loading
close
SON DAKİKALAR

Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemi 700’üncü haftaya ulaştı

Can Ataklı
Tarih: 25.08.2018
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı- Korkusuz

Can Ataklı: Cumartesi Anneleri olarak bilinen bu grup tam 700 haftadır yani 14 yıldır her cumartesi günü aynı yerde toplanıp kaybolan evlatlarının bulunmasını istiyorlar.

ANALİZ

Palavrayı bırakın gerçeği anlatın

İktidar sözcüleri ve tabii yandaş yalaka medyamız neredeyse son krizden “bir ekonomik zafer” tablosu yaratacak.
Bütün dünya üzerimize çullanmış, Amerika krizi kendisinin yarattığını itiraf etmiş ama buna rağmen müthiş bir direniş göstermişiz ve bütün bu saldırıları püskürtmüşüz.
İktidarın burada tek amacı var.
Başarısızlığı ve beceriksizliği gizlemek, oluşan yeni vahim tabloyu halkın gözünden kaçırabildiği kadar kaçırmak ve beynini yıkadığı kitlelerin kendisine daha fazla biat etmesini sağlamak,
Ama bu o kadar da kolay değil.
Bayram geçti.
Pazartesiden itibaren normal hayata döneceğiz.
O zaman neyi nasıl saklayacaklar, nereden bir kahramanlık destanı yazacaklar?
“Püskürttük, bize bir şey yapamadılar” dedikleri döviz krizinin şu anki hasarına rakamsal olarak bakalım.
Bundan bir ay önce dolar 4.88’di.
Bugün dolar fiyatı 6.14 lira.
1 milyon dolar borcu olan bir kişi ya da şirket bu borcunu ödemek için bir ay önce 4 milyon 880 bin lira ödeyecekti.
Oysa bugün aynı dolar borcu için bulması gereken tam 6 milyon 140 bin lira.
Aradaki fark 1 milyon 260 bin lira.
Bunu Türkiye’nin toplam borcuna göre yapalım bir de.
Türkiye’nin dış borcu kabaca 425 milyar dolar.
Bir ay önce bu borç için gereken Türk Lirası tutarı 2 trilyon 74 milyar idi.
Oysa bugün bu borç için bulmamız gereken para tam 2 trilyon 609 milyar lira.
Bir aydaki TL artışı 500 milyarın üzerinde.
Aynı hesabı tam bir yıl öncesi için yaparsak ortaya daha korkunç bir tablo çıkıyor.
Bir yıl önce bugün dolar 3.48 lira idi.
425 milyar dolar için 1 milyar 479 milyar liraya ihtiyacımız vardı.
Aradaki fark 1 trilyon 130 milyar lira.
İşte “püskürttüğümüz” döviz saldırısının bilançosu bu.

ÇOK GÜLDÜM

Sen de müstahaksın ama Trump

 

Bu fotoğraf Washington’da geçen hafta çekildi.
Amerika’da yaşayan bir dostum göndermiş.
Bir benzin istasyonuna asılan dövizde yazılanların Türkçesi şöyle;
“Trump’ın aptalca bir söz söylemediği gün benzin bedava.”
Dostuma sordum; “Bu yazının kaldırılması için benzin istasyonunun sahibine bir baskı oldu mu?”
Olmamış elbette. Dostum “Zaten olamaz ki” dedi.
“İyi de hakaret yok mu burada, Amerikan başkanına alenen aptal deniyor” diye üsteledim, biraz sinsice.
“Olsun” dedi. Bu tür tanımlamaların Amerika’da ülkeyi yönetenler için kullanılmasının hakaret kabul edilmediğini anlattı uzun uzun.
Dedim ya; soruyu sinsice sorduğum için ben sadece gülüyorum anlattıklarına.
Oysa böyle şey bizde olsa, o benzin istasyonu anında polis tarafından basılır, istasyon sahibi, çalışanlar hatta benzin alanlar yaka paça karakola götürülür. Bir çoğu tutuklanır ve haklarında cumhurbaşkanına hakaretten dava açılır.
Eh Trump bunları yapmıyorsa kendi bileceği iş.
İşte böyle densizin biri afiş asıp “aptalca konuşmadığı gün benzin bedava” vaadinde bulunur.
Arkadaşım son olarak “Benzinci akıllı adam, asla bedava benzin vermeyeceğini biliyor tabii” dedi.

BUNU YAZMAK GEREK

Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemi 700’üncü haftaya ulaştı

Bugün İstiklal Caddesi Galatasaray Meydanı’nda anneler yine oturma eylemi yapacaklar.
Cumartesi Anneleri olarak bilinen bu grup tam 700 haftadır yani 14 yıldır her cumartesi günü aynı yerde toplanıp kaybolan evlatlarının bulunmasını istiyorlar.
Annelerin tek derdi var.
diyorlar ki “Evladımız terörist de olabilir, ama onlardan bugüne kadar hiç haber alamadık. Kimi birden yok oldu ortadan, kimileri gözaltına alındı ondan sonrasını bilmiyoruz. Bize çocuklarımızın akıbetini söyleyin.”
Kimileri “Terörist annesi onlar, sözleri mi dinlenirmiş, vatan hainliği yapmayın” gibi saçma laflar etebilir yine.
Siz gidin onu bir anneye anlatın. Anlatabilirseniz tabii.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Ölümsüzlüğü bulsalar dünya kurtulacak

Ülkelerini keyiflerine göre yönetenler nedense hep aynı duygular içinde oluyorlar.
Hepsi de “vazgeçilmez” olduklarına inanıyorlar ve gitmeleri halinde “ülkenin batacağını” sanıyorlar.
Nasyonal Sosyalist Adolf Hitler “Ben düşersem, Almanya yok olur” demişti zamanında.
Komünist Stalin “Ben gittiğimde, Kapitalistler sizi kör kedi yavruları gibi boğacak” diyerek halkına sopa göstermişti.
Azgın kapitalist Trump “Beni azlederseniz piyasalar çöker, herkes yoksullaşır” dedi önceki gün.
“Bir davası olan” Tayyip Erdoğan da “Ben gidersem, Devlet yıkılır” dememiş miydi bir önceki genel seçimlerde.
Bu çok iddialı liderler “ölümsüzlüğü bir keşfetseler” demek ki dünya çok huzurlu! bir yer olacak.
Hay Allahım aklımı koru.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

O birkaç günün kahramanları! Hâlâ açıklanmadı

Döviz krizinin başlamasından itibaren sorduğumuz bir soru var;
“Türk Lirası’nın değerini düşüren operasyon nasıl yapıldı?”
Bir ülkede döviz fiyatları yükseliyorsa ya birileri külliyetli miktarda parayı yurtdışına çıkarmıştır ya da piyasada ciddi biçimde alım yapılıyordur.
Her iki durumu da saptamak devlet için hatta sıradan bankalar için bile çocuk oyuncağı.
Yanisi şu ki dolar fiyatının önce 5 lirayı geçip 6 liraya dayanması sonra da 7 lirayı aşması da aynen böyle gerçekleşti.
Birileri ya dolar çıkardı dışarı ya da çok miktarda döviz aldı.
Öyle ya da böyle bunların hepsi kayıt altında.
O halde ekonomi otoritesi elinde olan bu bilgileri kamuoyu ile paylaşmalıdır.
Türkiye’ye tarihinin en önemli kazıklarından birini atanlar kimlerdir?
Tabii aynı şekilde en yüksek fiyattan sattıktan sonra düşürülen fiyattan yine döviz alanlar da açıklanmalıdır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları