Can Ataklı: Cemaatin temel özelliği nedir? Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak, Atatürk devrim ve ilkelerini ortadan kaldırmak ve Türkiye'de dini kurallara dayalı bir devlet kurmak.
DARBE BAŞARILI OLSA TÜRKİYE TIPKI İRAN GİBİ OLACAKTI ŞİMDİ KARAT GİBİ OLUYOR!
ACAİP YAZILAR
Başından söyleyeyim; bu yazı tamamen bir senaryo yazısıdır. Bir bilgiye dayanmamaktadır. Sadece yakın geçmişten örneklemeler yapılarak yazılmış bir “tahmin” yazısıdır.
Yazıyı okuduktan sonra kararı bizzat okuyanlar verecektir.
15 Temmuz'da darbe girişimine kim kalkıştı? Fethullah Gülen cemaatine mensup kimi subaylar ve astsubaylar.
Cemaatin temel özelliği nedir? Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak, Atatürk devrim ve ilkelerini ortadan kaldırmak ve Türkiye'de dini kurallara dayalı bir devlet kurmak.
Cemaat bunu hiç saklamadı. Başta Fetullah Gülen olmak üzere cemaatin bütün önde gelenleri kamuoyunun önüne hep dini söylemlerle geldiler, Atatürk devrimlerine ne kadar karşı olduklarını hiç sakınmadan söylediler, din faktörünü hep en önde tuttular.
Ancak bunu yaparken, “demokrasi, hukuk, insan hakları” kavramlarını “içi boş” olsa bile ağızlarından hiç düşürmediler. Bu amaçla asla kendileriyle bir araya gelemeyecek olan eski solcu, liberal, kapitalist hatta ateist herkesle işbirliği yaptılar, onlarla birlik ve dayanışma içinde oldular, kendilerine ne kadar ters söylemlerde bulunsalar bile onları asla incitmediler.
Şimdi gelelim 1979'da İran'da yaşananlara. İran'da Şah hüküm sürüyordu. Ülkenin en etkili siyasi gücü TUDEH adlı partiydi. Komünist ağırlıklı olan TUDEH Şah'a karşı müthiş bir muhalefet yapıyordu. Şah ise TUDEH'e karşı çok acımasız davranıyor, insanlar hiçbir hukuka uyulmadan, sudan bahanelerle hapishanelere atılıyor işkencelerden geçiriliyordu.
Aynı süreçte Kum kentinde üslenmiş olan Mollalar ortalığa fazla çıkmadan sessiz ama derinden bir mücadele sürdürüyordu. Mollaların en ünlüsü Humeyni idi ve ülke dışında yaşıyordu.
Bir anda TUDEH Mollaları Mollalar ise TUDEH'i keşfetti. İkisi işbirliği yaparlarsa Şah'ı devirebileceklerini anladılar.
TUDEH mollaların da katılımıyla özellikle başkent Tahran'da çok büyük sokak gösterileri yaparken, Mollaların temsilcisi Humeyni ise yaşadığı Paris'te dünya medyasının gözdesi olmuştu. Tahran'da komünistler kavga veriyordu ama kapitalist dünya İran'ın yeni devrimcileri olarak Mollaları öne sürüyordu. Sonunda Şah pes etti, ülkeden kaçtı.
Şah'ın kaçmasıyla birlikte Humeyni çok büyük bir törenle ülkeye döndü. Bu sırada içinde komünistlerin ve liberallerin ağırlıkta olduğu bir hükümet kuruldu. Dincilerle komünistler bir araya gelmişti, işte demokrasi işte özgürlük buydu.
Ama hiç öyle olmadı. Komünistler ve liberaller ülke için çalışırken Mollalar kendi örgütlerini kurdular, Devrim Muhafızları adı altında bir İslam sokak ordusu oluşturuldu. Mollalar hükümetten “dini bazı ayrıcalıklar” istiyor dini kuralların da hukukta geçerli olmasını şart koşuyorlardı.
Komünistler ve liberaller “özgürlük ve demokrasi gereği” bunu kabullendi. Sonra bir sabah Devrim Muhafızları bir anda ülkede yönetimi ele geçirdi, ne kadar komünist, liberal yönetici varsa tutuklandı ve hemen asıldı. Devrimin tam birinci yılında İran artık bir şeriat ülkesi haline gelmişti.
Sanıyorum Fetullah Gülen ve ekibi aynı yöntemin Türkiye'de geçerli olacağına inandı. O geceki darbe başarıya ulaşsaydı, inanıyorum ki içinde AKP'li liberallerin, soldan bazı isimlerin ve milliyetçi kesimden olanların bulunduğu bir hükümet kurulacaktı.
Sonra Fetullah Gülen çok büyük bir törenle Türkiye'ye dönecekti. Hükümetten dini bazı kuralların da geçerli olması istenecekti. İş kıvamına geldiğinde ise tıpkı İran gibi Türkiye'de de bir “İslam devleti” kurulacaktı.
Ama başka bir şey oldu. “Din devleti” için ayaklanmaya kalkanlar yine siyasal İslamcıların “Allahuekber” sesleriyle hüsrana uğratıldı. Fetullah Gülen sorununu tasfiye eden zihniyet şimdi ucube bir “başkanlık sistemi” ile bu yolun kapılarını zorlamayı planlıyor. Sonuç olarak cemaat darbesiyle gerçekleşemeyen “din devleti” başka şekilde ama aynen kuruluyor.
Cemaat başarsa Türkiye İran'a dönecekti, başaramadı bu sefer Katar'a dönüyoruz.
KOMİK
BU PAZARIN AFORİZMALARI
Biraz zaman geçti ama bu hafta İbrahim Ormancı'dan gelen aforizmalardan seçtiklerimi yine sizlerle paylaşmak istiyorum:
Hükümet memurların maaşlarına, 2018 yılı ve 2019 yılı için 3+3 zammı reva görmüş. Anlaşılan memurlar yine
üçün birini alacak desenize!
* * *
Üç tas organik has hoşaf beş tas organik has hoşaf daha kaç organik tas has hoşaf yapar? Not: Tübitak'tan bu tekerleme için ödül bekliyorum. Onca kafa patlattım bu tekerleme için.
* * *
Her çiçekten bal alırsın. Sonra da bir kaktüse nikah basarsın. Sanmam ama belki bir gün akıllanırsın gönül.
* * *
Ortalık “Hayırlı cumalar, hayırlı sabahlar, hayırlı akşamlar” gibi laflardan geçilmiyor geçilmesine ama neden bu millet laflarına hayırlı diye başlarken aramızda bir sürü hayırsız dolaşıyor acaba?
* * *
Bekarken eve kız atan erkekleri, evlenince evden karıları atıyor ne haber.
* * *
Keloğlan'ların yerini, dejenere, uyumsuz Kıloğlan'lar aldı artık.
* * *
Bence Türkiye Futbol Federasyonu Süper Lig'in yönetimini Birleşmiş Milletler'e devretsin. Herhalde , ligimizde
oynayan yabancı futbolcuları gördüğünüz halde “Neden?” diye sormayacaksınız değil mi?
* * *
Gözaltındaki IŞİD'lı terörist, nasıl içeri soktuğu açıklığa kavuşmayan bir bıçakla polisimizi şehit ettiği haberi, bir bıçak gibi kalbime saplandı.
* * *
Çarşamba'yı sel aldı. Bir yar sevdim evlilik programına katılıp kendisine koca buldu .
* * *
TÜİK verilerine göre, çeşitli kazalarda yüzde 70'in üzerinde hasar görerek pert' e çıkıp onarılmış 400 bin ZOMBİ araç varmış. Araçları bir kenara bırakıp, dikkatleri direksiyon başındaki ZOMBİ'lere çevirsek daha iyi olmaz mı?
* * *
Kadın erkeğe “Senin için saçımı süpürge ettim herif” deyince erkek yanıtı yapıştırdı “Kuaför masrafın ile kaç elektrikli süpürge alırdım bilmiyorum.”
* * *
Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılmaz belki ama sosyal medya yıkılır be üstat.
* * *
Ne tezat değil mi? Çapkınlıkta karısına yakalanmayan erkekler, trafikte radara yakalanıyor. Yaşasın adalet.
* * *
Terör Türkleri Afrika'da bile buluyor ya. Kader deyip mi geçelim? Bir türlü bilemedim.
ÇOK GÜLDÜM
KAVGA NASIL BAŞLADI?
Tatil öncesi birkaç tanesini yayınladığım “Ve kavga böyle başladı” serisine minik bir fıkrayla devam ediyorum;
Karımla yatakta “kim 500 milyon ister”i izliyorduk. Ona doğru dönüp dedim ki, “Sevişelim mi?” Karım “Hayır” dedi. Sonra ekledim, “son kararın mı?” Bana bakmadı bile, sadece ekledi “Evet.” O zaman dedim ki, “Öyleyse telefon hakkımı kullanayım?” İşte kavga böyle başladı!.
OKURDAN MESAJ
DEMEK BİR ŞEY BİLMİYORSUN BE KARDEŞİM
Okurlardan Mehmet Avadan'ın gönderdiği bir mesaj çok hoşuma gitti. Sizlerle de paylaşmak istedim. Ne kadar doğru saptamalar olduğunu okudukça göreceksiniz.
Gözaltına alınan terörist bir polisimizi şehit etti, üzerindeki bıçakla!
Demek ki polisimiz gözaltına aldığı kişinin üst aramasını hakkıyla yapamamış!
Operasyon alanında bulunan çocuk teröristlerce şehit edildi.
Demek ki jandarmamız operasyon alanını sivillerden arındırma gereğini hakkıyla yapmamış!
YÖK sınav sonuçlarını yanlış hesaplamış ve ikinci kez hesaplayıp yeni liste yapmış.
Demek ki YÖK sınav yapmayı hakkıyla bilmiyor!
Neredeyse bütün orta öğretimin İmam Hatip Lisesi haline geldiği dönemde İmam Hatip mezunlarının %20'si üniversiteye girebilmiş….
Demek ki imam hatip liselerinde hakkıyla eğitim yok!
Faizlerin yükselmesinin karşılığı bütün dünyada ekonominin bozuk olmasına rağmen Türkiye'de ekonomi iyiye gidiyor yorumu hakkıyla ekonomi bilmeme kaynaklıdır.
Demek ki ekonomi iyiye gidiyor yorumunu yapanlar ekonominin temel kurallarını hakkıyla bilmiyor.
10 yıl içerisinde duble yol onarımına keşif bedelleri kadar para harcanmış….
Demek ki duble yolun mucitleri duble yol yapmasını hakkıyla bilmiyor.
Köprü, otoyol, havaalanı için müteahhitlere günlük ciddi bir ödeme yapılıyor. Çünkü müteahhitlere taahhüt edilen günlük sayıya gerçekte ulaşılamıyor.
Demek ki sayın hükümet proje/sözleşme yapmayı hakkıyla bilmiyor!
Yağmurun sel olmasını, depremin zarar vermesini takdiri ilahi olarak görüyorlar….
Demek ki alt yapının ne olduğunu, depreme karşı dayanıklı yapı yaptırmayı hakkıyla bilmiyorlar!
Yağmur yağacak diye rapor veren meteoroloji genel müdürlüğüne inanmıyorlar, hatta yağmayacak diyorlar…
Demek ki meteoroloji diye bir bilimin olduğunu hakkıyla bilmiyorlar!
Gün oluyor Lozan tu kaka, gün oluyor Lozan memleketin tapusu…
Demek ki tarihi hakkıyla bilmiyorlar!
Aygaz tüpüyle atom santrali arasında fark görmüyorlar…
Demek ki hakkıyla fizik bilmiyorlar!
Yani….
Eğitim şart!
Ama eğitim dediğinde ilerleyen yaşlarda olacak bir şey değil!
O halde,
Sabır şart!
Allah sabır versin!
Sağlıkla kalın..
Can Ataklı: Korkusuz