Bu kadar basit bir soru, neden aylardır cevaplanmaz?
Can Ataklı; Kur Korumalı Mevduat fena halde elde patladı.
ANALİZ
Kur Korumalı Mevduat fena halde elde patladı
Türkiye ekonomisinin canına okuyan “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” teorisi çöktü.
Erdoğan’ın “İşte Türkiye’yi kurtaracak” dediği teori yüzünden 7 lira olan dolar, 28 liraya çıktı
14’lerde olan enflasyon hızlı bir yükseliş trendi ile resmi verilerde bile yüzde 80’leri geçti, gerçek enflasyon ise yüzde 160’ı buldu.
İktidar; dahiyane ekonomik teorisini, “Kur Korumalı Mevduat” icadı ile taçlandırmaya kalktı.
Ama geçen süre içinde bu da fena halde elde patladı ve bütün yük parası olan olmayan halka yüklendi.
Önce gelelim Kur Korumalı Mevduat icadındaki son duruma.
Saray iktidarı baktı ki çare bulamıyor, bütün yükü halkın sırtına bindirmek için bu uygulamayı sulandırmaya başladı.
Önceki gün yayınlanan tebliğle bankalara şu söylendi;
“Vadesiz ya da bir aya kadar vadeli Kur Korumalı Mevduat’ın yüzde 29’unu bize vereceksiniz.”
Daha uzun vadeli hesaplarda ise bu oran yüzde 25.
Yani düşük vadeli hesaplara yüzde 4 daha yük getirilmiş oldu.
Şimdi ne olacak?
Bankalar bugünden itibaren müşterilerini arayarak “KKM konusunda büyük sıkıntı var, bu hesaplardaki paranızı normal hesaplara geçirelim, size ekstra avantajlar sunalım.”
Nedir bu avantajlar?
En başta yüksek faiz uygulaması.
Bugün itibarıyla Merkez Bankası’nın resmi faiz oranı yüzde 17.5 olarak görülüyor.
Oysa bu faiz piyasada asla uygulanmıyor.
Bankalar mudilerine yüzde 25 ve üzeri faiz uygularken kredi faizleri ise yüzde 60’ları bile geçiyor.
Yeni uygulama ile mevduata verilen faiz oranları yüzde 25’in üzerine çıkacaktır, hatta yüzde muhtemelen açıklanan resmi enflasyon oranının da üzerinde olacaktır.
Merkez Bankası artık kasasında hiç döviz cinsi para kalmadığı için milletin hesaplarındaki ya da yastığının altındaki dövizlere göz dikti.
Bu uygulama ile görünen o ki döviz fiyatları bir anlamda serbest bırakılacak, piyasaya müdahale edilmeyecektir.
Böylelikle dövizlerin bozdurulması, TL’ye çevrilmesi ve tasarrufa yönelinmesi amaçlanıyor.
Konuştuğum ekonomi uzmanları teknik olarak yeni uygulamanın doğru olabileceğini ama çok geç kalındığını söyledi.
Çünkü parası olanlarda güven kalmadı.
Böyle olunca pek çok kişi parasını daha garantili olduğunu düşündüğü dövizde tutmak isteyecektir.
Ancak burada da güvenli liman banka olmayacaktır.
Dedikodu aşamasında olsa bile son günlerde kasa satışlarında ciddi artışlar olduğu yönünde duyumlar alıyorum.
İktidara güvenmeyen kişilerin paralarını biraz zararına da olsa piyasada dövize çevirip evlerindeki kasalara koydukları ileri sürülüyor.
Görünen şu: Parası olanlar yine bir şekilde bunu koruyacak şartları oluştururken, sıradan vatandaşlar hiçbir sorumlulukları olmadığı halde yanlış ekonomik kararların kurbanı olarak ağır koşullar altında ezilmeye devam edecektir.
BUNU YAZMAK GEREK
Yaşları 80’in üzerindeki 5 general hapiste 2’nci yılını doldurdu
Kendisi de bir 28 Şubat davası sanığı olan ve “beraat!” eden Alican Türk, yaşları 80’in üzerinde olan 14 generalin hapse girmesinin ikinci yıldönümü nedeniyle bir bilgilendirme yazısı göndermiş.
Tamamen bir “intikam davası” olduğu her halinden belli olan bu davada mahkûm edilen generaller neredeyse unutulup gitti.
Alican Türk’ün mesajının bir bölümünü size de sunmak istedim;
Bu bir “ORTAK BİLGİLENDİRME YAZISI”dır.
Bugün (19 Ağustos 2023), hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçeceğinden zerre kadar kuşku duymadığım 28 Şubat kumpas davasında “ceza verilen” (bu kavram özellikle kullanılmıştır) komutanların cezaevlerine girişlerinin tam 2’nci yıldönümüdür.
Hatırlanacağı üzere, yaş ortalaması 80’in üzerinde olan 14 komutan tam 2 yıl önce bugün, 19 Ağustos 2021 tarihinde Sincan, Silivri ve İzmir/Buca cezaevlerine konmuş, 8’i zaman içinde sağlık gerekçeleriyle tahliye edilmiş, 85 yaşındaki (E) Hv.Korg. Vural AVAR komutanımız Sincan F Tipi Cezaevi’ndeki 489’uncu günde yaşamını yitirmişti.
Ancak 5 komutanımız haklarında Adlî Tıp Kurumu’nun raporu olmasına rağmen bugün itibariyle tam 2 yıldır cezaevinde tutulmaktadırlar…
Ne yazık ki 2 yıldır medyamız da siyasetçilerimiz de sivil toplum kuruluşlarımız da bu komutanlarımızın durumuna yeterli duyarlılığı göstermemiştir. Haksız yere cezaevine atılan gazeteciler, siyasetçiler ya da farklı meslek grubundan isimler medyada hemen her gün telaffuz edilirken komutanların durumu hep atlanmıştır; medyada onlara ilişkin tek tük çıkan haberler (ki o haberler de sağlık ve yaş durumları ilgi çektiği için yer almıştır) saman alevi gibi parlayıp sönmüş, ertesi gün unutulmuştur.
Tabii bu durum öncelikle ve özellikle hukuku ayaklar altına alarak keyfi kararlar veren yargı ile, 28 Şubat davasındaki kumpasların bilinmesini, öğrenilmesini istemeyen “yandaş” kesimleri sevindirmiş, böylece pervasızlıklarının, cüretlerinin sınırlarını da alabildiğine genişletmiştir.
Bu noktada şu kadarını söylemek isterim ki;
– 28 Şubat davasına sahip çıkmadan hiçbir davaya sahip çıkamazsınız;
– 28 Şubat davasını iyi bilmeden hiçbir davayı gerçek anlamda savunamazsınız;
– Komutanların durumunu atlayarak diğer haksızlıkları dile getirseniz de ikna edici olamazsınız.
Saygılarımla,
Alican TÜRK-28 Şubat Kumpas Davasının Beraat Eden (!?) Sanığı
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Bu kadar basit bir soru, neden aylardır cevaplanmaz?
Seçimden iki ay öncesinden itibaren ısrarla sormaya başladım.
Soru kısa ve basitti: “Bu seçimde Türk vatandaşlığına alınan kaç kişi oy kullanacak?”
Seçimlerden önce toplam seçmen sayısındaki anormalliğe de ısrarla dikkat çektim.
Çünkü bir önceki seçimde oy kullananlara göre gözle görülür ve izahı güç bir artış vardı.
Neredeyse 2 milyonluk bu artış ile ilgili hiçbir yetkili cevap vermedi.
Seçimlerden sonra sonuçlara bakınca çok ciddi sayıda yabancının oy kullandığı kuşkusu kendini daha da gösterdi.
Yine ısrarla sordum aynı soruyu.
Yetmedi bazı vatandaşlar CİMER’e başvurarak bu soruyu sordu.
Örneğin sürekli okurlarımdan Abdullah Cenkçiler’in sorusu iki aydır yanıtlanmadı.
CHP parti olarak kılını kıpırdatmadı ama Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer aynı soruyu detaylandırarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı’na yöneltti.
Hala cevap yok.
Oysa sorunun cevabı çok basit.
Neden bir türlü yanıtlanmıyor acaba?
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Sarıgül’den “WhatsApp tadında” başarının sırrı
Tatildeyken Flashhaber’de Cüneyt Akman’ın hazırlayıp sunduğu “Zamanın Ruhu” programına konuk olmuştum.
Üç saatlik programda gündemdeki hemen her konuyu ele aldık.
Bunlardan biri de Mustafa Sarıgül’ün Erzincan’daki başarısıydı.
Bu konuda konuşurken “Pek çok kişi Sarıgül’ün tik-tok videolarını alaya aldı belki ama o hiç yılmadı, gençlerin arasına daldı; CHP, Erzincan’dan 10 yıl sonra milletvekili çıkarmayı başardı” dedim.
Programın sonunda Mustafa Sarıgül’ün attığı bir mesaj gördüm WhatsApp kutumda.
Alt alta 7-8 mesaj atmıştı Mustafa Sarıgül.
Şöyle diyordu:
Değerli dostum sosyal medya üzerinde yoğun bir çalışma yaptık.
Facebook kullanıcılarının yaş ortalaması 75’in üzerinde.
Instagram kullanıcıları; kararlarının yüzde ellisini vermiş, yüzde 50’si kararsız.
Twitter’dakilerse kesinlikle bilinçli bir kadro.
TikTok da işçi genç öğrenci genç sanayide çalışan genç gecekondu oturan genç var.
Bir tamamen politize olmayan genç.
Sayıları 7 milyon 500 bin.
Biz bunları ruhunu yakaladık ve Erzincan seçiminde bütün gençler bizimle beraberdi.
İlk önce çok ağır eleştiri alacağımızı biliyorduk ama daha sonrasında Türkiye’nin konularına girdikçe yurttaşlarımız bunu kabul etti.
Oradaki bütün mesele derdimizi dokuz saniyede 12 saniye arasında anlatmak.
Ve gençler dokuz saniye sonra kaçıyorlar?
Saygıyla arz ederim.
SOSYAL MEDAYADAN
Muhalefet nedir?
Son günlerde gözüme çarpan en ilginç sosyal medya paylaşımlarından biri bu.
Bu halk, muhalefeti hep ‘başka biri’ sanıyor:
-Muhalefet nerde?
-Muhalefet niçin ayağa kalkmıyor?
-Muhalefet yeterli değil!
-Muhalefet ortalığı ayağa kaldırmak için daha ne bekliyor?
Yani hep başkası yapsın!
İşte muhalefetin en önemli sorunu bu.
Kimse taşın altına elini koymak istemiyor.
Sürekli eleştiri ve yakınma var.
“O gitsin, bu gitsin” tartışmaları arasında herkes bir anlamda kendini tatmin ederken ülkenin nereye gittiğinden haberleri bile olmuyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları