loading
close
SON DAKİKALAR

Can Ataklı: 10 Ekim'i anmak bu kadar rahatsız etmemeli

Can Ataklı
Tarih: 11.10.2017
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı: Nedir bu öfke anlamak mümkün değil. Ankara ve İstanbul'da insanlar anma töreninde ne tür yasadışı bir eylem yapabilirler ki bu kadar şiddetle saldırıya uğruyorlar.

BUNLAR DAHA İYİ GÜNLERİNİZ

ANALİZ

İktidar partisinin Afyon'da yaptığı istişare toplantılarının basına kapalı bölümlerinde yaşananlar medyada yer almaya başladı. Erdoğan bu oturumlarda AKP'lileri dinlemiş, talep ve önerilerini almış.
Yandaş medyadaki kalemlerden öğrendiğimize göre AKP'lilerin önemli bir bölümü bürokrasiden yakınmışlar. “Telefonlarımıza bile çıkmıyorlar” demişler örneğin. “Bürokratı arıyoruz randevu vermiyor, kapısına gidiyoruz içeri almıyor” diye yakınanlar da olmuş.
Bunlar doğru mu? Muhtemelen doğrudur. Yoksa bu insanlar niye genel başkanlarına bunları yakınarak anlatsın ve yardım istesinler,
Ancak sanıyorum hiçbiri “Peki neden böyle?” sorusunu sormuyor.
Oysa cevabı basit. Çok arzuladıkları ve gerçekleştirmek için varlarını yoklarını ortaya koydukları “Başkanlık sisteminin” öncü darbeleri bunlar.
AKP'liler şunu iyi bilmeli ki bunlar henüz iyi günleri, eğer Türkiye 2019'da seçim yapar ve bir başkan seçerse işte ondan sonra bugünleri de arayacaklardır. Çünkü getirilen sistemle başta milletvekilleri olmak üzere parti yöneticileri tamamen etkisiz hale getiriliyor. Milletvekilleri ne kanun çıkaracaklar, ne soru soracaklar ne de hükümeti denetleyebilecekler. Bu durumda en küçüğünden en büyüğüne devlet memurları sadece bir kişinin ağzına bakacak. O da seçilmiş başkan kimse o. Ancak onun gözüne girerlerse işlerine devam edeceklerini bilecekler. Ancak onun emirlerini yerine getirdiklerinde hoş tutulacaklar, Milletvekiliymiş, parti yöneticisiymiş, bürokratlar için önemsiz hale gelecek. Önemsiz ve tehlikesiz. Bürokrat 2019'dan sonra bilecek ki milletvekillerinin ya da parti yöneticilerinin kendilerine bir şey yapabilmesi mümkün değil. Onları dinlemelerinin bir faydası olmayacak. Milletvekilleri ve partililerin başkana bırakın bir konuda şikâyetçi olmaları ulaşmaları bile mümkün olmayacak. Başkan dışarıdan seçtiği kişilerle ülkeyi yönetirken kendine bağlı, kurşun asker gibi davranan bürokratları da her türlü tehdit ve tehlikeye karşı koruyacaktır. Bürokratlar milletvekilleri ve partililerle ilişkinin kaybedilmiş zaman olduğunu düşünecektir.
Şu anda partililer iyi kötü istişare adı altındaki toplantılarda genel başkanlarının “Bizim telefonlarımıza çıkmıyorlar” diye ağlaşabiliyor. Oysa 2019'dan sonra ne milletvekilleri ne de partililer böyle bir fırsat da bulamayacaklardır.
Belki AKP'liler o zaman ülkenin başına açtıkları derdin ne kadar büyük olduğunu fark edecekler ama iş işten geçmiş olacak. Türkiye bu tür başkanlık rejimiyle kendini tam bir kaosun içinde bulacak ve ne yazık ki yapılacak hiçbir şey olmayacak. Keşke AKP'liler bu şikayetlerini genel başkana aktardıkları gibi “Biz ne yaptık” diye düşünseler de 2019 gelmeden önce bu ucube rejimin durdurulmasına katkıda bulunsalar.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

10 EKİM'İ ANMAK BU KADAR RAHATSIZ ETMEMELİ

İki yıl önce 10 Ekim günü Ankara Garı önünde bir bomba patlamış ve 102 kişi can vermişti. IŞİD'li canilerin koyduğu bomba Sıhhiye meydanında düzenlenen mitinge gidenlerin arasında patlatılmıştı. Kanlı katliamın yıldönümünde ölenleri anmak isteyenlere polis nedense göz açtırmıyor. Ankara ve İstanbul'da anma törenleri yapmak isteyenlere karşı çok sert davranan polis pek çok kişinin yaralanmasına neden oldu. 100'e yakın kişi de gözaltına alındı.
Nedir bu öfke anlamak mümkün değil. Ankara ve İstanbul'da insanlar anma töreninde ne tür yasadışı bir eylem yapabilirler ki bu kadar şiddetle saldırıya uğruyorlar.
Sanıyorum polisin bu öfkesine katliamı gerçekleştirenlerin IŞİD'li teröristler olması neden oluyor. Sanki IŞİD'in lanetlenmesine tahammül edemiyor polisi yönetenler ve hiçbir protestoya izin vermiyorlar. Mehmetçik şu anda Suriye sınırları içinde IŞİD'e yönelik operasyonlara hazırlanıyor. O teröristler önümüzdeki günlerde etkisiz hale getirilirse polislere “Verin gazı, suyu” diye talimat veren müdürler çok mu üzülecektir acaba?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

SUÇSUZ DEYİP HAPİSTE TUTMAK DA NEDİR?

Casuslukla! suçlanarak 30 küsur yıl hapse mahkum edilen ve temyiz bile beklenmeden hapse atılan CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki karar bozuldu biliyorsunuz. Ancak ne gariptir ki mahkeme Enis Berberoğlu'nun yeniden yargılanmasını isterken “ne olur ne olmaz, kaçmasın” diyerek tutukluluk halinin devamına karar veriyor. Bu nasıl mantıktır anlamak çok zor. Enis Berberoğlu milletvekili. Kaçması kaçırılması akılla mantıkla bağdaşır mı? Bir mücadele adamı, neden kaçsın? Anladığım kadarıyla yargı her şeye rağmen hukuka uygun kararlar almaya çalışıyor. Ancak bu kararlara karşı tepeden gelebilecek tepkilere karşı da hazırlıklı olmayı tercih ediyor. Bir taraftan eften püften kanıtlarla hazırlanan iddianamelerin mantıksızlığını elbette biliyorlar ama “Ne yaptınız?” fırçasına karşı “Ama hapisten çıkarmadık ki” savunmasını elde hazır tutuyorlar galiba.

DEDİKODU

AKP'LİLERİN EN SEVMEDİĞİ BAKAN SOYLU İMİŞ

Hafta başında AKP'ye çok yakın kaynaklarımdan biriyle kahve içtik Boğaz'a nazır bir cafede. “Biliyor musun” dedi “AKP'de en sevilmeyen bakan kim?” Nereden bilebilirim? “Akit gazetesinde bir haber çıktı geçen hafta dikkatini çekti mi?” diye bir soru daha sordu. Düşünüp cevap veremeyince hatırlatmak için ipucu verdi. “Oğlu ile ilgili” deyince aklıma geldi. Habere göre İstanbul'da Yunuslar Süleyman Soylu'nun oğlunun aracını durdurmuşlar. Genel güvenlik araması yapmak istemişler. Olabilir mi? Normalde olabilir ama İçişleri Bakanı bütün polislere oğlunun kullandığı aracın plakasını vermiştir. Yani polisler durdurmadan önce aracın kime ait olduğunu büyük ihtimalle biliyordur. Diyelim ki ilk anda farkına varmadılar. Oğlan kim olduğunu söylüyor. Ancak polisler hiç aldırmıyor. Aracı çok uzunca bir süre tutuyorlar ve didik didik arıyorlar. Soylu'nun oğlu durumu babasına aktarıyor. Baba müdahale etmek istiyor ama polis müdürleri telefonları açmıyorlar. Böyle garip bir olay. Henüz yalanlanmadı.
AKP'ye yakın kaynağım “Bu işten genel başkanın haberinin olmaması mümkün mü? Mutlaka onun da olurunu aldıktan sonra polisler böyle bir uygulama yapmıştır” dedikten sonra “Neden biliyor musun?” diye sorup cevabını da kendi verdi. “Çünkü Soylu iç işlerini adı mafya ile anılan bir grubun adamlarıyla yönetiyor. Soylu darbe gecesi her şey olup bitene kadar ortalıkta yoktu, sonra darbenin başarısız olduğunu anlaşılınca TRT'yi basmaya gitti. O sırada yanında 16 kişi vardı. Hepsi de o grubun adamlarıydı.” AKP'li kaynağıma göre Erdoğan bunu öğrendikten sonra çok öfkelenmiş. Kaynağım “Öfkesi bu konulardaki duyarlılığından değil, kendi haberi olmadan bu ilişkilerin kurulmasına” dedi.

Can Ataklı: Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları