loading
close
SON DAKİKALAR

Cumhuriyet tarihinin en büyük metrosu mu?

Can Ataklı
Tarih: 25.08.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı yazıyor, ''Başbakan'ın Cumhuriyet değerlerini bu kadar aşağılamasına ve doğruyu söylememesine çok üzüldüm...''

Üzerinden biraz zaman geçti ama araya giren terör olayları nedeniyle yazamadığım bir konuya dönmek istiyorum. Kadıköy’den Kartal’a giden metro Başbakan tarafından hizmete açıldı.

Hayırlı olsun. İyi bir hizmettir. Kimse karşı çıkamaz.

Ama bu metroyu tanıtırken “Cumhuriyet tarihinin en büyük metro yatırımı” derseniz olmaz. Bu yanlıştır, ayıptır.

Medya da artık hükümetten ne gelirse aynen kullanma alışkanlığına kaptırdığı için kendisini, başlıklarda bu cümle vardı.

Duyan da zannedecek ki Türkiye 20’inci metrosunu yapıyor, bu da en büyükleri.

Oysa açılmış topu topu iki metromuz var. Ankara’da kısmen çalışan bazı illerde ise yapımları devam eden bir iki metro yatırımı daha var.

Ayrıca büyük yatırım derken “parası büyük” anlamında mı denir? İzmir metrosu Kadıköy metrosunun üçte birine mal oluyor, ona ne demeli?

Tabii “Cumhuriyet tarihinin en büyük metro yatırımı” söyleminin ardındaki asıl amaç Başbakan’ın konuşmasında ortaya çıktı.

Başbakan metroyu överken dedi ki; “(...) Biliyorsunuz 10. Yıl Marşı’nda geçer, demir ağlarla ördük falan. Neyi ördün, hiçbir şey örmüş değilsin. Ortada duranlar belliydi. Demir ağlarla Türkiye’yi asıl biz örüyoruz.”

Başbakan’ın bu sözlerine gerçekten çok üzüldüm.

Cumhuriyet değerlerini bu kadar aşağılaması mı yoksa doğruyu söylememesi mi?

İkisi de.

10. Yıl Marşı’nda geçen “demir ağlarla ördük bu yurdu” sözü, gerçeğin yansımasıdır. Başbakan bir danışmanına talimat verse o da kendilerine bağlı Türkiye Devlet Demir Yolları internet sitesine girse ilk 10 yılda kaç kilometre demiryolu yapıldığını görür. İlk on yılda genç Türkiye Cumhuriyeti 2000 kilometrenin üzerinde demiryolu yaptı. 1950’ye gelindiğinde yeni yapılan hatların uzunluğu 3578 kilometre olmuştu. Eğer araya savaş girmese çok daha fazlası olacaktı.

Ancak 1950’de Demokrat Parti iktidara gelince ABD’nin “kamyon satmak” için bastırması sonucu ulaşım ağını demiryolundan karayoluna taşıdı. Ondan sonra demiryolları yatırımları durdu. Türkiye sadece 30 kilometre daha demiryolu yaptı.

ANAP iktidarında ise Özal, Demirel’in başlattığı hızlı tren projesini “komünist işi” diyerek yarıda bıraktı.

AKP iktidarı döneminde ise yeni demiryolu neredeyse hiç yapılmadı. Sadece Ankara - Eskişehir ve Ankara - Konya hatları hızlı trene uygun hâle getirildi.

İstanbul - Ankara hızlı tren hattının yapımı ise devam ediyor.

İktidarlar elbette hizmetleriyle övünecektir. Ama bunu yaparken geçmişi kötülemek, hele hele doğruları söylememek olmaz.

*****


YÖK’ten Haliç Üniversitesi’ne “bir kerelik şans”

Haliç Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanı’nın makamını usulsüz işgal etitği için üniversitenin tehlikeye girdiğini anlattığım yazı üniversite çevrelerinde büyük yankı yapmış.

Konunun önümüzdeki hafta YÖK’te tekrar ele alınacağını ve durumun Cumhurbaşkanı Gül’ün bilgisine de sunulduğu belirtildi. YÖK direkt karar alamasa bile Cumhurbaşkanı’nın müdahale yetkisi var.

Bu arada yazımda Haliç Üniversite’ne öğrenci alımının durdurulduğunu belirtmiştim. Küçük bir maddi hata var, düzelteyim.

YÖK 9 Ağustos toplantısında Haliç Üniversitesi’nin durumunu görüştü ve sorun çözülene kadar öğrenci alımını durdurma kararı aldı.

Ancak bu karar uygulamaya sokulmadı üniversiteye “bir şans daha vermek” için öğrenci alımına izin verildi. Şu an kayıtlar sürüyor ve doluluk oranı yüzde 77.

Son bir not daha vereyim: Haliç Üniversitesi Mütevveli Heyeti ve ne olduğu anlaşılamayan “Yürütme Kurulu Başkanlığı” imzasıyla dünkü Hürriyet Gazetesi’nde bir ilan yayınlandı. İlanda adımdan söz edilmemekle birlikte üniversiteyi karalamak, atılan bazı kişilerin servis ettiği bilgileri yazmakla suçlanıyorum. İlanda hakkımda dava açılacağı da belirtiliyor.

Ben yazılarımı oturduğum yerden yazmadığım için çekindiğim hiçbir şey yok. Dava açmaları daha iyi, hiç olmazsa kamuoyu bütün gerçeği öğrenme şansı bulur, ulaşamayacağım belgeler de ortaya çıkar.

Tabii Hürriyet’in bu ilanı hiç denetlemeden alması da mesleğimiz adına düşündürücü.

*****


Metroları AKP başlatmadı

Başbakan her konuda olduğu gibi yine kendi dönemlerine kadar geçen 79 yıllık Cumhuriyet tarihini kötüleyerek “Neyi ördün?” diye sorarken tek hatlı metroyu örnek gösterip “İşte biz yurdu demir ağlarla örüyoruz” diyor.

Ancak herhalde unutmadığı ama söylemediği bir gerçek var.

Ankara metrosunun temelini CHP’li Murat Karayalçın 1992 yılında yılında atmıştı.

İstanbul metrosu inşaatı ise yine aynı yıl CHP’li Nurettin Sözen tarafından başlatılmıştı. Her iki kentte de 1994’ten itibaren birbirinin devamı olan Refah, Fazilet ve AKP’li isimler belediye başkanı oldular ve doğal olarak bu yatırımları devam ettirdiler.

Normal olan bu tür hizmetleri uzun yıllar önce düşünen, hayata geçiren ve sürdüren herkese teşekkür etmektir. Kendinden öncekini kötülemek ve yok saymak, hatırlama sorunu olanların oylarını toplamaya yarar belki ama siyasi kayıtlara “ayıp” olarak geçer.

*****


AB’ye kamuoyu desteği çökmedi, zaten yoktu ki

Son yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de kamuoyunun AB’ye olan desteği yüzde 17’ye düşmüş. Uzmanlar bunu “AB’ye destek çöktü” diye tanımlıyor.

Çünkü daha önceki araştırmalarda bu destek yüzde 70’lerin üzerindeydi.

Bana göre ne o günkü ne de bugünkü araştırma tam gerçeği yansıtıyor.

Çünkü iki sonuç da psikolojik.

AKP iktidarı ilk yıllarında hem “kendine karşı olduğunu bildiği” kesimlere hem de Batılı ülkelere “şirin gözükmek” için “sahte” bir Avrupa Birliği hedefi koymuştu kendine.

Defalarca yazdım. Bu hedef Avrupa Birliği’ne girmek için değil, zaman kazanmak içindi.

Çabuk unutuyoruz, hatırlatayım. AKP iktidarının ilk yıllarında AB’ye girmek için görüşme tarihleri almaya çalışıyorduk. Her biri birer yıl arayla yapılan görüşmelerde nihayet “bölüm başlıklarının açılması” aşamasına 4. yılda gelmiştik.

AKP’nin tabanı AB hakkında bir şey bilmiyordu ama “büyükleri” öyle söylediği için AB’yi dillerine dolamışlardı.

O sayede AB’ye destek oranı yüksek çıkıyordu.

İşte tam bu sırada AB’nin “Üniversitelerde türbanın engellenmesi kararı doğrudur” açıklaması geldi.

O gün itibarıyla AB hevesi bitmişti iktidarın.

Çünkü amaç, “laikliğe aykırı tutum ve davranışları AB’nin kuralları gibi göstermekti” bu oyun tutmadı.

Sonra içe dönüldü, bu tutum ve davranışların bir kısmı yasalarla bir kısmı da fiili durum yaratılarak halledildi. AB hayali bitti. AKP tabanı da aslına döndü. Olay budur.

Yüzde 17 oranı ise AB’ye karşı çıkıldığını değil umutların azaldığını gösterir.

*****


Günün sorusu

Soru: Siyasilerin terör konusunda hiç mi ortak söylemi yok?

Cevap: Var. Tek bir ağızdan, “Anlaşamıyoruz!” diye haykırıyorlar. (Gani Yıldız)

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları