSLAR
1- Buz kalıbına nasıl su doldurulur? (Adım adım slaytla açıklama)
2- Tuvalet kağıdı rulosu takıldığı yerde kendini yeniler mi? (Yuvarlak masa tartışması)
3- Klozet kapağını kaldırıp duvara ve su borusuna sıçratmadan işemek mümkün mü? (Grup çalışması)
4- Kirli sepetiyle yerdeki halı/döşeme arasındaki temel farklar (Resim ve grafiklerle açıklama)
5- Tabak-çanak, yemekten sonra kendi kendine lavaboya veya bulaşık makinesine uçarak gidebilir mi? (Video ile açıklama)
6- Kimlik kaybı: Uzaktan kumandayı bir parçanız olmaktan kurtarmak. (Destek hattı ve yardımlaşma grupları)
7- Aranan şeyleri bulmayı öğrenmek, höykürerek evin altını üstüne getirmek yerine doğru yere bakarak başlamayı öğrenmek. (Açık forum)
8- Eşinize çiçek getirmek sağlınıza zararlı değildir. (Grafik ve ses kaydıyla açıklama)
9- Normal insanlar kaybolduklarında yolu sorarlar.. (Gerçek yaşam itirafları)
10- Kadın park etmeye çalışırken sessizce oturmak genetik açıdan imkânsız mı? (Araba kullanma simülasyonu)
11- Hayat dersleri: Anne ve eş arasındaki temel farklar. (Sınıfta canlandırma)
12- Nasıl ideal bir ‘alışveriş arkadaşı’ olunur? (Gevşeme, nefes egzersizleri, meditasyon ve nefes alma teknikleri)
13- Bunamayla nasıl savaşılır? Doğum günleri, yıldönümleri ve diğer önemli günler unutulduğunda nasıl özür dilenir? (Beyin şoku ve gerekirse operasyon)
ÇOK GÜLDÜM
Bu pazara üç fıkra
Bu hafta Yıldırım Tuna üç fıkra yollamış…
Aynı kalibrede kadın çok zor
Karı-koca çalıştıkları sirkte her gece en büyük şova çıkıyorlarmış. Uzun yıllar çalışarak hazırladıkları numarada kadın başı dışarıda bir topun içerisine giriyor, kocasının renkli dumanlar içerisinde ateşlediği top çılgın alkışlar arasında onu elli metre ötedeki havuzun içerisine fırlatıyormuş…
Bir gün kadın aynı sirkte seviştiği aslan terbiyecisi ile kaçıp kasabayı terk etmiş..
“Ne yapacaksın?” diye sormuşlar üzgün kocaya.
“Mahvoldum.. Karım da gitti üstelik işimi de kaybedeceğim!” demiş adam, “Hem beni sevecek hem de aynı topun çapına sığacak kadın bulmak o kadar
zor ki!”
Nişancı
Savaş sırasında tepenin üzerindeki bir noktadan düşman askeri sürekli ateş edip durunca tim komutanı, çavuşuna bir işaret çakıp “Şuraya birkaç kişi gönderip o silahı sustur” demiş.
“Aman komutanım sakın” diye atılmış çavuş, “Herif bir haftadır ateş edip duruyor, devamlı karavana. Şimdi biz onu halledersek yerine nişancı birini gönderirler yanarız.”
Elbiseler nereden?
Tepeden tırnağa yepyeni giysilerle yanına gelen arkadaşına “Ohooo.. Çok havalısın oğlum” demiş Bob, “Nerden buldun bunları?..”
“Karım almış” diye cevap vermiş arkadaşı “Güzel mi?”
Bob “Güzel de ne demek? Harika! Yaş günün falan mıydı?” diye sorunca arkadaşı anlatmış;
“Yoo.. Bugün işten eve biraz erken geldim, bunlar yatak odamızdaki sandalyenin üzerinde üst üste yığılıydı!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları