loading
close
SON DAKİKALAR

Can Ataklı; Offshore şirketler suç değil ama ahlaki de değil

Can Ataklı
Tarih: 09.11.2017
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı; Örneğin Binali Yıldırım'ın oğullarının adının geçtiği Paradise belgelerinde İngiltere Kraliçesi'nin de adı var. Kraliyet ailesi de bazı adalarda offshore şirketlere sahipmiş.

ANALİZ

PENCE, YILDIRIM DENGİ DEĞİL

Başbakan Binali Yıldırım Amerika'da. Neden? Orası meçhul. İki ülke ilişkileri ile bölgedeki krizler ele alınacak deniyor resmi olarak. Ancak görüşme trafiğine bakıyorsunuz, dişe dokunur hiçbir şey yok. Öyle ki Başbakan yola çıkarken bir soru üzerine Amerika Başkan yardımcısı Mike Pence ile görüşeceğini söyledikten sonra “Bazı kongre üyeleri ile ve STK'larla da görüşmeler olacak” dedi. Yani açıkçası Amerika gezisinin resmi bir programı yok. Olsa bile Başbakan'ın söylediği konularla ilgili yetkili ve etkili kişilerle herhangi bir temas kurulmayacağı ortada. Ama en önemlisi şu; yandaş medya tarafından şişirilen Amerika gezisinde yapılacak Pence-Yıldırım görüşmesinin hiçbir anlamı yok. Türkiye şu anda henüz eski anayasa kuralları ile yönetiliyor. Her ne kadar Tayyip Erdoğan artık tek adam olarak kabul ediliyor ve herkes sadece onun ağzından çıkacak talimatlara uyuyorsa da anayasa gereği icranın başında Başbakan oturuyor. Yani şu anda Türkiye'nin en yetkili kişisi cumhurbaşkanı değil başbakandır. Uygulama bu yönde olmasa da gerçek budur. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın Amerika Birleşik devletlerindeki muhatabı Amerikan Başkanı'dır. Çünkü Türkiye'de icranın başı nasıl başbakansa Amerika'da da başkandır. Amerika'daki başkan yardımcısı sembolik görevdedir. Hiçbir konuda yetkisi yoktur, imza atmaz. Demek ki Binali Yıldırım Mike Pence görüşmesinden hiçbir şey çıkmayacaktır. Zaten öyle sanıyorum ki bu ziyaret tarihi Trump'un Amerika dışında olduğu döneme özellikle denk getirildi. Böylelikle Binali Yıldırım'ın asıl muhatabı Amerika'da olmadığı için görüşmemiş gibi sunuldu. Hepsi iyi de o halde böyle bir görüşmeye neden gerek duyuldu? Somut bir sonuç çıkmayacak görüşmeye kim neden gerek duydu? Neden Başbakan'la birlikte dışişleri bakanı da Amerika'ya gitti? Vize konusunda yumuşama olacağı umudundan söz ediliyor. Nitekim bazı yumuşamalar oldu. Ancak şunu da unutmayalım; vize krizini bizi aşağılayacak biçimde Amerika çıkardı. Şimdi aynı Amerika'nın vize krizinde yumuşatmalara gitmesinin bizi sevindiriyor olması bana daha aşağılayıcı geliyor. Bu aşağılanmaya muhatap olmak için taaa Amerikalara kadar gidilir mi? O zaman insanın içine ister istemez kuşku düşüyor. Acaba Amerika Türkiye'den bazı taleplerde mi bulunacak? Bunu doğrudan Erdoğan'a söylemek yerine Başbakan'ı çağırıp onun aracılığı ile mi söyletecekler? Dışişleri bakanları çok gerekmedikçe başbakanlarla birlikte yurtdışı gezilere katılmazlar. Dışişleri bakanları cumhurbaşkanının dış gezilerine refakat eder. Üstelik bu gezide bir de Enerji Bakanı Berat Albayrak var. Bu gezide onun da olması Binali Yıldırım'a bir istekler listesi verileceği şüphesini güçlendiriyor. Muhtemelen Erdoğan Binali Yıldırım'ın bir hata yapmasından çekindiği için yanına en güvendiği adamını koydu.

ÖNERİ

ŞU TABELALARI DÜZELTİN LÜTFEN

Beşiktaş Valideçeşme'de çok şirin bir park var. Çocukluğumda babaannem tam bu parkın karşısında oturduğu için benim de o parkla ilgili pek çok anım var. Beşiktaş Belediyesi bu parkı yıllar önce “Şairler Sofası” adı altında yeniden düzenledi ve pek çok ünlü şairimizin heykellerini koydu parkın çeşitli noktalarına. Geçenlerde Halk TV'deki programdan çıktıktan sonra parkta oturdum biraz. Gördüğüm bazı heykeller hiç hoşuma gitmedi. Özellikle ilk yapılan heykeller bakımsızlıktan çok yıpranmış. Altlarındaki isim tabelaları bile silinmiş. O parkta belediyeye ait bir görevli kulübesi var. Belediye zabıtaları sürekli oradalar. Yine bu parkta pek çok belediye etkinliği yapılıyor. Bu manzarayı nasıl görmüyorlar anlamadım. Yine de “belki görmemişlerdir” diyerek uyarmak istiyorum. Lütfen şairlerimize gereken saygıyı gösterin ve yıpranan yerleri onarın.

Can Ataklı; Offshore şirketler suç değil ama ahlaki de değil
YENİ ÖĞRENDİM

5 YILDA 313 MAÇ SEYİRCİSİZ OYNANMIŞ

Spor karşılaşmalarında şiddet ve kötü davranışları yıllardır konuşuruz. Bunu önlemenin kesin bir çaresi yok elbette ama verilen cezalarla caydırıcılık sağlanmaya çalışılıyor. Bunlardan biri de maçların seyircisiz oynanması. Sahalarında olay çıkan kulüplere belli sayıda maçı seyircisiz oynama cezası veriliyor. Bir süre önce seyircisiz maç cezası “kadın seyircilerin maça alınması” şeklinde veriliyordu. Sonra bakıldı ki benzer olaylar kadınlar varken de yaşanıyor vazgeçildi. Bugüne kadar birçok takım seyircisiz oynama cezası aldı. Maç seyircisiz oynanıyor geçiyor gidiyor. Aklınızda sayı tutamazsınız. Peki, bugüne kadar kaç maç seyircisiz oynandı? CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer merak edip bunu Gençlik ve Spor Bakanı'na sormuş. Son 5 yılda 313 maç seyircisiz oynanmış. Bu sürede 16 bin 574 kişiye statlara girmeme cezası almış. Rakamlar müthiş değil mi?
Gürer bir başka soru önergesinde ise “Statlardan Atatürk ismini kaldırıp Arena ismini kimlerin verdiğini” de sormuş. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak Arena adının kimler tarafından konulduğu konusuna cevap verememiş ama “Bundan sonra hiç bir stada Arena verilmeyecek” demiş. Eee, tabii sıkar biraz, saray emri. Ancak bakan adı Atatürk'ten Arena'ya çevrilen statlara eski isimlerinin verilip verilmeyeceği konusuna da bir cevap vermemiş.

Bİ SORALIM BAKALIM

DAHA BABAYİĞİTLER TOPLANMADAN YARANMA YARIŞI BAŞLADI

Biliyorsunuz AKP genel başkanı Türkiye'nin beş büyük zenginine yerli otomobil yapma talimatı verdi. “Bunlar babayiğitler” diyen Erdoğan yerli otomobilin 2021 yılında piyasada olmasını istedi. Açıkçası bizler de merakla bekliyoruz yerli otomobili. Tabii hiç konuşulmayan konu otomobillerin kaça satılacağı. Henüz prototip ortaya çıkmadığı için belki de fiyat vermek zordur. Ama buna rağmen daha şimdiden siparişler başlamış bile. Bir gazetede “Yerli otomobile 11 bin sipariş” haberini okuyunca “Vay canına” dedim kendi kendime “Belki de akıllıcadır, şimdiden sipariş verince ucuza alacaklardır.”
Meğer sipariş verenler vatandaşlar değilmiş. Sanıyorum Erdoğan'a yaranma olsun diye bazı işadamı dernekleri 5 binlik, 1000'lik siparişler vermişler. Önder İş Dünyası Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÖNSİAD) 5 bin adet, Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) 5 bin adet siparişle başı çekmişler. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) 1000 adet, Mersin Girişimci İşadamları Derneği 200 adet, Mersin Girişimci İşadamları Derneği (GİAD) 200 adet, Sivas Belediyesi 100 adet, Yenişehir Emlakçılar Derneği 5 adet sipariş vermiş. Erdoğan kendi talimatıyla üretilecek olan arabalara bu kadar ilgi olduğunu görünce çok mutlu olmuştur mutlaka.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

OFFSHORE ŞİRKETLER SUÇ DEĞİL AMA AHLAKİ DE DEĞİL

Dünyanın sayılı zenginleri paralarını gözlerden uzak tutmak, kaynağını gizleyebilmek ve bir de kendi ülkelerindeki yüksek vergilerden kurtulmak için offshore şirketler kurarlar. Bu şirketler için de vergi cenneti olarak anılan, bazı mali denetimlerin hiç yapılmadığı ve genellikle ada ülkesi olarak bilinen yerleri merkez olarak seçerler. Malta adası bunlardan biri. Virjin Adaları, Chanel Adaları, Bahama'daki bazı adalar bunların en bilinenleri. Elbette bu adalardaki şirketlerin hepsi suçlu, hepsi kara paracı değildir. Ancak dünya kamuoyu bu tür bir mali operasyona izin vermekle birlikte bunu pek ahlaki de bulmaz. Örneğin Binali Yıldırım'ın oğullarının adının geçtiği Paradise belgelerinde İngiltere Kraliçesi'nin de adı var. Kraliyet ailesi de bazı adalarda offshore şirketlere sahipmiş. İngilizler şu ana kadar kraliçe için bir suçlama yapmadılar ama İngiltere kraliçesinin vergisiz adalarda hesabının olması ahlaki olarak tartışılmaya başlandı bile. Yıldırım'ın oğulları da hiçbir usulsüzlüğe bulaşmadan bu tür şirketler kurmuş olabilirler tabii de, babası başbakan olan bir adama “Hiçbir şey olmasa bile şaibe yaratacağı kesin bir şirket yapılanmasını neden yaptınız?” diye sorulmasından da kimse rahatsız olmamalı. Binali Yıldırım oğullarının çok iyi işadamları olduğunu, Türkiye'de vergi rekortmenleri listesinde yer aldıklarını ve devletle hiçbir işleri olmadığını söyleyerek offshore şirketleri savundu. Gerçi bu sözlerinden hemen sonra iki oğlanın devletten 8 ay önce 9 milyon dolarlık iş aldıkları ortaya çıktı. Bakalım ona bir cevapları olacak mı? Bir süre öncede oğlanlardan biri kumarhanede rulet oynarken görüntülenmişti. Yıldırım alnı secdeden kalkmayan bir Müslümanın neden kumar masası başında binlerce dolarla fotoğrafının çıktığını açıklayamadı ama “bunlar beni yıpratmak için yapılıyor” demekten de çekinmedi. Gerçi alnı secdeye değen vatandaşlar da bir Müslümanlığını her fırsatta bir dayatma olarak ortaya koyanların kumar masasında oturmasında bir sakınca olmadığını kabullendi ki oylarını esirgemediler.

Can Ataklı - Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları