Can Ataklı, ''Bu pazar bırakalım ülkenin kasvetli gündemini bir kenara ve daha fazla fıkrayla biraz neşelenmeye çalışalım''.
Bu pazar bırakalım ülkenin kasvetli gündemini bir kenara ve daha fazla fıkrayla biraz neşelenmeye çalışalım. İşte Yıldırım Tuna’dan gelen fıkralardan bir demet..
Bu ne hal?Makyajım tam 2 saat sürdü. En güzel elbisemi giydim. Dudaklarıma koyu kırmızı ruj sürdüm. En havalı, uzun topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Saçıma da en pahallı taşlı tokayı taktım ve işe gittim. Asansöre patronumla beraber girdik. Beni görünce, “Günaydın” bile demeyen terbiyesiz adam, “Bu ne hal?” diye bağırdı bana “Bu ne hal Şahap Bey!”
Kılık kıyafetBu sabah 3 yaşındaki oğlumu kreşe götürdüm. Kapıdan girer girmez öğretmeni gülmeye başladı, “Ayakkabılar ters ayaklara giyilmiş. Pantolonun fermuarı da önde olmalı. Ay ceket de ters..” Sesimi yükseltmeden, “Ama o kendi başına giyindi” dedim hafifçe sinirlenerek. “Yok.. Yok.. Yok..” dedi gülme krizine girerken, “Ben sizin kılığınızdan bahsediyorum.”
Sinirli gelinBalayında yatağımıza tırmanırken karım müthiş sinirlendi ve hemen sertçe sırtını döndü. Hi hi hi hi! Sanıyorum benim ranzanın üst kısmında yatmamı kıskandı..
Yürümek- Dünyanın etrafını yürüyerek dolaşmaya çıkan adamı duydun mu?
- Mmm.. Boğulmuş salak!
Alkollü sürücü
Avukat: Memur bey, müvekkilimi ‘Alkollü araba kullanıyor’ şüphesiyle takip edip durdurmaya teşebbüs ettiğinizde ekip arabanızın sürücüyü uyaran mavi kırmızı ışıkları yanıyor muydu?
Trafik polisi: Evet efendim.
Avukat: Tehlikeli bir şekilde zar zor arabasını durdurmak zorunda kalan müvekkilim arabasından inince size bir şey söyledi mi?
Trafik polisi: Evet efendim, söyledi.
Avukat: Ne dedi? Jürinin de duyabileceği bir şekilde söyler misiniz?
Trafik polisi: “Heyyt be, yaşasın” dedi, “Ulan şimdi de hangi diskoya getirdiniz beni!”
Dünyaya dönüşİki adam ölmüş, ‘öbür tarafa’ gitmişler. Görevli melek, “Yerleriniz tam olarak hazır değil. Dünyaya istediğiniz bir şekilde dönün. Ben sizi tekrar çağırayım” diye teklif etmiş. “Harika” diye cevap vermiş birinci adam, “Ben bir kuş olup insanları tepeden görmek seyretmek istiyorum.” Melek, “Tamam” diye cevap vermiş. ‘P0fff’ adam kaybolmuş. İkinci adamdan, “Ben de dünyaya dönüp ‘İyi bir iz bırakmak’ isterim” diye gelmiş cevap. “Kolay” demiş melek ve o da kaybolmuş. Aradan birkaç ay geçip kalacakları yerler tamamlanınca melek yardımcısını çağırıp, “O iki adamı geri getirebilirsiniz” diye emir vermiş. “Kolay bulacaksınız. Birincisi Atatürk Orman Çiftliği’nde akbabaların kafesinde, diğeri Ağrı’da bir TIR’ın sağ arka tarafında ‘kar tipi lastik’ olarak dolanıyor!”
Önemli görevRestoranda garson olarak çalışan delikanlıyı müdüriyete çağırmışlar. İçeri giren garson bütün restoran çalışanlarının odada kendisini sessizce beklediğini görünce telaşlanmış. Restoran sahibi, “Bana bak ve doğruyu söyle. İşe geçen ay aldığımız sarışın garson kızla hiç yattın mı?” diye sormuş. Delikanlı, “Y.. Yoo.. Asla efendim. Hiç öyle şey olur mu?” diye cevap verir vermez odadaki şefler, aşçılar, otopark görevlileri birbirine sarılıp kucaklaşmışlar. “Tamam” demiş restoran sahibi müthiş rahatlayarak, “O zaman sen onu bir ara çağır ve görevine son ver.”
Ticareti de varKadın kocasının dolabını temizlerken 3 golf topu ve bir zarfın içinde 4000 lira bulmuş. Merakından içi içini yiyerek akşam kocasının dönüşünü beklemiş ve sormuş nedenini. “Senden çok özür dilerim” demiş adam, “Seni her aldatışımda bu çekmeceye bir golf topu koymuştum.” Kadın başta bozulmuş ama 30 yıllık evliliklerinde 3 kere aldatılmanın çok kötü bir şey olmadığına inandırmış kendini. “Peki” demiş, “O zarftaki 4000 lira da neyin nesi?” Adam, “Haa, o mu?” demiş, “Her bir düzine golf topu biriktiğinde paketleyip satıyordum hayatım.”
Gani Yıldız’dan seçmelerApo posteri taşıyanlar yakalanıp gözaltında tutulacakmış. Valla görüntüye bakılırsa gözaltından çok el üstünde tutulacak gibiler.
***
Başbakan’ın, “CHP’liler rakıyı sulu içiyormuş” eleştirisine katılmamak imkânsız. Memleketin halini gördükçe kafayı daha çabuk bulmak için sek içmeli.
***
Basın açıklaması yapmak isteyen öğrencilere polisin müdahalesi çok sert olmuş. İşin içinde “basın” olunca “müdahalenin sertliği” de artıyor haliyle.
***
Nüfusun yüzde 60’ı “İki günde bir et yiyebiliyor musunuz?” sorusuna “Hayır” cevabı verirmiş. Ekonomi kötü değil, soru yanlış. “Ayda bir” diye sor, “vatandaş et yiyebiliyor” sonucu çıkar.
***
Savcıya göre Ergenekon örgütünün “1 numarası” yokmuş. E insanlar boş yere yıllardır, “Bu davada bi numara yok; içi boş” demiyor.
***
ÖSYM “soru bankası” kurmuş. Aman dikkat, emek hırsızlarının yeni planı “banka soygunu” olabilir.
Can Ataklı - Vatan