loading
close
SON DAKİKALAR

Bugün hiç olmazsa bu köşeyi virüsten arındıralım

Can Ataklı
Tarih: 15.03.2020
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı-Korkusuz

Can Ataklı: Hoşuma giden bir konuyu sizlerle paylaşayım, koronanın dehşetinden bir parça uzaklaşma fırsatı bulalım.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Koronasız, virüssüz sağlıklı bir pazar gününün keyfini çıkaralım

Neredeyse 10 gündür koronasız gün geçirmedik.

Televizyonlar da safi korona oldu.

Haber kanallarını açıyorsunuz, her akşamki gibi beşlik simit gibi oturmuş bir sürü kişi yine ekranda.

Ama her akşam “Tayyip Erdoğan da ne kadar iyi başkan di mi ama” diye adeta beynimizi oyanlar bu kez koronavirüsünü konuşuyor.

Orada bile bulmuşlar iktidara yalakalık yapmanın yolunu.

“Başkanımız itidalli davranış gerekli önlemlerin alınması için talimatlar verince korona da içeri giremedi, ancak bir kişiye bulaşmış” diyorlar.

Sayı 2, sonra üç olunca da “Ama hepsi aynı aileden” diye itiraz ediyorlar.

Neyse ki bir iki yandaş TV, nereden akıllarına gelmişse işin uzmanlarını da davet etmişler böylelikle hiç olmazsa virüsün tıbbı anlamı hakkında bilgi edinebilmek bir parça mümkün oluyor.

Ama ben diyorum ki, bugün hiç olmazsa bu köşeyi virüsten arındıralım.

Hoşuma giden bir konuyu sizlerle paylaşayım, koronanın dehşetinden bir parça uzaklaşma fırsatı bulalım.

15 gün kadar önce Türker İnanoğlu Kültür Sanat Merkezi’nde Keşanlı Ali Destanı oyununu izledim.

Çok keyifli iki saat geçirdik.

Oyuncuları da yönetmeni de kutlarım, fırsatınız olursa gitmenizi tavsiye ederim, tabii şu krizi atlattıktan sonra.

Perde arasında fuayeye çıktığımda bir standa konulmuş gazete gördüm.

“Yeniden Keşanlı Ali Destanı” logosunu taşıyordu.

Manşetinde “Türk Mücahitler karşı saldırıya geçti” başlığını okuyunca ilgimi çekti, bir tane aldım.

İşte o zaman bu gazetenin ne olduğunu anladım.

Oyunun yeniden sahnelenmesi nedeniyle Keşanlı Ali Destanı’nın ilk kez seyircisi ile buluştuğu gün olan 31 Mart 1964 Salı günü Türkiye’de yayınlanan gazetelerden derlenen haberlerle özel bir gazete hazırlanmış.

Her satırını büyük keyifle okudum.

İnsan bazen geçmişe dönüp bakınca ne kadar şaşırıyor.

Sizin de hoşunuza gideceğini sandığım bazı başlıklara birlikte bakalım isterseniz:

METRO İÇİN 46 MİLYON LAZIM

Bugün artık vazgeçilmemiz haline gelen metro fikri 1960’lı yıllarda da varmış.

Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Haşim İşçan, metronun trafik sorununa en iyi çare olduğunu söylemiş ve “Metroyu halledersek sanırım şehre hizmetimiz dokunmuş olur” demiş.

O zamanki metro Yenikapı- Mecidiyeköy arasında düşünülmüş ve ilk etapta 460 milyon lira gerektiği belirtilmiş.

TÜRK MÜCAHİTLER KARŞI HÜCUMA GEÇTİ

1960’lı yıllarda Kıbrıs’ta Rumlar Türkler’e karşı ilk saldırıları başlatmışlardı. Bu yıl içinde Türk jetleri Türkler’i korumak için Kıbrıs’a hava operasyonu düzenlemişti.

İsmet İnönü o sırada başbakandı ve Türkiye’nin Kıbrıs’ı kaybetmeyeceğini söylüyordu.

KAĞITHANE’DE GÜNDE 180 GECEKONDU YAPILIYOR

O yıllar büyük kentlere özellikle İstanbul’a göçün olduğu yıllardı. İstanbul’a akın akın gelenler ilk anda başlarını sokacak derme çatma evler yapıyorlardı.

Dönemin Belediye Başkanı Haşim İşçan sorunu görüyor ve şöyle diyordu: “Bunun nerelere gideceğini bilmek ve tahmin etmek müşküldür.”

Hükümet ise gecekondu yapımını durdurmak için “yapı polisi” kurmuştu.

Bu başarılı olamadı ve nerelere gelindiğini biliyoruz artık, tahmine gerek kalmadı.

İÇ SAYFALARDAN HABERLER

– Toplam 4 sayfadan oluşan özel gazetenin ikinci sayfasında “Nebahat Çehre” tanıtılıyor. O yıl Türkiye güzeli seçilen Nebahat Çehre hala aynı güzelliğini korumuyor mu sizce de?

– Harika çocuk olarak bilinen Bedri Baykam, 1964’te ikinci resim sergisini açmış. Sanatçı bugün acaba kaçıncı sergisini açtı, dünyanın kaç ülkesinde ve kentinde eserleri sergilenmiş belki artık kendisi bile hatırlamıyordur.

– Türkan Şoray yakında evlenmesinin muhtemel olduğunu açıklamış. Ama ne yazık ki çok uzun yıllar evlenemedi, yaptığı tek evlilik de bir süre sonra başarısız oldu.

– Türkiye’nin ilk yürüyen merdiveni, Sultanhamam’daki Atalar mağazasında hizmete açıldı. O yılları hatırlıyorum da pek çok kişi mağazaya girmeden hayretler içinde sadece bir kat çıkan yürüyen merdivene bakardı.

– Şimdi yıkılan ve yerine yenisi yapılan Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin inşaatının fotoğrafı yayınlanmış 30 Mart 1964 tarihinde.

– Spor sayfalarının manşeti Real Madrit’in Can Bartu’ya talip olmasıydı. Geçen yıl yitirdiğimiz büyük futbolcu Can Bartu o sırada Fiorentina’da oynuyordu.

– Pele’nin seyirciyle kavgasının fotoğraflarına yer verilirken artistlerin (sinema yıldızı) yüzde 55’inin Fenerbahçe’yi yüzde 35’inin ise Galatasaray’ı tuttuğu büyük haber olmuş.

– Arka sayfada Vehbi Koç’un 30 şirketini birleştirip oğluna devretmesi manşet haber. Haberde Koç’tan henüz holding olarak söz edilmiyor. 30 anonim şirketi Rahmi Koç’un yöneteceği Vehbi Koç’un ise müşavir olacağı anlatılıyor.

– Bir diğer büyük haberin başlığı ise “Kadillak Nermin; ben de bir kiralık kızım, dedi” başlığı var. Haber o dönemin ünlü randevucusunun mahkeme hikayesini dile getirmiş.

İLANLARDAN SEÇMELER

60’lı yılların gazetelerindeki ilanlar da bugünkü anlayışla bakıldığında çok ilginç.

Örneğin gazino ve plak ilanları var.

Maksim Gazinosu’nun assolisti Behiye Aksoy. Gönül Yazar alt solist, Nuri Sesigüzel halk müziğinin temsilcisi. Orhan Boran ise sahnenin komedyeni.

Grafson şirketi “Eşsiz sanatkar Zeki Müren” diyerek sanatçının son plağının reklamını  yapıyor.

Sirkeci’deki Doğubank iş hanında 48 ay taksitle dükkan satışı ilanında “% 15 irat getirir” anonsu var.

Yoğurt ilk kez plastik kaba girmiş, bir plastik şirketi “yoğurtçulara müjde” diye duyuruyor ilanında.

Gazetelerde çok sayıda tiyatro ilanı var.

Otomobil ilanları da değişik sayfalara dağılmış.

Bir ilanda “Satılık İmpala” denirken bir başka ilanda ise “Kayıp 55 Chevrolet, tek kapı, siyah, 34-DF-545, bulan memnun edilecektir” ifadesi var.

ÇOK GÜLDÜM

Bu pazar için 4 fıkra birden

Kılık kıyafet

Bu sabah 3 yaşındaki oğlumu bir yandan kahvaltı, öbür yandan giyim, zamana karşı yarış ve müthiş bir sabah koşuşturması ile kreşine götürdüm…

Kapıdan girer girmez öğretmeni gülmeye başladı, “Ayakkabılar ters ayaklara giyilmiş. Pantolonun fermuarı da önde olmalı. Ay ceket de ters.”

Sesimi yükseltmeden, “Ama o kendi başına giyindi ” dedim hafifçe sinirlenerek.

“Yok.. Yok.. Yok..” dedi gülme krizine girerken, “Ben sizin kıyafetinizden bahsediyorum.”

İdam mahkumuna iyi haber

Avukat, idama mahkum olmuş müvekkilinin infaz öncesi yerleştirildiği hücreye gitmiş ve “Sana bir iyi, bir de kötü haberim var” demiş..

“Tamam” diye cevap vermiş mahkum, “Kötü haber nedir..”

“Vali infaz emrini bekletmedi. Bu akşam 7’de elektrikli sandalyeye gidiyorsun..”

“T..Tanrım.. Bu bir felaket.. P..Peki, bunun üzerine ‘iyi bir haber’ ne olabilir ki?..”

“Yetkililerle görüştüm, sana verilecek voltajı biraz düşürttüm!”

Babalar övülüyor

Üç küçük çocuk babalarını övüyorlarmış,

“Benim babam marangoz” demiş ilk çocuk, “Ağaca öyle şekiller verir ki şaşarsınız.”

İkincisi “Benim babam inşaat ustası” demiş, “ O malayı eline aldığında taşlara, tuğlalara hayat verir, yaptığı evleri görseniz inanamazsınız..!”

Üçüncü çocuk “ Benim babam gelince körlerin gözleri açılır, kötürümler koşmaya başlar, kolsuzların birden kolu peydahlanır, kamburların beli doğrulur” deyince “Aa?.“ demiş ilk

İki çocuk, “Senin baban evliya falan mı?”

Bizimki “Hayır..” diye cevap vermiş, “ Büyükşehir belediyesinde  zabıta!”

Askerlik

Askere gitmemek için son sağlık muayenesinde üç kağıt yapmak üzere doktorun odasına girdim. Doktor yavaşça kulağıma “Duvardaki harfleri sırayla okuyabiliyor musunuz?” diye fısıldadı.

“Hangi harfleri?” diye sordum etrafa kör gibi boş boş bakınarak.

“Güzeell” dedi, “İşitme testini de geçtiniz.. Çıkabilirsiniz.”

AÇIKLAMA

Sürpriiiiiiz

Cuma günkü yazımda demiştim ki “Bu akşam Kuşadası’nda olacağım. Belediye’nin düzenlediği etkinlikte halkla sohbet edeceğim. Bu fırsattan yararlanarak iki gün dinlenmek istiyorum. Pazar ve pazartesi izninizle yazı yazmayacağım.”

Ama ne oldu?

Korona iki günlük dinlenme şansıma müdahale etti.

Belediyelere gönderilen talimat gereği her türlü toplantı iptal edilmiş.

Yanisi şu Kuşadası’na gidemedim.

Gidemediğime göre “Yine de iki gün yazmayıp dinlenmiş gibi yapmanın da alemi yok” dedim.

Sonuçta eğer kabul ederseniz size bir sürpriz yapmış oldum.

Koronayı atlatıp da yine küçük seyahatler yapma olanağı bulduğumuzda bugünden kalan iki günlük hakkımı kullanırım artık.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları