loading
close
SON DAKİKALAR

Can Ataklı kaldığı yerden devam!

Can Ataklı
Tarih: 16.10.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Vatan gazetesi yazarı Can Ataklı, bir aylık bir sürenin ardından yazılarına kaldığı yerden devam ediyor...

Yıllık iznini kullandığı söylenen gazeteci Can Ataklı, Vatan Gazetesi'ndeki yazılarına bugünden itibaren devam ediyor. Ataklı'nın 'Suriye ile savaşmayız ama çok masraf yaparız' başlıklı yazısı:

"Başından bu yana Suriye krizinden bir savaş çıkacağını hiç düşünmedim.

Bir bataklığa çekildiğimizi, bunun Türkiye için hiç de hayırlı olmadığını yazdım söyledim ama savaş korkusu yaşamadım.

Çünkü Suriye ile olası bir savaş Türkiye’nin özgür iradesi, gücü ve yeteneği ile olamaz.

Suriye konusu ne Arap Baharı denilen süreçteki diğer Müslüman ülkelerin durumuna uyuyor ne de bir insanlık dramının yaşandığı Bosna ile aynı.

Suriye başlı başına bir olay ve ne sadece Suriyelileri, ne bizi ilgilendiriyor.

Suriye konusu artık bir dünya dengeleri sorunudur.

Türkiye ya da başka herhangi bir ülke Suriye’de tek başına bir tasarrufta bulunamaz.

Suriye’ye ister tek başımıza, ister dünyanın bazı ülkelerini de yanımıza alarak yapacağımız bir askeri müdahale “bir mini dünya savaşı” anlamına gelir ki, bunu şu anda hiç kimse göze alamaz.

Böyle olduğu içindir ki, onca insanlık dramını andıran sahnelere rağmen ne Birleşmiş Milletler ne de özel olarak NATO harekete geçebiliyor.

Neden bir “mini dünya savaşı” diyorum?

Suriye’deki Esad rejimi şu anda dünyada yalnız değil.

Rusya orada. Üstelik tıpkı bizdeki İncirlik Üssü gibi Suriye topraklarında bir askeri üssü var.

İkincisi Çin de Suriye’nin arkasında. Kendisi çok uzakta olmasına rağmen gemilerini Akdeniz’e gönderdi, askeri ve siyasi alanda Suriye lehine ağırlığını koymaktan çekinmiyor.

Üçüncüsü, şaşırtıcı da olsa İran’ın tavrı var.

Normal koşullarda İran’ın Suriye’ye destek olması çok mantıklı gelmiyor.

Ancak İran Suriye’de patlayan olayların aslında İran’a bir atlama noktası olduğu gerçeğini biliyor. Suriye’nin de düşmesi hâlinde Müslüman ülkeler içinde “halledilmesi” gereken tek ülke İran olacak.

Bu tehlike ve tehdidin farkında olan İran ister istemez Suriye’ye destek olmak durumunda hissediyor kendisini.

Böyle bir atmosferde, Suriye’ye yönelik bir askeri müdahalenin nelere yol açabileceğini hesaplamak için derin stratejik bilgilere sahip olmak bile gerekmiyor.

Peki bizim iktidarımız bu gerçeği bilmiyor mu?

Bilmez olur mu?

Bu nedenle iktidarın tavrını dışa yönelik değil içe yönelik olarak algılıyorum. Dışarıda “çıkmayacak” bir savaşa güvenerek, içe dönük “kararlılık ve kahramanlık” gösterisi gibi geliyor bana son gelişmeler.

Evet, Suriye ile bir savaş çıkma olasılığı çok düşüktür ama bu, Türkiye’de büyük hasar yaratmayacağı anlamına gelmez. En azından her an “savaşacakmış” gibi olmak büyük maliyetlere neden oluyor.

Bölgeye sevkedilen askeri birlikler, mühimmat, silahlar, bunların konuşlanması, lojistik desteklerinin sağlanmasının milyonlarca dolar tutacağını bilmemiz gerek.

Ayrıca sayıları 100 bini aşan Suriyeli sığınmacılara verilen desteğin de şimdiden 400 milyon dolara ulaştığı ve bu konuda dünyanın hiçbir yerinden yardım gelmediği de bir başka gerçek.

Kısacası, Suriye ile savaş çıkmaz muhtemelen ama bir savaş kadar masraf yapacağımız da kesin.

*****


“Verin kimlik numaralarınızı”

Önceki akşam Atatürk Havalimanı yakınlarındaki Wow Otel’de iş adamı Mustafa Bulut’un kızı Büşra Bulut ile Albayrak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Albayrak’ın oğlu Muhammet Albayrak evlendi. Nikâhı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş kıyarken iktidarın en önemli isimleri de salonda hazır bulundu.

Bu düğünün yapıldığı otelin bir başka salonunda ise CHP Parti Okulu’nun toplantısı vardı. Önemli bir devlet büyüğü otele giriş yaparken, toplantıları biten bir grup CHP’li de dışarı çıkıyordu. Karşılarında önemli devlet büyüğünü gören 40 kadar CHP’li “Gün dönecek, devran dönecek, AKP bir gün halka hesap verecek” diye slogan attı.

Devlet büyüğü bu protestolara aldırmadan içeri girdi ama, CHP’li grup bir anda polis tarafından kuşatıldı.

Polisler tam bir çember içine aldıkları 40 kadar CHP’linin hepsinden nüfus kâğıtlarını aldılar ve bir kenara gidip hepsinin “vatandaşlık numaralarını” bir kâğıda not ettiler. Nüfus kâğıtları daha sonra geri verildi ve CHP’li kalabalığın etrafındaki çember kaldırıldı.

Polis topladığı o vatandaşlık numaraları ile acaba ne yapacak?

*****


İstanbul birinciymiş ama...


İstanbul trafik işkencesi konusunda dünyanın birinci kenti olmuş. Haber geçenlerde başta Vatan olmak üzere birçok gazetenin en önemli haberlerinden biriydi bu.

Hepimiz trafikte işkence çekiyoruz.

Örneğin 45 dakikada Ankara’dan geldikten sonra evimize gitmek için 2.5 saat harcıyoruz.

Oysa İstanbul’un yolları, kavşakları, alt geçitleri, köprüleri çağdaş ülkelerin hiçbirinden geri değil.

Araç sayısı açısından bakıldığında trafik sıkışıklığında birinci olan İstanbul’daki araç sayısı emsali olan dünya kentlerinden daha az.

Buna rağmen trafik çilesinde İstanbul birinciliği alıyorsa, yanlışı başka yerde aramak gerek.

Demek ki İstanbul’da ciddi bir trafik birimi yok.

Ya da mevcut trafik biriminin trafikten, trafik yönetiminin bir bilim olduğundan haberi yok.

Yoksa daha geniş yollara, geçitlere, kavşaklara, tünellere sahip bir kent, neden kendisinden daha az olanaklara sahip olan ama araç sayısı adeta kendisini katlayan kentlerden daha kötü bir trafiğe sahip olur ki?

Acaba İstanbul’un sahibi mi yok?

*****


Bir eski dostun imza günü

Mesleğe başladığım ilk yıllarda kader birliği yaptığım sevgili arkadaşım dostum Mehmet Fırat Eroğlu, ilkeli, dürüst, namuslu bir gazeteci yazardı. İlerleyen yıllarda hayat bizi farklı noktalara sürükledi. Mehmet Fırat hem hakkındaki siyasi davalar hem de derinden hissettiği işsizlik canına tak edince İstanbul’u bırakıp başka diyarlara uçtu.

Yıllarca görüşemedik, haberleşemedik.

Birkaç ay önce çıkageldi. güneyde yaşadığını, günlerini kitap yazarak geçirdiğini, ağırlıklı olarak dönem hikâyelerinden oluşan romanlar yazdığını söyledi.

Son kitabı olan “Gölge gününün azabı ve ateşin gül serinliği”ni getirmişti. Bir solukta heyecanla okudum.

Şimdi öğrendim ki, Mehmet Fırat, Bartın Belediye Başkanı Cemal Alkın ve Belediye Kültür-Sanat Sorumlusu Sevgi Salcı öncülüğünde düzenlediği 16. kitap fuarında kitabını imzalayacakmış. Fuarın yarınki son gününde kitabını imzalayacak olan Mehmet Fırat Eroğlu imza gününün ardından yazar Ferhan Topçu ile birlikte “roman dünyası ve romanlardaki karakterler” üzerine okurlarla söyleşecek.

Eski ve sevgili bir dostu yeniden görmenin mutluluğunu hissetmek çok güzel bir şey."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları