Değişik bir 'Sarı Öküz' hikâyesi
Can Ataklı; AKP iktidarı döneminde polisimiz ne yazık ki ceberut, hep döven, su sıkan, gaz sıkan, insanları yerlerde sürükleyen, çocuklara bile ters kelepçe takan algısıyla öne çıktı kamuoyu önüne.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Polis her zaman o kadar sert değil
Feyzullah Arslan çok renkli bir emekli polis müdürü.
Ülkemizin birçok yerinde görev yapmış her zaman gülen yüzü, tatlı-sert tavrı ile polislerin gönlünde taht kurmuş olan Arslan’ı kamuoyu Emniyet genel müdürlüğü sözcülüğünden hatırlar.
Ancak bu polis müdürünün tek özelliği polis olması değil.
Mesleğinin ilk yıllarında çalışırken; Hem Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Bölümünden, hem aynı üniversitenin İşletme Fakültesi ve hem Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
Meslek yaşamı boyunca 345 maaş taltifi, 23 takdirname aldı.
Arslan’ın en önemli özelliklerinden biri de yazarlığı.
Mizahi bir dille kaleme aldığı “Polisin Hatıra Defterinden”, “Gül Güldür Düşündür”, “Asayiş Berkemal”, “Yarınlara Geç Kalmadan” ve “İskandinav Ülkeleri Anıları Danca Manca ve Bence” adlarını taşıyan kitapları çok sayıda baskı yaptı.
Feyzullah Arslan’ın ayrıca Devlet Tiyatroları Repertuarında, yurt içi ve yurt dışında birçok kez sahnelenmiş “Trafikampanya (Ehliyet Senin Neyine, Dön Şinasi Evine-Söz mü?)”, “Yarınlara Geç Kalmadan” ve “Bir Dönüş Hikâyesi” isimli tiyatro eserleri de var.
Birçok becerisi olan Feyzullah Arslan birçok kitabı olan yazar aynı zamanda.
Bir okurum Arslan’ın 7’nci baskısı yapılan “Polisin Hatıra Defterinden” isimli kitabından bir bölüm göndermiş.
Kitap çok ilginç konu ve olaylarla dolu.
AKP iktidarı döneminde polisimiz ne yazık ki ceberut, hep döven, su sıkan, gaz sıkan, insanları yerlerde sürükleyen, çocuklara bile ters kelepçe takan algısıyla öne çıktı kamuoyu önüne.
Elbette ne polisimiz böyle de ne de emniyet teşkilatımız böyle bir üstünlük gösterme çabası içinde.
Şimdi size sunacağım bölümde polislerin telsiz konuşmalarından örnekler var.
Kimi acelecilikten, kimi amirle konuşmanın telaşından, kimi yanlış anlamadan kaynaklanan komik konuşmalar bunlar.
Birlikte okuyalım;
Şoför: Müdürüm, araç intikal etsin mi?
Müdür: Etsin, ama içinde şoförü de olsun.
★★★
Merkez: Camide son durum nedir?
5436: Cenazeler mezarlığa seyir halindeler.
★★★
4512: Merkez! Alet kontrol
Merkez: Elinizdeki alet değil, cihaz.
4512: Aletin, cihaz olduğu anlaşıldı merkez.
★★★
7553: Kaçan aracı takip halindeyiz.
Merkez: Anlaşıldı. Mevkiiniz?
7553: Kaybolduk Merkez!
★★★
Merkez: Mevkiiniz?
4566: Cumhuriyet caddesi
Merkez: Tam mevkiiniz?
4566: Arabadayız Merkez.
★★★
5452: Bahse konu aracı aldık, inceliyoruz, tamam.
Merkez: Araç alkollü mü?
5452: Olumsuz efendim, araç dizelmiş.
★★★
4512: Merkez, hırsız kaçıyor!
Merkez: Anlaşıldı, nereden nereye kaçıyor?
4512: Şuraya doğru kaçıyor.
Merkez: Biri 4512’den telsizi alsın, adam gibi tarif etsin.
★★★
3345: Yonca Evcimik konserindeki son durum nedir?
6220: Henüz Aboneyim şarkısını söylemedi amirim.
★★★
5433: Caddede şüpheli bir paket var.
Merkez: Pakete dokunmayın. Uzman ekip seyir halinde.
Üç dakika sonra, 5433: Uzman ekibe gerek yok. Paket boş.
Merkez: Nereden anladınız. ‘Çevre güvenliğini alın’ demiştik.
5433: Üzerinden kamyon geçti efendim.
★★★
Merkez: İskeledeki aracın belgelerini alın.
5426: Araç feribota binmekte.
Merkez: “Belgeleri muhakkak alın”.
5426: Doğrudur Merkez, ben de feribota biniyorum.
5 dakika sonra 4526: Aracın belgelerini aldım
Merkez: Derhal merkez karakoluna intikal edin.
5426: Olumsuz Merkez. Feribot hareket etti. Ben karşıya geçiyorum. 17.00 feribotu ile dönerim.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Değişik bir “Sarı Öküz” hikâyesi
Bugün size yine sosyal medyadan gelen bir yazıyı sunmak istiyorum.
İlk kez 207 yılında bir facebook sayfasında yayınlandığını gördüm.
Sonra birkaç kere daha yayınlanmış bazı internet sitelerinde.
Bildiğimiz o meşhur “Sarı Öküz” hikâyesini andırıyor biraz.
Ben yorum yapmayacağım, herkes kendi yorumunu yapsın.
Yıl 1917, Yer Irak..
İngiliz general, koyunlarını otlatan Arap çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra,,
yanına yaklaşır ve; “Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen sana 100 sterlin vereceğim” der.
Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar..
Ancak köpek de çok kıymetlidir.
Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen bir varlıktır köpeği..
Ama teklif edilen para, 100 sterlin.
İyi para!
Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı.
General; “Köpeğin derisini yüzersen, 100 sterlin daha veririm” der..
Çoban bu sefer düşünmeden, yüzer deriyi ve alır parayı.
General; “Köpeği parçalara ayırırsan, 100 sterlin daha” der..
İş raydan çıkmıştır artık.
Ayırır parçalara, alır parayı..
İşi biten general oradan ayrılırken, bu sefer teklif çobandan gelir; “100 sterlin daha verirsen, köpeğin etinden de yerim..”
General cevap verir; “Asla!. Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin.. Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim” dedikten sonra yanındakilere dönüp şöyle konuşur; “Araplar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz.”
NOT: Değerlerinizi para için satmayın!
ÇOK GÜLDÜM
Buyrun size 5 fıkra birden
Berber
Kahvede otururken içeri hızla delikanlının biri girip herkesin haberi olsun diye yüksek sesle
“Arkadaşlar biraz önce polisler geldi, mahallemizin berberi Muhittin abiyi maalesef uyuşturucu ve kadın satmaktan tutukladılar..” diye bağırdı..
“Hadi ya?..” dedi tam karşımda oturan orta yaşlı adam telaşlanarak, “Yıllardır müşterisiyim, vallahi onun berber olduğunu şu anda öğreniyorum..!”
İnternet hastalığı
İnternet bağımlılığı bir hastalık halini aldı..
Kilisede bir cenaze töreninin sessizliğinde ziyaretçinin biri rahibe doğru bağırarak “Buranın internet şifresi nedir?..” diye sormuş..
Ters ters bakmış rahip “Lütfen ölülerimize saygı gösterin..!” diye cevap vermiş sinirlenerek..
“Teşekkür ederim..” demiş ziyaretçi, “Hepsi de küçük harfle değil mi?..”
Mahkumiyet sebebi
Mahkum, hücresine gelen yeni arkadaşına “Neden buradasın?..” diye sormuş..
“Yapmadığım bir şey için buradayım..!” diye cevap vermiş adam,
“Yapmadığın şey neydi ki?..”
“Cinayet silahının üzerindeki parmak izlerini silmedim..!”
Cezası nedir?..
Hakim sanığın gözlerinin içine bakarak sormuş, “O adamı sen mi öldürdün?..” diye..
“Hayır efendim.. Ben öldürmedim..!”
“Yalan söylemenin cezası nedir, biliyorsun değil mi?..”
“Evet efendim.. Cinayetin cezasından daha az..!”
Söz sanığın
Hakim sanığa “Bir de olayı senden dinleyelim, anlatın bakalım..!” demiş,
“Masumum efendim..” diye başlamış adam, “Tam olarak ne olduğunu inanın anlamadım.. Güzel bir havada parkta oturmuş çakımla elma soyarken, bu beyefendi elma kabuklarına takılıp çakımın üzerine düştü..”
“Mmmm..” demiş Hakim, “Ve tüm bunlar tam 16 kez üst üste tekrarlandı.. Öyle mi?”
KOMİK
,
Haftaiçi FlashHaber’de yaptığı yorum ve analizlerden seçmeleri izlediniz mi? “Bir haftada neler olmuş, bunlara nasıl bakmalı?” diye merak ediyorsanız, mutlaka izleyin.. https://www.youtube.com/channel/UCT2Bh5Xd5NLMnO69_QW2UKg
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları