loading
close
SON DAKİKALAR

Demokrasi aslında iki sandık arasında geçen süredir

Can Ataklı
Tarih: 16.04.2017
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı: Sandık bir sonuçtur. Bu sonucun gerçekte ne olduğunu görmemiz için kayıtsız koşulsuz herkesin oy kullanması gerekir ki milli irade oluşsun.

OYUNUZU KULLANMADAN BU KÖŞEYİ OKUMAYIN LÜTFEN

ANALİZ

Tarihi bir referandum için bugün sandık başındayız. Bugüne kadar pek çok referandumda oy kullandık. Ama hiçbiri bugünkü kadar önem taşımıyordu.
Çünkü bugünkü referandumda Türkiye'nin geleceğini oylayacağız. Bundan sonra nasıl yaşayacağımıza, nasıl yönetileceğimize karar vereceğiz.
Oy bir vatandaşın en kutsal varlıklarından biridir. Oyunu kullanmayanın şikâyet etmeye hakkı yoktur.
Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, özgür yaşamanın gereğine, adalete inanıyorsak oyumuzu kullanacağız.
Çıkan sonuç beklediğimiz gibi olmayabilir. Ama önemli olan tek bir oyla da olsa ülkenin kaderine sahip çıkmak, buna ortak olmaktır.
Bu nedenle diyorum ki lütfen oyunuzu kullanmayı sakın ihmal etmeyin. “Her şey bir benim oyumla mı değişecek” demeyin. Bu ülkede 55 milyon seçmen var. Bu 55 milyonun her biri bir birey. Demek ki o tek oy çok önemli.
Elbette herkes sonucun kullandığı oy doğrultusunda çıkmasını isteyecektir. Oy verdiği kazanırsa bundan mutluluk ve sevinç duyacaktır.
Ancak burada asıl önemlisi herkesin kendi vicdanında tarafını belli etmesidir. Bu oylamanın sonunda kimin nasıl yaşamak istediği, nasıl yönetilmek istediği de ortaya çıkacaktır.
Demokrasi aslında iki sandık arasında geçen süredir. Sandık bir sonuçtur. Bu sonucun gerçekte ne olduğunu görmemiz için kayıtsız koşulsuz herkesin oy kullanması gerekir ki milli irade oluşsun.
Haydi önce sandık başına lütfen. Oyumuzu kullanalım. Demokrasi gereği yurttaşlık görevimizi yerine getirelim.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

TAKSICI “SEN TARIH BILMIYORSUN BE TEYZE” DEYINCE

Olay aynen yaşanmıştır. Birinci ağızdan dinledim.
Yaşı 85 olan emekli bir eğitimci kadın taksiye biniyor. Taksi bu ya, ister istemez şoförle yolcu arasında sohbet başlıyor.
Taksici 25 yaşlarında. Laf referandumla açıldıktan sonra taksici başlıyor Atatürk ve Cumhuriyet dönemini kötülemeye.
Çok iyi bir Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olan 85 yaşındaki kadın “Neler söylüyorsun evladım” dedikten sonra Atatürk dönemini ve devrimlerinin Türkiye'ye sağladığı yararlardan söz ediyor.
Taksici bunun üzerine “Yahu teyze sen tarih bilmiyorsun, hiç mi okumadın, oku da gerçeği öğren biraz” diye ters biçimde sözünü kesiyor.
85'lik çınar bunun üzerine taksicinin omuzuna dokunarak “Evladım bunlar senin için tarih oysa ben bunları yaşadım.”
Taksici o andan itibaren hiç konuşmuyor.

ÇOK GÜLDÜM

BU PAZAR GÜNÜ SIYASI OLMAYAN FIKRALARLA GÜLÜMSEYELIM

Bugün referandum var. Sandık başında olacağız. Siyaset yok. Referandumu etkilemek yok. Uzun bir gün bugün. Akşam saat 21.00'e kadar herkes merak içinde bekleyecek.
Vakit geçirmek de kolay değil. Oyumuzu kullanıp bekleyeceğiz. İşte o sırada siyasi olmayan fıkralarla biraz gülümseyelim isterseniz.
Yıldırım Tuna bir demet fıkra göndermiş. Birlikte okuyalım;
Satılık göğüs
Afrika seyahatinde rehber, adamı ilkel yaşam sürdüren yamyamların köyüne götürmüş. Adam, hayatında ilk defa orada kiloyla ‘kadın göğsü' satıldığını görmüş. Zenci kadın göğüslerinin kilosu 200 dolar, beyaz ırk kadınların göğüslerinin kilosu ise 300 dolara satılmaktaymış. Sırf gırgır olsun diye satıcı zenciye karısını gösterip,
“Bu tiplerin göğüslerinin kilosu ne kadar eder?” diye sormuş. Zenci adamın karısına bakıp,
“En az 1000 dolar eder” demiş cevaben.
“Nee?” demiş adam şaşırarak, “Neden bu kadar fazla?”.
Zenci satıcı, “Eeee, bir kilo göğüs toplayabilmek için seninki gibilerinden en az 10 tane yakalamak gerek” demiş.
Tehlikeli virüs bulaşmış
Adam Afrika seyahatinden son derece hasta dönmüş, hemen doktoruna koşmuş, ilk muayenesi sonucu acilen hastanede özel bir odaya yatırılmış, yapılan bir seri test sonrası odasının telefonu çalmış, “Ben sizin doktorunuzum…” demiş telefondaki ses.. “Test sonuçlarınız biraz önce tamamlandı.. Sizde çok tehlikeli bulaşıcı bir virüse rastladık..”
“Aman doktor…” demiş adam panikleyerek, “Ne yapacağız şimdi?..”
Doktor “Sizi pide ve lahmacun diyetine almaya karar verdik!” deyince adam da merakla sormuş tabii. “Bunlar beni iyileştirecek mi?..” Doktor sesini sakin tutmaya çalışarak cevaplamış;
“Tabii ki hayır! Fakat.. Sizi beslemek için oda kapınızın altından ittirerek verebileceğimiz yiyecekler sadece bu ikisi.”
Beşamelli ördek
Adam koşarcasına eve gelip acele bir iş yemeğine katılması gerektiğini söyleyip duşa girince kadınsı sezgileri ile şüphelenen karısı o duştayken adamın ceplerini karıştırmış ve “Aşkım seni bu akşam bekliyorum, sana beşamelli ördek hazırladım” notunu bulmuş. Tabii ki müthiş bozulmuş, ama açık vermeden en seksi kıyafetlerini giymiş, balık ağı çoraplar, harika bir makyaj, iç gıcıklayıcı parfüm ve en davetkar haliyle uzanmış divana……
Duştan çıkan adam hayretler içinde karısının yanına gitmiş, uzun zamandır unuttukları duyguları birlikte tatmışlar, daha sonra iki kere daha bu mutluluğu yinelemişler, yorgunluktan yerlerde sürünen adam yalanı ortaya çıkmasın diye mecburen “Geç kaldım” diyerek evden çıkmış, bitkin bir halde sevgilisinin evine gitmiş, yemeğin bitmesiyle de masada sızmış, kalmış. Bu sefer sevgilisi çok üzgün, anlam veremediği bir şüpheyle adamın ceplerini karıştırırken kendi yazdığı notu altına bir cümle eklenmiş bir şekilde bulmuş. “Size ördeği yolluyorum ama ‘Beşamelsiz'..!”
Ne iyi insanlar varmış
Bu gece arka bahçemde zifiri karanlıkta siyahlar giymiş, kar maskeli el fenerli birini gördüm, “Ne yapıyorsun orada kardeş?” diye seslendim, “Siz yazlığa gitmediniz mi?” diye sordu…
“Hayır” dedim, “Yarın akşam gidiyoruz.” Adam çitin üzerinden atlayıp hızla uzaklaşırken “Tamam” dedi “İyi tatiller, tadını çıkartın, benim için de yüzün.” Ben de “Merak etme…” dedim gülümseyerek.. Yahu bu dünyada hâlâ hiç tanımadığımız ne kadar nazik ve iyi insanlar var……
Kaplan çıkınca
altına etmiş
İki genç muhabir efsanevi 80'ine geçmiş kaplan avcısını kalmakta olduğu huzurevinde ziyaret ederek röportaj yapmak istemişler. “Bir gün Hindistan ormanlarında Bengal kaplanı avlamak için elimde emektar tüfeğimle daracık bir patikada yürürken o dev hayvan birden önüme atladı ve ‘ROARRRR' dedi” demiş bağırarak. Bir müddet suskun kalmış ve bir süre sonra üzgün bir yüz ifadesiyle devam ederek, “Çocuklar, inanır mısınız altıma ettim” diye tekrar hüzünlenmiş.
“Böyle bir tehlikeyle karşılaşan herkes tabii ki o anda altına kaçırırdı efendim” demiş muhabirler nazikçe.
“Hayır, hayır çocuklar anlamadınız” demiş yaşlı avcı, “Tam size biraz evvel ‘ROARRRR‘ diye hayvanın sesini çıkartmaya çalışırken kaçırdım… Şimdi!”
İyi giyinen sekreter
Aynı ofisi paylaşan 2 mimar arkadaştan biri “Bizim sekreter çok iyi giyiniyor” demiş,
“Haklısın” demiş diğeri gülümseyerek, “Üstelik çok da hızlı giyiniyor..!”
Aşktan kaçtığım
koca bir yalan
Birliktelikleri iyi gitmeyen karı-koca evlilik danışmanına gitmişler, koca sıkıntılarını anlatmayı bitirince, kadın kocasının sırtına bir şaplak atıp “Doğru değil buuuu, aşk yapmaktan hoşlanmadığım safsatası kocaman bir yalan..!” demiş danışmana dönerek, “Ama bu azgın erotik boğa senede üç-dört kere olsun istiyoorr..!”

Can Ataklı: Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları