Diploma konusu sessiz sedasız AİHM gündeminde
Can Ataklı: Diploma konusunu AİHM’ye götürenlerin kimler olduğunu merak edenler için size de aktarayım
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Lüks ve israfta plaka oyunu
Gün geçmiyor ki bir kamu kuruluşundan “lüks araç” veya “israf” haberi gelmesin. Seçilerek ya da atanarak iş başına gelenlerin çoğunun böyle bir merakı var.
Muhtemelen kendi özel yaşamlarında asla ulaşamayacakları bazı lüks mallara bu tür görevlere geldiklerinde kavuştukları için olacak, bu saltanata bir türlü ‘Dur’ denilemiyor.
Her ne kadar bu konuda son zamanlarda çok sayıda haber yayınlanıyorsa da aslında bu lüks ve israfta bana göre gram azalma yok. Ama size ilginç bir ayrıntıyı yazayım, eğer beğenmedikleri “eski Türkiye’de” olsak, ya bu kadar lüks ve israf olamazdı ya da bu ihtişam öyle bir göze batardı ki, muhtemelen en munis insanlar bile şiddetli tepki gösterirdi. Yeni Türkiye’de araçlar üzerinden sağlanan bu lüks ve israf nasıl yapılıyor biliyor musunuz?
Plaka oyunuyla. Eskiden kamu araçlarının hepsi plakalarından tanınırdı. Ayrıca kim olursa olsun kullanılan makam araçlarının kapısında “Resmi hizmete mahsustur” yazılırdı.
Cinlik burada işte.
Eskiden, -şimdi de geçerli aslında- kamu araçlarının plakaları siyah üzerine beyaz yazılıydı.
Önce Güneydoğu Bölgesi’nde teröre karşı önlem olarak kamu araçlarını belli eden bu plakalar kaldırıldı, araçların kapılarındaki “resmi hizmete mahsustur” yazıları silindi. Bu giderek Türkiye’nin her yanında “güya” terör örgütlerinin hedefi konumundaki bazı kamu görevlilerinin araçlarında da uygulanmaya başlandı. Ama resmi plakaların kalkmasında asıl önemli etken, satın alma yerine kiralama yoluna gidilmesi oldu. Eskiden kamu kurumları, Devlet Malzeme Ofisi’nden araç talep ederdi. Bir heyet talebi inceler ve yerinde bulursa araç tahsis ederdi.
Bu araçların nasıl kullanılacağı, kimin hangi koşullarda binebileceği, kimlerin asla bu araçlardan yararlanamayacağı kanunla belirlenirdi. Bu araçların plakaları da ayrı olduğu için vatandaş her an bu araçların hangi amaçla ve kimler tarafından kullanıldığını görebilirdi. Oysa artık kamu araçlarında özel değil, sivil plaka kullanılıyor.
Hatta öyle ki “kırmızı plaka” kullanması gereken bakanların da neredeyse hiçbiri bu plakayı takmıyor. Böylelikle hizmet araçları da, lüks sınıftaki makam araçları da sivil plaka taktığı için hangi aracın kamu hangisinin özel araç olduğu anlaşılmıyor. Atanmış veya seçilmiş kamu görevlileri de “kiralama” adı altında bu araçları diledikleri gibi kullanıyor. Kimi karısını markete devletin kiraladığı araçla gönderirken, kimi de çocuğunun okul servisi haline getiriyor aracını. Kiralama yöntemiyle kişilerin altına araç verilmesi o kadar yaygınlaştı ki, onca dedikodu ve habere rağmen, bu saltanat asla sona ermiyor.
Ayrıca iktidarın “İtibardan tasarruf olmaz” mantığı yüzünden, vatandaşın önemli bir bölümü de eğer israfı yapan kendi görüşündense bunu görmezden geliyor. Sadece İstanbul Belediyesi’nde ortaya çıkan kiralık araç saltanatının yıllık faturasının ulaştığı milyonları biliyorsunuz. Bir de sadece bir kişinin oradan oraya giderken arkasından sürüklediği sayısız lüks aracın maliyetini düşünün.
SORDUM ÖĞRENDİM
Trafikte 18 farklı plaka var
Trafik ve taşıtlarla ilgili kanunlarda, her aracın plakası, kullanış amacına göre farklı olarak belirlenmiş. Belki herkes çok dikkat etmemiş olabilir ama 18 farklı plaka kullanılıyor.
1- Özel araç: Beyaz zemin üzerine siyah harf ver rakamlar. 2- Resmi hizmet araçları: Siyah zemin üzerine beyaz harf ve rakamlar. 3- Özel kişi: Unvan veya tam isim gibi özel olarak seçilen harf grupları bulunur, beyaz zemin üzerine siyah yazılır, özel grubun rengi kırmızıdır. 4- Bedensel engelli sürücü: Özel araç plakasına benzer, farklı olarak engelli simgesi içerir. 5- Cumhurbaşkanı makam aracı: Kırmızı zemin üzerine sarı devlet forsu bulunur. 6- Meclis araçları: Kırmızı zemin üzerine sarı rakamlar. 7- Büyükelçilik kordiplomatik görevli araçları: Beyaz zemin üzerine yeşil harf (CC) ve rakamlar. 8- Büyükelçilik resmi görevli araçları: Yeşil zemin üzerine beyaz harf (CD) ve rakamlardan oluşur. 9- Cumhurbaşkanlığı üst düzey yöneticileri: Kırmızı zemin üzerine sarı renkle CB kodu ve rakamlar. 10- Diplomatik statüsü olmayan yabancı görevli araçları: Beyaz zemin üzerine mavi harf ve rakamlar. 11- Emniyet plakaları: Mavi zemin üzerine beyaz rakamlar. 12- Geçici gümrük araçları: Yeşil zemin üzerine kırmızı harf ve rakamlar. 13- Geçici plaka: Sarı zemin üzerine siyah G harfi ve rakamlar. 14- Geçici tecrübe plakası: Sarı zemin üzerine siyah T harfi ve rakamlar. 15- Vali: Kırmızı zemin üzerine sarı harflerle il kodu ve 0001 kodundan oluşur. 16- Rektörler, emniyet müdürleri ve kaymakam araçları: Beyaz zemin üzerine kırmızı harf ve rakamlar. 17- Meclis başkanvekili ve komisyon başkanları: Kırmızı zemin üzerine sarı renkle TBMM kodu ve rakamlar. 18- Özel kurum araç plakası: Şirket ismini veya unvanını belirten harf grupları bulunur, beyaz zemin üzerine siyah yazılır, özel grubun rengi mavidir.
FIKRA GİBİ
Şerefsiz adamın savunmasına bakın
Bursa’da eskiden müezzinlik yapan Yakup Ç. adlı biri, girdiği mağazanın soyunma kabininden, diğer kabindeki bir kadını soyunup giyinirken cep telefonu ile filme aldığı gerekçesiyle mahkemeye çıkarılmış. Bursa 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi, bu kişi hakkında “cinsel taciz ve özel hayata ihlal” suçlarından 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası istiyormuş. Yakup Ç., bakın kendisini nasıl savunmuş; ‘’Olay günü alış-veriş yapmak için AVM’ye gitmiştik. Kıyafetlerimi denemek için kabinlerden birine girdim. Kabinde kıyafetleri denerken, çok samimi olduğum arkadaşımın sesini duyar gibi oldum. Ona şaka yapmak için telefonu çıkararak, yan taraftaki kabinde arkadaşım bulunduğunu düşünerek, video ve fotoğraf çekmeye başladım. Ne kadar çektiğimi ve kayıt ettiğimi hatırlamıyorum. Orada bir kadın olduğunu bilmiyorum. Kadın, çığlık atmaya başlayınca arkadaşım olmadığını anladım. Daha sonra mağazadan ve AVM’den ayrıldım. Güvenlikçiler beni durdurdu. Gözaltına alındım. Olaydan sonra ben ve ailem mağdur olduk. Mesleğimden uzaklaştırıldım. Kadından sürekli özür diledim. Beni affetmelerini istiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatımı istiyorum.” Ayrıca adamın cep telefonunda benzer başka video ve fotoğraflar da varmış. Demek ki bu adam sürekli çok sevdiği bir arkadaşının sesini duyuyor ve anında basıyor telefonun video butonuna. Tam fıkra gibi ama aslında komik değil. Şerefsize bakar mısınız, yan kabinde çok yakın bir arkadaşının sesini duymuş gibi olmuş da, şaka yapmak istemiş de, ama iş ortaya çıkınca ailecek mağdur olmuşlar da… Hey Allah’ım sen bize sabır nasip eyle.
NOT: Başlık, biliyorum hakaret içeriyor. Ama yasa gereği böyle şerefsizlik yapan birinin adı yazılamıyor. O halde benim yazdığım “şerefsiz” tanımı da “ortaya karışık” gibi bir şey oluyor. Üstüne alınan alınsın bana ne?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Diploma konusu sessiz sedasız AİHM gündeminde
AKP Genel Başkanı’nın üniversite diplomasının olup olmadığı yıllardır tartışılıyor.
Her ne kadar ortaya birtakım diploma veya mezuniyet belgesi benzeri belgeler konuyorsa da bu konuyu dikkatle izleyenler asla tatmin olmuyor.
İşte bu konuda tatmin olmayanlar, işi artık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdılar.
Mahkeme, konuyu ele almaya karar verdi.
Şu anda gelen şikâyetler ve belgeler, raportörler tarafından inceleniyor.
Konuyu mahkemeye taşıyanlardan Evrensel Yol Partisi Genel Başkanı Metin Güler, bugün mahkemenin raportörleriyle görüşerek belgeleri sözlü olarak da anlatacak.
Metin Güler, bu görüşmeden sonra Strasburg’daki mahkeme önünden saat 15.30’dan itibaren canlı yayın yapacaklarını, isteyenlerin bu yayını Facebook üzerinden izleyebileceğini bildirdi.
Diploma konusunu AİHM’ye götürenlerin kimler olduğunu merak edenler için size de aktarayım;
Kendi adına Konya eski CHP milletvekili Atilla Kart. Evrensel Yol Partisi adına ve kendi adına Metin Güler.
Kendi adına Oğuz Tolga
Parti olarak Milli Mücadele Partisi. Parti olarak Halkın Kurtuluş Partisi.
BUNU YAZMAK GEREK
Kendi çıkardıkları kanuna bile uymuyorlar
Kamu kuruluşlarında elbette lüks makam aracı da, önemli görevliler için binek aracı da, hizmet aracı da kullanılacaktır.
Ancak bu hizmetlerin masrafı, kamu tarafından yapıldığı için kanunlar hazırlanırken adeta kılı kırk yarılmıştır.
Hele bugünkü iktidarın “Çok kötüydü” algısı yaratmaya çabaladığı “eski Türkiye’de” bu konu çok hassastı.
Gerçekten kimse makam aracını özel işinde kullanmaya cesaret edemezdi. Eden olursa da anında gazetelerin diline düşer ve yaptığına yapacağına pişman edilirdi.
AKP iktidarı da her konuda olduğu gibi, bu konuda da “özde” değil hep “sözde” davranma alışkanlığını sürdürdü.
Örneğin 23 Ocak 2008 tarihinde, 237 sayılı Taşıt Kanunu’nun 16’ncı maddesi 5728 Sayılı Kanun’un 285’inci maddesiyle değiştirilmiş ve aynen şöyle olmuştu:
“Bu kanunun şümulüne giren taşıtları her ne suretle olursa olsun, tahsis olunduğu işin gayrisinde veya şahsi hususlarda kullananlar veya kullanılmasına müsaade edenler veya kanunda yazılı olduğu şekilde kullanılmış gibi gösterenler veya kanunen bir makama ve işe tahsis olunmadığı halde hakikati tağyir ile bu taşıtlardan istifade eden ve ettirenler, bunların gidiş gelişine müsaade edenler veya kanuna aykırı olarak numara ve plaka verenlerle kullananlar veya kullanılmaya elverişli olduğu halde ekonomik ömrünü doldurduğu bahanesiyle yenileyen veya yeniletenler veya bu hususlar için masraf tahakkuk evrakını hazırlayan veya tasdik veya bunlara ait ita emirlerini vize edenler hakkında bir seneye kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu yüzden hasıl olan masraf ve zararlar genel hükümlere göre tazmin ettirilir. Tekerrürü halinde verilecek hapis cezası iki aydan az olamaz.”
Ne kadar ince düşünülmüş değil mi?
Peki, uygulanıyor mu?
Ortada, “resmi hizmet için kullanıldığı” siyah üzerine beyaz plakası olan araç yok ki anlayalım.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları